AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA24.COM
Cumartesi

11 Nisan 2015

15:31:45
682820

Humus Hakkında Her Şey

Hums (Arapça: الخُمس), yıllık kazancın beşte biri ve bazı durumlarda maden, hazine gibi fıkıhta belirtilmiş şeylerin verildiği fıkhi bir terimdir. Humus, füruu dindendir ve 110 hadis ve Enfal Suresinin 41. Ayetinde kendisinden bahsedilmiştir. Humus, İslam fıkhının en önemli ve İmamiye fıkhının has konularındandır. Humsun hesaplanması ve verilmesi Şiaların yaşamları boyunca üzerinde ciddi bir şekilde durdukları şeri bir tekliftir.

Hums (Arapça: الخُمس), yıllık kazancın beşte biri ve bazı durumlarda maden, hazine gibi fıkıhta belirtilmiş şeylerin verildiği fıkhi bir terimdir. Humus, füruu dindendir ve 110 hadis ve Enfal Suresinin 41. Ayetinde kendisinden bahsedilmiştir.

Humus, İslam fıkhının en önemli ve İmamiye fıkhının has konularındandır. Humsun hesaplanması ve verilmesi Şiaların yaşamları boyunca üzerinde ciddi bir şekilde durdukları şeri bir tekliftir.

Humsun yarısı yoksul seyyidlere ve diğer yarısı İmam hissesi unvanı ile İmam Mehdi’nin gaybeti döneminde taklit merciler eliyle teşhis edilen yerlerde kullanılır.

Humustan elde edilen gelir İlmi havzaların temel finans kaynağı ve İslam toplumunda dinin terviç edilmesinde kullanılmaktadır.

Humus Ayeti

Enfal Suresinin 41. Ayeti humus konusuna değinmiş ve onu imanın nişanelerinden saymıştır:

وَ اعْلَمُواْ أَنَّمَا غَنِمْتُم مِّن شیءٍ فَأَنَّ لِلَّهِ خُمُسَهُ وَ لِلرَّسُولِ وَ لِذِی الْقُرْبی وَ الْیتَامَی وَ الْمَسَاکینِ وَ ابْنِ السَّبِیلِ إِن کنتُمْ ءَامَنتُم بِاللَّهِ وَ مَا أَنزَلْنَا عَلی عَبْدِنَا یوْمَ الْفُرْقَانِ یوْمَ الْتَقَی الْجَمْعَانِ وَ اللَّهُ عَلی کلّ شیءٍ قَدِیر

“Allah'a ve (hakkın batıldan) ayrılış günü olan iki topluluğun karşı karşıya geldiği gün (Bedir Savaşı'nda) kulumuza indirdiğimize inanıyorsanız, şunu kesin bilin ki, elde ettiğiniz her türlü ganimetin (maddi yararın) beşte biri Allah'a, Resulü'ne, Peygamber'in yakınlarına ve (onlardan olan) yetimlere, fakirlere ve yolda kalmışlara aittir. Allah'ın her şeye gücü yeter.” 

Bu ayette çeşitli edebi tekitler kullanılmıştır: “İ’lemu” (bilin), “innema” (kesin, kuşkusuz), “min şeyin”, “feinne”, “lillah”, “in kuntum”, “Amentum” gibi tekitler humusun önemini ortaya koymuştur.

Ayetin nüzul sebebi, humsun önemli yerini daha iyi ortaya koymaktadır. Zira bu ayet Bedir savaşı mücahitlerine hitap ederek onların gerçek imanının humsu vermelerine bağlı olduğu belirtmektedir. (Humus ayetine bakılsın)

Ganimetin Anlamı

“Gunm” sözlükte insanın ulaştığı her fayda ve menfaate denir. İster kazanç olsun, ister savaş ganimeti olsun veya isterse başka her tülü kazanç olsun.Rağıb İsfahani “Müfredatu’l Kur’an” adlı eserinde ganimetin (koyun anlamına gelen) “gunm” (غنم)’dan türediğini ve sonra düşman ve gayri düşmanlardan insanın elde ettiği her şey için kullanıldığını belirtmektedir. Tabersi de gunm kelimesinin ne yalnızca savaş ganimetleri anlamına geldiğini bilakis her kazanç ve menfaat anlamına geldiğini belirtmektedir. Nitekim Nisa suresinin 94. Ayetindeki “maganim” (مغانم) (ganimetler) kelimesi de bu anlamda kullanılmıştır.

Hatta ganimetin anlamlarından birisinin savaş ganimeti olduğuna inanan kimseler dahi kelimenin asli anlamının daha geniş olduğunu ve insanın zorluk ve meşakkat olmadan elde ettiği her tülü getiri ve hayır için de kullanıldığını inkar etmemektedirler.

İmam ve Seyitlerin Hissesi

Humus ayetinde, altı grup olan humus sahipleri zikredilmiştir: 1- Allah, 2- Hz. Resulullah, 3- Zi’l Kurba (Ehlibeyt İmamları), 4- Yetimler, 5- Miskinler(öksüzler), 6- Yolda kalmışlar.

“Zi’l Kurba; sözlükte şahsın tüm yakınları ve akrabalarına denmektedir, ancak hadis kitaplarında yer alan birçok rivayete göre bu ayeti kerimedeki Zi’l Kurba’dan maksat sadece Ehlibeyt (a.s) İmamlarıdır.[1] 

“Sehm-i Allah”, “Sehm-i Peygamber”, “Sehm-i Zi’l Kurba” (Allah, Peygamber ve İmamların hissesi), rivayet ve hadisler esasına göre İslam toplumunun imamına (Peygamber ve Masum İmamlara) aittir ve bu “sehm-i imam” diye meşhurdur. İmam Mehdi’nin büyük gaybeti döneminde taklit merciler İmam Mehdi’nin genel naipleri unvanı ile humsu almakta ve tarihte Ehlibeyt İmamlarının (a.s) kullandığı yerlere mutabık olarak kullanılmaktadır.

Hadis ve Rivayetlerde Humus

Vesailu’ş Şia ve Müstedreku’l Vesail kitaplarında humusun farz oluşu ve kullanıldığı yerler hakkında yaklaşık 110 hadis yer almıştır. Humusun ne gibi eserleri olduğuna dair hadislerde şu ifadeler kullanılmıştır:

• Pak nesil[2]

• Dinin güçlenmesi[3]

• Ehlibeyte yardım[4]

• Malın temizliği[5]

• Muhaliflerin tehdidi karşısında haysiyetin korunması[6]

• Ehlibeyt evlatlarından yoksulluğun giderilmesi[7]

• Günahların kefareti ve kıyametin zahiresi[8]

• Cennetin zamanet ve garantisi[9]

• İmamın duası[10]

• Rızkın anahtarı[11]

İslam Geleneklerinde Humsun Tarihçesi

Fakih ve müfessirlerin büyük çoğunluğu humsun İslam dininde teşrii oluş tarihinin hicretin ikinci yılında Bedir savaşı sırasında olduğuna inanmaktadır. Bu savaşta elde edilen çok sayıdaki ganimet savaşa katılan ve ganimeti toplayanlar arasında tartışma ve ihtilafların yaşanmasını beraberinde getirdi.İslam’dan önceki Arap geleneklerinde genellikle savaş komutanı elde edilen ganimetlerin dörtte birini alırdı.[12]

Enfal ayetinin nazil olması ile tüm enfal Hz. Resulullah’ın sayıldı. Daha sonra humus ayeti, ganimet mülkünün beşte birini çıkardıktan sonra geri kalanını ganimeti alanlara verdi. Taberi, Hz. Peygamber tarafından alınan ilk humsun Beni Kaynuka gazvesinde olduğunu belirtmiştir. Hz. Peygamber Ekrem’den (s.a.a) humus hakkında çok sayıda hadis ve mektup nakledilmiştir. Ehlibeyt İmamlarından (a.s) da humus hakkında çok sayıda hadis nakledilmiştir. Bu hadisler humsun fıkhi hükümlerinin belgelerini oluşturmaktadır. 

Şia İmamlarının bazı öğrencileri ve ayrıca küçük gaybet döneminde Hüseyin bin Said Ahvazi, Ali bin Mehziyar Ahvazi, Muhammed bin Erume Kummi ve Muhammed bin Hasan Saffar gibi bazı fakihler hums hakkında risale ve kitaplar yazmışlardır. Bu dönemden sonra da Şia fakihleri tarafından humus hakkında kitap ve risaleler yazılmıştır.[13]

Humus Hükümleri

Humsun Farz Olduğu Yerler

Masum Ehlibeyt İmamlarının (a.s) hadisleri esasına göre humsun farz olduğu yerler Şia’nın meşhur fakihleri tarafından şöyle açıklanmıştır:

1. Yıllık ihtiyaç ve giderler çıkarıldıktan sonra ticaret ve her türlü iş ve çalışmadan elde edilen menfaat ve kar.

2. Kafir-i harbilerle yapılan savaşlardan elde edilen taşınabilir ve taşınmaz savaş ganimetleri (savaşın meşru olması şartıyla.)

3. Altın, gümüş, kurşun, bakır, demir, petrol, firuze, akik gibi adına maden denilen her şey.

4. Hazine; toprak, duvar veya ağaç dibine saklanmış değerli mal ve hazine.

5. Dalış; mercan ve inci gibi dalış ve dalgıçlıkla denizden çıkarılan her türlü değerli şey.

6. Birbirinden ayrıştırılması ve sahibinin belirlenmesi mümkün olmayan haramla karışmış helal mal.

7. Zımmi kafirin Müslümandan aldığı arsa ve toprak.

Humsun Hesaplanması ve Verilmesi

• Humsun geciktirilmesi caiz değildir ve kimsenin humsu geciktirme ve kendisini hums ehline borçlu saydırmaya hakkı yoktur.

• Eş ve çocukların humsu kendilerinin uhdesindedir.

• Humsu taklit mercilere vermek gerekir veya onların izni ile kullanılmalıdır. Müçtehidin izni olmadan humusta tasarrufta bulunmak caiz değildir.

• Humus ibadettir ve Allah’a kurbet ve yakınlaşma niyetiyle verilmelidir.

Humus Yılı

Ergenlik çağına ermiş her mükellefin kendisi için humusunun yıllık muhasebesini yapacak bir gün belirlemesi farzdır. Bazı müçtehitler humus yılının ilk başlangıcı olarak kişinin elde ettiği ilk malın (hediye, maaş…) olduğunu belirtmişlerdir. Bazıları ilk aylığı, bazıları ise ilk iş gününü söylemiştir.[14] Humus yılının üzerinden bir yıl geçtikten sonra o gün humsun başlangıç yılıdır. Humsun hesaplanması müçtehitlerin çoğuna göre kısaca şöyledir: 

Yiyecek ve istifade edilerek tüketilen (örneğin yiyecekler ve temizlik ürünleri) şeylerin eğer üzerinden humus yılı geçerse ve fazla kalırsa o şeyin humsunu (beşte birini) günün fiyatı üzerinden vermesi gerekmektedir ve yine insanın ihtiyaçlarından olan ve kullanırken ortadan kaybolmayan (örneğin halı, buzdolabı ve nakliye gereçleri) yaşam ihtiyaçlarını, eğer onları yıl içerisinde almışsa ve her ne kadar üzerinden bir yıl geçmiş olsa da humsu yoktur, meğer ona ihtiyacı bertaraf olmuş olsun, ancak bu gereçleri parası ödenmemiş paradan ve yıl sonunda almışsa onun humsunu vermek zorundadır.[15]

Şu ana kadar kendisine hums yılı belirlememiş kişi için en iyi yol müçtehide veya temsilcisine başvurmasıdır.

Humus Hükümleri İle İlgili Bir Kaç Nokta

• Mesleği olmayan bir kişi eğer tesadüfen bir alış veriş yaparsa ve kazanç elde ederse – kazançtan sonra üzerinden bir yıl geçmesinin ardından- yıl boyunca ki giderlerinin üzerinden artan miktarının humsunu vermek zorundadır.[16]

• Bazı kazançların humsu hakkında (hediye, miras, ödül gibi) müçtehitler arasında görüş ayrıklıkları vardır.

• Yıllık giderlerin harcanmasında aşırıya gidilmesi durumunda o aşırıya gidilen miktarın humsunun verilmesi gerekmektedir.

• Ev sahibinin humsunu verip vermediği hakkında kuşku duyduğumuz yerlerde araştırma ve inceleme doğru değildir ve o kişinin yemeğini yemekte bir sakınca yoktur.

Sade bir dille humusla ilgili “Humsu hesaplamak için en kolay metot” adlı 90 sayfalık cep boy bir kitap bulunmaktadır. Bu kitap; İmam Humeyni, Ayetullah Eraki, Ayetullah Behçeti, Ayetullah Tebrizi, Ayetullah Hoi, Ayetullah Hamaney, Ayetullah Zencani, Ayetullah Sistani, Ayetullah Safi, Ayetullah Fazıl, Ayetullah Gulpeygani, Ayetullah Mekarim, Ayetullah Horasani ve Ayetullah Nuri Hemadani’nin fetvalarını içermektedir.

Humsu Üstlenme Metodu

Bazı durumlarda kişinin humsunun tamamını veya bir kısmını vermesi mümkün olmayabilir, öte yandan humsu olan malların kullanılması yasaktır. Böyle bir durumda taklit merciler veya temsilcileri kişinin bulunduğu durumu göz önünde bulundurarak onu bu durumdan kurtarmak ve malını helal bir şekilde kullanmasının önünü açmak için ondan aldığı humsun bir bölümünü ona borç kastıyla yeniden vermekte ve sonra parası olduğunda geri vermesi durumuna farsça bir tabir olan “dest gerdan” denmektedir.

Artan Kazancın Humsunun Farz Oluşu

Humus hakkında tartışılan konulardan birisi de artış kaydeden kazançtır. Tarihi ve hadis kaynaklarında İmam Muhammed Bakır ve İmam Cafer Sadık(a.s) dönemine kadar zekat hakkındaki konuların çokluğu humusta görülmemiştir. Bu itiraza fakihler tarafından detaylı ve yaygın cevaplar verilmiş ve artan kazancın humsunun olduğu belirtilmiştir. Fakihlerin verdiği cevap genel olarak şöyledir: humus delillerinden ve bilhassa hadislerin kullandığı tabirlerden anlaşıldığı kadarıyla humsun farz oluşunun genel, yasal ve sabit bir hükmü vardır ve belirli bir zamana ihtisası yoktur.[17] Artış kaydeden kazancın humsunun olduğunu savunanlar; Beni Haşim’in gelir fazlası kazancın humsundan mahrum kalması durumunda ve zekatın Beni Haşim dışındakilere mahsus olduğu göz önünde bulundurulduğunda onların başka bir geçim kaynağı kalmamış olur demektedirler.[18]

Gaybet Döneminde Humus

Humus konularından birisi de Masum İmamın gaybeti dönemindeki hükmüdür. Günümüz fakihlerin meşhur görüşüne göre imamın hissesi gaybet döneminde müçtehitlerin eğer masum imam zahir olursa onun da o yerlerde harcayacağına dair ilim veya muteber zanlarına göre harcama yapmaktadır. Nitekim İslam’ın güçlendirilmesi, dini havza ilimleri, İslam’ın tebliği, gerekli yerlerde cami yapımları, medrese, okul, kütüphane ve yoksullara yardım ve tabiri caizse dini evleviyet ve önemine göre hayır işlerinde kullanmaktadırlar.[19] Geçmişte humus hakkında meşhur olmayan görüşler de bulunmaktaydı. Örneğin humsun sakıt olması ve olmaması,[20] İmamın hissesinin bir kenara bırakılması[21] ve humsun defnedilmesinin farz olduğu gibi.[22]

İmamın hissesi hakkında da fakihlerin meşhur görüşüne göre o hissenin de verilmesi yönündedir. Ancak az bir grup humsun Şialar için mubah olduğuna ve onlardan sakıt olduğuna kaildirler. Bu görüşü terim olarak humsun tahlili olarak adlandırmaktadırlar.[23]

Humus ve Vergi

Bazıları humsun İslam hükümetine vergi verenler için anlamsız ve bir çeşit izafe teklif olduğunu ileri sürmektedirler. Bu görüşe göre humus, İslam hükümetinde geçmiş dönemlerde ihtiyaç ve gelirlerin temin edilmesi için bir çeşit vergi olarak sayılmaktaydı, ancak günümüzde hükümetler tarafından çeşitli adlarla zorla alınan vergiler humusu anlamsız kılmakta ve yersiz kılmaktadır.

Bu itiraza şöyle cevap verilmiştir: bu ikisi genel olarak şümul, masraf ve hedef açısından farklılıklar arz etmektedir. Devlet vergileri genel olarak gelirlere şamildir, onun alınmasında sahibinin rızasına ihtiyaç yoktur. Bütün yurttaşlardan dinlerine bakılmadan alınmakta ve kamunun genel ihtiyaçlarında kullanılmaktadır. Oysa dini vergiler –özellikle humus- Şii Müslümanların yıllık gelirlerinin fazlalığından alınmaktadır. Eğer kişi bunu vermezse dünyevi bir yaptırımı yoktur ve bu malın verilmesi kişinin dini inanlarına bağlıdır ve kullanıldığı yerler yoksul insanlar ve dinin yayılması alanındadır.

Ehli Sünnet Fıkhında Humus

Humus konusu Ehli Sünnet fıkhında genel olarak savaşlarda elde edilen savaş ganimetlerinin paylaştırılması yönündedir. Ehli sünnet fakihleri de Şiifakihler gibi Humus Ayeti ve mütavatir hadislere dayanarak humusun verilmesini farz bilmektedirler. Aralarındaki anlaşmazlık ise humsun farz oluşu ve kullanıldığı yerlerdir. Ehli sünnet mezhebinde humsun farz oluşu konusundaki en önemli konu savaş ganimetidir. Buna rağmen hazineyi de kendi şartlarına has olarak humusu verilmesi gereken mallardan saymışlardır. Fey’de humsun farz oluşu ve ayrıca maden çeşitleri veya zımmi kâfirin Müslümanlardan arsa satın alması gibi konular Ehli sünnet fakihleri arasında ihtilaf olan konulardandır.[24]

WİKİSHİA.NET

ABNA24.COM

--------------------------------

Kaynakça

1. Vesailu’ş Şia, c. 6, humus konusu.

2. Kafi, c. 1, s. 547.

3. Vesailu’ş Şia, c. 9, s. 538; İmam Rıza (a.s): الخمس عوننا علی دیننا

4. Vesailu’ş Şia, c. 9, s. 538; İmam Rıza (a.s): الخمس عوننا علی دیننا

5. Vesailu’ş Şia, c. 9, s. 438; İmam Sadık (a.s): ما ارید بذلک الا ان تطهروا

6. Vesailu’ş Şia, c. 9, s. 538; İmam Rıza (a.s): و ما نبذله و نشتری من اعراضنا ممن نخاف سطوته

7. İmam Kazım (a.s): Allah, humsun yarısını zekat ve sadakadan mahrum bırakılan Resulullah’ın ailesinden fakirliği gidermek için karar kılmıştır. Vesailu’ş Şia, c. 9, s. 514; و جعل للفقراء قرابة الرسول نصف الخمس فاغناهم به عن صدقات الناس

8. Vesailu’ş Şia, c. 9, s. 538; İmam Rıza (a.s): فان اخراجه... تمحیص ذنوبکم و ما تمهدون لانفسکم لیوم فاقتکم

9. Adamın birisi İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) yanına gelerek humsunu verdi. İmam şöyle buyurdu: “Bana ve babalarıma sana cenneti tazmin etmem farzdır.” Vesailu’ş Şia, c. 9, s. 528.

10. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Humus, bizim mektebin korunması için bizim yardımımızdır.” Daha sonra şöyle buyurdu: “Bizim duamızdan mahrum kalmamak için çaba sarf edin.” Vesailu’ş Şia, c. 9, s. 538; «ولا تحرموا انفسکم دعاءنا ما قدرتم علیه»

11. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Humusu vermek rızkınızın anahtarıdır.” Vesailu’ş Şia, c. 9, s. 538; «فان اخراجه مفتاح رزقکم»

12. Halil bin Ahmed, el-Ayn, c. 2, s. 133.

13. Ağa Bozorg Tahrani, ez-Zeria, c. 1, s. 472.

14. Tevzihu’l Mesail Meraci, m. 1752 ve 1753.

15. İstiftaat İmam Humeyni, c. 1, soru: 197, 191, 184, 120, 121, Ecvibetu’l İstiftaat, soru: 906, 909, 912, 851’den 853’e kadar, Urvetu’l Vuska, c. 2, babu’l hums, m. 67.

16. Tevzihu’l Mesail Meraci, m. 1765; Nuri, Tevzihu’l Mesail, m, 1761; Vahid, Tevzihu’l Mesail, m. 1773.

17. Mekarim Şirazi, Nasır, Envaru’l Fukahe, Kitabu’l Hums ve’l Enfal, s. 291-292.

18. Burucerdi, Murtaza, el-Mustened fi şerhi Urvetu’l Vuska, s. 200-201.

19. Burucerdi, Murtaza, el-Mustened fi şerhi Urvetu’l Vuska, s. 330; Mekarim Şirazi, Nasır, Envaru’l Fukahe, Kitabu’l Hums ve’l Enfal, s. 483.

20. Feyzi Kaşani, el-Vafi, c. 10, s. 344.

21. Müfid, el-Muknia, s. 286.

22. Neraki, Muhammed Medhi, Müstenedu’ş Şia fi Ahkami Şeriat, c. 10, s. 128.

23. Müfid, el-Muknia, s. 285; Bahrani, el-Hadaiku’n Nazier fi Ahkami’l İtreti’t Tahire, c. 12, s. 439.

24. İbn Rüşt, Bidayetu’l Müctehid ve Nihayetu’l Muktesid, c. 1, s. 313-314.

Bibliyografi

• İbn Rüşt, Bidayetu’l Müctehid ve Nihayetu’l Muktesid.

• İbn Zuhre, Gonyetu’n Nuzu ila İlmi’l Usul ve’l Furuu.

• Ağa Bozorg Tahrani, ez-Zeria.

• Burucerdi, Murtaza, el-Mustened fi şerhi Urvetu’l Vuska.

• Bahrani, el-Hadaiku’n Nazier fi Ahkami’l İtreti’t Tahire.

• Halil bin Ahmed, el-Ayn, Mehdi Mahzumu ve İbrahim Samurai baskısı, Kum, 1409.

• Hoi, Ebu’l Kasım, Minhacu’s Salihin.

• Tabatabai, Yezdi, el-Urvetu’l Vuska.

• Tusi, el-İhtilaf.

• Allame Hilli, Muhtelefu’ş Şia fi Ahkami’ş Şeriat.

• Feyzi Kaşani, el-Vafi.

• Müfid, el-Muknia.

• Musevi Amul, Medariku’l Ahkam fi şerhi Şeraiu’l İslam.

• Neraki, Muhammed Mehdi, Müstenedu’ş Şia fi Ahkami Şeriat.