Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA - İslam İşbirliği Teşkilatı 13.dönem İstanbul toplantısı sonuç bildirisi tam bir komedi.
İsrail’in Filistin’de uyguladığı onca zulüm ve kanunsuzluğa karşı tek kelime edilmezken, İran bölge ülkelerinin iç işlerine müdahale ettiği ve teröre destek olduğu iddiasıyla kınandı.
İran; Suriye, Bahreyn, Yemen ve Somali’nin içişlerine müdahale etmekle itham edildi.
İnsanın Ey İslam İşbirliği Teşkilatı muhterem üyeleri diyesi geliyor hani…
Yahu sizler değimlisiniz, bu ülkelerin iç işlerine müdahale etsin diye okyanus ötesinden ABD’yi bölgeye çağıran?
Bölge ülkelerine kolayca müdahale ve nüfuz edebilsin diye topraklarınızı NATO üslerine amade kılan, sizler değimlisiniz?
Bu ülkelerin içişlerine karışmayı bir kenara bırak, işgal girişiminde bulunan, başaramayınca koalisyon oluşturarak bombardımana tutan yine sizler değil misiniz?
Tabi ki bağımsız bir ülkenin iç işlerine kim karışıyorsa hemen kınanmalı, hatta yaptırımlar uygulanmalı.
Üstelik böyle durumlar için toplantı dönemleri beklenmemeli. Derhal toplanıp kararlar alınmalı, kınamalar yapılmalı, olmuyorsa koalisyon kuvveti oluşturularak müdahale edilmeli.
Mesela; İsrail, Gazze’ye tanklarıyla girip Filistinlilerin evlerini başlarına yıktığında İİT derhal olağan üstü toplanmalı. İsrail’in derhal Gazze’yi terk etmesi ve insani gereksinimlerin karşılanması için ablukanın kaldırılması sağlanmalı.
Mescidi Aksa’da ibadet eden Müslümanlara Siyonist askerlerce zulüm yapıldığında toplanmalı ve İsrail’e nota verilmeli.
Filistinli çocukların askerlerce işkencelere tabi tutulduğunda, ilkokul çağındaki çocuklar ters kelepçeyle tutuklanıp götürüldüğünde, küçücük çocuklara kameralar önünde Siyonist askerlerce ateş edilip öldürüldüğünde toplanmalı İslam İşbirliği Teşkilatı ve çok ciddi, caydırıcı kararlar almalı.
Yok, eğer bunlarla ilgili kararlar alamıyor, dönem toplantısında bile tek kelime İsrail zulmünden bahsedilmiyor, usulende olsa bir kınamada bulunulmuyorsa bunun neresi İslam İşbirliği Teşkilatı?
Bunun neresinde İslam?
Bu neyin işbirliği?
Gelelim kınamaya konu olan, iç işlerine müdahil olunduğu söylenen ülkelere.
BAHREYN
Arap baharı diye adlandırılan süreçte, Âli Halife yönetimine karşı Bahreyn halkı topluca gösterilere başladı. Gösterilerin hiç birinde silah kullanılmadı.
Halkın yönetiminden şikâyetini dile getirdiği, demokrasi ve özgürlük talep ettiği bu gösteriler, Suudi Arabistan’ın askeri müdahalesiyle bastırıldı. Tanklarla camilere evlere girildi. İnsanlar tankların altında ezildi. Ne camilerin, ne de evlerin kutsiyeti gözetilmedi.
Bahreyn için bir kınama söz konusu olacaksa burada kınanması gereken kimdir?
Bahreyn’de halkın barışçıl gösterilerle değişim talebine destek olmak, onların taleplerini meşru görmek kınanması gereken bir durum ama bu barışçıl gösterilere dışarıdan bir ülkenin silahlı müdahalesini normal görmek nasıl bir anlayıştır?
YEMEN
Yemen halkı yönetime karşı, anti demokratik uygulamaları ve ekonomik koşulların iyileştirilmesi talebiyle ayaklanmış ve bir devrim gerçekleştirmiştir.
Ancak, halkın yaptığı devrim bir başka ülke yani Suudi Arabistan tarafından kabul görmemiş ve bu ülkeye askeri müdahalede bulunulmuştur.
Sözde demokrasi olmayan ülkelere demokrasi ihracı iddiasında olan ülkeler, buradaki halk devrimin bir başka ülke tarafından kabul edilmeyerek askeri müdahaleye girişilmesini seyretmekle kalmamışlar bilakis bu işgal girişimine destek vermişlerdir.
Yemen’de kınanması gereken, Suud ve onlarla birlikte koalisyon gücü oluşturarak egemen bir ülkeye askeri saldırıda bulunan işgalci ve mütecaviz devletlerdir.
SURİYE
Bahreyn ve Yemen’de Monarşik yönetimlerin halkın barışçıl taleplerine karşılık, silahla karşılık vermesine rağmen, halkın barışçıl gösterilerini sürdürerek özgürlükçü bir devrime dönüştürmeleri, dışarıdan başka devletlerin silahlı güçlerince kanla bastırılmaya çalışılırken, Suriye’de silahlı isyan içerisinde olan terörist grupların özgürlük savaşçısı ve demokrasi âşıkları gibi lanse edilmesi anlaşılacak bir durum değildir.
Eğer Suriye’nin iç işlerine müdahale ediyor diye birileri kınanacaksa, önce oradaki halkı devletine karşı kışkırtarak eline silah verenler kınanmalıdır.
Suriye’ye onca yabancı savaşçıyı(TERÖRİST) dolduranlar ve bunların finansmanını sağlayanlar kınanmalıdır.
İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI, Suudi Arabistan’a terörle mücadelede destek olunması ve oluşturduğu, koalisyona katılım çağrısı yapmış.
Terörün her türlüsünün lanetlendiği toplantıda, Hizbullah üye ülkelerin istikrarını bozduğu ve teröre destek verdiği için kınanmış.
Kim bu kınayıcılar?
Suudi Arabistan ve Katar başta olmak üzere üye ülkelerin çoğunluğu.
Gasıp Siyonist İsrail’in kendini güvende hissetmesi için her türlü hizmete amade kukla Krallar, elbette Hizbullah’a karşı her türlü düşmanlığı yapacaktır.
Hizbullah demek, Siyonizm’e korkulu rüya demektir. Hizbullah demek, Müslüman halklara umut demektir. Hizbullah demek, yiğitlik, cesaret ve özgürlük demektir…
İngiliz uşağı, ABD soytarısı, kukla Krallar elbette Hizbullah’ı suçlayacak, kınayacaktır.
Dünyanın her yerinden toplayıp bölgeye getirdikleri, ellerine silah verip, ceplerine para koydukları binlerce terörist, her gün kan dökmekte.
Şam’da, Halep’te, Bağdat’ta, Kazımeyn’de ve birçok yerde bomba yüklü araçlarla, cami, okul, Pazar yeri demeden her defasında onlarca insanı katleden bu teröristleri kim finanse ediyor? Bunlar eğitimlerini, nerede kimlerden alıyor? Bunların silah ve teçhizatlarını kim sağlıyor?
İşte bu gün bölgede ve dünyada yaşanan tüm acıların asıl kaynağı bu sahtecilik ve samimiyetsizliktir.
Herkes terörden şikâyet eder. Ancak teröre en çok destek verenler, adeta terörün kaynağı konumunda olanlar herkesten daha çok feryat figan eder.
Yalan, riya, düzenbazlık, kısacası MÜNAFIKLIK diz boyu.
İşte bu münafık söylem ve eylemlerden dolayıdır ki, onca devletin güya mücadelesine ve oluşturdukları güç birliğine rağmen terör bitmez daha çok güç kazanır ve mazlum halklar bu ızdırabı artarak yaşamaya devam ederler.
İslam ülkelerine Müslümanların hâkim olduğu günün yakın olması dileği ile…
ABNA24.COM
Özcan Atam