AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Ehlibeyt Haber Ajansı ABNA
Çarşamba

15 Ağustos 2018

21:11:57
905610

Zehra Caferi

İslam’da Evlilik

Hazreti İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur; Herkim, geçim sıkıntısı korkusuyla evlenmezse, Allah’a karşı suizan etmiştir. Zira Allah’u Teâlâ evlenene yardım edeceği konusunda vaade bulunmuştur.

Ehlibeyt Haber Ajansı ABNA-Hazreti İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur;

Herkim, geçim sıkıntısı korkusuyla evlenmezse, Allah’a karşı suizan etmiştir. Zira Allah’u Teâlâ evlenene yardım edeceği konusunda vaade bulunmuştur. (Vesailu’ş-Şia, c 14, s 6 ve7.)

Hemen her ailenin ailevi problemlerinden biri de genç nesille olan sorunlar ve aile içi fikir uyuşmazlığı sonucu ortaya çıkan kopukluklardır. Bu kopukluklar, aile içinden başlayıp, topluma yansımakta ve toplumsal bir sorun haline dönüşmektedir.

Bizler, aile olarak gençlerimizin iyi bir hayat sürebilmesi için bütün imkânları sağladığımızı düşünmemize rağmen, gençlerimiz bizim amaçladığımız hedef doğrultusunda hareket etmemekte ve ortaya birçok sorun çıkarmaktadırlar. Acaba, biz nerede yanlış yapıyoruz ki şu an kız veya erkek genç neslin %90’nı evlilik için 30 yaşını, ideal evlilik yaşı olarak görüyor.

Diğer taraftan evlilik sünnetini bu şekilde ileri yaşa ertelemenin ne gibi zararları olacağına bir göz atacak olursak; evet, İslam bekâr bir erkeğe daimi evlilik yapması mümkün değilse, geçici evlilik yaparak kötü yola düşmesini engellemeye çalışmaktadır. Ancak bekâr bir kıza bazı maslahatlar gereği babasının izni olmadıkça ne geçici, nede daimi evlilik yapma iznini vermemiştir.

Buda şu demek oluyor ki bir erkeğin evliliği ertelemesi onun için fazlada fark etmiyor, nitekim zor durumda kaldığında geçici evlilik yaparak kötü yola düşmekten veya günah işlemekten kendisini sakındırıyor. Ancak bir genç kız için durum farklı, o evlenene kadar nefsine hâkim olmak zorunda ve birçok fıtri istekle mücadele etmek zorundadır.

Eğer bir bekâr erkek, evlilik yaşını geciktirirse, bu bekâr kızlar içinde bir takım zararlar getirir, zira bekâr kızlar erkeklere evlenme teklifi edemez, bu örfte iyi karşılanmaz ve hayırlı biri onunla evlenmek isteyene kadar beklemek zorunda kalacaktır.

Bunun dışında şuan yeryüzünün birçok yerinde bazı radikal gruplar sırf kabilelerinin çokluğu için evlilik yaşını normalin üstüne çıkarmamakta ve her bir aile en az sekiz çocuk dünyaya getirmektedir.

Biz Müslümanlar içinde çok çocuk demek, gericilik olarak algılanıyor. Küçük yaşta evlilik, erken evliliğe hayır sloganlarını biraz fazla abartmadık mı? Adama binanın üstünden fazla öne doğru gelme düşersin diyorlar, adam geri geri o kadar fazla gidiyor arka taraftan düşüyor. Erken evliliğe hayır dediysek artık kırk yaşında çiçeği burnunda bir gelin tablosu görmeyi istemezdik herhalde. Dolayısıyla Müslüman genç ve genç kız, yaşı geldiğinde evlenmeli ve Müslüman nesli çoğaltmalıdır.

Peygamberimiz (s.a.a) buyurmuştur; evlenin çoğalın, ben kıyamet günü sizin çokluğunuzla övüneceğim.

Yine diğer bir hadiste şöyle buyurmuştur; İslam açısından hiçbir bina evlilik binasından daha sevimli değildir.

(Vesailu’ş-Şia, c 14, s 3.)

İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur; Dünya ve dünyadaki şeyler, benim olsa dahi, bir gece eşim olmadan kalmayı istemem.

(Vesailu’ş-Şia, c 14, s 3.)

Hazreti Resululllah (s.a.a) diğer bir hadiste şöyle buyurmuştur; Kadınlar, evlilikten uzak durmasınlar ve kendilerini bekletmesinler. (Vesailu’ş-Şia, c 14, s 112.)

İslami hükümleri doğru anlayıp, günlük yaşamda da doğru bir şekilde uygulayabilmek çok önemlidir, nitekim birçok meselede olduğu gibi evlilik olayında da hükümler doğru anlaşılmamış veya suistifade edilmiştir. İslam, evlilik öncesi bir erkekle bir kızın, evlilik için konuşmasına, tanışmasına izin vermiştir zira ilerde beklemedikleri bir sorun çıkma olasılığını en aza indirgeyebilsin.

Ancak günümüzde bu izin biraz çığırından çıkmış durumda, evlilik bahanesiyle sayısız insanla sevgili olup, ardından yok biz anlaşamayız diye kestirip atmaların faturaları, yine bu gençlerin kendisine mal oluyor. Nasıl mı? Evlilik yaşına gelmiş bir genç kıza veya bir gence, eş seçimi konusunda yardım etmek istediğinizde uygun biri yok diyorlar. Çünkü o uygun birileri ondan önce otuz kişiyle konuşmuş, hatta en yakın arkadaşıyla konuşmuş olduğu için evlenecek kimse kalmamıştır.

Sen bir kızla konuştun hiçten bahanelerle evlenmedinse, diğer bir genç için engel oluşturdun, yine senin arkadaşın konuştuğu kızla evlenmedi. O kız, senin için belki çok uygun bir eş olacaktı ama arkadaşınla konuştuğu için onu istemiyorsun. Bu konuda bu şekilde İslami izinlerden suistifade edilecek olursa, yakında kimse evlenecek birini bulamayacak. Eskiden bekâr gençler, bir kızla evlenmek istediğinde, ona evlenme teklifi eder, ailesiyle tanışır ve aile izniyle evlilik için tanışma ve konuşma faslına geçer, birkaç görüşmeden sonra evlenirlerdi.

Şimdi genç önce arkadaş olalım diyor kızın kendisine, sonra sevgili olalım, birkaç yıl sonra evlenmeye karar verip vermediğini belirtiyor. Bu tamamen Avrupa kültürünün benimsenip uygulanmasından başka bir şey değildir. Evlilik dört dörtlük bir eş bulmak demek değildir. Birbirini anlayabilecek, birbirlerine tahammül etmek ve karşılıklı fedakârlıklarla bu ilahi kutsal sünneti sonuna ulaştırmaktır.

İki farklı insanın iki ayrı düşünce sahibinin ilahi imtihanlarla dolu bu dünya yaşayışı içerisinde, Allah’a ulaşmak için birbirinin kolundan tutmaktır evlilik.

Eğer insanlar İslami hükümleri doğru olarak pratik hayata dökebilseler, gençler geçici heveslerden uzak durup, evleneceği kızı İslami desturlara göre seçebilirse, genç kızlar evlilik konusunda gösteriş, zenginlik, desinler, dillere destan düğün, gibi takıntılarından vazgeçebilirse, evlilikte iman, ahlak, maneviyat gibi değerlere daha çok dikkat edilirse, o zaman İslami bir yaşam evlilikle başlayıp, sonuna kadarda devam edecektir.

Eskiden bir tane düğün, bir defa gelinlik giymek, bir defa halkı toplamak ve bir defa yemek vermek vardı, şimdi bu beş defaya çıkmış durumda, sadece farkı şu; gelinlikler nişanda farklı, kınada farklı, sözde farklı, düğünde farklı renkte olacak, birde isimler farklı olacak yani söz, nişan, nikâh, kına, düğün.

Ama sonuçta hepsine düğün salonu tutulacak, hepsinde yemek verilecek, hepsinde halk toplanacak… Bunlar sadece gösteriş ve israf olmakla kalmıyor gençleri de maddi sıkıntıdan dolayı evliliği hayal olarak görmeye sevk ediyor.

Bunlara, yani kız ve erkek tarafından evlilik için oluşturulan bu engellere, toplumsal olarak el atılmalı ve buna topyekûn bir çözüm bulunmalıdır.

Önemli bir konuda şu ki; artık insanlar, diğer insanların evliliğine vesile olmaktan çekinmekte ve sorumluluk altına girmekten veya taraflarca ilerde suçlanmaktan korkmaktadırlar, işte bu yüzden gençler artık internette kendileri tanışmayı istiyor ve tabi bu beraberinde birçok olumsuzluğu da getiriyor.

İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur; En iyi şefaat ve vesile olmak, iki insanın evliliği için arabuluculuk yapması ve Allah’ın nikâh ile bu iki kişiyi birleştirerek, evlenmelerine vesile olmaktır. (Furu-u Kâfi, c 5, s 331.)

Hazreti Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur; Bekâr olan erkek ve kızlarınızı evlendirin ki Allah onların ahlaklarını düzeltsin ve rızıklarını çoğaltsın, onların mürüvvetlerini çoğaltsın. (Biharu’l-Envar, c 100, s 222.)

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur; Her kim, eşi olmayanı eş sahibi yaparsa, Allah’ın (rahmet nazarı il) nazar ettiği kimselerden olur. (Furu-u Kâfi, c 5, s 331.)

Yine Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur; Her kim, iki müminin birbirlerine kavuşabilmeleri yani evlenmesi için çaba harcarsa, Allah, her biri durr ve yakuttan saraylarda bulunan bin tane ‘‘Huru'l Ayn’’ ile onu evlendirir. Ve bu yolda attığı her adım için veya söylediği her kelime için gündüzleri oruç ve geceleri ibadetle geçirilmiş bir yıl ibadetin sevabını onun için yazar. ( Tahriru’l-Vesile, c 2, s 241.)

Toplum olarak, evlilik olayına yeniden İslami bir bakışla bakarak, hurafe ve yanlışları ortadan kaldırmalı ve Peygamber efendimizin (s.a.a) sünnetini gerçek öz şekliyle canlandırmalı ve yaşatmalıyız.

Selam ve dua ile…

Zehra Caferi