Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA - Kâzım lakaplı Hz. Musa b. Cafer (Arapça: الإمام موسى الكاظم),(Safer 7, H.128, Medine- Recep 25, 183 H. Bağdat) On İki İmam'ın yedincisidir. İmam Kâzım (a.s) Ebva'da (Mekke ve Medine arasında) bir yerde dünyaya geldi. Değerli babası İmam Cafer Sadık’ın (a.s) şehadetinin ardından imamet makamına erişti. İmameti hicri 148 yılından 183 yılına kadar yani 35 yıl sürdü. Hicretin 183. yılında Recep ayının yirmi beşinde Bağdat’ta Sindi b. Şahik hapishanesinde, zamanın zalim yönetimi tarafından zehirlenerek şehit edildi.[1] Ehlisünnetin büyük ulemalarından İbn Hacer Heytemî (ö. 974) İmam Musa Kâzım’ın (a.s) ahlâkî özellikleri hakkında şöyle yazmaktadır: Onda olan çok bağışlama ve hoşgörüden dolayı ona “Kâzım” denilmiştir. Iraklılar arasında “Babu Kazai’l Havâic İndellah” (Allah katındaki hacetler kapısı)[2] diye ünlüydü. Zamanının en âbidi, en bilgini ve bağışta bulunanıydı.”[3] Denildiğine göre 37 çocuğu olmuştur. En meşhur çocukları İmam Rıza (a.s), Ahmed b. Musa, Hamza b. Musa, Muhammed b. Musa’dır. En meşhur kızı ise Hz. Fatıma Masume’dir.
Nesep, Künye ve Lakapları
Annesinin adı, Hamide Berberiyye’dir.[4]
Künyeleri: Ebu İbrahim, Ebü’l Hasan, Ebu Ali’dir. Şeyh Müfid’in dediğine göre İmam Musa (a.s), “Abd-ı Salih” (Salih kul) diye tanınmıştır ve “Kâzım” diye tavsif edilmektedir.[5] Meşhur künyeleri: Ebü’l Hasan el-Evvel veya Ebü’l Hasan el-Mazî’dir. Züht ve ibadetinin çokluğundan “Salih kul” diye meşhur olmuştur. Zalimlerin zulmü ve hasetçilerin hasedi karşısında öfkesini yenerek sabır gösterdiği için kendisine “Kâzım” denilmekteydi. Şialar arasında “Babü’l Havâic” (Hacetler kapısı) diye ünlüdür.[6]
Doğumu ve Şehadeti
İmam Musa Kâzım (a.s) hicretin 128 veya 129’unda Safer ayının 7’sinde Ebva’da (Mekke ve Medine arasındaki bölgede) dünyaya geldi. Bazıları da Medine’de dünyaya geldiğini belirtmiştir.[7]
İmam Musa Kâzım’ın (a.s) şehadeti 25 Recep 183’te Bağdat’ta meydana gelmiştir.[8]
Orta boylu, nur yüzlü, buğday tenli olup gür ve siyah renkli sakalı vardı.[9]Şeyh Sadûk’un naklettiğine göre yüzüğünün üzerinde “Hasbiyallah” (Allah bana yeter) yazılıydı.[10] Başka bir rivayette ise “el-Mülkü lillahi vahde” (Mülk tek olan Allah’ındır) yazılıydı.[11] Şeyh Müfid şöyle yazmaktadır: İmam Musa (a.s) en âbid, en fakih, en çok bağışta bulunan ve insanların en üstünüydü.”[12]
Eşleri ve Çocukları
İmam Kâzım’ın (a.s) eşlerinin sayısı tam olarak belli değildir. Onların birçoğu satın alınan ve azat edilen veya nikâhı altına aldığı cariyelerden (kölelerden) oluşmaktadır. Onlardan ilki İmam Rıza’nın (a.s) annesi Necime hatundur.[13]Çocukları konusunda farklı tarihî kayıtlar bulunmaktadır. Şeyh Müfid’in dediğine göre İmam Kâzım’ın (a.s) 37 çocuğu vardı. 18 erkek ve 19 kızdan oluşan bu çocukların isimlerini şöyle zikretmiştir:[14]
- İmam Rıza
- Süleyman b. Musa
- İbrahim
- Hamza
- İshak
- Harun b. Musa
- Abdullah b. Musa
- Kasım b. Musa
- Ahmet
- Muhammed
- Zeyd
- Hasan
- İsmail
- Hüseyin
- Ubeydullah
- Fazıl
- Cafer
- Abbas
- Fatıma Masume
- Fatıma Kübra
- Hekime
- Meymûne
- Fatıma Suğra
- Ümmü Ebiha
- Rukayye Suğra
- Ümmü Cafer
- Hatice
- Aliye
- Lebbabe
- Hasane
- Ümmü Seleme
- Ümmü Gülsüm
- Ayşe
- Rukayye
- Gülsüm
- Âmine
- Zeynep
- bureyhe
- İmam Ali b. Musa (a.s); İmam Musa Kâzım’ın (a.s) ilim ve takvada en üstün oğludur. Kabr-i şerifleri İran’ın Meşhed kentindedir.
- Ahmed b. Musa (a.s); Şah Çırağ diye meşhurdur. Kabri İran’ın Şiraz kentindedir.
- Hüseyin b. Musa (a.s); Kabri Şiraz’dadır.
- Muhammed b. Musa (a.s); Kabri Şiraz’dadır.
- Hamza b. Musa (a.s); Kabri İran’ın Rey kentindedir.
- Fazıl b. Musa (a.s); Kabri Save’dedir.
- Süleyman b. Musa (a.s); Kabri Save’dedir.
- Harun b. Musa (a.s); Kabri İran’ın Save kentindedir.
- İshak b. Musa (a.s); Kabri Save şehrindedir.
- Abdullah b. Musa (a.s); Kabri Avcan’dadır.
- Kasım b. Musa (a.s); Kabri Hille’dedir.
- Hz. Fatıma Masume (s.a); İmam Kâzım’ın (a.s) en meşhur kızıdır. Kabr-i şerifleri İran’ın Kum şehrindedir.
Günümüzde İmam Musa Kâzım’a (a.s) mensup olan seyitler İran ve dünyanın çeşitli yerlerinde Mûsevî seyitleri diye anılmaktadırlar.
İmam Kâzım (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Vakitlerinizi dörde ayırmaya çalışın: Bir kısmını Allah ile münâcâta, bir kısmını iş ve çalışmaya, bir diğer kısmını ayıplarını sana söyleyen ve senin hayrını dileyen dini kardeşlerine ve muaşerette bulunmaya ve bir bölümünü de haram olmayan lezzetlerden istifade etmeye ayır.”
İmam Kâzım (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Her kimin iki günü eşit olursa aldanmıştır. Her kimin bugünü dünden daha kötü olursa Allah’ın rahmetinden uzaktır. Her kim nefsinin yüceliklerini tanımaya çalışmazsa eksiklik içindedir. Her kim eksiklik içinde olursa ölüm kendisi için hayattan daha iyidir.”
İmam Kâzım (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Nefsini her gün hesaba çekmeyen kimse bizden değildir. Eğer iyi bir iş yapmışsa Allah’tan daha fazlasını ister, eğer kötü bir şey yapmışsa Allah’tan bağışlanma diler ve dergâhına yönelerek tövbe eder.”
İmamet
Babası İmam Cafer Sadık’ın (a.s) Şehadetinin ardından hicretin 148. yılında Şiaların imamet görevini üstlendi. İmamet süresi 35 yıldır. Her ne kadar İmam Cafer Sadık (a.s) Abbasî halifesinin İmam’ı (a.s) öldürmek için tezgâhladığı komployu ortadan kaldırmak için halifenin de aralarında olduğu beş kişiyi kendisi için vasi tayin etmiş olsa da gerçek Şialar İmam Musa Kâzım’ın (a.s) imametini kabul etmişlerdir.[15]
İmametinin Delilleri
İmam Cafer Sadık’ın (a.s) güvendiği bazı has yârenleri ve fakihler İmam Musa Kâzım’ın (a.s) imametini ortaya koyan sözlerini nakletmişlerdir. Onlardan bazıları şunlardan ibarettir: Mufazzal b. Ömer Cufi, Muaz b. Kesir, Abdurrahman b. Haccac, Feyz b. Muhtar, Yakup Serrac, Süleyman b. Halit, Safvan Cemal.
Ali bin Cafer (İmam Sadık'ın oğlu) şöyle nakletmiştir: 'Babam oğlu Musa hakkında ileri gelenler ve kendi ashabından bir gruba şöyle buyurmuştur':
“ |
فَإِنَّهُ أَفْضَلُ وُلْدِی وَ مَنْ أُخَلِّفُ مِنْ بَعْدِی وَ هُوَ الْقَائِمُ مَقَامِی وَ الْحُجَّةُ لِلَّهِ تَعَالَى عَلَى كَافَّةِ خَلْقِهِ مِنْ بَعْدِی
|
” |
"Şüphesiz ki o benim en üstün oğlum ve benden sonraki halefimdir. O, benden sonra Allah'ın hücceti olarak makamıma geçecektir."[16]
Rivayette nakledildiğine göre İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bana yaratılmışların en üstünü olan bir oğul bağışladı.”[17] Veya başka bir hadiste şöyle buyurmuştur: “Musa’ya olan ilgime ortak olmasın diye başka bir çocuğumun olmamasını dilerdim.”[18]
Çağdaş Halifeler
İmam Musa Kâzım (a.s) kendi imameti döneminde Abbasî halifelerinden dördüyle çağdaş olmuştur:
- Mensur Devaneki (Hükümeti: H. 136-158)
- Mehdî (Hükümeti: H.158-169)
- Hadi (Hükümeti: H.169-170)
- Harun Reşit (Hükümeti: 170-193)[19]
Şiaların Bölünmesi
Bazı Şialar, İmam Cafer Sadık (a.s) daha hayatta iken oğlu İsmail’in imametine inanmaktaydılar! Kendisi İmam Cafer Sadık (a.s) hayatta iken ölmesine rağmen ölümüne inanmamış ve onu aynı şekilde imam olarak kabul etmişlerdir. İmam Cafer Sadık’ın (a.s) şehadetinin ardından bir grup İsmail’in yaşamından ümidini kesmiş ve onun oğlu “Muhammed b. İsmail”in imam olduğuna inanmışlardır. Bu fırka İsmailiyye diye meşhurdur.
Bazıları ise İmam Cafer Sadık’ın (a.s) şehadetinden sonra Abdullah b. Eftah’ı takip etmiş ve ona tabi olmuşlardır. Bu gruba ise “Eftahiyye” denilmektedir. İmamın (a.s) asrında ortaya çıkan bir diğer fırka ise Navus adlı bir kişiyi takip eden “Navusiyye” fırkasıdır.
İmam Musa Kâzım’ın (a.s) şehadetinin ardından, İmam Rıza’nın (a.s) imametine inanmayan bazıları, İmam Musa Kâzım’ın (a.s) imametinde sabit kalmışlardır. Bu kişiler İmam Kâzım’ın Mehdi ve kaim olduğuna inandıklarından “Vâkıfiyye” diye anılmaktadırlar.[20] Mehdiyet ve kaimiyet akımı, Şiaların temel ilkelerindendir ve Masumların (a.s) hadislerinden esinlenilerek elde edilmiştir. Kaim ve Mehdi adlı birisi Hz. Muhammed’in (s.a.a) neslinden gelerek dünyayı adaletle dolduracaktır.
İmam Kâzım Dönemindeki Şii Kıyamlar
Hüseyin b. Ali b. Hasan b. Hasan b. Ali b. Ebu Talib’in Abbasîlere karşı başlattığı kıyam başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu kıyamın adı Şehit Fehh kıyamı diye meşhurdur. Her ne kadar İmam (a.s) kıyam emri vermemiş olsa da kıyamın şekillenmesinden haberdardı ve Hüseyin b. Ali ile irtibat halindeydi. Naaşı, cihadı ve şehadeti hakkındaki buyrukları, İmamın (a.s) Şehit Fehh’ın kıyamından haberdar dolduğunu ortaya koymaktadır.[21] Alevî seyitlerinin gerçekleştirdiği diğer kıyamlar ise Yahya b. Abdullah ve İdris b. Abdullah’ın kıyamlarıdır.[22]
Tutuklanması ve Hapse Atılması
İmam Kâzım’ın (a.s) tutuklanmasının nedeni hakkında farklı görüşler nakledilmiştir ki bunlar İmam Kâzım’ın (a.s) Şiaların yanındaki güçlü konum ve makamını ortaya koymaktadır. İmam Kâzım (a.s) iki kere Harun Reşid’in emriyle hapse atılmıştır. Birinci zindan hayatının ne kadar sürdüğü bilinmemektedir, ancak İmamın şehadetine neden olan ikinci zindan hayatı 179 ile 183 yılları arasında gerçekleşmiştir.[23]
Tarih yazarlarının rivayetlerine göre İmam'ın (a.s) Hârûn tarafından tutuklanmasının sebebi, Yahya b. Bermeki veya İmam'ın yeğenlerinden birinin İmam Kâzım’ı (a.s) kıskandığı için Harun Reşid’in yanında iftira atması ve İmam aleyhinde propaganda yapmasıdır. Elbette İmam'ın (a.s) defalarca tutuklanmasının asıl sebebi Abbasî halifelerinin İmamet makamının Müslümanlar arasında kuvvetlenerek onların hilafetini zayıflatacağı endişesiydi. Bazı Şiaların İmam'ın takiyye yapmaları için emir vermesine rağmen, bu emre uymayarak değişik yerlerde başka mezhep mensupları ile tartışma yapmaları, İmam Kâzım’ın (a.s) tutuklanmasında etkili olan faktörlerdendir. Çünkü Şiaların bu tartışmaları ve sahip oldukları keskin deliller ve güçlü mantık, halifelerin konumunu zayıflatıyordu. Casuslar tarafından halifelere rapor edilen bu olaylar da onları endişelendiriyordu. Harun Reşid, İmam Musa Kâzım’ı (a.s) hicretin 179. yılında Medine’de tutukladı. İmam (a.s), zilhicce ayının 7’sinde İsa b. Cafer zindanı diye meşhur olan Basra’daki zindana atıldı. Daha sonra imamı Bağdat’taki Fazl b. Rebî’ zindanına intikal ettirdiler. Fazl b. Yahya ve Sindî b. Şahik zindanları İmamın (a.s) ömrünün sonuna kadar yaşadığı zindanlardır.[24]
Şehadeti Nasıl Gerçekleşmiştir
İmam Musa Kâzım’ın (a.s) şehadeti hicretin 183. yılında Recep ayının 25’inde Bağdat’ta Sindî zindanında gerçekleşmiştir. İmam Musa Kâzım’ın (a.s) şehadetinin ardından Sindî, İmamın naşını Bağdat köprüsü üzerinde yere bırakarak İmamın doğal yollardan öldüğünü insanlara ilan ettirmiştir.[25] İmam Kâzım’ın (a.s) nasıl şehit olduğuna dair farklı görüşler ileri sürülmüştür. Tarihçi yazarların birçoğu İmamın (a.s) zehirletilerek şehit edildiğine inanmaktadır. Tarihçilerin çoğuna göre İmam (a.s) Yahya b. Halit ve Sindi b. Şahik tarafından zehirletilerek şehit edilmiştir.[26] Ancak bazı yazarlar ise şöyle demiştir: Halıya sarılmış ve boğularak şehit edilmiştir.[27] Bir grup ise dökme kurşun hazırlanarak İmamın mübarek boğazına döküldüğüne ve o şekilde şehit edildiğine inanmaktadır.[28]
İmamın Türbesi ve Ziyaret Sevabı
Şialar, İmam Kâzım’ın (a.s) şehadet haberini aldıktan sonra toplanarak İmamı Kureyş kabristanı diye meşhur olan Kâzımeyn’de defnetmişlerdir. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: Her kim babamın kabrini ziyaret ederse Allah Resulü (s.a.a) ve Ali b. Ebu Talib’i (a.s) ziyaret etmiş gibi olur. Başka bir yerde ise İmam Kâzım’ın (a.s) kabrinin ziyaret edilme sevabını İmam Hüseyin’in (a.s) kabrinin ziyaret edilme sevabı gibi olduğunu açıklamıştır.[29]
Hatip Bağdadî’nin Açıklaması
Hatip Bağdadi, Hasan b. İbrahim Ebu Ali Hilal’den –Kendi zamanının Hanbelî şeyhi- şöyle nakletmektedir: Her ne sıkıntıyla karşı karşıya gelsem Musa b. Cafer’in kabrinin yanında tevessül ederdim ve Allah Teâlâ istediğim şeyi bana kolaylaştırırdı.[30]
Ashap ve Râviler
İmam Musa Kâzım’dan (a.s) hadis nakleden güvenilir kitaplarda çok sayıda ashap ve râviler bulunmaktadır. Şeyh Müfid şöyle demektedir: Yedinci İmam (a.s) zamanının en fakih insanı idi. İnsanlar ondan çok sayıda hadis nakletmişlerdir.[31] Şeyh Tûsî, İmam Kâzım’ın (a.s) râvi ve ashabının sayısını 272 olarak açıklamıştır.[32]
Ayrıca bakınız
Önceki İmam Sadık (a.s) |
Şiaların Yedinci İmamı İmam Musa Kazım (a.s) Hicri Kameri 148 - 183 |
Sonraki İmam Rıza (a.s) |
Kaynakça
- Yukarı git↑ El-Müfid, el-İrşat, c. 2, s. 242.
- Yukarı git↑ İnsanların hacetini yerine getiren
- Yukarı git↑ Es-Savaiku’l Muhrike, s. 203.
- Yukarı git↑ El-Müfid, el-İrşat, c. 2, s. 215
- Yukarı git↑ El-Müfid, el-İrşat, c. 2, s. 215-216.
- Yukarı git↑ El-Müfid, el-İrşat, c. 2, s. 236 ve 237; Tabersî, İ’lamü’l Vera, c. 2, s. 6; İbn Şehrâşûb, el-Menakib, c. 4, s. 323; Şeyh Abbas Kummî, el-Envarü’l Behiyye, s. 177.
- Yukarı git↑ Baz Pejuhi Tarih veladet ve Şehadet Masuman, s. 401.
- Yukarı git↑ El-Müfid, el-İrşat, c. 2, s. 215.
- Yukarı git↑ Seyyid Muhsin Emin, Ayanü’ş- Şia, c. 2, s. 6.
- Yukarı git↑ Saduk, Uyun-u Ahbari er-Rıza, c. 1, s. 31.
- Yukarı git↑ Meclisi, Biharu’l Envar, s. 10 ve 11.
- Yukarı git↑ El-Müfid, el-İrşat, c. 2, s. 231.
- Yukarı git↑ Muhammed Taki Şuşteri, Risale-i Fi Tavarihi’n Nebi ve’l Al, s. 75.
- Yukarı git↑ El-Müfid, el-İrşat, c. 2, s. 244.
- Yukarı git↑ Mehdi Pişvai, Siyre-i Pişvayan, s. 414.
- Yukarı git↑ Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 220.
- Yukarı git↑ Meclisi, Biharu’l Envar, c. 48, s. 2.
- Yukarı git↑ Meclisi, Biharu’l Envar, c. 75, s. 209.
- Yukarı git↑ Mehdi Pişvai, Siyre-i Pişvayan, s. 413.
- Yukarı git↑ Nubahti, Fireku’ş Şia, s. 77, Resul Caferiyân, Hayat Fikri ve Siyasi Eimme, s. 379-384.
- Yukarı git↑ Kuleyni, Kafi, c. 1, s. 366.
- Yukarı git↑ Ali Ekber Teşeyyüd, Kıyam Saadat Alevi, Mehdi Pişvai, Siyre Pişvayan, s. 426-429.
- Yukarı git↑ Resul Caferiyan, Hayat Fikri ve Siyasi Eimme, s. 393.
- Yukarı git↑ Şeyh Abbas Kummi, el-Envaru’l Behiyye, s. 192-196.
- Yukarı git↑ El-Müfid, el-İrşat, c. 2, s. 215.
- Yukarı git↑ Bakır Şerif Kureşi, c. 2, s. 508-510.
- Yukarı git↑ Ebü’l Ferec İsfahani, Mekatilu’t Talibin, s. 336.
- Yukarı git↑ Hamdullah Mustafvi, Tarihi Güzide, s. 204.
- Yukarı git↑ Kuleynî, Kafi, c. 4, s. 583.
- Yukarı git↑ El-Emini, el-Gadir, c. 5, s. 279.
- Yukarı git↑ El-Müfid, el-İrşat, c. 2, s. 215.
- Yukarı git↑ Tusi, Ricalu’t Tusi, s. 329- 347.
- Yukarı git↑ Bakır Şerif Kureşi, Hayatü’l İmam Musa b. Cafer (a.s), c. 2, s. 225-321; Seyyid Muhsin Emin, Ayanü’ş Şia, c. 2, s. 9.