AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA
Çarşamba

17 Nisan 2019

09:04:12
937228

Hazreti Ali Ekber’in Doğum Yıldönümü Münasebetiyle

Vicdanlı hiçbir düşünüre, bu saygın ailenin en büyük onuru olan "Ebu’l-Hasan Ali Ekber"in azameti gizli değildir. O, döneminin yeganesi, akıl ve fazilet timsali, zamanın dâhisi, Hz. Peygamber’i gösteren kamil bir ayna, Kerbela şehidi, İmam Hüseyin’in (a.s) kalbinin sakinleştiricisiydi.

Ehlibeyt (as) Haber Ajansı ABNA - Vicdanlı hiçbir düşünüre, bu saygın ailenin en büyük onuru olan "Ebu’l-Hasan Ali Ekber"in azameti gizli değildir. O, döneminin yeganesi, akıl ve fazilet timsali, zamanın dâhisi, Hz. Peygamber’i gösteren kamil bir ayna, Kerbela şehidi, İmam Hüseyin’in (a.s) kalbinin sakinleştiricisiydi.

Şaban'ın on birinci günü, “Ali Ekber” ve “Şebihu’r-Resul” lakabıyla tanınan Hz. Peygamberin ve Emirulmüminin’in torunu ve İmam Hüseyin’in oğlu Ali bin Hüseyin el-Ekber’in doğum gününe denk gelmektedir.

O, Kerbela vakasında vardı ve kahramanca inancını ve sadakatini kanıtladı ve babası, kardeşi, amcaları ve kuzenleri ile birlikte şehit edildi.

O hazretin doğum günü, "Genç Günü" olarak adlandırıldı ki gençler Seyyidu’ş-Şüheda’nın elinin altında terbiye edilen bu büyük sahsiyetin yaşamının muhtelif boyutlarından ahlak, edep ve yiğitlik dersi alabilsinler.

Aşağıda Hazreti Ali Ekber’in doğum günü münasebetiyle onun yaşamıyla ilgili kısa bir açıklama takdim edilmektedir.

Şaban ayının 11. günü İmam Hüseyin’in (a.s) değerli ve azametli evladı Hazreti Ali Ekber’in doğum yıldönümüdür. O büyük şahsiyetin kişiliği hakkında konuşmak ve yazmak çok zordur; çünkü onun azametli şahsiyetini gerektiği gibi idrak edebilen ve sonra onu yazan veya söyleyen çok az kişi vardır.

Değerli ve büyük alimler, güçleri yettiği kadarıyla ve elde olan kaynaklar verdiği imkanlar dahilinde bu büyük şahsiyet hakkında kısaca bazı açıklamalarda bulunmuşlardır.

Hazreti Ali Ekber’e özel kitap yazan alimlerden bir tanesi Allame Ayetullah Seyyid Abdurrezzak  Musevi Mükerrem’dir. Bu kitaba Ayetullah Meraşi Necefi takriz yazmıştır.

Doğum

Hazreti Ali Ekber’in şahadet anında kaç yaşında olduğu hususunda ihtilaf vardır. Kanıtlara ve belgelere dikkatle anlaşılan odur ki o, -İmam Seccad’ın da açıkça ifade ettiği gibi- yaş bakımından İmam Seccad’dan büyüktür; bu açıdan Osman’ın hükümeti zamanında doğmuştur.

Buna göre İmam Seccad’ın Kerbela hadisesi zamanında yaşının 30 olduğu varsayılırsa Hazreti Ali Ekber’in yaşı otuzun üzerinde olacaktır.

Ama tarihçi ve araştırmacıların çoğunun görüşü onun şehadet anında 27 yaşında olduğu yönündedir ve doğum tarihini Osman’ın hükümeti döneminde hicretin 33. yılında Şaban’ın 11. günü bilmişlerdir.

Babası ve Aile Büyükleri

Babası, makam, ilmi ve manevi şahsiyeti anlatılamaz olan İmam Hüseyin'dir. İmam Hüseyin (a.s) Şiilerin üçüncü imamıdır ve Allah Resulünün (s.a.a) Allah tarafından atanmış üçüncü halife ve vasisidir ve insanlardan cinlere kadar tüm Müslümanların onun ilahi imamet ve hilafetine inanmaları ve ona itaat etmeleri gerekmektedir.

Hazreti Ali Ekber’in babası denildiği gibi İmam Hüseyin’dir, dedesi İslam Peygamberi Hazreti Muhammed ve İmam Ali’dir, nenesi Hazreti Hatice ve Hazreti Fatıma’dır. Yine amcası ikinci İmam olan İmam Hasan’dır. Diğer bir amcası Kamer-i Beni Haşim Hazreti Ebulfazl Abbas’tır ki Kerbela’da Hazreti Hüseyin’in alemdar ve bayraktarı ve onun evlatlarının sakisi idi; çok değerli, vefalı, şefkatli ve samimi olan “Babu’l-Havaic” lakaplı eşsiz bir amca.

Annesi, Sakif kabilesinden “Leyla”dır. Sakif kabilesi büyük ve önemli Arap kabilelerindendir. Leyla’nın babası Urve bin Mesud Sakafi’nin oğlu “Ebu Merre”dir. Halası ise Ebu Süfyan’ın kızı ve Hazreti Peygamber’in (s.a.a) eşi “Ummu Habibe”dir. Muaviye, Leyla’nın dayısıdır ve Yezid de dayıoğludur. Hazreti Ali Ekber, İmam Hüseyin’in ilahi hilafet ve imametine inanıyordu ve ona itaati vacip biliyordu. Eğer o, dayıları olan Beni Ümeyye hükümetine doğru yönelseydi, yalnızca şehit olmaktan kurtulmaz, hükümette önemli makamlara, mala ve servete de ulaşırdı. Ama o hiçbir dünyevi mal ve makama itina etmedi ve hak maarif ve İslam dinini savunmak için kanının son damlasına kadar direndi ve sonunda şehadet makamına nail oldu.

Ali Ekber’in Kerbela’da düşman karşısında okuduğu hamasi şiirlerde açıkça şöyle diyor: “Ben babamı savunuyorum ve Alevi bir Haşimi genç gibi cihat ediyorum”. Yani ben, Beni Haşim’den ve Alevi olduğum için iftihar ediyorum; Emirulmüminin Ali’nin imametini savunuyorum ve onun torunuyum.

Urve bin Mesud Sakafi’nin “Ebu Übeyde Sakafi” adında bir kardeşi vardı. O, İslam’ın büyük komutanlarındandı ve şehit oldu. Kerbela intikamcısı “Muhtar Sakafi”, Ebu Übeyde’nin oğludur. Buna göre Muhtar, Hazreti Ali Ekber’in annesi Leyla’nın babasının amcaoğludur.

Muaviye’den Ali Ekber’e Övgü

Leyla’nın annesi Muaviye’nin kız kardeşiydi. Bu bakımdan Ali Ekber Muaviye’nin yeğni sayılmaktadır.

Muaviye, Hazreti Ali Ekber’i yanına çekebilmek için bir gün taraftarlarının arasında şöyle dedi: Kimin hilafete layık olduğunu biliyor musunuz? Herkes, sen, dediler. Muaviye ise, hayır, hilafete layık olan tek şahıs Ali Ekber’dir; çünkü Beni Haşim’in cesareti, Beni Ümeyye’nin cömertliği ve Sakif’in iftiharı onda toplanmıştır, dedi.

Hazreti Ali Ekber’in Annesi Kerbela’da mıydı?

Yezid, Leyla’nın dayıoğlu olduğu için bazıları onun Kerbela’da oluşunu ve esir olarak Şam’a gittiğini uzak bir ihtimal saymışlardır; çünkü Yezid’e yakın kimselerden sayılmaktadır. Ama Allame Habibullah Kaşani, Tezkeretu’ş-Şüheda kitabında Hazreti Ali Ekber bölümünde iddia etmiştir ki: “Eldeki birçok belge gösteriyor ki Leyla Kerbela vakasında vardı ve Ali Ekber’in şehadetini idrak etmiştir. Hazreti Ali Ekber savaş meydanına giderken ilk önce annesi ile vedalaştı ve daha sonra meydana gitti ve şehit oldu. Annesi evlat acısına sabretti.”

İsim Koyma

İmam Hüseyin (a.s) babası Emirulmüminini çok seviyordu; bu yüzden en az üç evladın “Ali” ismiyle adlandırdı. İlk erkek evladının adını Ali koydu. İkinci evladı olan İmam Seccad’ın adını da “Ali” koydu. Diğer bir evladının adını da Ali koydu. Onları birbirinden ayırt etmek için “ekber”, “vusta” ve “esgar” isimlerini ekledi. Bu bakımdan o, Ali Ekber, imam Seccad Ali Esgar ve altı aylıkken şehit düşen oğul ise Ali Asgar unvanıyla adlandırıldı. İmam Seccad’a (a.s) niçin babanız oğullarının adını Ali koymakta ısrar ediyor diye sorulduğunda Hazret şöyle cevap veriyor: “Çünkü babamın ona çok ilgi ve sevgisi vardır; eğer 100 erkek evladı olsaydı yine onların adını Ali koymak isterdi.”

 

Çocukluk ve Gençlik Dönemi

Evladın baba üzerindeki haklarından biri babanın ona iyi bir isim seçmesidir. Yine onu iyi eğitmesi, ona Kur’an öğretmesi ve ona İmam Ali’nin (a.s) sevgi ve velayetini ona öğretmesidir. Rivayette, “Evladınızı Ali bin Ebu Talib’in muhabbeti ile eğitin”, denilmiştir. İmam Hüseyin (a.s) ona “Ali” gibi güzel bir isim seçti ve onu İslam sünnetler, edep ve ahlak üzere eğitti. Ayrıca ona İslam’ın temel öğretilerinden olan Emirulmüminin Ali (a.s) ve diğer imamların imamet ve velayetine inanmayı öğretti ve onu İslam’ın asil maarifi ile doyurdu; öyle ki Hazreti Ali Ekber alimler ve muhaddisler zümresinde zikredilmiştir. Eğer onun doğum yılını hicri 33. yıl kabul edersek İmam Ali (a.s) döneminde 7 yıl yaşamıştır ve eğer daha öncesinde kabul edersek bu müddet daha fazla olacaktır. Hazreti Ali Ekber’in Emirulmüminin’den doğrudan hadis naklettiği bildirilmiştir. İmam Hasan (a.s) ile de takriben 17 yıl birlikte yaşamıştır. Bazı araştırmacılara göre İmam Hasan’ın (a.s) onun eğitiminde etkin bir rolü olmuştur.

Evliliği

Hazreti Ali Ekber, sünnet-i nebeviye uygun olarak genç yaşta evlenmiştir ve evlat sahibi olmuştur. Onun için nakledilen ziyaretnameye göre birkaç tane erkek evladı olmuştur. Çünkü onda “evlatların” tabiri kullanılmıştır. Ama onun neslinden geriye kalanların olup olmadığı bildirilmemiştir.

Ali Ekber ve İmam Hüseyin

Hazreti Ali Ekber, ömrünün başından sonuna kadar babası İmam Hüseyin’in yanında olmuştur. İmam Hüseyin onu mükemmel bir eğitimden geçirdi; o da kabiliyetli birisi olması hasebiyle babasının irşatlarından en iyi şekilde istifade etti ve ona tam olarak itaat etti. İlmi, ahlaki ve manevi boyutlarda o kadar hızlı bir şekilde ilerledi ki Aşura günü savaş meydanına doğru giderken İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: “Allah’ım! Şahit ol ki meydana öyle bir genci gönderiyorum ki dış görünüş, ahlak ve konuşma bakımından Peygambere en çok benzeyendir. Ne zaman peygamberi ziyaret özlemi duysak bu gence bakardık”.

Evet, Ali Ekber sanki Peygamberi gösteren bir aynaydı, şekli, hareketleri ve yüzü Allah’ın peygamberine en çok benzeyendi. Ahlak ve manevi özellikler bakımından da Allah Resulüne en çok benzeyendi. Konuşması ve mantığı da Allah Resulüne en çok benzeyen kişi idi.

Hazreti Ali Ekber’in Cesareti

Beni Haşim kabilesi yiğitlik ve cesaretle tanınmışlardır. Muaviye’den naklettiğimiz sözde de o, Ali Ekber’in cesareti hakkında konuşurken Beni Haşim’in yiğitliğine istinat etmiştir. Ebu Halik Ömer bin Sad’ın ordusundaki tarih yazarı idi. O savaşta meydana gelen hadiseleri yararak İbn Ziyad’a gönderiyordu. Ona, Aşura günü savaş meydanında her iki ordu arasında en yiğit olan kimdi, diye soruldu. Dedi ki: Bana göre en yiğit ve cesur kişi Ali Ekber idi. Susuzluğun şiddetine rağmen öyle bir savaşıyordu ki benzeri yoktu. Eğer susuz olmasaydı nasıl bir yiğitlik sergilerdi. Ona sordular: İmam Hüseyin’in başına gelen en zor ve ağır musibet hangisiydi? O, İmam Hüseyin’in başına beş ağır musibetin geldiğini ve hepsinin Ali Ekber’le alakalı olduğunu söyledi. Elbette bu iddia Ebu Halik’in şahsi görüşüdür. Elbette şunu da unutmamak gerekir ki Ehlibeyt’ten gelen rivayetlere göre her asrın en yiğit ve kahramanı o asrın imamıdır. Buna göre Aşura günü her iki ordu arasından en yiğit ve cesur kişi İmam Hüseyin’in kendisidir. Ama onun dışında araştırmacılar Hazreti Ali Ekber’in Aşura günü çok yiğit ve kahraman bir şekilde korkusuzca savaştığı nakledilir. Hazreti Ali Ekber düşmana o kadar şiddetli bir şekilde saldırıyor ve onlardan o kadarını öldürüyordu ki artık onlar da dayanamaz bir hale geldiler.

Defnedilmesi

İmam Hüseyin (a.s) ve ashabının şehadetinden sonra Beni Esed kabilesi, İmam Seccad’ın emriyle şehitleri yerlerine defnettiler. İmam Zeynulabidin (a.s) Ali Ekber’in olan şiddetli bağından dolayı onun İmam Hüseyin’in mübarek bedenin ayak tarafında yanına defnedilmesini emretti. Bugün İmam Hüseyin’in (a.s) mübarek türbesinin altı köşeli olmasının nedeni Hazreti Ali Ekber’in mübarek kabrinin imamın ayak tarafında olmasıdır.

ABNA24.COM