AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Parstoday
Perşembe

18 Ocak 2018

05:07:56
877958

IŞİD’i Orta Asya ve kafkasya bölgesine taşıma çabaları

Tekfirci IŞİD terör örgütünün Irak ve Suriye’de nisbi hezimetinin ilan edilmesini aslında bu örgütün ve hamilerinin izlediği siyasetlerin gerçek manada hezimeti şeklinde telakki etmek gerekir.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Tekfirci IŞİD terör örgütünün Irak ve Suriye’de nisbi hezimetinin ilan edilmesini aslında bu örgütün ve hamilerinin izlediği siyasetlerin gerçek manada hezimeti şeklinde telakki etmek gerekir.

Son bir kaç yılda bölgede yaşanan gelişmelerin üzerinde yapılan araştırmalar, Amerika ve bazı Avrupa devletleri ve ayrıca başta Arabistan, BAE ve Kuveyt olmak üzere Amerika’nın Ortadoğu bölgesindeki müttefikleri tekfirci IŞİD terör örgütünün mali açıdan baş hamileri olmakla beraber örgüte dünya genelinde siyasi açıdan da destek verdiklerini ortaya koyuyor.

Kuşkusuz Amerika ve küresel siyonizmin buyruğu altında bulunan tekfirci IŞİD terör örgütü elebaşıları bu yüzden dünyada Amerika’nın sultacı politikalarına karşı olan tüm bağımsız ülkeleri tehdit etmeye başlamıştır. Bu doğrultuda Rusya lideri Vladimir Putin geçen yılın yaz aylarında Kazakistan’ın başkenti Astana’da Şanghay işbirliği teşkilatı ŞİT liderleri ile görüşmesinde şöyle dedi: sözde İslamî devlet adlı terör örgütü orta Asya ve Rusya’nın güneyini istikrarsızlığa sürüklemek istiyor.

Rusya lideri Putin elindeki raporlara istinaden ayrıca tekfirci IŞİD terör örgütünün Rusya’nın çevresindeki bölgeleri de istikrarsızlaştırmak için yeni planları bulunduğunu ifade etti.

Amerikalı politikacılar dünyada başta IŞİD olmak üzere terör örgütlerinin elebaşıları olarak Afganistan toprakları IŞİD’in yeniden yapılanması ve dünyanın başka ülkelerine terör ihraç etmesi için çok uygun bir mekan olduğu sonucuna vardığı belirtiliyor. Bu bağlamda Afganistan’ın cihatçı liderlerinden Muhammed Emin Furuten şöyle diyor: tekfirci IŞİD terör örgütü başta Amerika olmak üzere Batı’nın bölgeye yönelik politikalarının ürünüdür ve Amerika başta IŞİD olmak üzere terör örgütlerine mali ve askeri desteklerini sürdürdüğü müddetçe bu örgütler de masum insanları katletmeyi sürdürecektir.

Muhabirimize konuşan Afgan cihatçı lider Furuten şöyle devam ediyor: beyaz saray elebaşıları terörle mücadele konusunda samimi değiller ve tekfiri terör örgütleri ile mücadele etmek istemiyorlar. Amerika bölgede çıkarlarını korumak için İsrail ve Arabistan’la birlikte IŞİD’i kurdu ve bu örgütten de kendi çıkarları doğrultusunda yararlanıyor.

Bu konuda Afganistan milli meclisi üyesi Mevlana Abdurrahman Rahmani de şöyle diyor: Amerika 16 yıl boyunca Taliban ve El-kaide adı altında Afgan halkını ve dünya camiasını kandırdı ve şimdi bu proje veya projenin adı tekrarlı hale geldiğinden bir kaç yıldır IŞİD’i, tabi Taliban ve El-kaide’den daha sert bir örgüt olarak türetti ve şimdi de bu örgütle mücadele edilmesi gerektiğine vurgu yapıyor ve Afgan halkını, bölge halkını ve genelde tüm dünya halkını IŞİD’in çirkin uygulamaları ve insanlık dışı cinayetlerini göstererek bu örgütün yayılmasından korkutuyor. Oysa Afganistan’daki IŞİD üyeleri gökten nazil olmadı ve eskiden Pakistan Taliban’ı veya El-kaide örgütleri veya Afganistan Taliban’ı örgütünün üyeleridir. Amerika şimdi üç yıldır bunları Afganistan’da bir araya getirdi ve adına da IŞİD koydu, oysa Amerika’nın Afganistan’da IŞİD’in kurulmasında rolünü bilmeyen yoktur.

Öte yandan IŞİD’in Afganistan’da varlığı, bu ülke ile ortak sınırı bulunan tüm ülkeleri tekfirci örgütün o ülkelerin topraklarına nüfuz etmesinden kaygılandırmaya başladığı gözleniyor.

Afganistan orta Asya, Batı Asya ve Ortadoğu bölgeleri arasında kalan bir irtibat halkası gibidir. Orta Asya cumhuriyetlerinden Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan, Afganistan’ın kuzeyinde yer alıyor. Bu üç ülkeyi tekfirci IŞİD terör örgütünün orta Asya, Güney kafkasya, Rusya, Doğu ve merkezi Avrupa’ya giriş kapıları nitelemek mümkün.

Öte yandan Pakistan Afganistan’ın güneyi ve doğusunda, İran ise batısında ve Çin de kuzeydoğusunda yer alıyor ve bu ülkenin komşularını oluşturuyor. Gerçekte bu ülkeler de IŞİD terör örgütünün şerrinden etkilenebilir. Özellikle Amerika Afganistan’ın bu komşularına rakip sayılır veya en azından soğuk savaş şartları içindedir. Bu arada Amerika Rusya sınırlarına yaklaşmak için çeşitli yöntemleri izliyor, ki tehdit ve panik yaratmak bu yöntemlerden biridir.

Gerçekte Kafkasya bölgesi bir barut fıçısı gibidir ve tekfirci IŞİD terör örgütünün bölgedeki terör örgütlerine eklenmesi bu örgütün bölgeye yönelik ciddi tehlikeler arz edeceği kesindir, nitekim son iki yılda Rusya, Kuzey ve Güney Kafkasya bölgelerinde yaşanan bazı acı hadiseler başta Güney Kafkasya olmak üzere bu bölgelere yönelik bir nevi tehdit telakki edilmektedir.

Bu arada IŞİD Mayıs 2015’te Kuzey Kafkasya bölgesinde bir şube açtı. IŞİD terör örgütünün medya sorumlusu Ebu Muhammed Adnani bu açıklamayı yaparak örgütün Kafkasya bölgesindeki taraftarlarını kutladı. Adnani açıklamasında ayrıca Kadari adında bir teröristi örgütün Kafkasya bölgesinin elebaşı ilan etti.

Azerbaycan cumhuriyetinin 1992 ve 1993 yıllarında feshedilen milli güvenlik eski Bakan yardımcısı ve bu ülkenin askeri ve güvenlik alanında seçkin ve aktif uzmanlarından biri olan Sulheddin Ekber de geçenlerde Azerbaycan cumhuriyetinin bir haber sitesine verdiği demeçte bu konuya işaret ederek şöyle dedi: uluslararası terörizm hızla yayılmaktadır. 2014 yılında Amerikalı askerler Afganistan topraklarından çekildikleri sıralarda uluslararası terörün Kafkasya ve orta Asya bölgelerine taşınacağı tahmin ediliyordu. Hali hazırda da terör örgütleri açıkça Kafkasya ve orta Asya bölgelerine yönelmiştir. Bu hem ciddi bir tehdittir, hem de bu tehditlerin hayata geçmesi çok muhtemeldir. Tekfirci IŞİD terör örgütü defalarca Azerbaycan cumhuriyetini de tehdit etmiştir.

Orta Asya cumhuriyetlerine gelince, bu ülkelerden hangisi mali ve iktisadi açılardan daha zayıf konumda olursa tekfirci IŞİD terör örgütünün nüfuzu karşısında daha kırılgan konumda olduğu ortadadır. Bu arada halkın dini eğitimi ve bilgisi de sapkın tarikatları doğru düşüncelerden ayırt etmekte önemli rol ifa edebilir. Bu bağlamda sapkın Vahabi tarikatı ve tekfirci IŞİD terör örgütünün sapkın ideolojilerini yaygınlaştırmak için sarf ettikleri yüklü paralara değinmek mümkün. Kırgızistan milli güvenlik bakanlığına bağlı kurumlardan birinin sorumlusu olan Artur Medet Bekov, Kasım 2015’te yaptığı açıklamada şöyle demişti: tekfirci IŞİD terör örgütü orta Asya cumhuriyetlerinde terör eylemleri düzenlemek için 70 milyon dolar tahsis etti. Bu para orta Asya ülkelerinin vatandaşlarını tuzağa düşürmek ve onları terör eylemleri yapmaya zorlamak için kullanılacaktır.

Bakü’de yayımlanan Azadlık gazetesi ise söz konusu Kırgız güvenlik yetkilisinden naklen, IŞİD hali hazırda Kafkasya ve orta Asya bölgelerinde aktif taraftarları bulunduğunu yazdı.

Sapkın Vahabi tarikatı ve tekfirci IŞİD terör örgütünün orta Asya ve Kafkasya bölgelerinde faaliyet yürüttükleri ifşa edildikten sonra bağımsız devletler topluluğu anti terör merkezi Başkanı Andrew Novikov, tekfirci IŞİD terör örgütünün orta Asya ülkelerinde sanal ortamda ve enformasyon alanında yürüttüğü faaliyetlerle mücadele için daha ciddi alınması gerektiğine vurgu yaptı. Novikov Rusya’ya çalışmak için gelen göçmen işçilerin ve bu bölgelerde yer alan cumhuriyetlerin vatandaşlarının IŞİD’in tuzağına düşmesinden duyulan kaygıya işaret ederek, vahabilerin ve bazı tekfirci terör örgütlerinin yeni psikolojik muharebe yöntemlerinden yararlanarak insanların kısa bir sürede IŞİD’e katılma konusunda ikna ettiklerini vurguladı.

Tekfirci IŞİD terör örgütünün orta Asya bölgesinde insanları örgüte cezbetme yöntemlerinden yaşanan değişiklikler, bundan önce Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı bir açıklama yaparak, IŞİD teröristlerinin %60 kadarını orta Asya ve Kafkasya bölgelerinin vatandaşları oluşturduğunu açıkladığı bir sırada gündeme geliyor.

Gerçekte tekfirci IŞİD terör örgütünün orta Asya bölgesinde üye toplama ve tekfirci faaliyetlerinde yaşanan gelişme, orta Asya cumhuriyetleri liderleri de radikal ve tekfirci örgütlerin faaliyetleri ile mücadelede sıkı güvenlik tedbirlerini uygulamaya başladıkları bir sırada söz konusu oluyor.

Son yıllarda orta Asya cumhuriyetlerinin tüm liderleri sapkın Vahabi tarikatı ve tekfirci IŞİD terör örgütünün tehlikelerinin bilincinde hareket ederek, bu zümrenin faaliyetleri ile mücadele için bazı tedbirler almıştır. Örneğin Kazakistan Cumhurbaşkanı Nur Sultan Nazarbayev ülkesinde IŞİD terör örgütü ile mücadeleye vurgu yaptı. Nazarbayev başkent Astana’da dini azınlıkların temsilcileri ile oturumunda Kazakistan güvenlik güçleri teröristleri tamamen yok edinceye dek mücadelelerini sürdüreceklerini kaydetti. Nazarbayev bundan önce de tekfirci IŞİD terör örgütüne katılan vatandaşları vatandaşlıktan çıkaracağı tehdidinde bulunmuştu.

Bu arada orta Asya ülkelerinde yapılan araştırmalar, Kazakistan’ın sapkın Vahabi tarikatı ve tekfirci IŞİD terör örgütüne destek veren en çok kurumları ve radikal örgütleri barındırdığını gösteriyor. Aralık 2016’da Kazakistan diyanet işleri ve medeni toplum bakanlığı bu ülkede Selefiyet adında bir hareketin 17 bin taraftarı bulunduğunu açıkladı. Bu bağlamda Kazakistan içişleri bakanlığı yetkililerinden ve diyanet işleri uzmanı Devlet Abrayev yaptığı açıklamada, başta gençler olmak üzere halkın dini bilgilerinin yetersizliği, Kazakistan halkının radikal örgütlere eğiliminin esas nedeni olduğunu belirtti. Kazakistan’da radikal örgütlere en çok kırsal bölgelerde yaşayan 25 ila 35 yaşındaki gençler oluşturuyor. Bu insanlar yoksul ailelerde yetişen ve yüksek eğitimden mahrum kalan kesimdir.

Her halükarda orta Asya cumhuriyetlerinde insanların radikal örgütlere yönelmelerinin bir sebebi de bu ülkeleri yöneten liderlerin halkın sosyal sorunlarına ve geçim derdine pek fazla önem vermemesidir. Gerçekte başta Kazakistan liderleri olmak üzere orta Asya cumhuriyetleri liderlerinin ekonomiye karşı duyarsızlığı bu ülkelerin gençlerinin radikal örgütlere yönelmelerinde etkilidir. Gerçi tekfirci IŞİD terör örgütü sapkın Vahabi tarikatının bu örgüte sağladığı yüklü mali desteğe karşın hala bu bölgelerde pek fazla insanı cezbetmediği de belirtilmelidir.