AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı
Perşembe

28 Eylül 2017

15:51:51
857026

General Caferi’den öneli açıklamalar: Daeş mevzilerine füze saldırısı düzenlemek için İslam İnkılabı rehberinin şartı…

Devrim Muhafızları komutanı, Devrim Muhafızlarının Suriye’deki Daeş mevzilerine düzenlediği füze saldırısının macerasını ve İslam İnkılabı Rehberinin şartını açıkladı.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı - Devrim Muhafızları Genelkurmay Başkanı Muhammed Ali Caferi, katıldığı bir televizyon programında sunucunun güncel gelişmelere dair sorularını yanıtladı.

Bu televizyon programsında yapılan diyalog ve konuşmalarda şunlar geçti:

Soru: Myanmar hadiseleri hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

General Caferi: Bu çok üzücü ve acı hadise gerçekte başka cinayetlerin peşindedir; İslam düşmanları ve onların başında Siyonist rejim İslam’a ve Müslümanlara darbe vurmak için dünya genelinde planlar yapmaktadır. Devrim Muhafızları yayımladığı bildiride zülüm altında olan tüm dünya Müslümanlarına her türlü yardıma hazır olduğunu açıkladı. Elbette Myanmar ile olan uzaklık ve irtibatın zayıflığı dolayısı ile komşu ülkelere böyle konularda yapılan birçok doğrudan yardım, Daeş meselesi ve güvenlik konuları gibi, orada mümkün değil; ama girişimler farklılık arz edebilir.

Umuyoruz ki İslam Cumhuriyeti devletinin çabaları ve halkta olan hazırlık ruhu, yardımların gönderilmesi ve onların yerleştirilmesi ve burada söylemekten mazur olduğum diğer bazı girişimlerin yapılması için gerekli şartları hazırlar.

Soru: İslam Cumhuriyeti Devrim Muhafızları bir müddettir Suriye ve Irak’ta güçlü bir şekilde danışmanlık hizmetleri vermektedir. Belki ilk başlarda bu konu halk için soru işaretleri oluşturabilirdi; ama şimdi orada bulunmamızın ülke güvenliği için gerekli olduğu anlaşılmıştır. Elbette orada insanlara yardım etmek ve terörizm ile mücadele etmek için bulunuyoruz.

Şuana kadar Suriye ve Irak’ta durum nasıl gitti ve ne kadar ümitlisiniz? Daeş çok ağır yenilgiler aldı; ama öyle bir kanser ödemi ki çarçabuk ortadan kalkacak gibi değil ve vakit alacak gibi.

General Caferi: Elbette yapılan çabalar sonucu bu İslam’ın yeminli düşmanı ve İslam İnkılabı ile bölge milletleri aleyhine dünya istikbarı ile Siyonist rejim tarafından kurulan Daeş’in işi Irak’ta bitmek üzere ve sadece Irak-Suriye sınır bölgelerinde biraz kalmışlardır ki inşallah oralardan bunlardan temizlenecektir.

Elbette bu varlık, Irak’ta tam olarak ve yüzde yüz bitecek değildir; bazı coğrafi ve insani şartların izin verdiği bölgelerde dağınık olarak kalabilirler ve Irak ve bu ülkenin halkı için güvensizlik ortamı oluşturabilirler.

Suriye’de de Daeş terör unsurlarının pis varlıklarının temizleneceği fazla bir bölge kalmamıştır. Elbette Suriye’de diğer bazı gruplar kalacaktır; Suriye’nin batısındaki en-Nusra ve diğer gruplar. Ama bu birkaç yıl içerisinde büyük işler başarıldı. Düşmanın bu iki ülke için yaptıkları planlar; onları güvensiz hale getirmek ve bu iki ülkenin topraklarından önemli bir bölümünü tekfiri unsurlara vermek gibi planlar hedeflerine ulaşamadı ve bu komplolar etkisiz hale getirildi.

Görülen o ki bizler gelecekte bu tekfiriler ve Daeş güçleri veya Daeş benzeri Amerika ve İsrail tarafından desteklenen gruplar tarafından diğer bir çeşit güvensizlik ile karşı karşıya kalacağız. Yani geleceğe müspet bakamayız.

Soru: Bu konuların çeşidi nasıl değişecek?

General Caferi: Tahmin edilemez; kendi kontrollerinde olan belli bir bölgede yerleşemeyebilirler, ama topluluklar arasına sızıp dağılabilirler ve tabii olarak istihbarat çalışmaları ile onların belirlenmesi ve tam olarak yok edilmesi yıllar alabilir; elbette onlar başka bir ülkeyi eylemleri için seçebilir ve orada odaklanabilirler.

Bu bitmez; yani bağımsızlığı peşinde olan ülkeler ve Amerika ile İsrail’e uyum sağlamak istemeyen ülkeler ile mücadele etmek için bunların yaptıkları çabaları ve genişlemeleri devam edecektir. Milletler ve Müslümanlar bu yeni hadise ile mücadele etmek için hazır olmalıdırlar.

Soru: Amerika ve batılılar bizim Irak ve Suriye’deki danışmanlık vazifemiz konusunda sürekli ortalığı karıştırdılar ve bu konuda medyatik baskılarını sürekli artırdılar. Bizim Amerika ve batılılara verdiğimiz cevap neydi? Şuanda danışmanlık hizmetleri dışında oralarda askeri bir varlığımız var mıdır?

General Caferi: Bizim asli yardımımız fikri yardım ve tecrübelerin aktarılmasıdır ve yine bu ülkelerdeki meşru devletlerin İslam Cumhuriyetinden istediği yardımlardır ki insan gücü yardımı bunların en azıdır. Onlar da istemiyorlar; çünkü onların savaşacak yeterli miktarda askerleri vardır; ama eğitime ve tecrübe aktarımına ihtiyaçları olabilir ki İslam Cumhuriyetinin asli işe de budur.

Silah ve imkanların da verilmesi doğal ve normal bir şeydir. Biz de dost ve komşu ülkelere, devletlerin talebi üzerine yardım eden diğer ülkeler gibi, talep etmeleri üzerine yardımlarda bulunuyoruz; ama dünya tersine dönmüş durumda. Onlar teröristlerin asıl destekçileridir ve bunu herkes biliyor. Son günlerde de Deyrezzor bölgesinde bunun birkaç örneğine şahit olduk; Amerikalılar bazı Daeş elebaşlarını kurtarmak için çaba sarf ettiler ve helikopter indirdiler. Bunlar aşikardır, ama bizi terörü desteklemekle suçluyorlar ve kendilerini böyle gösteriyorlar.

Bu doğaldır ve bizle böyle sorunlarla karşı karşıya kalmış devletlere yardım ettiğimizi söylemekten çekinmiyoruz; çünkü terörizmle gerçek mücadele budur.

Soru: Halkın görüp rahatsız olduğu diğer konulardan biri de Yemen konusudur; gerçekten onlara zulüm edilmektedir ve diğeri Bahreyn halkıdır. Bu alanda söylenecek söz çoktur ve burada söyleyemeyeceğiniz konular vardır. Acaba Kudüs gücü ve Devrim Muhafızlarının onlar için bir programı var mıdır?

General Caferi: İslam Cumhuriyetinin İslam İnkılabı Devrim Muhafızları yoluyla yaptığı yardımlar şimdiye kadar söylenen yardımlardır. Danışmanlık hizmetleri ve tecrübe aktarımı, hatta savunmaya yönelik silah yapımı için de mazlum milletlere yardım etmektedir ve bu yardımlar doğaldır.

Hangi ülkenin ihtiyacı olursa ve talep ederse İslam İnkılabı Devrim Muhafızlar bu yardımları yapacaktır; ama Bahreyn’deki şartlardan dolayı oradan böyle bir talep gelmemiştir.

Soru: Son zamanlarda Arabistan, Amerika’dan yüklü miktarda silah satın aldı ve bunun üzerinden epeyce propaganda yaptılar. Böyle alımlar bölge dengeleri üzerinde etkili olabilir mi?

General Caferi: Hayır, bizim düşmanlarımız, Amerikalılar veya İsrailliler veya ne yazık ki son zamanlarda karşı cephede yer alan ve mazlum Yemen halkını bombalayan ve onlarla savaşan Arabistan, bu silahlara ve olanaklara güveniyorlar, ama tecrübe göstermiştir ki silah ve olanaklar yeterli değildir.

Bizim Irak’la yaptığımız savaşta yeterli olmadı, İsrail’in Hizbullah’a açtığı 33 günlük Lübnan savaşında ve 8 günlü Gazze savaşında yeterli olmadı. Bunu tecrübe ettiler. Yemen’de de bu tecrübe ispat edilmiştir. Arabistanlılar bedava para verdiler ve Amerikalılar da onları sağıyor ve silahı bunlara satıyor.

Soru: Bu yüzden diyorlar ki Arabistan İran’a bazı gizli mesajlar gönderdi ve İslam Cumhuriyeti ile ilişkileri yeniden başlatmak istediler.

General Caferi: Böyle bir şey olabilir, ben bilmiyorum. İslam Cumhuriyetinin rolü büyüktür. Bizler hakkı söylediğimizde, İslam’ı savunduğumuzda, mazlum bölge halklarını savunduğumuzda ve hak sözü açıkladığımızda bunlar kalıcıdır, yerini bulacaktır ve bu, şuan bölgede yavaş yavaş gerçekleşiyor.

Soru: Bizim halkımız her zaman güvenlik güçleri için dua ediyor ve bu ilgi ülkedeki kalıcı güvenlik ortamından kaynaklanıyor. Tahran terör eylemlerinde meclise ve İmam’ın türbesine yapılan saldırıları siz yakından gidip incelediniz. Çok şeyler söylendi; Devrim Muhafızları Genelkurmay başkanının ağzından bu olayın nedenini dinlemek, gaflet neticesinde mi oldu, yoksa çok dakik mi planlanmıştı, oldukça duyulmaya değerdir.

General Caferi: Böyle hadiselerin ve emniyetsizlerin bir iki defa olması doğaldır; önemli olan İran İslam Cumhuriyetinde böyle emniyetsizlikler ile mücadele edecek büyük bir potansiyelin olmasıdır. Çünkü bizim güvenliğimiz halka, inançlara ve itikatlara bağlıdır. Bu hadiseden sonra hızla güvenlik ve savunma programları uygulandı.

Soru: Tahran terör eyleminden sonra gelişen hadise, Devrim Muhafızlarının Daeş mevzilerine yaptığı füze saldırılarıydı. Tüm siyasi gruplar ve halk tarafından tam destek aldı. Bu saldırıyı bu olaydan sonra mı planladınız, yoksa daha önceden böyle bir plan var mıydı?

General Caferi: Hayır, bu olaydan sonra planlandı; bu Allah’ın bir lütfüydü, çünkü tüm halk ve bizler bunun intikamını alma ve bu hadiseyi telafi etme peşindeydik. Bu bizim aklımıza geldi ve yapılan görüşmeler sonucu, bu öneriyi İnkılap Rehberinin huzuruna götürdük. İnkılap rehberi de o bölgedeki halka zarar vermemesi şartıyla öneriyi kabul ettiler.

Bizler de böyle olması için çaba sarf ettik. Bundan daha fazlasını da yapabilirdik; ama İslam İnkılabı Rehberinin bu tavsiyesi üzerine 5-6 füze ile onların cevabını verdik. Allah’ın lütfüyle füzeler tam isabet etti ve onlara ağır hasarlar verdi.

Soru: Füze alanındaki birçok uzmana göre füzelerin nokta vuruşlarının bazılarına verdiği mesajlar vardır; bu mesajı alması gerekenler aldılar mı?

General Caferi: Evet, öyle zannediyorum ki bunun en büyük mesajı, İslam Cumhuriyetinin füzelerinin Irak ismindeki diğer bil ülkeden geçerek Suriye ismindeki üçüncü bir ülkede 50-100 metrelik dar bir alana düşmesidir.

Kimse Devrim Muhafızlarının füzelerinin nokta atışı yapabileceğine inanmıyordu. Birkaç yıldır bu teknolojiye ulaştığımızı ilan ediyorduk. Şimdi İran halkına bu müjdeyi veriyorum, takriben Devrim Muhafızlarının tüm füzeleri bu teknoloji ile donatılmıştır.

ABNA24.COM