AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA24.COM
Salı

5 Mart 2019

19:32:30
931919

Ali Haydar Veziroğlu

Tüm İlimlerin Kuran’ı Kerim’de ''Mevcut Olmadığına'' İnanan Kimselerin Delilleri

Bu zahiri, bazı Kur’an müfessirleri açıkça inkâr etmişlerdir. Bu konuda hayret verici olan bu müfessirler arasında Kur’an’ın bilimsel tefsirinde önde gelen isimlerin yer almasıdır. Örneğin; Seyit Muhammet Reşit Rıza

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA - 1- Kur’an, insanı din, ahlak ve terbiyeye hidayet eden bir kitaptır. İnsanları Allah’ı tanımaya ve faziletlere hidayet etmek için nazil olmuştur. Batıl inançlardan uzak olsunlar diye, insan hak ve hukukunu genel olarak beyan etmiştir. Çünkü insanlar ilahi hükümlere riayet ettikleri müddetçe sağlam bir yaşama sahip olabilirler, insan cihanı tanıyarak, tabiatın marifetine dayanarak, dünya ile Allah arasındaki rabıtayı aydınlatarak halkın Allah’a karşı daha iyi bir inanca sahip olmasına sebep olabilir. Bununla beraber Kur’an deneysel, akli ve nakli ilimlerin tüm meselelerini genişçe formülleri ile birlikte beyan etme zorunluluğunda değildir, tam aksine ilahi ayetlere yeryüzünde, gökyüzünde ve melekût âleminde gezinti için, ilahi yaratılış hakkında düşünceye dalmaya işaret ederek, insanların terbiye ve tezkiye hedefine nail olmasına değinmektedir.

Bazı müfessirlerin de söylediği gibi her şeyin Kur’an’da açıklanmasından maksadın halkın hidayeti için dini meseleler olduğu uzak bir görüş değildir.[1] Sözün kısası şu ki, Kuran’ın hedefi insanın manevi olarak terbiyesidir ve bu yolda tüm deneysel olan, olmayan maarifleri beyan etmesine gerek yoktur. Çünkü insan akıl ve hissetme gücüne sahiptir ve kendisi deneysel ve bilimsel meseleleri elde edebilir, buna ilave olarak ilimin insanın manevi terbiyesinden ayrılmaz olduğunu görmekteyiz. Görüş sahibi üstatlardan birisi şöyle söylüyor: “Kuran’ın bilimsel bir meselede görüş belirtmesine gerek yoktur. Çünkü Kur’an bilimsel meseleleri açıklama mekanizması değildir. Elbette bilimsel bir noktaya değinerek bir söz buyurmuşsa ve Kuran’ın lafızları doğru olarak ona şahitlik etmişse haktır ve bu konuda herhangi bir söze gerek yoktur.[2]

2- Her şeyin Kuran’da mevcut olduğuna dair olan ayetler dikkate alınacak türden değildir, yani tüm beşeri ilimlerin ve tüm dini bilgilerin geniş bir şekilde Kuran’da mevcut olduğunu söyleyip genelleme yapamayız, bu zahirin ortadan kalkması için üç tane şahidimiz vardır:

a-Bu dış zahiri görünüş bilinenin aksinedir. Çünkü birçok meselede günümüz ilmi örneğin; kimya, fizik ve matematik formülleri,  Kuran’ın zahirinde mevcut değildir. Bu konuyu Kuran’ı baştan sona kadar dikkatlice okuyan birisi anlayabilir.

b-Bu zahiri, bazı Kur’an müfessirleri açıkça inkâr etmişlerdir. Bu konuda hayret verici olan bu müfessirler arasında Kur’an’ın bilimsel tefsirinde önde gelen isimlerin yer almasıdır. Örneğin; Seyit Muhammet Reşit Rıza, bu

 

وَمَا مِنْ دَابَّةٍ فِى الْاَرْضِ وَلَا طَائِرٍ يَطيرُ بِجَنَاحَيْهِ اِلَّا اُمَمٌ اَمْثَالُكُمْ مَا فَرَّطْنَا فِى الْكِتَابِ مِنْ شَیْءٍ ثُمَّ اِلى رَبِّهِمْ يُحْشَرُونَ

 

“Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve kanatlarıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki sizin gibi o da bir cinse mensup olmasın. Biz, kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık, sonra da hepsi Rablerinin tapısında toplanır.”[3]

 

ayeti kerime hakkında şöyle söylüyor: “Kitaptan maksat ilahi ilim veya Levh’i Mahfuz ise ayeti kerimenin genel olarak zahiri mahfuzdur. Ancak kitaptan maksat Kur’an ise göz önünde tutulan şey, ilahi hidayet ve dini bir konudur. Öyleyse hidayet kapsamına giren her şey Kuran’da beyan olmuştur. Tüm mevcut ilimlerin Kuran’da olduğuna inanan bazı kimselerin söylediğini hiçbir sahabe ve tabi’in ve diğerleri söylememiştir ve hiç kimse bunu kabul etmemektedir. Geçmiş kitaplarda olan her şeyi akıla, nâkile ve lügate ters düştüğü halde, onların hak olduğunu savunandan başkası kabul etmez.[4] Tantavi kendi tefsirinde “Li Kulli Şey’in” cümlesini dinsel önermeler olarak bilmektedir.[5]

        Ebu İshak İbrahim b. Musa eş-Şatibi ( 790.h-k.) “el-Muvafigat”, kitabında ayetlerin zahirini şiddetle inkâr etmektedir.[6] Dr. Zehebi de “et-Tefsir ve’l- Müfessirun”, kitabında bu konuda onunla aynı görüşü paylaşmaktadır.

c-Ayeti şerifte geçen “kitap” kelimesi hakkında birkaç ihtimal üzerinde durulmaktadır. Onlardan birisinin Kur’an olduğudur. Öyleyse kesin bir dille tüm her şeyin, dini ve dünyevi ilmin ve maarifin Kuran’da mevcut olduğunu söyleyemeyiz. Ancak müfessirlerin ayeti kerimede geçen kitap hakkındaki görüşleri aşağıdakilerden ibarettir:

1-Kitaptan maksat Kuran’ı Kerim’dir. Öyleyse tüm din ve dünya işleri Kur’an’da mevcuttur veya kitaptan maksat Kuran’ı Kerim’dir, ancak sadece dini ve şer’i meseleler Kuran’da mevcuttur, çünkü “Mecmau’l-Beyan”[7], “Keşşaf”[8], “el-Mizan’’[9]tefsir kitaplarında bu şekilde belirtilmiştir.                                                                            2- Kitaptan maksat Allah katında geçmiş ve gelecek tüm olayları kapsayan Levh’i Mahfuz’dur, çünkü bazı Şia[10] ve Ehl’i Sünnet[11] tefsirleri buna değinmişlerdir.               

3- Ayeti kerimede “ma ferretna fi’l-kitabi min şey’in” kitaptan maksat eceldir. Yani hiçbir şeyi terk etmedik, sadece onun ölümünü farz kıldık,[12] bu ihtimali ayeti kerimede “ve la ratbin vela yabisin illa fi kitabin mubin” ayetinde söz konusu etmişlerdir[13] ve “Mecmau’l- Beyan”, bundan başka görüşü zikretmiştir.

4- Kitaptan maksat Allah’ın ilmidir. Çünkü bazıları buna değinmişlerdir.[14]

5- Burhan tefsir”,indeki bazı hadislerde kitaptan maksadın, açıklayan imam olarak belirtildiği görülmüştür.[15]

3-Acaba Kur’an ayetlerinin doğal, deneysel ilimler ve doğa tanımaya işaret etmesinden maksat, geometri ve kimya formüllerinin keşfi ve beyan edilmesi midir? Yoksa geometri asıl olmayıp, asıl konular yanında fer’i konular olarak mı gündeme getirilmiştir? Burada birçokları Kuran’daki bilimsel örneklerin mevzu bahis olmadığı inancındalar. Yani sadece örnektir ve hedef, ilim öğretmek değildir, tam aksine örneği başka bir hedef için getirmiştir.

            Bu konudan daha sonra ayrıca bahsedeceğimizden dolayı delillerin ve görüşlerin açıklanmasından vazgeçeceğiz. Bu Kur’an ayetlerini kimya, oto sanayi ve geometri ilimlerini bulmak için, şahit getirmek zayıf bir dayanaktır. Aslında yukarıda söz ettiğim konu hakkında kanıt olarak sunulamaz. Örneğin;“Refiu’d-Derecat”  ayeti kerimesi, dairenin 360 derece oluşuyla hiçbir alakası yoktur. Kur’an ayetlerinin akli ve nakli dayanak olmaksızın bir konuya nispet verilmesi kendi görüşüne dayalı bir tefsirdir.

            Burada dairenin derecesi matematiksel bir itibar ve sözleşmedir ve ayeti kerimede daireye işaret etmemektedir 360 rakamının kullanılması ebcet rakamlarından olduğuna delil değildir, Kuran’ın ebcet harflerine göre nazil olduğuna dair hiçbir akli delil bulunmamaktadır. Evet, bazı Kuran ayetleri bazı ilimlere işaret ederek ilime teşvik etmektedir. Bazen de Kuran’ın herhangi bir konuya işareti insanın o alandaki ilime hayret duymasına sebep olmuştur. Ancak bu olay tamamen farklı bir olaydır, hiç kimse terzi, oto ve uçak sanayi formüllerin tamamının Kuran’dan geldiğini iddia edemez.

 4- Kuran’ı batınları masum imamların (a.s.) geçmiş ve gelecek ilimlerin ve tüm bilgilerin kaynağının Kur’an yoluyla olduğuna veya Feyz Kaşani’nin Kur’an hakkında buyurduğu gibi, sebeplerin kaynak ve icat edici yapı taşlarına ilişkin ilim hakkında birkaç şekilde cevap verebiliriz:

a-Ayeti kerimede geçen kitap kelimesinin tefsirinde ihtimalleri sıralarken bazılarının kitabı imam, levh’i mahfuz veya ilahi ilim olarak mana ettiklerini görmekteyiz. Bu tefsir, problemleri çözmüştür. Çünkü ilim ve maarif, açıklayıcı imamın yanındadır. Tüm ilimler, ilahi ilimde veya levh’i mahfuzdadır. Öyle ki peygamberin (s.a.a.) ve masum imamların (a.s.) bundan haberleri vardır. Bununla beraber tüm ilimlerin Kuran’da mevcut olduğu meselesi söz konusu değildir. Hadislerde, Allah’ın kitabına işaret edilmesi levh’i mahfuz ve ilahi ilimdir. Buna ilişkin dikkat çekici kanıt ise hadislerde Kur’an değil Allah’ın kitabı olarak gelmesidir.

b-Kuran’ın batınının ve masum imamların ilminin, Kuran’ın zahiri ilmi ile olan alakasının aynı şey olduğu ihtimali vardır. Yani tüm beşeri bilgiler ve ilim ile ilgili ilahi hükümler ilahi ilimle ilgilidir. Örneğin; fizik ve kimyanın Kuran’ın batınında olmasından, bahsederken bu konuyu ilgili ayetlerden ve bazı hadislerden elde etmek mümkündür.[16] Çünkü bu hadisler helali, haramı ve ceza uygulamasını örnek olarak getiriyor. Daha sonra halkın genel ihtiyaçlarını belirtiyor. Öyleyse bundan maksat halkın hidayeti ve dini ihtiyaçları olabilir. Her ne kadar peygamber (s.a.a.) ve masum imam’ın (a.s.) beşeri maarif ve ilimlere olan ilmi Kur’an, vahiy ve ilham yoluyla olsa dahi söz konusu olan bu ayetlerin bu konu hakkında delil olarak sunulup sunulmayacağıdır.

c-Burada tafsil görüşünü savunarak şöyle diyebiliriz:

1- Kuran’ın zahiri, insanların anlamaları, dini bilgilerin beyanı ve insanın hidayeti için gerekli olan şeylerden ibarettir. Öyleyse Kuran’ın zahirinin hedefi günümüz ilmini tüm ayrıntılarıyla beyan etmek değildir.

2-Tüm ilimler (dini maarif ve gayrisi) Kuran’da yer almaktadır. Ancak muhatabı peygamber (s.a.a.) ve masum imamlar (a.s.)’dır.  Sadece onlar bu ilimleri çıkararak ele getirebilirler. Yani Kur’an her şeyi açıklayandır ama bu bilgiler peygamber (s.a.a.) ve onun vasilerine özeldir.

            Bu konuda merhum Allâme Tabatabâi’nin celbedici bir görüşü vardır.

 

وَيَوْمَ نَبْعَثُ فى كُلِّ اُمَّةٍ شَهيدًا عَلَيْهِمْ مِنْ اَنْفُسِهِمْ وَجِئْنَا بِكَ شَهيدًا عَلى هؤُلَاءِ وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَانًا لِكُلِّ شَیْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرى لِلْمُسْلِمينَ

 

“Her ümmete, kendi cinsinden bir tanık getireceğiz ve seni de bunlara tanık tutacağız ve biz, sana her şeyi açıklayıp anlatan ve Müslümanlara hidayet, rahmet ve müjde olan kitabı indirdik.”[17]

 

 O, bu ayeti kerime hakkında şöyle buyuruyor: “Bütün şeylerden maksat zahiri olarak hidayet ile alakalı olan şeylerdir. Yani halkın yaratılış, mead, güzel ahlak, ilahi şeriat, kıssalar ve öğütler hakkında ihtiyaç duyduğu her şeye Kur’an hidayet etmiş ve beyan etmiştir. Biz Kuran’ın zahiri lafızlarından maksadının bu konu olduğunu anlamaktayız. Ancak geçmiş ve gelecekteki tüm ilimlerin Kur’an’da mevcut olduğuna dair hadisler de nakledilmiştir. Eğer bu hadisler doğruysa tibyandan maksat genel olarak lafzı nişaneleri kapsamak olacaktır. Öyleyse lafzı nişaneler yoluyla olmayan, bir şeye işaret ederek sırları keşfedecektir. Çünkü sıradan akıl sahiplerinin onlara ulaşması mümkün değildir.[18] Bunlarla beraber eğer Kur’an’ın batınından ve masum imamların ilminden maksat bu şekilde olursa bizim bahsimizden dışarıdadır. Çünkü ihtilaf bu mevcut Kuran’ın zahirini ve peygamberin (s.a.a.) ve masum imamların (a.s.) hadislerini göz ardı ettiğimizde tüm beşeri ve dini ilimleri kapsayıp kapsamadığındaydı? Eğer peygamber (s.a.a.) ve masum imamlar (s.a.) Kur’an’ın batınından ve şifrelerinden tüm ilimleri elde ediyorlarsa, bunun bizim konumuzla hiçbir alakası yoktur. Tam aksine bu konu hakkındaki iki görüşü toplamaktadır. Başka bir değişle burada iki konu var:

1- Tek nokta olarak acaba Kuran’ın zahiri, bu kelimeler, lafızlar ve örfi manayı tüm dini, beşeri, maarif ve ilimleri, örneğin: kimya ve fizik ilimlerini kapsadığını delil olarak sunabilir mi sunamaz mı? Elbette hiç kimsenin böyle bir şeyin delil olarak sunulamayacağından şüphesi yoktur.

2- Acaba Kuran’ın batınını ve şifrelerini peygamberin (s.a.a.) ve masum imamların (a.s.) ilmini göz önünde tutarsak tüm dini ve beşeri ayetlere vakıf olduğuna kanıt olabilir mi olamaz mı? Kuran’ın batını ve masum imamların (a.s) ilmi hakkında Kur’an yoluyla gelen hadisler sahih olursa onların kabulünde şüphe yoktur.[19] Bu konu kâmil ve tamdır. Ancak bizim konumuzun dışındadır.

5- Tüm beşeri ilimlerin Kuran’da mevcut olduğunu söyleyemeyiz. Buna başka bir delil de şudur,  bu görüşe göre sorunlar ve sayısız özürler ortaya çıkacaktır ki onlara değineceğiz:

a-Bu tarz düşüncenin tehlikesi kendi görüşüne dayalı tefsir ve tevildir. Çünkü Kur’an tüm ilmi meseleleri açıklamamıştır ve tüm meselelerin Kuran’da olduğunu söyleyen kimse bazı ayetleri tevil ve yorumlamak zorunda kalacak, ayetleri sahih ve aydın olan manasından saptıracak ve Kuran’ı tersine tefsir edecektir. Hâlbuki peygamber (s.a.a.) ve masum imamlar (a.s.) kendi görüşüne dayalı tefsirden sakındırarak ateş vaadinde bulunmuşlardır.

b- Hidayet ve açıklayıcı olan Kuran’ın özet, belirsiz ve sırları keşfedilmemiş bir kitap olarak gösterilmesine sebep olacaktır. Çünkü birçok ilim ve bunların teferruatı Kuran’da bulunmamaktadır. Bu sebepten dolayı bazıları ısrarlarını arttırarak yavaş-yavaş Kuran’ın zahirini anlamadıklarını ve bizim için delil olmadığını söylemek zorunda kalmışlardır.

c-Taassup, katılık, karşı tarafa iftira, bu düşüncenin getirisidir. Çünkü Kuran’da yer alan birçok bilimsel konu, ispatlanacak türden değildir. Bu sebepten dolayı bazıları delilsiz yorum yaparak muhalifler karşısında iftiraya yelteniyorlar.[20]

d-Kuran’ın lafızları, lügatte şer’i terimlerde ve belirtilen örfi manada belli bir manaya sahiptir. Kuran’ın tüm ilimleri kapsadığını söylersek Kuran’ın nazil olduğu zamanda inen lafızların gelecek nesillerde yeni manalara geleceğini (örneğin: fizik ve kimya formülleri gibi) kastetmişler demektir ve bu görüş akıl sahibi hiçbir insan tarafından doğru olarak benimsenmeyecektir. Çünkü Araplar belli bir anlayış ile belirli lafızları hitap olarak belirlemişlerdir ve bu lafızlardan bin yıl sonraki manaları kastetmişlerdir.[21]

e-Çünkü günümüz ilmi, görüşlere açık, değişme ve hata yapabilme özelliğine sahiptir. Her geçen yıl da bir teoriyi iptal etmekte ve yeni bir teoriyi sunmaktadır. Öyle ki bu teoriler bazen birbirleriyle zıtlık içermektedir. Kur’an bu teorilerle tatbik edilerek tüm ilimlerin Kuran’da olduğu söylenirse Kur’an ayet ve lafızları bu afetle karşı karşıya kalacaktır. Hâlbuki Kur’an batıldan uzaktır.[22]

Sonuç

Şimdiye kadar işlemiş olduğumuz konulardan Kur’an ayetlerinin zahirinin tüm beşeri ilimleri içermediği sonucuna varmaktayız. Eğer birileri Kuran’ın batınını peygamberin (s.a.a.) ve masum imamların (a.s.) ilmini dikkate alarak bu olayın ispatına çalışırsa bu bizim bahsettiğimiz konunun dışındadır. Bunun ilmi peygambere (s.a.a.) ve masum imamlara (a.s.) has ve özeldir. Kuran’da bazı ilim ve bilimsel konuların anlaşılabilir olacağına işaret edilmiştir. Gelecek konuda Kuran’ın hedeflerini bilimsel örnekler vererek araştıracağız. Ancak tüm ilimler Kuran’da belirtilmemiştir. Örneğin: Nahl suresi 89 ve En’am suresi 38 ve 59. ayetlerinin değinmek istediği nokta, halkın dini ve hidayeti için gerekli olan her şey Kuran’da genişçe veya özet olarak belirtilmiştir. Burada din kardeşlerimizin dikkatli olmalarını hatırlatmak zorundayız. Bu gibi ayetler halkı kandırmak ve bilimsel ilerlemelerin ve deneysel araştırmaların önünün alınmasına veya bazılarının bilimsel çalışmalarda tembellik etmesine vesile olmamalıdır. Emperyalist güçler bu ayetlere sarılarak tüm ilimlerin ilkinin ve sonunun, beşeri maarifin, Kuran’da mevcut olduğu zihniyetini icat ederek Müslümanları yeni ilimleri araştırmada ve keşfetmede uzak durma planları yaparak onlara musallat olmak için onların cahilliğinden kendi menfaatleri doğrultusunda yararlanabilirler. Müslümanlar yeni ilimlere ve bilimsel alanlardaki ilerlemelere muhtaçtır. Peygamber (s.a.a.) ve Ehl’i Beyt’in hidayeti doğrultusunda saadet ve kemal zirvelerini birbiri ardınca fethedebilirler.

Ali Haydar Veziroğlu

ABNA24.COM

.................................................................................................................................................

[1] - Mecmau’l-Beyan tefsiri c: 4 s. 298

[2] - Mearifi Kur’an, Üstad Misbah Yezdi

[3] - En’am suresi / 38

[4] - el-Menar tefsiri c. 7 s. 395

[5] - el-Cevahir tefsiri, Tantavi c.8 s. 130

[6] - et-Tefsir ve’l-Müfessirun c. 2 s. 489

[7] - Mecmau’l-Beyan tefsiri c. 4 s.298 ve c. 6 s. 380

[8] - el-Keşşaf tefsiri c.2 s. 628

[9] - el-Mizan tefsiri c.14 s. 325

[10] - Mecmau’l-Beyan tefsiri c. 4 s. 298

[11] - el-Keşşaf tefsiri, Zamahşeri c. 2 s. 21 ve s. 31

[12] - Mecmau’l-Beyan tefsiri c. 4 s. 298

[13] - Mecmau’l-Beyan tefsiri c. 4 s. 311

[14] - el-Keşşaf tefsiri, Zamehşeri c. 2 s. 31

[15] - el-Burhan tefsiri c. 1 s. 529

[16] - el-Burhan tefsiri c. 1 s. 524

[17] - Nahl suresi /89

[18] - el-Mizan tefsiri c. 14 s. 1325

[19] - Biz burada hadislerin senet ve metnini araştırma çabasında değiliz, bizim konumumuzlada hiç bir ilgisi yoktur. Bu konu kendi yerinde araştırılmalıdır.  Birçok rivayet bu konuda nakledilmiştir. 

[20] - Rabıta’i-İlim ve din, Abbas Ali Serefrazi s. 49

[21] - et- Tefsir ve’l-Müfessirun c. 2 s. 491

[22] - et- Tefsir ve’l-Müfessirun c. 2 s. 492