Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Ayetullah Nasır MekarimŞirazi El Ezher Üniversitesi Üstatlarından Şeyh Ahmet Mahmut El Kerime ile yaptığı görüşmeden kesitler.
- Öyle bir asırda yaşıyoruz ki İslam, birçok alanda söz sahibidir. Bu fırsatı iyi değerlendirerek İslam dinini en güzel metot ve yöntemler ile tebliğ etmeliyiz. Fakat ne yazık ki; tekfirci guruplar İslam'ın çehresini karlamaktan ve kötü göstermekten başka hiçbir şey yapmıyorlar.
- Bizlerin bu asırdaki en önemli vazifelerinden biri bu tür yanlış düşünceleri İslam dünyasına tanıtmak ve aslında bu gurupların İslam'dan uzaktan veya yakından alakası olmadığını göstermektir. Zira İslam dini sevgi ve muhabbet dinidir. Sünni'si ve Şia'sıyla tüm Müslümanlar günlük yevmiye namazlarında aynı Kuran'ı tilavet ederek rahmet ayetlerini zemzeme ediyorlar. Mahlûkatın yaratıcısı olan Allah Teâlâ'yı en güzel şekilde zikir ediyorlar. Böyle güzel olan bir dini ve esaslarını karalamak kime ve neye hizmettir?
- Kuran'ı Kerim, Müslümanların birbirleri ile ihtilaf etmeleri yasaklanmış, ihtilafa düşmeyi sapkınlık ve dalalet olarak nitelemiştir. Fakat üzülerek belirtmeliyim ki tekfirci düşünceye sahip kişiler din ve Kuran'ı yanlış anlayıp yanlış yorumlayarak kendi düşüncelerinde ısrarcı olmaya devam etmekteler.
- Onlar cihat ayetlerini başkalarına karşı şiddet ve düşmanlık olarak algıladıkları ve bazı müteşabih ayetleri yanlış tefsir ettikleri için Kuran'da bulunan onca rahmet ve sevgi temalı ayetleri bir kenara bırakıyorlar.
Tekfirciler iman ve şirkin ölçüsünün kendileri olduğunu iddia ediyorlar. Kimin müşrik kimin mümin olduğuna onlar karar vermeliymiş. Kim kâfir ve kim Müslüman onlar teşhis edermiş.
- Acaba bu kadar İslam âlimi yanlış biliyor da sadece onlar mı doğru söylüyor?
- Onlar, öylesine taraflı bir şekilde konuşuyorlar ki kendilerini hak ile batılın ölçüsü olarak görüyorlar. Asıl sorun ise onlar bunun farkında değiller.
- Acaba İslam âlimleri hak ile batılın ölçüsünü bilmiyorlar mı?
- Sorunun çözümü aslında çok basittir. Tüm İslam âlimleri bir araya gelmeli, yapılan görüşmeler neticesinde bu tür gurupların İslam'ın zıddına hareket ettiğini açıkça beyan etmelidir. Tüm dünya âlimleri tekfircilerin gerçek yüzünü kendi metot ve dilleriyle dünyaya haykırmalıdır.
- İslam düşmanları cephesinden yapılan ihtilafların asıl kaynağını iyi teşhis etmek gerekir. Zira İslam düşmanlarının tüm çabası yapılan katliamlara din ve İslam görüntüsü verip Müslümanlar arasında tefrika oluşturmaktır. Bu ise İslam düşmanları kendi varlıklarının bekası içindir.
- Elbette tekfircilerin yapmış olduğu katliamlar bu zihniyetin gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Artık kendilerini müdafaa edemeyecek duruma geldiler. İşin tam bu noktasında İslam âlimleri tekfircilerin gerçek yüzlerini medya, sanal âlem, seminer ve konferanslarla dünyaya tanıtmalıdır.
- İslam ülkelerinde Şia mektebi çok iyi bir şekilde tanıtılmalıdır. Eğer bu gerçekleşirse diğer İslam âlimleri ile bizlerin arasında birlik ve beraberlik sağlanacaktır. Hatta Şia mektebine söylenen ithamların yersiz olduğu açıkça ortaya çıkacaktır. En basit örnek olarak söylemek istiyorum ki: Kimse "Şiaların Kuran'ı Müslümanların Kuran'ından farklıdır" sözlerini inanmayacak.
- Âlimler kendi aralarında karşılıklı olarak ilimlerini sergilemeli, sükûnet ve vahdeti koruyarak İslam dünyasına açılmalıdırlar. Zaman, birlik ver dirlik zamanıdır. Bu birliğin karşısında hiçbir düşman duramaz.
