AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA24.COM
Çarşamba

27 Şubat 2019

17:49:24
930967

Ali Haydar Veziroğlu

Din ve İlim İrtibatı Nasıldır?

Örneğin; kesin ve yakini dini önermeler Galileo’nin teorileri dünyanın sabit oluşunu batıl etti.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA - Her ne kadar bizim konumuz Kur’an ve deneysel ilimler olsa da konuyu genel anlamda tüm dini konuları içerecek şekilde gündeme getirmek zorundayız. Bu konuyu dine veya özel bir kitaba sınırlandırmamalıyız. Ancak sonuç itibarıyla Kur’an ve ilim rabıtası noktasına varmalıyız. Her ne kadar bu geniş bir konu olsa da bunun kendisi bir kitapta konu edilebilir. Ancak biz kısa olarak bu konuyu bize yolu açacak hadde ele alabiliriz.

                        Giriş

 Asırlar ve yüzyıllar boyu âlimler ve din adamları birbirlerinden ayrı değillerdi. Bazen bir kişi filozof, mütekellim, şair, edip, fakih ve doktor olabiliyordu. Bu metodun pratikteki neticesi ilimlerin ve onların konularının karışmasına ve her birinin diğeri hakkında görüş belirtmesine sebep oldu.

            Yavaş-yavaş zamanla pozitif ilimler ve felsefe dinden ayrıldı. Ancak ortak ve özel noktaları belirlenmedi. Onların dakik olarak irtibatı belirsizlik içinde kaldı. Bundan dolayı çeşitli ilim adamları din ile pozitif ilimlerin dakik bir şekilde sınırlarını çizerek aydınlatmaya çalıştılar. Bu yolda birçok zahmetler çekildi ve çeşitli teoriler sunuldu, bazıları da içtenlikle deneysel ilimleri, felsefeyi ve dini kurtarma iddiasıyla meydana çıktılar. Biz kısa ve öz olarak onların görüş ve teorilerini inceleyeceğiz.

İlim ve din irtibatı hakkında iki konu birbirinden ayırt edilmelidir

1- İrtibatın tür ve gerekliliği

2- İlim ve dinin birbirleri üzerindeki tesirleri

            Biz şimdilik birinci konudan bahsedeceğiz. İlim ve dinin birbiri üzerindeki tesirlerini konunun devamında inceleyeceğiz. Eğer doğru bir esas üzere taksim edecek olursak bu şekilde söylememiz gereklidir: İlim ve din hakkındaki ihtimalleri söylemek gerekirse aşağıdakilerden ibarettir.

            Öyleyse biz ilim ve din arasında dört tane irtibattan söz edebiliriz:

1-İlim ve din çelişkisi.

2-İlim ve din çakışması.

3-İlim ve dininmutlak surette ayrılığı.

4-İlim ve din uyuşması.

                Şimdi ilim ve din arasındaki dört tane teoriyi genişçe inceleyeceğiz.

                        A-İlim Ve Din Çelişkisi

Bazıları pozitif ilimlerin konularının, dini konuların bir bölümü olduğu düşüncesindeler. Çünkü din Allah (c.c.) tarafındandır. Her şey hakkında hatta pozitif ilimler hakkında dahi görüş belirtme hakkına sahiptir. Öyleyse pozitif ilimler ilim adamları dini tam anlamıyla takip etmelidirler. Gerçekte araştırma konularını dinden almaları gerekir. Test ve deneylerini onun çerçevesinde ilerletmelidirler. Eğer araştırmalarının sonuçları dinle muhalif olursa onu kabul etmemelidirler. Çünkü beşeri deneylerde hata mümkündür. Ancak ilahi vahiy hatasızdır.

Örneğin; eğer biyologlar insan ve onun merhaleleri hakkında araştırmada kararlıysalar, ilk önce dinin görüşünü araştırmalıdırlar. Eğer din onlara şöyle söylerse: İnsan mukaddimesiz ve evrim merhalesi olmaksızın yaratılmıştır. İnsanın evriminin önceki hayvanlardan olduğunu araştırma peşinde olmamalıdırlar. Tam aksine Fiksizm (Türlerin değişkenliği) dairesinde araştırma ve inceleme yapmalıdırlar. Bu teori Hıristiyan âleminde orta çağda kendini gösterdi, pratik olarak da uyguluyorlardı. Eğer ilim adamlarından birisi mukaddes kitabın bilgilerinin tersine bir görüş, teori veya bilimsel kanun belirtirse yargılanıyordu. Görüyoruz ki Galileo’yi dahi dünyanın hareket ettiğini savunuyor olmasından dolayı yargıladılar. Çünkü bu teori mukaddes kitabın dayanaklarına muhalifti.[1] Müslümanlar arasında tüm beşeri ilimlerin Kur’an ayetlerinin zahirinden çıkarılacağına inanan kimselerin görüşü sonunda bu meseleyle son bulacaktır. Çünkü pozitif ilimler ilim adamları bilimsel meseleleri araştırma ve tecrübe etme yerine onları Kur’an’dan elde edebilirler. Çünkü her şey Kur’an’da vardır. Çünkü Kur’an doğal meselelerin neticesinin nereye varacağını belirliyor.

Araştırma: Biz bu sözün dayanaklarını geçmiş konularda reddettik Kur’an’ın zahirini, dini bilgilerin, pozitif ilimlerin aslının insanın hidayeti ile irtibatlı olduğunu ispatladık. Doğal ilimlere her ne kadar işaret etse de doğal ilimleri tüm detayıyla beyan etmiyor, beyan etme çabasında da değildir. Ancak Hıristiyanlık âleminde zamanla mukaddes kitabın tahrif olmadığı, ilahi kitap olmaktan ziyade tam aksine onu yazanların düşünceleri olduğu sonucuna vardılar. Diğer taraftan da pozitif ilimler dini hüküm ve konularla çerçevelenip sınırlandırılıp kısıtlanamaz. Aksi takdirde pozitif ilimlerin ilerlemesi yavaşlayıp durabilir. Ian Barbour’un bu cümlesine dikkat edin: “Mukaddes kitap hakkındaki araştırmaların ilerlemesi vahiy hakkında yeni yolların ortaya çıkmasına sebep oldu. Almanya’da daha sonrasında İngiltere’de üniversitelerde daha sonra da ilim havzalarındaMukaddes kitabın nassı tahlil için kullanıldı.Aynı metotlar, tarihi ve edebi araştırmalar, bunların benzeri eski senetlerin araştırılması da normaldir. Tevrat’ın ilk beş kitabı geleneksel olarak Hz. Musa’nın (a.s.) kendisine mensuptur, ancak araştırmalar sonucunda birkaç müellif ve yazara ait olduğu nişaneleri ortaya çıktı. Tekrarlanmış dakik öykülerin incelenmesi, yöntem farklılığı, sözcükler ve düşünce yapısı, bu kitapların bulundukları heyetin birkaç rivayetten oluşarak muhtelif zamanlara ait olduğuna işaret etmektedir.  .

Mukaddes kitaba yeni bir bakış tarzıyla baktığımızda, görüş belirme yerleri, eski çağ yazarların ferdi alakaları, bu tür metinlerdeki hedefleri, bunun yanında çevre ve bunların yaşamış olduğu asrın tarihsel istekleri atfedilmiştir.[2]

B-Din Ve İlim Çelişkisi

Bu teoriye göre ilim ve din çelişki içerisindedir. Herkes birini seçmelidir. Çünkü pozitif ilimler ilerledikçe mukaddes kitapla daha fazla zıtlık oluşmuştur. Öyleyse din ve ilim arasında gerçek manada çelişki vardır.

Örneğin; kesin ve yakini dini önermeler Galileo’nin teorileri dünyanın sabit oluşunu batıl etti. Darwin teorisi de Hz. Âdem’in (a.s.) yaratılış öyküsünü itibardan düşürdü. Böylelikle tarihsel araştırmalar mukaddes kitabın vahiy oluşunda şüpheye veya onların tarihlerinin yanlış olduğunun sabitleşmesine sebep oldu.[3] Bu teori dinin insanın afyonu olduğunu kabullenecek derecede ilerledi. Hatta eski Sovyetlerdeki Marksizm düşüncesine sahip olan ekoller hâkimiyeti ele geçirerek dini ortadan kaldırmaya çalıştılar. Bu tür çalışmaların Avrupa’da orta çağ ve Engizisyon mahkemelerinde örneklerine rastlayabiliriz.

Ali Haydar Veziroğlu

ABNA24.COM

....................................................................................................................................................

[1] - İlm ve Din, Abbas Ali Serefrazi s.17

[2] - İlm ve Din, Ian Barbour, tercüme, Bahauttin Horremşahi s.130-131

[3] - Tevrat, İncil, Kur’an ve ilm, Dr.Bucaille s.39