AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA24.COM
Cuma

1 Şubat 2019

11:49:46
927239

Ali Haydar Veziroğlu

Kuran, Tevrat ve İncil Açısından İlim

İlimi Dikkate Alarak Kur’an’ı Tevrat Ve İncil İle Kıyaslamak

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA - İlimi Dikkate Alarak Kur’an’ı Tevrat Ve İncil İle Kıyaslamak

         İslam’ın ve Kur’an’ın ilime vermiş olduğu değeri daha önce belirttik ve dedik ki, ilim kökü, Kur’an’da yedi yüz elli defadan fazla kullanılmış ve çoğu yerde ilim ve âlimler övülmüştür

                   Bu konu Tevrat ve İncil’de, iki açıdan ele alınabilir

1-Yahudi ve Hıristiyanların orta çağda kurmuş oldukları Engizisyon mahkemeleri ve binlerce insanı inançları yüzünden yakmaları düşündürücüdür.[1] Elbette bu olayın bizim konumuzla bir alakası yoktur ve kendi yerinde bahsedilmesi gerekir. Çünkü bazıları bu inançların Yahudi ve Hıristiyanların dini inançlarından olmadığını iddia edebilir. Burada ölçü olarak bu dine mensup insanların, iyi ve kötü davranışları veya dini kitaplar göz önünde bulundurulmalıdır.

         Çünkü bazıları yanlış düşünceye sahip olabilir ve dini gerekçe göstererek cinayet işleyebilirler. Bununla birlikte bu olaylar çok kısa bir zaman zarfına mahsustu.

2- Yahudilerin, Hıristiyanların ve Müslümanların yapmış oldukları iyi ve kötü işleri bir kenara bırakarak, mukaddes kitapların metinlerini araştırıp kıyaslayarak batılı ve doğulu bilim adamlarının görüşlerinden yararlanabiliriz.

Hatırlatma:  Mukaddes kitaptan maksat, şu an elimizde olan Tevrat ve İncil’dir. Hz. Musa’nın (a.s.) ve Hz. İsa’nın (a.s.) insanlara sunduğu gerçek İncil ve Tevrat her türlü tahriften uzak hikmet sahibi tarafından onların zamanına münasip olarak nazil olmuştur.

a- İlim kelimesi: Mukaddes kitapta ilim, Allah sıfatlarından bir sıfat olarak bütün olayları gerçekleşmeden önce bilen birisi manasına gelmiştir ve bu ilim ezelidir. “Bil ki Allah’u Tebareke ve Teâlâ, müminleri kendisine itaat etmeleri için seçmiştir.”[2] Mukaddes kitapta (Tevrat ve İncil’de ) hikmet değişik manalara yani zekilik, fiil ve amellerde ilim, uyanıklık, derinlere inmek, kişinin ilerlemesi, astronomi, yıldız ilimleri, felsefe ve safsata manalarına gelmektedir. Hakiki ve gerçek hikmet, Allah’u Teâlâ’yı kendi düşünce ve yaşayışında kemalin en son derecesi olarak sıfatlandırmaktır.[3]

         Pulos, kitabında şöyle diyor: “Hekimlerin hikmetini batıl etmem yazılmıştır. Bilginlerin bilgisini ortadan kaldıracağım. Hekim nerede! Nerede kâtip? Nerede bu dünyanın konuları? Allah dünyanın hikmetini cehalete çevirmedi mi? Bundan dolayıdır ki dünya Allah’ın hikmeti yüzünden, Allah’ı tanımaya ulaşamadı. Allah buna razı olarak cehalet sayesinde iman sahiplerine nasihat ederek onları kurtardı.”[4]

         Hz. Âdem (a.s) ve Hz. Havva’nın (s.a) kıssasını anlatırken, yasaklanmış ağacı bilgi ve ilim artırıcı bir ağaç olarak tanımlıyor. “Yılan kadına ölümsüz olacağını söyledi. Allah ondan yiyeceğiniz her rızkı biliyor. Gözleriniz açılacak, aynı Allah gibi iyiliği ve kötülüğü anlayacaksınız. Kadın, kendi görüşüne göre ağacın hoş görünümlü, can alıcı, ilim artırıcı bir yiyecek olduğunu anladı. Ağacın meyvesinden aldı yedi eşine de verdi, oda yedi. O anda ikisinin de gözleri açıldı ve çıplak olduklarının farkına vardılar.”[5]

         Yukarıda belirtilen ayetlerden mukaddes kitabın (Tevrat ve İncil’in) ilime ve hikmete önem vermediğini ya da Kur’an’ı Kerim kadar önem vermediğini anlayabiliriz. Çünkü bazı yerlerde hikmete karşı cephe alarak Allah’ın hikmeti batıl ettiğini, cehaletin öğüt ve nasihatte bulunduğunu veya diğer bölümlerde insanın ilim ve marifet ağacından yemesini yasakladığını belirtiyor.

         Oysaki Kur’an’ı Kerim ilimi ve ilim adamlarını överek onları cehalet karşısında cephe almaya teşvik ediyor. Hatta İslam’da mükellefiyetin ölçüsünün akıl ve ilim olduğunu, aklın insanlara yol gösterici olduğunu açıklıyor.

b- Bazı ayetler: Tevrat ve İncil’deki bazı ayetler, ilime, tarihin ispatlamış olduğu tarihi hakikatlere ve yeni ilimlere ters düşmektedir. İlim ilerledikçe bu konu kendini daha çok belli etmektedir.

   Bu konuda en geniş çaplı araştırmayı Dr.Bucaille Tevrat, İncil ve Kur’an’ı ilim ile kıyaslayarak gerçekleştirmiş ve bu araştırmanın sonucunu bir kitapta yayınlanmıştır.

         Dr.Bucaille diyor ki: Tevrat’ın günümüz ilmi ile çok önemli üç noktada çeliştiğini görmekteyiz!

1-Dünyanın oluşum merhaleleri.

2-Dünyanın yaratılış zamanı ve insanın yeryüzüne geliş tarihi.

3-Hz. Nuh (a.s.) tufanının öyküsü.

     Daha sonra çeliştiği yerleri araştırmaya başlıyor.[6] Dr.Bucaille İnciller hakkında şöyle söylüyor: “İncillerin günümüz ilminin getirmiş olduğu şeylerle çok az karşı karşıya geldiğini görüyoruz veya şöyle söylüyor: “Şahsen ben, İsa’nın (a.s.) cüzamlı birisine şifa verdiğine inanıyorum ancak Luka İncil’inin, söylediğini yani ilk insan ile Hz. İbrahim (a.s.) arasında yirmi nesil olduğunu kabul etmiyorum.”[7]  Başka bir yerde diyor ki: “Matta’nın hayal ürünleri, İncil’ler arasındaki çelişkiler, hakikatten uzak oluşları, ilimin getirmiş olduğu yeniliklerle uyuşmaması, metinlerin ardı ardına tahrif oluşundan, İncil’lerdeki metinlerin, insani bir hayel ürünü olduğu anlaşılmaktadır.[8] Ancak Kur’an’ı Kerim hakkında böyle bir hatırlatmaya gerek yoktur. Çünkü akıl ve ilim ile uyum içinde her geçen gün bilimsel bulguların, Kur’an’ı Kerim’in hakikatlerini ortaya çıkardığını görmekteyiz. Burada araştırmacı yazar Dr.Bucaille’nin sözüne dönerek şöyle söylediğini hatırlatıyoruz: “Kur’an ile ilim arasındaki ortak bakış açıları özellikle de sözün uyumluluk ve uyumsuzluk üzere olup olmadığını beyan etmekte hayret verici bir şekildedir.[9]

          Dr.Bucaille şöyle söylüyor: ‘‘Aşağıda belirtildiği üzere Kur’an’ın konularının çeşitliliği, yıldızların yaratılışı, dünya hakkındaki görüşler, hayvanlar, bitkiler ve insan üremesi bu metinle ilk kez karşılaşan şahısın ilgisini çekmektedir.

          Oysaki Tevrat ve İncil’in birçok büyük bilimsel yanılgılara düştüğünü görmekteyiz. Kur’an’ı Kerim’de ise böyle hataları görmemekteyiz. Bu olay Kur’an’ı Kerim hakkında insaflı davranan kimselere şu soruyu yöneltmemize neden oldu; nasıl oluyor da miladi yedinci yüzyılda Kur’an’ın yazmış olduğu şeyler bugün, günümüz ilmi ile uyuşmaktadır?[10]

Sonuç

Kur’an ayetleriyle Tevrat ve İncil’e baktığımızda ve tarafsız ilim adamların itiraflarını göz önünde bulundurduğumuzda,  Kur’an’ın ilime olan bakış açısı ile Tevrat ve İncil’in ilime olan bakış açısının yerden göğe kadar fark ettiğini görmekteyiz. Ancak önemli olan şu ki, bu olayın tesiri İslam’ı ve Müslümanları da tehdit etmektedir. Çünkü miladi yedinci yüzyıldan sonra Avrupa’da ilim ve din çelişkisi, gündeme damgasını vurdu. Bu nedenle felsefeciler tarafından dine yoğun bir saldırı başladı. Ancak bu saldırılarda Kur’an, Tevrat ve İncil arasında hiçbir fark gözetmediler. Bu düşünce tarzı yavaş-yavaş, İslami ülkelere sızdığında aydın görüşlü Müslümanlar dinin ilim ile çeliştiğine inandılar.

          Her halükarda, Tevrat ve İncil’in ilim ile olan uyuşmazlığı orta çağda Avrupalıların Engizisyon mahkemelerini oluşturmalarına neden oldu ve birkaç asırda, batıda bu düşüncenin karşısında olan yanlış ideolojiler kendisini göstererek tüm dünyaya yayıldı. Bu yanlış ideolojilerin yıllarca insanlığın düşüncelerini kirlettiğini bugün dahi görmekteyiz. Gerçekte Kur’an’ı Kerim’in bu asırdaki bilimsel tefsiri, batılıların dine ve ilahi dinlerin mukaddes kitaplarına saldırmalarına karşı kendini savunmaktadır. Biz bu bilimsel tefsirin tarihine değineceğiz.

c- Burada batılı büyük ilim adamlarının ve beşeriyetin önde gelen isimlerinin sözlerini örnek olarak kısaca hatırlatacağız.

          Fransız prof. Henry Korben şöyle diyor: “Muhammed’in (s.a.a.) ideolojisi hurafe ve Kur’an’ı ilahi vahiy olmasaydı, asla insanlığı ilime davet etmeye cesaret edemezdi. Hiçbir düşünce tarzı Muhammed (s.a.a.) ve Kur’an kadar ilime davet etmemiştir. Çünkü Kur’an’da dokuz yüz elli kez ilim, fikir ve akıl bahisleri söz konusu edilmiştir.”[11]

         O Fransız filozof ve yazar şöyle diyor: “Kur’an ve İncil’i dindar olmayan birisine sunacak olursak onun birincisini seçeceğine eminim. Çünkü Muhammed’in (s.a.a.) kitabının görünüşte öğretmiş olduğu düşünce tarzı akıl ölçüleriyle yeterli derece de uyuşmaktadır.”[12]

         Avrupalı bilim adamı Dinuret: “Avrupa’nın astronomi, felsefe ve matematik ilimlerinde ilerlemesine sebep olarak, Kur’an’dan alıntı yapıldığına ve Avrupa’nın İslam’ın bir şehri olduğuna itiraf etmenin bize farz olduğunu söylüyor.”[13]

         Fransız Krinye şöyle diyor: “Ben tıp, sağlık ve doğal ilimlerin Kur’an ayetleriyle olan irtibatını araştırdığımda bu ayetlerin günümüz ilmiyle her yönden tamamen uyarlı olduğunu gördüm. Her hüner ve ilim sahibi, öğrenmiş olduğu hüner ve ilimi Kur’an ile kıyaslayarak karşılaştırdığında eğer garezi yoksa ve aklıselim biriyse kuşkusuz İslam’a yönelecektir.”[14]

Ali Haydar Veziroğlu

.........................................................................................................................................................................................................................................................

[1] -Rabıta’i-ilm ve din s.12 Orta çağda Engizisyon mahkemeleri beş milyon kişiyi papanın emir ve buyruklarına aykırı hareket ettikleri için idam etti veya zindanlarda çürümeye terk etti. 1481-1499 yılları arasında 18 yıl zarfında 10220 kişiyi yaktılar. 

[2] - Kamusu kitabi mukaddes, James Hack s.617.

[3] - Aynı kaynak s.326

[4] - Kıtabi mukeddes risaleyi evvel be Girnitan babı evvel ayet 19-20

[5] - Kitabi mukaddes sıfri peydayeş babı sevvum ayet 4-8

[6] -Kitabi mukayese miyani Tevrat, İncil, Kur’an ve ilm, Dr. Bucaille, tercüme, Mühendis Zebihullah Debiri s. 3955

[7] -Kitabi mukayese miyani Tevrat, İncil, Kur’an ve ilim, Dr. Bucaille, tercüme, Mühendis Zebihullah Debiri s. 118

[8] - Aynı kaynak s.151

[9] - Aynı kaynak s.153

[10] - Aynı kaynak s.166

[11] - Kur’an ve digeran, Seyid Ali Ekber Sadakat s. 15

[12] - Kur’an ve digeran, Seyit Ali Ekber Sadakat s.16

[13] - Aynı kaynak s. 22

[14] - Aynı kaynak s. 44