AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA
Pazar

20 Ocak 2019

08:16:19
925551

Hazreti Fatıma (s.a) cismi açıdan diğerleri gibi bir insandır, ama manevi açıdan öyle bir makama ulaşmıştır ki onun şahsiyetinin tüm boyutlarına ulaşmak çok zordur ve onun tüm yönlerini idrak etmek oldukça müşküldür.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA - İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: “Allah’a andolsun ki Fatıma, Şialarını birbiri ardınca seçecek ve cennete sokacaktır; kuşların taneleri seçtiği gibi. Sonra o hazretin Şiaları da şefaat edecekler ve Fatıma’ya sevgi besleyenleri cennete götüreceklerdir.” Daha sonra İmam Bakır (a.s) şöyle buyurdu: “Allah’a andolsun ki insanlar arasında şüpheciden, kâfirden ve münafıktan başka kimse kalmayacaktır (Fatıma bunlar dışındaki herkese şefaat edecektir.”

Hazreti Fatıma’nın (s.a) İlmi

Allah Resulü buyurdular:

«اِنّ اللّه جَعَلَ عَلِیّا وَ زَوْجَتَهُ واَبْناءَهُ حُجَجَ عَلی خَلْقِهِ وهُمْ اَبوابُ العِلْمِ فی اُمـَّتی مـَنِ اهْتدی بِهِمْ هُدِیَ الی صِراطٍ مُسْتَقیم»[1]

“Allah Teâla, Ali’yi, eşini ve evlatlarını yarattıkları üzerinde hüccet karar kılmıştır; onlar, ümmetim arasında ilmin kapılarıdırlar. Kim onlar vasıtasıyla hidayete ererse, dosdoğru yola hidayet olmuştur.”

Bu hadiste Hazreti Fatıma (s.a) İmam Ali (a.s) ve diğer Masum İmamlar (a.s) gibi ilim kapısı ve hidayet vesilesi unvanıyla nitelenmiştir.

Diğer bir hadiste İmam Sadıkv (a.s) şöyle buyuruyor:

«اِنّ فاطمةَ علیهاالسلام مَکَثَتْ بَعْدَ رَسُولِ اللّه صلی الله علیه و آله خمسَةً وَسَبعینَ یَوما، وَکانَ دَخَلَها حُزْنٌ شَدیدٌ علی ابیها وکانَ یَأتیها جَبْرَئیلُ فَیُحسِنُ عَزاءَها عَلی ابـیها ویـُطَیِّبُ نـَفسَها ویُخْبِرُها عَن اَبیها ومکانِهِ وَیـُخْبرُها بـِما یـکونُ بَعْدَها فی ذُرّیّتها وکانَ علیٌّ یَکتُبُ ذلک».[2]

Fatıma (s.a), Allah Resulünden sonra yetmiş beş gün yaşadı ve babasından ötürü çok üzgündü. Bu müddet zarfında Cebrail, Hazreti Fatıma’nın huzuruna varır ve babasına tuttuğu yas için başsağlığı diler ve üzüntülerini giderir ve ona babasından ve makamından haber verirdi. Ona ondan sonra evlatlarının başına gelecekleri de haber verirdi ve İmam Ali (a.s) onları yazardı.

Bu hadisten anlaşıldığı üzere, Hazreti Fatıma (s.a) Cebrail ile doğrudan daimi bir irtibat halindeydi ve ondan dünya, gelecek ve berzah âlemi ile ilgili haberleri alıyordu. Bu vesileyle Hazretin ilmi kendi zaman ve mekânı ile sınırlı değildi; aksine onun ilmi oldukça geniş idi ve ilahi çekmeden kaynaklanıyordu.

Hazreti Fatıma (s.a) başkaları için gizli olan şeyleri biliyordu. Bunlardan bir tanesi, onun kendi ölüm zamanının bilmesi idi. Nitekim Esma Binti Umeys bir hadiste şöyle naklediyor: Hazreti Fatıma vefatı anında bana şöyle söyledi: “Allah Resulünün vefatı sırasında Cebrail bir miktar cennet kâfuru Allah Resulü için getirdi. Allah Resulü onu üçe böldü; bir kısmını kendisi için aldı, bir kısmını Ali (a.s) için ve diğer kısmını benim için ayırdı. Ey Esma! O kâfuru getir ve başucuma bırak. Biraz sabret ve beni bekle ve sonra bana seslen; eğer sana cevap vermez isem bil ki babam Allah resulüne katılmışımdır.”

Esma diyor ki: Biraz bekledikten sonra Fatıma’ya seslendim, ama bir cevap duyamadım. Böylece onun melekût-i a’laya yükseldiğini anladım.[3]

Yine Selma Ummu Beni Rafi’ şöyle naklediyor: Ben ömrünün son anlarında Hazreti Fatıma’nın (s.a) yanı başında idi. Hazret benden gusül almak ve bedenini yıkamak için su istedi. Ben de suyu hazırladım. Sonra şöyle buyurdu: Yeni elbiseleri de getir. Ben de dediği gibi yaptım. Hazret gusül aldıktan sonra o elbiselerini giyindi ve yatağında kıbleye doğru uzandı. Sonra bana şöyle buyurdu: Ey Selma! Benim şimdi ruhum alınacaktır ve Rabbime doğru gideceğim. Ölümümden sonra kimse elbiselerimi bedenimden çıkarmasın.”[4]

Hazreti Fatıma’nın (s.a) İsmeti

Tathir ayetinin iniş sebebi hakkında mütevatir rivayetler bulunmaktadır ve Tathir ayetinin Ümmü Seleme’nin evinde indiğini gösteriyor. Ayet indiğinde Allah Resulü, Fatıma (s.a), İmam Ali (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin (a.s) bulunmaktaydı. Peygamber (s.a.a) abasını onların üzerine çekti ve böylece onları diğer aile fertlerinden ayırdı ve malum etti. O sırada Allah Resulü ellerini yukarı kaldırarak şöyle buyurdu: Allah’ım! Bunlar benim Ehlibeyt’imdir. Öyleyse Ehlibeyt’ime ve onların ailesine selam gönder. Böylece yüce Allah bu ayeti onlar hakkında indirdi.[5]

Tathir Ayetine İstidlal

Birinci halife, Allah Resulünün vefatından sonra Fedek’i gasp etti. Bunun üzerine Hazreti Fatıma (s.a) onunla münazara etti ve onun bu tutumu karşısında delillerini sundu. Müminlerin Emiri İmam Ali (a.s) da Hazreti Fatıma’nın (s.a) hutbesinden sonra mescide gitti ve Ebubekir’e hitaben şöyle konuştu:

-Ey Ebubekir! Söyle bakayım Kur’an okudun mu?

-Ebubekir, evet, dedi.

-İmam Ali (a.s), söyle bakayım Tathir ayeti bizim hakkımızda mı indi yoksa başkalarının hakkında mı, dedi.

-Ebubekir, sizin hakkınızda, dedi.

-Ali (a.s), eğer birisi Fatıma’nın (s.a) kötü bir şey yaptığına dair şahitlik ederse ne yaparsın, onun şahitliğini kabul eder misin etmez misin, dedi.

-Ebubekir, evet kabul ederim ve Fatıma’ya değerleri gibi had uygularım, dedi.

-Ali (a.s), bu durumda Allah katında kâfir olursun, buyurdu.

-Ebubekir, niçin, dedi.

-İmam Ali (a.s) şöyle buyurdu: Bu durumda sen Allah’ın Fatıma’nın temizliği hakkındaki şahitliğini kabul etmemiş olursun ve onun yerine insanların şahitliğini kabul etmiş olursun. Nasıl ki Allah ve Peygamberin bu konudaki şahitliğini görmezden geldin ve Fedek’i Fatıma’dan alarak yağmaladın. Ey Ebubekir! Fedek Fatıma’nın (s.a) elinde değil miydi? Niçin ve nasıl onun elinde olan şey için delil ve şahit istiyorsun?

Halk bu münazarayı ve İmam Ali (a.s) ile Ebubekir’in konuşmalarını dinlediklerinde, andolsun Ali bin Ebi Talip doğruyu söylemiştir, dediler.

Görüldüğü gibi burada İmam Ali (a.s) Hazreti Fatıma’nın (s.a) masum oluşu hususunda Tathir ayetini delil olarak getirmiştir; Muhacir ve Ensar da bunu kabul edip onaylamıştır.

Hazreti Fatıma’nın (s.a) Şefaati

Hazreti Fatıma’nın (s.a) makamlarından bir tanesi de şefaat ve ümmetin necatını müjdelenmesidir.

Bir hadiste şöyle gelmiştir: Bir gün Selman Peygambere (s.a.a) şöyle arz etti: Ey Efendim! Seni Allah’a yemin veriyorum ki Fatıma’nın kıyamet günündeki azametinden biraz anlat.

Peygamber (s.a.a) efendimiz gülümseyerek Selman’a döndü ve şöyle buyurdu: Canım elinde olan yaratıcıya andolsun ki o gün Fatıma’yı cennet develerinden bir deveye bindirirler; Cebrail ve Mikail bu tertiple onun sağından ve solundan hareket ederler. Ali (a.s) önden, Hasan (a.s) ve Hüseyin (a.s) arkadan ona eşlik ederler. Bu şekilde Fatıma sırattan geçer ve uzun konuşmalardan sonra şöyle bir hitap gelir: Ey Fatıma! Ne istersen iste! Kızım şöyle arz eder: Allah’ım! Senden beni ve evlatlarımı sevenleri ateşte yandırmamanı istiyorum. Allah ona şöyle vahyeder: Ey Fatıma! İzzetime ve celalime ve makamımın yüceliğine andolsun ki gökleri ve yeri yaratmadan iki bin yıl önce kendime seni ve evlatlarını sevenleri ateşle cezalandırmamayı gerekli kıldım.

Yine Cabir Cu’fi, İmam Bakır’ın (a.s) huzuruna vararak şöyle arz etti: Sana feda olayım, Fatıma (s.a) hakkında bir hadis buyurun da onunla Şiaları sevindirelim.

İmam (a.s) şöyle buyurdular: Kıyamet günü peygamberler için nurdan minberler kurulacaktır. Allah Resulünün (s.a.a) minberi hepsinden daha ihtişamlıdır. Aynı şekilde vasiler için minberler kurulacaktır; Ali’nin (a.s) minberi hepsinden daha ihtişamlıdır. Sonra peygamberlerin evlatlarının sırası gelir ve Hasan (a.s) ile Hüseyin’in (a.s) makamı çok daha yücedir. Sonra Fatıma’nın (s.a) sırası gelir ve onu eşsiz bir azamet ve ihtişam ile mahşere getirirler ve cennet kapısının yanına bırakırlar. O, cennete girmez ve der ki: Allah’ım! Senden bugün mahşer ehli için makamımı göstermeni istiyorum. Allah tarafında bir nida gelir: Ey Peygamberin Kızı! Mahşer ehline dön ve sevenlerinden bulduğun herkese şefaat et.”

İmam Bakır (a.s) buyuruyor ki: “Allah’a andolsun ki Fatıma, Şialarını birbiri ardınca seçecek ve cennete sokacaktır; kuşların taneleri seçtiği gibi. Sonra o hazretin Şiaları da şefaat edecekler ve Fatıma’ya sevgi besleyenleri cennete götüreceklerdir.” Daha sonra İmam Bakır (a.s) şöyle buyurdu: “Allah’a andolsun ki insanlar arasında şüpheciden, kâfirden ve münafıktan başka kimse kalmayacaktır (Fatıma bunlar dışındaki herkese şefaat edecektir.”

Hazreti Fatıma’nın (s.a) Sevgisi

Kur’an-ı Kerim Ehlibeyt’in muhabbet ve sevgisini risaletin ücreti bilmiştir ve Şura suresinin 23. Ayetinde şöyle buyurmuştur: “De ki: Ben risaletime karşılık sizden yakınlarıma sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum.”

Bu ayet indiğinde sahabeden bir grup Allah Resulünden sordular: “Ey Allah Resulü! Allah’ın muhabbet ve sevgilerini üzerimize vacip kıldığı kişiler kimlerdir? Hazret şöyle buyurdu: Ali, Fatıma ve iki evladı.”[6]

Yine Peygamber efendimiz (s.a.a) Ehlibeyt’in muhabbetini İslam’ın esası bilmiş ve şöyle buyurmuştur: “Ey Ali! İslam çıplaktır ve takva onun elbisesidir… Ve İslam’ın esası benim ve Ehlibeyt’imin muhabbetidir.”[7]

Peygamber efendimiz (s.a.a) Hazreti Fatıma (s.a), eşi ve evlatlarının sevgisi hususunda başka bir rivayette şöyle buyurmuştur: “Ey Selman! Fatıma’nın (s.a) muhabbetinin yüz yerde etkisi olacaktır ki onların en rahatı, ölüm, kabir âlemi, mizan, mahşer, sırat ve amellerin hesaplanmasıdır.”

Yine şöyle buyurmuştur: “Ey Selman! Kim kızım Fatıma’yı (s.a) severse o cennette benimle birlikte olacaktır ve kim onu gazaba getirse yeri ateşte olacaktır. ”[8]

Hazreti Fatıma’ya (s.a) Maide İnmesi

Hazreti Fatıma (s.a) Allah katında o kadar değerlidir ki defalarca onun özel inayetine mazhar olmuştur. Bunlardan birisi şudur: Allah Resulü (s.a.a) şiddetli bir şekilde açtı ve ciddi bir şekilde zafiyete duçar olmuştur. Bir şeyler yemek için kızı Fatıma’nın (s.a.a) evine gitti. Ama Fatıma (s.a) ve evlatları da aç idiler. Allah Resulü kızının evinde çıktı; Allah Resulü evden henüz birkaç adım uzaklaşmamışken komşularından biri Hazreti Fatıma (s.a) için biraz yemek getirdi. Bu sırada Fatıma (s.a) kendi kendine dedi ki: Allah’a andolsun ki ben ve evlatlarım aç kalırız, ama bu azıcık yemeği babam için saklarız. Böylece evlatlarında birini babasının peşi sıra gönderdi ve onu evine davet etti. Fatıma (s.a) komşusunun verdiği iki parça ekmek ve biraz eti bir tabağa bıraktı ve üzerini örttü ve babası döndüğünde onun önüne koydu. Bu sırada Fatıma (s.a) tabağın yemekle dolduğunu gördü. Buna şaşırarak şaşkın bir halde ona bakmaya başladı. Allah Resulü kızına hitaben şöyle buyurdu: “Ey Fatıma (s.a) bu yemeği nasıl ve nereden aldın?” Fatıma (s.a) şöyle buyurdu: “Bu Allah katındandır. Hiç şüphesiz Allah dilediğini sınırsız rızıkla rızıklandırır.

Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: “Allah’a hamdolsun ki seni Beni İsrail’in efendisi Meryem gibi yaptı; çünkü o da Allah ne zaman ona bir şey gönderse ve kendisinden onun hakkında sorulduğunda şöyle derdi: Bu yemek Allah tarafındandır ve Allah dilediğine sınırsız rızık verir.”

Sonra Allah Resulü (s.a.a) Ali’yi (a.s) de davet sesledi ve hep birlikte o yemeği yediler ve doydular. Ev halkından kadınlar da davet edildiler ve hepsi yediler, fakat cennetten gelen yemek aynı şekilde azalmadan duruyordu. Hatta Fatıma (s.a) Allah’ın bu hediyesinden komşularına da gönderdi.[9]

[1] عوالم العلوم، شیخ عبداللّه بحرانی اصفهانی، ج11، ص78، انتشارات انصاریان، ص 1411.

[2]اصول کافی، محمد بن یعقوب کلینی، ج1، ص458، انتشارات عـمید تهران.

[3]مـحمد دشتی، نهج الحیاة فرهنگ سـخنان فـاطمه عـلیهاالسلام، چ ششم، قم، مـؤسسه تـحقیقاتی امیرالمؤمنین علیه السلام 1373، ص236.

[4]همان، ص228.

[5]انـصاری زنـجانی، اسماعیل، فاطمه در آینه کتاب، ص10 ـ 11، موسسه نشر الهادی قم.

[6]فرائد السمطین، ابراهیم بن محمد جـوینی خـراسانی، مؤسسه المحمودی، بیروت، چاپ اول، 1398ه. ق، ج2، ص13، ش359.

[7]کنز العمال، ج12، ص105.

[8]فرائد السمطین، ابراهیم بن محمد جوینی خراسانی، ج2، ص67، مؤسسة المحمودی، بـیروت، چـاپ اول، 1398ه . ق.

[9]فـرائد السـمطین، ج2، ص51 و 52، ابراهیم بن محمد جوینی خراسانی، مؤسسة المحمودی، بیروت، چـاپ اول، 1398ه. ق.

ABNA24.COM