AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA24.COM
Cumartesi

1 Ekim 2016

20:32:09
782689

İmam Mehdi’nin (a.f) Zuhurunun Alametleri/”Güneşin batıdan doğuşu” sembolik midir gerçek midir? (2)

Güneşin batıdan gerçek doğuşu, ya vadedilen zuhurun alametidir ya kıyametin başlangıcının göstergesidir veya iki defa vuku bulacaktır; biri zuhur anında ve diğeri kıyametin başlangıcında vuku bulacaktır. Eğer güneşin batıdan doğuşu İmam Mehdi’nin (a.f) zuhurunun alameti ise onun hikmeti, o hazretin hakkaniyetinin ispatı ve halkı ona doğru yönlendirmektir; diğer alametlerde olduğu gibi bu işlev mevcuttur.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA - Güneşin batıdan doğuşu harici ve ayni bir gerçektir

Ahır zaman hadiseleri içerisinde sayılan güneşin batıdan doğuşu güneşin doğuş yerinde bir değişikliktir ve gerçek manada harici surette gerçekleşecektir. Bu olay insanlar tarafından hissedilecek ve onların şaşkınlığına neden olacaktır. Bu görüşün ispatlanması gerekmektedir; bu iş sembolik oluşun delilleri ret edilerek ve gerçek oluşun delilleri beyan edilerek yapılacaktır.

Doğuşun sembolik oluşunun delilleri

Şii ve Ehlisünnet kaynaklarında gelen rivayetlerin zahiri manası göz önüne alındığında güneşin batıdan doğuşu gerçek bir hadisedir ve vuku bulacaktır; ama güneşin batıdan doğuşunun zahiri mananın dışında bir hakikate işaret edebileceği ve ondan maksadın İmam Mehdi’nin zuhuru olduğu kuramı da öne sürülebilir ve teyidi doğrultusunda kanıtlar da bulunmaktadır.

a) Hadisin muhatabının anlama kapasitesi

Şeyh Saduk’un Kemaluddin isimli kitabında Emirulmüminin Ali’den (a.s) bir hutbe naklediliyor; hazret bu hutbede Deccal ve onun İmam Mehdi’nin eliyle öldürülmesi destanı anlatılıyor ve buyuruyor ki ondan sonra büyük hadiseler olacaktır. Biz sorduk ki onlar nelerdir? Hazret buyurdu: “Dabbetu’l-arz’ın hurucudur ve bu güneşin batıdan doğuşundan sonradır.” Ravi diyor ki Sasaa b. Suhan’dan sordum: Emirulmüminin’in bu sözlerden maksadı neydi? Sasaa cevap verdi: Hazretin maksadı İsa b. Meryem’in arkasında namaz kılacağı itretin on ikincisi ve İmam Hüseyin’in dokuzuncu evladıdır ve o batıdan doğacak güneştir. (Saduk: 525-528; Meclisi: c.52, s.194)

Metnin anlaşılmasında karinelerin özel bir önemi vardır; fakat bazı karineler yazılı metinlerde kayda geçmez veya kayda geçirilemezler. Misal olarak, yazılı metinlerde konuşan kişinin soru haliyle ihbar hali birbirinden ayırt edilemezler. Kelimeler üzerinde durmak veya kelimelere tekit etmek belirlenemez; özellikler eski metinlerde ki yazım kuralları ve alametleri kullanılmıyordu; ama konuşma sırasında bulunan kimseler bu karineleri hissediyorlardı. Bu yüzden hadisi anlama usulünde hitap sırasında bulunan kimselerin anlayışı için özel bir hesap açılmıştır ve onu dini metinleri anlamada önemli bir çözüm yolu bilmişlerdir. Sasaa b. Suhan destanı da bu türdendir. O, İmam Ali’nin (a.s) kelamından güneşin batıdan doğuşu hakkında İmam Mehdi’yi anlıyorsa, onun anlayışı bizim için hüccet olmasa bile, karine unvanıyla istifade edilebilir.

Cevap: Her surette bu söz masumun (a.s) sözü değildir ve doğuşun gerçek olacağı bağlamındaki sarih hadisler karşısında mukavemet edecek güce sahip değildir.

b) Âlimlerin ve hadisçilerin anlayışı

merhum Feyz Kaşani hadis şerhi olarak yazdığı el-Vafi kitabında Keşfu’l-Gumme’den güneşin batıdan doğuşunun kesinliğiyle ilgili bir rivayet naklettikten sonra güneşin doğuşu, İmam Mehdi’nin zuhurundan kinayedir diyor ve devamında bu mananın bazı hadislerden elde edildiğini belirtiyor. (Feyz Kaşani: c.2, s.446)

Bu görüş tartışılabilir; çünkü bu hadiste iki aralıkla kaimin hurucu da kesin sayılmıştır ve bunların bir arada zikredilmesi Merhum Feyz Kaşani’nin görüşünü kabule engeldir. Bunun yanı sıra başka bir yerde güneşin doğuşunu, kıyamet öncesinde evrende vuku bulacak hadiselerden kinaye olduğunu belirtiyor. (Feyz Kaşani: c.15, s.61)

Allame Tabatabai de güneşin batıdan doğuşu ile ilgili hadisleri naklettikten ve bu hadisenin gerçekleşecek bir vakıa olduğunu kabul ettikten sonra bunun sembolik ve şifreli bir hadise olabileceği ihtimaline de işaret ediyor. (Allame Tabatabai: c.7, s.391)

c) Güneşin batıdan doğuşunun muhal oluşu ve âlemin düzeninin bozulması

güneşin batıdan doğuşu gerçek manada vuku bulursa evrenin düzenini bozacaktır ve insanlar tabii yaşamdan mahrum kalacaklardır; halbuki bazı rivayetlere göre güneşin doğuşundan sonra da yaşam devam edecektir. Buna göre güneşin batıdan doğuşu semboliktir ve haricen gerçekleşmeyecektir.

Emirulmüminin (a.s) buyuruyor ki:

“Bilin ki insanlar güneşin batıdan doğuşundan sonra da bugünkü gibidirler –yaşam devam edecektir- evlilik ve türeme peşindedirler, erkek erkeğe vardığında sen ne zaman dünyaya geldin diye sorduğunda güneş batıdan doğduğunda diye cevap verecektir.” (Mervezi: 402-403; Mukaddes Şafii: 326; Hakim Nişaburi: c.4, s.521-522)

Ebu Hureyre Peygamberden naklediyor ki iki yaşlı adam birbirine varmayıncaya kadar kıyamet kopmayacaktır; onlardan biri diğerine doğum tarihini sorar ve o cevabında der ki güneş batıdan doğduğunda. (Ebu Şuca: c.5, s.83; Suyuti: c.3, s.59)

Cevap: Bu delil güneşin batıdan doğuşunun mümkün olmayışı üzerine kuruludur ve güneşin batıdan doğuşunun mümkün olup olmadığı ayrıca bir araştırma gerektirmektedir. Ama kısaca şunu diyebiliriz ki güneşin geri getirilmesi ve onun batıdan dönmesi ki Hazreti Yuşe b. Nun (Mufid: c.2 , s.385; Fital-i Nişaburi: c.2, s.264; Erbili: c.3, s. 265; Behrani: c.5, s.215; Hasibi: 70, 123 ve 124; Saduk: c.1, s.203) Hazreti Süleyman (Saduk: c.1, s.202; Tabersi: c.8, s.741; Arus-i Huveyzi: c.4, s.455) İslam Peygamberi (Meclisi: c.17, s.359 Meğazi’den naklen) ve Emirulmüminin Ali (a.s) (Ayyaşi: c.2, s.70-71; Kuleyni: c.4, s.561-562; Saduk: c.2, s. 352; Ravendi: c.1, s.52-53; Tusi: 671-672) için vuku bulmuştur ki bu bit tür güneşin batıdan doğuşudur ve bu delili çürütmektedir.

ç) Güneşin batıdan doğuşunu sembolik manada anlamanın karinelerinden biri, bu kelimenin Peygamber ve İmamlar (a.s) hakkında kullanılması ve güneşin doğuşu terkibinin İmamlar (a.s) hakkında, özellikle İmam Mehdi (a.f) hakkında kullanılmasıdır.

“ve’ş-şemsi ve duhaha” ayetinde güneş, bir rivayette İslam Peygamberine (s.a.a.) (Kuleyni: c.8, s.50) ve diğer bir rivayette Emirulmüminin Ali’ye (a.s) (Esterabadi: 777; Kumi Meşhedi: c.14, s.300; Meclisi: c.24, s.72) tefsir edilmiştir. Aynı şekilde bir çok rivayette İmamlar (a.s) hakkında doğan güneş tabirine rastlanmaktadır (Kuleyni: c.1, s.200; Saduk: 677; aynı:98)

Gerçi İmam Mehdi (a.f) bu tabirde umumidir; ama onun gaybet ve zuhuru, güneşin ortaya çıkıp saklanmasına teşbih edilmiştir.

İmam Mehdi’nin (a.f) zuhurunun güneşin doğuşuna teşbihi

Birçok rivayette İmam Mehdi’nin (a.f) zuhurunun tavsifi için güneş ve doğan güneş kelimesi kullanılmıştır. Bu grup rivayetler güneşin batıdan doğuşunun sembolik manada anlaşılması için iyi birer karinedirler.

Kahili İmam Sadık’tan (a.s) şöyle buyurduğunu naklediyor: Birbirinize bütünleşin edin ve iyilik edin ve birbirinize merhametli davranın; Allah’a andolsun ki şahıs dirhem veya dinarını harcayacak bir şey bulamayacaktır. (Ravi diyor ki) sordum: Ne zaman böyle olacaktır? Hazret buyurdu ki: İmamınızı bulamadığınız vakit ve onun gaybetinde yaşadığınız vakit ta ki güneş gibi üzerinize doğacaktır; en ümitsiz zamanlarda. (Numani: 152-153)

Süleyman b. Halit İmam Sadık’tan (a.s) ve o da Allah Resulünden (s.a.a) naklediyor: Mehdi’den ümitsizliğe kapıldığınızda haliniz nice olacaktır! Sonra sahibiniz üzerinize güneş gibi doğacaktır; gök ve yer ehli onunla sevineceklerdir. Denildi ki: Ey Allah Resulü (s.a.a)! Ne zaman böyle olacaktır? Buyurdu ki: Mehdi onlardan gayba çekildiğinde ve ondan ümitsizliğe düştüklerinde. (Taberi Şii: 468)

Bureyde Eslemi diyor ki: Peygamber (s.a.a) bana buyurdu: Ümmetim Mehdi’den ümitsiz olduklarında senin halin nice olacaktır! Sonra güneş boynuzu gibi onların üzerine doğacaktır, yer ve gök ehli müjdesini vereceklerdir. (Hilli: 18; Meclisi: c.36, s.65)

İmam Mehdi’nin gaybetinin bulutun ardındaki güneşe benzetilmesi

Cabir ibni Abdullah, “أَیُّهَا الَّذِینَ آمَنُوا أَطِیعُوا اللَّهَ وَ أَطِیعُوا الرَّسُولَ وَ أُولِی الْأَمْرِ مِنْکُمْ‏” ayetindeki “ulu’l-emr”in tefsiri hakkında Allah Resulünden (s.a.a) soruyor. Allah Resulü (s.a.a) buyuruyor: “Onlar benim halifelrimdir.” Onların isimlerini tek tek saydıktan ve İmam Mehdi’nin gaybetine işaret ettikten sonra Cabir soruyor: Acaba onun gaybeti sırasında Şialar ondan faydalanacaklar mıdır? Hazret buyurdu: Evet, beni nübüvvetle gönderene andolsun ki onlar ondan faydalanacaklardır ve onun gaybetinde onun velayet nuruyla aydınlanacaklardır; nasıl ki insanlar güneşin ışığından üzeri bulutlar ile örtüldüğünde faydalandıkları gibi. (Saduk: 253; Saduk: 207; Meclisi: c.23, s.5 ve c.52, s.92)

İshak b. Yakup diyor ki: İmam Mehdi’den taraf Muhammed b. Osman vasıtası ile bir tevki/tuğra (imzalı mektup) geldi. İmam Zaman (a.f) gaybet ve onun sebebi hakkın bir açıklama yaptıktan sonra buyuruyor: Ama gaybet zamanında insanların benden faydalanmasının niteliği, onların güneş bulutlar sebebiyle gözlerden kaybolduğunda güneşten faydalanmaları gibidir. (Tabersi: c.2, s.284; Ravendi: c.3, s.11165, Meclisi: c.52, s.92)

Emirulmüminin (a.s) buyuruyor: Peygamber (s.a.a) bir vasiyetinde bana buyurdu: “Ey Ali! … Allah’ın dalal ehlini cennete sokması yerindedir. Benim dalal ehlinden maksadım fitne zamanındaki müminlerdir ki gaip imamın imametine inanırlar… ve onlar imamlarının yeri ve şahsını tanıma konusunda dalalettedirler.” “Allah’ın onları cennete sokması yerindedir” sözünün delili şudur ki Allah, namaz vakitlerini tanıma aracı olan güneşi insanlardan sakladığında onlar, vaktin girdiğine emin oluncaya kadar namazı geciktirebilirler; aynı şekilde İmam Mehdi’nin zuhurunu bekleyenler, onun imametine inandıkları takdirde, tüm vacipleri yerine getirmede genişlik içindedirler ve bu ameller tüm şartlarıyla onlardan kabul edilecektir ve imamın gaybeti ona bir zarar vermeyecektir. (Meclisi: c.52, s.143 ve c.90, s.15-16)

Cevap: Güneş kelimesinden imamlar hakkında karine unvanıyla istifade etmek iyidir; ama karşı taraftaki sarih hadislere karşı mukavemet edemez.

d) Vededilen toplum ile güneşin doğuşundan sonraki toplumun durumunun benzerliği

Bazı rivayetlerde güneşin batıdan doğuşundan sonra yaşamın devam edeceğini beyan edilmekle beraber o yaşamın niteliği de resmedilmiştir; bu görünüm zuhur asrındaki yaşamı anlatan rivayetlerle oldukça uyuşmaktadır. Bu konu, güneşin batıdan doğuşundan maksadın vadedilen zuhur olduğuna dair iyi bir karine olabilir.

Abdullah b. Mesut Peygamberden (s.a.a) şöyle naklediyor: “Dabbetu’l-arz”ın hurucu güneşin doğuşundan sonradır. Dabbe huruç ettiği zaman İblisi secde halindeyken öldürecektir ve ondan sonra müminler yeryüzünde 40 yıl yaşayacaklardır ve arzuladıkları her şey onlara verilecektir ve ona ulaşacaklardır, hiçbir zulüm olmayacaktır, herkes isteyerek veya istemeyerek Allah’ın emrine teslim olacaktır; müminler rağbetle ve kâfirler zorla Allah’ın emrine teslim olacaklardır, yırtıcılar ve kuşlar da istemeyerek teslim olacaklardır, yırtıcılar hayvanlara ve kuşlara zarar vermeyeceklerdir ve mümin evlat sahibi olacak ve bu evlat kırk yaşına kadar ölmeyecektir. (Mervezi: 402; İbn Tavus: 212-213)

Başka bir rivayette Abdullah b. Mesut Peygamberden (s.a.a) şöyle naklediyor: İsa b. Meryem’in yardımcıları onunla birlikte Deccal ile savaşmaya gideceklerdir, dabbetu’l-arz’ın zuhurundan sonra kırk yıl boyunca nimet ve emniyet içinde yaşayacaklardır. (Mervezi: 402)

Bu rivayetlerde güneşin batıdan doğuşundan sonraki toplum içinde adalet, refah, umumi emniyet, nesilde bereket ve herkesin imanlı olduğu resmedilmiştir. Bu tasvir, zuhur asrını resmeden rivayetler ile önemli ölçüde uyuşmaktadır. Bu nokta güneşin batıdan doğuşu ve İmam Mehdi’nin zuhurunun bir olduğuna dair karine olabilir.

Cevap: Bu delil sadece bu görüşü bir ihtimal unvanıyla güçlendirebilir, ama delil olarak sunulamaz ve ilim getirmez.

e) “Malum vaktin gününe kadar” ayeti tefsiri ve şeytanın fırsatının sonunun iki şekilde tefsiri

إِلَی یَوْمِ الْوَقْتِ الْمَعْلُوم (Hicr,38) ayetinin tefsirinde birkaç grup rivayet vardır; bir grup, şeytanın ölüm anını ve onun mühletinin sonunu güneşin batıdan doğuş anı bilmişlerdir (Suyuti: c.3, s.62) diğer bir grup diyor ki: Malum vakitten maksat İmam Mehdi’nin zuhurudur. (Ayyaşi: c.2, s.242; Saduk: 371-372; Hazzaz Kumi: 274; Taberi Şii: 453). Rivayetlerin senedini bir kenara bırakırsak, doğuşun sembolik olduğunu ileri süren görüş, bu iki grup arasındaki tearuzu halletmek için iyi bir çözüm yoludur; şu şekilde ki diyelim ki güneşin batıdan doğuşu semboliktir ve İmam Mehdi’nin zuhuruna işaret etmektedir.

Cevap: Eğer bu iki grup rivayetlerin senedi incelenir ve her iki grubun da senedi kabul edilebilir bulunursa ve ayetin tefsirindeki diğer ihtimaller de, mesela malum vakitten maksadın kıyamet veya İmam Mehdi’nin zuhurundan ve güneşin batıdan doğuşundan başka bir vakit oluşu, rivayetler tarafından teyit edilmezse, bu delil güneşin batıdan doğuşunun sembolik olduğuna dair en iyi delildir; çünkü ayetteki malum vakit İmam Mehdi’nin zuhuru ve güneşin batıdan doğuşu ihtimalleriyle kısıtlanacaktır ve zahiren tearuzu olan bu iki grup rivayetin cemi sembolik algısını teyit edecektir.

f) یَوْمَ یَأْتِی بَعْضُ آیَاتِ رَبِّکَ ayetinin iki şekilde tefsiri

یَوْمَ یَأْتِی بَعْضُ آیَاتِ رَبِّکَ ayetinin tefsirinde farklı birçok rivayet bulunmaktadır. Onlardan bazıları güneşin batıdan doğuşunu ayetin maksadı bilmişlerdir (Kumi: c.1, s.221 ve c.2 ,s.320; Ayyaşi: c.1, s.384-385; Kuleyni: c.5, s.10; Meclisi, c.6, s.312,313; c.75, s.166; c.46, s.32-33; c.90, s.98, c.97, s.16; tırmızi: c.4, 329; Suyuti: c.3, s.57). Diğer grup maksadın İmam Mehdi’nin zuhuru olduğunu söylüyor. (İbn Babuveyh: 101, 102 ve 128; Saduk: 18, 30, 336, 357; Seyyid Murtaza: 155; Meclisi: c.64, s.33). Rivayetlerin senedini bir kenara bırakırsak,doğuşun sembolik olduğunu ileri süren görüş, bu iki grup arasındaki tearuzu halletmek için iyi bir çözüm yoludur; şu şekilde ki diyelim ki güneşin batıdan doğuşu semboliktir ve İmam Mehdi’nin zuhuruna işaret etmektedir.

Cevap: Bu delil, ayette geçen “bazı” kelimesi nazara alındığında birden fazla mısdaka yüklenecek kabiliyete sahip olduğu görüldüğünden sorunludur ve delil olarak ileri sürülemez.

g) Güneşin batıdan doğuşundan ve İmam Mehdi’nin zuhurundan sonra tövbe fırsatının sona ermesi ve iman etmenin faydasının olmaması

Güneşin batıdan doğuşu ile ilgili birçok rivayette şu noktaya işaret edilmiştir ki güneşin doğuşundan sonra tövbe kapıları kapanacaktır ve insanların imanının kendilerine bir faydası dokunmayacaktır. (İbn Hanbel: c.4, s.239-240; Nisai; c.6, s.344; İbn Mace Kazvini: c.2, s.1353; Beyhaki: c.1, s.281-281; Tırmızi: c.5, s.205-206; Haysemi: c.10, s.198; Sanani; c.1, s.204-206; Taberani: c.8, s.56-57, c.10, s.206; Mervezi: 398). Bir rivayette de tövbe fırsatı İmam Mehdi’nin zuhuruyla sınırlandırılıyor. (Saduk: s.18) İşte bu sembolik görüşünün teyidi olabilir; zira doğuştan ve tövbe fırsatının sonundan maksat İmamın zuhurudur.

Cevap: Bu iyi bir delildir, ama diğer bir rivayette tövbe fırsatı, ilahi hüccetin ölümü ve yeryüzünün hüccetten boş kalması ile sınırlandırılmıştır. (Berki: c.1, s.236) Bu ise güneşin kıyamet sırasında gerçek doğuşu ile uyuşmaktadır.

Birkaç soruya cevap

Güneşin batıdan doğuşu ile ilgili birçok rivayette, özellikle bu konunun tefsiri rivayetlerinde, güneşin doğuşundan sonra tövbenin kabul edilmeyeceğine ve ondan sonra iman getirmenin fayda sağlamayacağına işaret edilmiştir. Güneşin batıdan doğuşunun sembolik olduğunu ve maksadın İmam Mehdi’nin zuhuru olduğunu farz edersek, tövbenin kabul edilmeyişi ve imanın doğuştan sonra faydasız oluşunu nasıl açıklayabiliriz?

Cevap: «فَلَمَّا رَأَوْا بَأْسَنا قالُوا آمَنَّا بِاللَّهِ وَحْدَهُ وَ کَفَرْنا بِما کُنَّا بِهِ مُشْرِکِینَ فَلَمْ یَکُ یَنْفَعُهُمْ إِیمانُهُمْ لَمَّا رَأَوْا بَأْسَنا سُنَّتَ اللَّهِ الَّتِی قَدْ خَلَتْ فِی عِبادِهِ وَ خَسِرَ هُنالِکَ الْکافِرُونَ»

Yukarıdaki Gafir suresinin 85. ayeti ilahi azabı gördükten sonra imanın fayda sağlamamasının ilahi bir sünnet olduğunu açıklıyor ve şüphesiz İmam Mehdi’nin gaybet perdesinin ardından ortaya çıkışı kafirler için ilahi azabın başlangıcı olacaktır ve ilahi sünnete uygun olarak iman ancak azap gelmeden önce faydalı olacaktır ve azabı gördükten sonra hiçbir fayda sağlamayacaktır. Zuhur asrında hak en yüksek derecede ortaya çıkacaktır ve gayp görülecektir ve o zaman kafirlerin ve inat ehlinin tövbesi kabul edilemyecektir.

İmam Sadık (a.s) “یَوْمَ یَأْتِی بَعْضُ آیاتِ رَبِّکَ لا یَنْفَعُ نَفْساً إِیمانُها لَمْ تَکُنْ آمَنَتْ مِنْ قَبْلُ” ayetinin tefsirinde buyuruyor ki: Allah’ın ayetleri İmamlardır ve insanların beklediği ayet İmam Mehdi’dir; o ortaya çıktığında mehdeviyete itikadı olmayanın imanının kendilerine bir faydası olmayacaktır; diğer İmamlara itikatları olsa dahi. (Saduk: s.18)

Güneşin batıdan doğuşunu sembolik sayarsak güneşten maksat İmam Mehdi olacaktır; nasıl ki bu kelimenin Peygamber (s.a.a) İmamlar ve özellikle İmam zaman (a.f) hakkında kullanılışı diğer rivayetlerde görülmektedir ve doğuştan maksat o hazretin zuhurudur. Ama batıdan doğuşun manası nedir?

Cevap: Güneşin batıdan doğuşu ile ilgili rivayetlerde iki çeşit tabir kullanılmıştır: “batıdan” ve batısından” ve ikinci tabir birinci tabire göre çok daha fazla kullanılmıştır. “El-mağrib” kelimesinde geçen “elif ve lam” ahde işaret eder ki güneşin batıdan doğuşundan maksat İmam Mehdi’nin doğuşunun Mekke şehrinden olacağıdır; zira Mekke şehri Arap yarımadasının batı bölümünde yer almaktadır. (Tebriziyan: s.395). Ama “batısından” tabirini göz önüne alırsak zamirin mercei güneştir ve güneşin batıdan doğuşu o hazretin gaybet perdesinin arkasından zuhuru anlamında kullanılmış olabilir.

Son bölüm çok yakında...

Abna24.com