AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : wikishia.net
Pazartesi

24 Ekim 2016

07:36:18
787449

Kısa adıyla IŞİD veya DAEŞ

Onun yolunu sürdüren İbn Cibrin, Şiaları kafir saydığından Şialara zekat verilmesinin haram olduğunu iddia etmiştir.[10] İbn Cibrin ve Şeyh Abdurrahman Berrak, Şiaların Hz. Ali’nin (a.s) Hz. Resulullah’ın vasisi olduğuna inandıkları ve İmam Hüseyin’e (a.s) matem tuttuklarından dolayı Şialara karşı savaşmanın farz olduğunu iddia etmişlerdir.[11] Bu kişiler, vahabilikleri ile ünlüdürler.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA - Kısa adıyla IŞİD veya DAEŞ olan (Arapça: الدّولة الاسلامیة فی العراق والشّام) “Irak ve Şam İslam Devleti”, el-Kaide’den doğmuş ve ağırlıklı olarakIrak ve Suriye'de etkinlik gösteren, hilafet devleti kurma iddiasıyla Şii ve Aleviler başta olmak üzere sivillere, güvenlik güçlerine ve kutsal mekanlara saldırılar düzenleyentekfirci selefi bir terör örgüttür. İlk önceleri Irak İslam Devleti veya Irak el-Kaidesi olarak bilinen örgüt daha sonraları bazı bölge ve uluslararası güçlerin de yardımlarıyla Irak ve Suriye’nin bazı bölgelerini işgal etti. İşgali sırasında binlerce insanı katletti ve bu ülkelere gözle görülür oranlarda büyük çapta kültürel, ekonomik ve dinsel zararlar verdi.

Tarihçe

Tekfirci Geçmişi

Müslümanları tekfir eden ve Müslümanlıklarını kabul etmeyen IŞİD’in geçmişini, tekfirci ideolojide aramak gerekir. Dini etimolojide başka Müslümanların Müslüman olduklarını kabul etmeyerek kâfir olduklarına inanan kişiler için tekfirci ifadesi kullanılır.[1] Bazıları tekfircilik: “Kıble ehlinden birisini kafirlikle suçlamaktır”, demiştir.[2]

Tarihte tekfirciliğin en bariz örneği İmam Ali’nin (aleyhi selam) hilafeti döneminde Havariçtarafından sergilenmiştir.[3] Bu kişiler, Müminlerin Emiri Hz. Ali’yi tekfir etmişlerdir. Beni Ümeyye de Hücr bin Adiy ve arkadaşlarını şehit ederlerken bu kişilerin kafir olduklarını iddia ederek tekfir etmişlerdir.[4]

İbn Teymiye bu düşünceyi körükleyerek şöyle demiştir: “Her kim Peygamberin veya salih kişilerden birinin yanına gelir ve onlardan dilekte bulunursa müşrik olur. Dolayısıyla bu kişi tövbe etmeye zorlanır, tövbe etmediği takdirde öldürülür.”[5] Mervis Mahmut Afgan, Afganların İsfahan’a saldırısı sırasında Arabistan’a bir yolculuk yapmış ve Şialarınöldürülmesinin caiz olduğuna dair fetvayı oranın ulemalarınca almıştır.[6] Şia ulemalarından Mir Mahmut Razevi, 1088 yılında, Ehli sünnet ulemalarının tahriki ile şehit edilmiştir. YineMekke’de yaşayan Şeyh Hürrü Amuli de aynı yıl, suikasta uğramış ve eşraftan birinin yardımıyla gizlice Yemen’e gitmiştir.[7]

Vahabilik

Ana Madde: Vahabilik

Muhammed bin Abdulvahhab’ın Suudi hanedanın yardımı ile ortaya çıkıp bu fikri ihya ettiği güne kadar asırlar boyunca tekfirciliten bir haber yoktu. Muhammed bin Abdulvahhab,meleklerpeygamberler ve evliyaları kendisine Allah katında şefaatçi ve aracı olarak karar kılan Müslümanların öldürülmesinin caiz olduğunu ileri sürmüş[8] ve kendi zamanındaki müşriklerin Hz. Peygamberin zamanındaki müşriklerden daha kötü olduğunu iddia etmiştir.[9] Onun yolunu sürdüren İbn Cibrin, Şiaları kafir saydığından Şialara zekatverilmesinin haram olduğunu iddia etmiştir.[10] İbn Cibrin ve Şeyh Abdurrahman Berrak, Şiaların Hz. Ali’nin (a.s) Hz. Resulullah’ın vasisi olduğuna inandıkları ve İmam Hüseyin’e (a.s) matem tuttuklarından dolayı Şialara karşı savaşmanın farz olduğunu iddia etmişlerdir.[11] Bu kişiler, vahabilikleri ile ünlüdürler.

El-Kaide

Ana Madde: el-Kaide

El-Kaide terör örgütü, günümüzde örgütlenmiş silahlı tekfirci bir örgüttür. Örgüt 1988 yılında Pakistan’ın Peşaver şehrinde ortaya çıkmış, 1995 yılında dünya genelinde tanınmaya başlamıştır.[12] El-Kaide’nin ismi, Kominizime karşı savaşmak için Afganistan’a girdiklerinde o ülkede üstler ve karargâhlar edindiklerinden bu adla anılmaya başlanmıştır. Arapça’da kaide, kuruluş, karargah, temel, esas… anlamlarında kullanılır.[13] el-Kaide’nin birinci nesil lideri Abdullah Azzam, Usame bin Ladin ve Eymen ez-Zevahiri’dir.[14]

Irak El-Kaide’si

Tevhit ve Cihat Cemaati terör örgütü lideri Ebu Musab ez-Zerkavi tarafından 17 Ekim 2004'te İnternet'te yayınlanan bir bildiriyle, örgütün el-Kaide ve lideri Usame bin Ladin'e bağlılık yemini etmesiyle kuruldu.

El-Kaide, Eymen ez-Zevahiri liderliğinde üç bölgeyi gücünü arttırmak için hedef almıştır. El-Culani liderliğindeki Nusra cephesi Suriye’de, Macid Macidi liderliğindeki Abdullah Azzam örgütü, Lübnan’da[15] ve Irak el-Kaide’si Ebu Musab Zerkavi liderliğinde Irak’ta.

Temellerinin Atılması

Ebu Bekir Bağdadi ve Zerkavi

IŞİD’in temelleri, 2004 yılında Irak’ta Zerkavi tarafından atılmıştır.[16]Amerika liderliğinde batılıların Irak’ı işgal etmesinin ardından Irak’ta bir boşluk oluşmuş, bu da tekfirci selefi örgütlerin (Amerika ve İsrail başta olmak üzere emperyalist istihbarat örgütlerinin yardımları ile) oluşmasının arka planını oluşturmuş ve ondan da IŞİD doğmuştur.[17]2006 yılında Ebu Musab Zerkavi liderliğindeki Tevhit ve Cihat CemaatiIrak el-Kaidesini kurdu.[18] Zerkavi’nin öldürülmesinden sonra örgütün başına Ebu Ömer Bağdadi geçti. Ebu Ömer’in öldürülmesinden sonra[19] Ebu Bekir Bağdadi diye ünlenen İbrahim Avvad İbrahim Ali el-Bedri, onun yerine getirildi. Bazılarının dediğine göre sıradan bir çiftçi olan Ebu Bekir Bağdadi, Amerikalılar tarafından keşfedilmiş ve bu iş için yetiştirilmiştir.[20] Ebu Bekir Bağdadi, Suriye’deki Nusra Cephesi liderliğini Culani’den alıp Irak ve Şam’ı kontrolü altına almaya çalışmıştır. Bunu gerçekleştirmek için 2013 yılında Irak ve Şam İslam Devletini (IŞİD) kurmuştur.[21]-[22] Sünni inancına göre halifenin Kureyş’ten olması gerektiği için Ebu Bekir Bağdadi, kendisine sahte Bir Kureyşi belgesi hazırlamıştır.[23] Uydurma şecerenamesinde kendisini, Caferi Kazzab diye bilinen Cafer bin İmam Hadi’nin torunlarına dayandırmaktadır.[24]

Emirlikten Hilafete

El-Kaide’nin tüm üyeleri kendi zanlarına göre İslami hilafeti canlandırma amacı taşımaktadır. Bunun gerçekleşmesinin ilk dönemde kendileri için zor olduğunu düşündüklerinden çeşitli emirlikler kurma eğilimine girdiler ve kapsam alanlarının genişlemesi ile emirlikleri birleştirerek İslami hilafeti teşkil etmeyi planlıyorlardı. Ebu Bekir el Bağdadi, ilk önce el-Kaide’nin Irak emiri idi. Ama ansızın diğer emirler ve hatta el-Kaide lideriyle bir koordinasyon kurmadan birden kendisini Müslümanların halifesi olarak ilan etti.[25] IŞİD’in sözcüsü Ebu Muhammed el-Adnani, Bağdadi’nin hilafetini resmi olarak duyurarak Allah’ın vadesinin gerçekleştiğini iddia etti.[26] Bağdadi, Suriye’nin de kendi egemenliği altında olduğunu duyurdu. El-Kaide lideri ez-Zevahiri, Bağdadi’den Irak’a odaklaşmasını ve Suriye’den geri çekilmesini istedi, ancak Ebu Bekir Bağdadi, Deyre ez-Zor, Rakka ve Suriye’nin kuzeyindeki petrol kuyularını ele geçirdiğinden El-Kaide’ye ihtiyaç duymadığını düşünerek ‘ben Eymen ez-Zevahiri’nin hükmü ile Allah’ın hükmü arasında kaldım ve ben Allah’ın hükmünü seçiyorum’ demiştir.[27]

Halifeliğin Kapsamı

Halifeliğin Kapsam Alanı

Irak ve Şam İslam Devletinin (IŞİD) faaliyetleri Irak ve Suriye ile sınırlı değildir, bilakis Şam’dan maksatSuriyeÜrdün, Lübnan, Filistin, Batının bir bölümü, Irak ve Sina çölüdür.[28] IŞİD, bu ismi kullanarak, Emevi hilafetinin hakim olduğu dönemi yeniden canlandırmayı düşünmektedir.[29] Ancak IŞİD’in hilafet kapsam alanı ve bu grubun yayınladığı siyasi haritalarda Çin’in batısından Endülüs’e (İspanya’ya) kadar olan tüm İslam coğrafyasını kapsamaktadır. Örgütün yapısı küreseldir ve milli sınırların ötesindedir.[30] Bu doğrultuda Endonezya’dan ve Mağrib’e (Fas’a) kadar selefi örgütler IŞİD’e biat etmişlerdir.[31]

Teşkilat Yapısı

Hacı Bekir

Bu terör örgütü bir lider ve bir de askeri komutanlık şurasından oluşmaktadır. Ana gövdesini Iraklılar oluşturmaktadır. Zira Bağdadi, şurada başka uyrukluları kabul etmemekteydi. Askeri şura sayısı 8 ila 13 kişi arasındadır. Şura komutanlığını Saddam döneminin ordu komutanlarından Baasçı Hacı Bekir yürütmektedir.[32]

İkinci sıradaki komutanların bu ikisini görme yetkisi yoktur, emir ve talimatları bu komutanlar şura meclisi üyeleri yoluyla almak zorundadırlar.[33]

Irak’a Saldırılarının Başlaması

IŞİD ilk olarak Felluce’yi işgal etti. Daha sonra Samarra şehrine gelerek Irak ordusunu şaşırtmaya çalıştı. Sonra Sünnilerin yaşadığı el-Anbar, Neyneva ve Selahattin şehirlerine girdi. Musul’a yöneldiğinde Baasçılarla ve (Sünni) ordu komutanları ile koordineli olarak şehirde hiçbir direniş görmeden şehri rahat bir şekilde işgal etti.[34]

Müslümanların Katledilmesi

IŞİD ve el-Kaide, yakın ve uzak düşman diye kendisi için iki düşman belirlemiştir. Onlara göre uzak düşman batının maddi medeniyetidir. Yakın düşman Müslüman ülkelerdeki devlet adamları ve iktidarlarının IŞİD’in düşüncelerine uygun bir yönetim sergilememeleridir. Onlara göre şimdilik uzak düşmanla mücadele etme olanağı olmadığı için yakın düşmana karşı savaşmaktadırlar.[35] (Ortadoğu’nun merkezinde olan İsrail onlara göre uzak bir düşman(!!)ve İran ve Suriye dışında tüm İslam ülkelerinde bulunan yüzlerce Amerikan askeri üstü de onlar için uzak düşman konumunda).
Bu sebeple Eymen ez-Zevahiri’ye göre meşru olmayan hükümetleri ortadan kaldırmak ve (Selefi) İslam hükümetini kurmak için cihat tek yoldur.[36] Ancak IŞİD’in insanları katletmesi, Eymen ez-Zevahiri dahi insanların itirazlarına neden olmuştur. Bundan dolayı IŞİD’in el-Kaide ile hiçbir ilgisinin olmadığını ilan ederek kurulmasında bir rol oynamadığını açıklamıştır.[37]

IŞİD’in Gelişme Nedenleri

IŞİD’in gelişip ve büyümesinin ana nedenlerinden birisi bölge ülkeleri ve küresel güçlerin rolüdür.[38]
Diğer sebepler:

  • Irak’ın fiili iç durumu
    • Irak’ta Suudi Arabistan ve başka ülkelerin Sünnileri destekleyerek fırka ve mezhepçilik yapması
    • Ordunun zayıf olması
    • Devletin her karış toprağa hakim olamaması[39]
  • IŞİD’in bölge ve küresel güçler tarafından desteklenmesi
    • Bölge ülkelerinin doğrudan ve açık bir şekilde IŞİD’i desteklemesi
      • Suudi Arabistan’ın mali yardımları
      • Katar’ın Arap dünyasının liderliğine soyunması ve Arabistan’la rekabete girmesi[40]
      • Amerika’nın İsrail karşısında Müslüman ülkelerinin zayıflaması için IŞİD’e verdiği destek.[41] Ancak IŞİD ve diğer tekfirci terör örgütleri hiçbir zaman uzun vadede Amerika başta olmak üzere Emperyalist ülkelerin stratejik ortakları olmamışlardır, bilakis büyük güçlerin çıkarları doğrultusunda hareket ettiklerinde onlar tarafından destek görmüş ve her ne zaman çıkarları bittiğinde bu örgütleri devre dışı bırakmışlardır.[42]

IŞİD ve Öncelikli Güçlükleri

  • IŞİD’in ilan ettiği hilafetin Sünnilerin hilafet esaslarına uymaması: Ebu Kutade Filistini bu konuda şöyle demektedir: ‘İslam devleti grubunun Irak’ta İslam hilafet devleti unvanı ile ilan ettiği hilafet, çeşitli açılardan batıldır.’[43]-[44]
  • Şeriat alimleri ve etkin kişilerin Bağdadi’nin seçilmesini tekzip etmeleri: Ehli sünnette hilafetin tesis edilmesinin önemli bileşenlerinden birisi ehli hal ve akd denilen şeriat alimi ve etkin kişilerin görüşlerdir. Dolayısıyla IŞİD’in rakibi olan diğer tekfirci örgütler, Bağdadi’nin halifeliğini bu gerekçelerle kabul etmedikleri gibi aynı zamanda hakaret yağmuruna tutmuşlardır.[45]-[46]
  • Ebu Bekir Bağdadi’nin Kureyşi nesebinin tekzip edilmesi: Ehli sünnet inancında halifenin Kureyşi olması gerekir. Dolayısıyla kendisinin Kureyşi olduğu iddiasının aksine büyük bir kesim tarafından bu iddiası reddedilmektedir.[47]
  • IŞİD’in hilafetinde biatin gerçekleşmemiş olması: Yine Sünni inancında hilafetin gerçekleşmesinin şartlarından birisi biattir. Bağdadi’nin hilafeti, muhaliflerinin açıklamalarıyla bu şarttan yoksundur.[48]
  • Bağdadi’nin boynunda Molla Ömer’e biat vardır: Halife olan kişinin boynunda başka birisinin biatinin olmaması gerekir. Oysa Bağdadi, Taliban lideri Molla Ömer’e biat etmiştir ve dolayısıyla boynunda bir biat vardır.[49]
  • IŞİD hilafetinin eleştiri ve tepkilere neden olan cinayetleri
  • Merceiyetin varlığı
  • IŞİD ve el-Kaide arasındaki ihtilaf ve anlaşmazlıklar.

Yansıma ve Sonuçları

IŞİD'in kutsal mekanları tahribi
  • İslam’ın çarpık ve bozuk bir şekilde gösterilerek tahrif edilmesi
  • Mezhep savaşı çıkararak İslam ümmeti arasına fitne sokmuş ve Müslümanlar arasında kardeş çatışmaların yaşanmasına neden olmuştur
  • Bölgede yaşanan İslami uyanışın yönünü değiştirerek saptırması
  • Direniş ekseninde yer alan ülkeleri infiale sürükleyerek pasifize etmesi ve bu şekilde Siyonist rejim için güvenli sınırlar yaratması
  • Ehli sünnetin dört mezhebi ve Şia’nın fıkıh temellerini reddederek İslam’da kendisine göre içtihatta bulunulması ve mezhepçiliğin kolaylaştırılması
  • Siyonist rejime karşı direniş hattının (Filistin, Lübnan, Suriye ve İran) zayıflatılması ve sınırlandırılması
  • İslam dünyasının enerjisinin mezhepsel ve etnik çatışmalarla bölünmesi
  • Vekalet savaşları yaratarak Batılı güçlerin doğrudan Müslümanlarla savaşa girmesinin önünü kesmesi (bu şekilde Müslümanların Müslümanlara karşı savaştırılması)[50]
  • İslam ümmetinin ilke ve prensiplerinin unutulması
  • Filistin’in öncelikli oluşunun unutulması
  • Müslümanlar arasında birlik ve yakınlaşmanın yolunun kapatılması
  • İslam dünyasının güvensiz bir yere dönüştürülmesi
  • İslamofobi’nin yayılması
  • İslami türbelerin tahrip edilmesi
  • Musul şehrinde, Hz. DanyalHz. YunusHz. YahyaHz. Cercis (a.s) (İsrail oğullarına gönderilen peygamberlerden biridir), Hz. Şit (a.s) (Hz. Adem’in oğlu ve dünyadaki ikinci peygamberdir) peygamberlerin ziyaret yerlerinin yıkılması, Avnu’d-Din Hasan, İbn Esir Cezri, Şeyh Fethi, Şeyh Ebu’l-A’la’nın türbelerinin yıkılması, Kadib Elban Musuli’nin ziyaretgâhı ve mescidinin yıkılması ayrıca ve bir çok cami, mescit, vakıf ve hüseyniyelerin tahrip edilmesi.
  • Telafer şehrinde, Hızır İlyas ziyaretgâhı, Sa’d bin Akil bin Ebu Talib, Ar Mahmut veya Ar Mamut’un ziyaret yerlerinin yıkılması
  • Mahlabiye şehrinde: Şeyh İbrahim, Şeyh Ahmed Rufai (Rufai tarikatının kurucusu), Sincar şehrindeki Hz. Zeyneb’e mensup türbelernin yıkılması.

Kaynakça

  1. Yukarı git Necefi, c. 5, s. 421.
  2. Yukarı git El-Mevsuatu’l-Fıkhiyye, c. 13/22, tekfir maddesi, Kuveyt baskısı.
  3. Yukarı git Alizade Musevi, c. 1, s. 94.
  4. Yukarı git Tarihi Taberi, c. 4, s. 54.
  5. Yukarı git Ziyaretu’l-Kubur ve’l-İsticad bil-Makbur, s. 156 ve Hidayetu’s-Suniyye, s. 40.
  6. Yukarı git Caferiyan, s. 441.
  7. Yukarı git Caferiyan, s. 441.
  8. Yukarı git Keşfu’ş-Şubehat, s. 58; Mecmu Muellifat eş-Şeyh Muhammed bin Vahhab, c. 6, Risalet Keşfu Şubahat, s. 115.
  9. Yukarı git Mecmu Muellifat Muhammed bin Abdulvahhab, c. 6, Risalet Keşfu Şubahat, s. 115.
  10. Yukarı git El-Lu’lu’l-Mekin min fetava Fazileti’ş-Şeyh İbn Cibrin, s. 39.
  11. Yukarı git El-Muncid websitesi, soru: 10272, ve edaa.net websitesi.
  12. Yukarı git Nebatiyan, s. 230
  13. Yukarı git Nebatiyan, s. 53.
  14. Yukarı git Nebatiyan, s. 53.
  15. Yukarı git Nebatiyan, s. 53.
  16. Yukarı git Firuzabadi, s. 45.
  17. Yukarı git Nebatiyan, s. 87.
  18. Yukarı git Keremi, s. 26, 29.
  19. Yukarı git Nebatiyan, s. 88.
  20. Yukarı git Firuzabadi, s. 54.
  21. Yukarı git Nebatiyan, s. 53.
  22. Yukarı git Nebatiyan, s. 88.
  23. Yukarı git El-Eseri, s. 109.
  24. Yukarı git El-Eseri, s. 109.
  25. Yukarı git Nebatiyan, s. 73.
  26. Yukarı git Firuzabadi, s. 57.
  27. Yukarı git Firuzabadi, s. 45.
  28. Yukarı git Ziyade Nikla, s. 50.
  29. Yukarı git Firuzabadi, s. 51.
  30. Yukarı git Ebu Musab es-Suri, s. 191 ve 1079.
  31. Yukarı git Nebatiyan, s. 105.
  32. Yukarı git Firuzabadi, s. 51.
  33. Yukarı git Firuzabadi, s. 21.
  34. Yukarı git Nebatiyan, s. 55.
  35. Yukarı git Nebatiyan, s. 72.
  36. Yukarı git Nebatiyan, s. 72.
  37. Yukarı git Firuzabadi, s. 55.
  38. Yukarı git Nebatiyan, s. 75.
  39. Yukarı git Nebatiyan, s. 234.
  40. Yukarı git Nebatiyan, s. 235.
  41. Yukarı git Nebatiyan, s. 236.
  42. Yukarı git Muhtar Şeyh Hüseyni, s. 77.
  43. Yukarı git Ebu Kutade, s. 3.
  44. Yukarı git Nebatiyan, s. 257.
  45. Yukarı git Tarık Abdulhalim, 1435 ve 2.
  46. Yukarı git Nebatiyan, s. 53.
  47. Yukarı git Nebatiyan, s. 53.
  48. Yukarı git Nebatiyan, s. 53.
  49. Yukarı git Nebatiyan, s. 53.
  50. Yukarı git Firuzabadi, s. 50.

http://tr.wikishia.net/view/I%C5%9E%C4%B0D

WİKİSHİA.NET