AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : rasthaber
Perşembe

27 Ekim 2011

20:30:00
274915

Azerbaycan Zindanlarında İzzetli Duruş ve Zulüm Karşısında Sessizlik

Yusuf’un Rabbinin Adıyla. Azerbaycan diyarında tarih bu günlerde eşsiz hamaset ve kahramanlık örneklerine tanık olmaktadır.

Ehlibeyt Haber Ajansı ABNA- İlahi yolda onurlu mücadele ve dik duruşla izzeti satın alan Azerbaycan’ın mücahid uleması ve aktivistleri, hem müslümanların, hem de kendilerinin iffet ve onurunu korumak için Hz.Yusuf misali zindanı, tağutla anlaşmaya, zalime boyun eğmeye ve onursuz hayata tercih etmişlerdir.

İmam Musa bin Cafer gibi hak yolda zindanın, ilahi imtihan olduğunun bilinci ile hak yolda mücadeleyi ebedileştirmişlerdir.

Bu mücahidlerin dik duruşları; kendi canlarını hak yolda feda etmeye hazır olmaları, Ashab-ı Kehf’in zaferini hatırlatıyor. Mağara yarenlerinin, zamanın zaliminin kalbine oku nasıl vurduklarını hatırlatıyor. Hani, Ashab-ı Kehf, zalimin zülmüne son vermek için canlarını tehlikeye atarak imparatoru saray erkanın yanında rüsvay etmişlerdi ve halkın uyanmasını sağlamışlardır. Hicaba sahip çıkan bu Allah erleri de, tağutun çehresini ortaya çıkaran bu duruş ve çıkışlaryla aynı sahneyi sergilemişlerdir.

Mazlumiyet karşısında sessizlik...

Batı emperyalizmi, sahip çıktığı Azerbaycan devletini yakında reformlar yapmaya daha sonra halkın uyanışını görünce de kendi çıkarları doğrultusunda gütmeye çalışacaktır. Bu arada, öncesinde veya sonrasında bazılarının sabrı, Suriye’de olduğu gibi Azerbaycan konusunda da taşar mı bilinmez.

Allah erleri bu mücadelelerinde hem eylemleriyle, hem de söylemleriyle korkuyu yenip düşmanın kalbine korku salmışken, siyasilerle kırıştıran bazı maslahatçı çevrelerin sessizlikleri gerçekten şaşılacak şeydir.

Dut yemiş bülbüle dönmüş bu çıkarcı, maslahatcı sözüm ona inkılabcı zevatlar, henüz bu mücadelenin haklılığını anlayamadılar mı?

Yoksa Azerbaycanlı mücahid alimler, müslüman bacıların namusunu koruma, iffet sembolü hicabı savunma noktasında sessiz mı kalmalıydılar?

Yoksa, iffetini korumak isteyen Azerbaycanlı bacılarımız yanlış mı yapıyorlar? Bu mücahid alimler, akedemisyenler ve aktivistler şimdilik sessiz kalıp, vazifelerinin ne olduğunu öğrenmek için bu zevata mı müracaat etmeliydiler?

Kendi toplumunun maslahatını ve müslümanların vazifesini teşhis etmekten aciz bu kanaat önderleri, politikacıların şemsiyesi altında siyaset belirlediklerini mi sanıyorlar?

Daha vahim olanı bazılarının Azerbaycan ulemasının yanlış siyaset uyguladığını, duygusal ve zamansız harekete geçtiklerini düşünüyorlar. Yoksa partiler ve politikacılara yanaşmakla hak yolda mücadelenin sürdürülebileceğini mi sanıyorlar?

Siyasi kariyerini tehlikede gören siyasetçi en aciz siyasetcidir. “Küresel emperyal siyeset tablosunda” yer alma düşüncesinde olan zevat, hidayet önderi olarak gördükleri İmam Rıza’nın (a.s) siyasetini, ferasetini ve direyetini tekrar okusunlar.

“Zalimin zülmü karşısında sessiz kalmak mazluma zülümdür” sözü tekrar kulaklarda çınlamalı, mihraplara yazılmalıdır.

Ama ne var ki tağutun zindanlarında kalmak ne ilkdir, ne de son olacaktır; Peygamberlerden, İmamlardan kalan mirastır.

Zalimin zulmü karşısında susmak da ne ilkdir, ne de son olacaktır; kimden miras kaldığını da sizlerin takdirine bırakıyorum.

Tağutun zindanında kalmak onurdur, şereftir, izzettir. Ya nefsin zindanında kalmak, maslahat ve çıkar için dünya zindanda mahbus olmak da izzet midir?

Fazla söze gerek yok, son sözümüz şudur:

Ey Allah erleri! Biliyorum, zalimin zindanında mahbus olmak sizi üzmemektedir, dostların sessizliği kalbinizi incitmektedir

Ey Azerbaycanlı mücahid kardeşim ! Yusuf zindandan saltanata ulaştı.

Ashab-ı Kehf zindandan ölümsüzlük ve ebediyyet madalyasını aldılar.

İmam Musa bin Cafer (a.s) zindandan melakut alemine hicretiyle maşukuna kavuştu.

Ey iffet ve namus sembolü hicabın savunucusu Allah erleri! Sizin bu mücadelenizin, gaflet uykusunda olan zavallıların uyanmasına vesile olmasını temenni ederiz.

Abdullah Özgür