AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı Abna
Cumartesi

4 Mayıs 2019

16:02:10
939515

Kur’an açısından orucun dünya yaşamındaki etki ve bereketleri

Kur’an’a göre insanın bir nimetten hayır şeklinde faydalanması için oruç tutması gerekir; çünkü oruç, elde olan nimetlerin insan için faydalı ve münasip olmasını ve onlardan faydalanmanın kemallere ulaşmasına neden olmasını sağlamaktadır.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı Abna - İnsanın bu dünyada yaptığı her işin olumlu veya menfi sonuçları vardır. Bu sonuçları tanımak, onlardan bazılarına karşı yönelim ve isteğin daha da artmasına ve menfi sonuçları olanlara karşı ise kaçınmasına neden olur. İnsanın akli temele dayalı davranışlarına baktığımızda insanın yönelim ve kaçışlarının bu iyi ve kötü etkilere dayandığı anlaşılmaktadır. Gerçi bazı insanlar, bu etkileri onayladıkları ve doğruluğuna izan ettikleri halde ya onu inkâr ediyorlar; çünkü başka maksatları vardır veya zayıf iradeli oldukları ve onayladıklarını yapamayacakları için onu yapmaktan uzak kaçıyorlar. Kur’an öğretileri, bu tabii olan akli yönelimlere dayanarak, bir işe teşvik etmek veya bir işten sakındırmak için onların iyi ve kötü sonuçlarını açıklıyor. Bu yüzden görüyoruz ki Kur’an ayetlerinde orucun birçok değişik etki ve sonuçlarına değinmiştir. Burada orucun dünyevi yaşamdaki bazı sonuçları üzerinde açıklamalarda bulunulacaktır.

1.Sorun ve musibetlerden kurtulmak: İnsan yaşamı boyunca ceza veya sınama babında çeşitli musibetlere tutulmaktadır; çünkü ilahi sünnet ve kanun, her insanın yaşamı boyunca hayır ve şer olan veya nimet veya azap olan imtihanlara duçar olması doğrultusundadır. (Ankebut/2 ve 3; Bakara/155). Yahut Allah’ın affettiği günahlar dışındaki günahların cezasını bu dünyada çekmektedir. “Size varan her musibet ellerinizin kazandıklarından dolayıdır ve Allah birçoğunu da affetmektedir”. (Şura/30)

Buna göre, çeşitli musibetlere duçar olmayan kimse yoktur. Bu musibet ve sıkıntıların giderilmesi için Kur’an bazı yollar önermiştir. Bu yollardan bir tanesi oruçtur. Şu manada ki eğer birisinin bir sıkıntı ve sorunu varsa onu ortadan kaldırmak için oruçtan faydalanabilir. Yüce Allah buyuruyor ki: “Ey iman edenler! Sabır ve namaz aracılığıyla (Allah’tan) yardım isteyin; çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara/153) “Sabır ve namaz ile yardım dileyin ve elbette namaz huşu sahiplerinden (alçak gönüllülerden-tevazulu kimselerden) başkasına ağır gelir.”. (Bakara/45)

Rivayetlere göre sabrın en önemli numunesi oruçtur; bu bakımdan mana açısında değil de tatbik açısından sabır, oruç olarak tefsir edilmiştir.

Her halükarda eğer biri bir sorun ve sıkıntıya duçar olursa ondan kurtulmak için oruçtan yardım dilemelidir. Çünkü orucun özelliklerine baktığımızda onun insanın kapasitesini nasıl artırdığı ve o sorunlardan nasıl kurtulabileceği ortaya çıkmaktadır. Elbette maksat, sadece sabırlılık için oruç yoluyla kapasitenin artması değildir; gerçekte nasıl ki istiğfar, sadaka ve namaz Allah’ın şahsa rahmetiyle bakmasına neden oluyorsa oruç tutarak da böyle bir şey gerçekleşiyor.

2.Hayırdan faydalanmak: Hayır, insanın durumu ile münasip olan her şeye denilmektedir. Kur’an’a göre, şahıs bir nimete sahip olabilir, ama o nimet onun durumuna uygun olmayıp hayır olmayabilir. Yahut bu genel nimet tarafından ona zarar gelebilir. Nasıl ki Kur’an’a göre servet, birçok insan için sarhoşluğa, rahatlığa, hayalciliğe, gurura (Kasas/76; Hadid/23), gani olma hissi, vahyi yalanlama, azgınlık ve cimrilik (Leyl/8 ve 9; Alak/6 ve 7; Abese/5 ve 6) ve bunlar gibi yanlış davranışlara ve batıl düşüncelere neden olur. Bu bakımdan nimet, her zaman hayrın numunelerinden değildir; aksine şer de olabilir.

Kur’an’a göre insanın bir nimetten hayır şeklinde faydalanması için oruç tutması gerekir; çünkü oruç, elde olan nimetlerin insan için faydalı ve münasip olmasını ve onlardan faydalanmanın kemallere ulaşmasına neden olmasını sağlamaktadır. Hakikatte nimetin hayra doğru yönelimi oruç tutmakla gerçekleşir.

Kur’an’a göre, oruç tutmanın kendisi hayrın numunelerindendir; çünkü oruç, yemek ve cinsellik gibi bazı maddi faydalanmalardan mahrumiyete neden gözüken zahirinin aksine, batında insanın nefsini dizginleyip yönetimi ve sabrını artırma yoluyla nefsani isteklerin etkisi ve onun ağır baskıları altında kalmadan nimetten daha iyi bir şekilde faydalanmasını sağlar. Hatta aklı esas alarak nimeti öyle bir şekilde kullanabilir ki oruç tutana en fazla faydayı sağlar. Bu bakımdan Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de orucun oruç tutan kimse üzerindeki dünyevi etkisi hakkında açıkça şöyle buyuruyor: “(Oruç sadece) sayılı günlerdir. Sizden kim hasta veya yolculukta olursa, diğer günlerde tutmadığı günler sayısınca oruç tutmalıdır. Oruca gücü yetmeyenler ise oruç yerine her gün için bir yoksulu doyurur. Kim gönülden kendi isteğiyle bir hayır işi yaparsa, bu onun için daha hayırlıdır. Ve (bu şekilde gönülden, kendi isteğinizle, Allah’ın bu emri karşısında kalbinizde hiçbir hoşnutsuzluk olmadan) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır, bunu bir bilseniz… (Bakara/184)

Bu ayette iki tür hayra işaret edilmiştir: bunlardan birisi orucun kendisinde olan hayırdır ve ikincisi oruç tutmakla insana nasip olan hayırdır. Gerçekte Kur’an’a göre, oruç tutmanın kendisi hayrın numunelerindendir; yani dünyevi ve uhrevi kemallere ulaşmak için insana münasip bir nimettir. Oruç, insanın oruç yoluyla hayır ve münasip şeylerden faydalanmasına neden olmaktadır. Misal olarak oruç, bedenin sağlıklı olmasına neden olmaktadır ve bunun kendisi insan için hayırdır. Aynı şekilde oruç, insanın aklının gazap ve şehvet gibi nefsani isteklerine hâkim olmasını sağlamaktadır ve bunun kendisi ruhun sağlığının nedenidir. Gerçekte orucun etkileri her iki beden ve ruh sağlığı alanında kendisini göstermektedir. Kim bedensel ve ruhsal bakımından sağlıklı olmak istiyorsa oruca beden ve ruh sağlığına neden olan bir amil unvanıyla bakmalı ve ona önem vermelidir. Bu bakımdan Kur’an, oruç hakkında sabır tabirini kullanıyor; çünkü aklın nefsani isteklere karşı sabırlı olup galip olmasını sağlayacak etken oruçtur. Aynı şekilde orucun beden sağlığına faydası hakkında rivayette şöyle gelmiştir: “Oruç ile bedeni atıklardan ve pisliklerden temizliyorsun.”

Ehlisünnet rivayetlerinde de Peygamber’den (s.a.a) nakledilen zayıf bir hadiste şöyle gelmiştir: “Oruç tutun ki sıhhatli olasınız”. Bu hadis zayıf olsa da ve Şii kaynaklarında gelmemiş olsa da Şii kaynaklarında gelen diğer rivayetlerle örtüşmektedir ve uyum içindedir.

3.Şükür ve gönül genişliği: Kur’an’a göre şükür sadece nimeti artırmakla kalmaz, insanın varlıksal kapasitesini de artırmaktadır; öyle ki daha önce faydalanamadığı şeylerden faydalanabilecek bir kapasiteye ulaşır. Kur’an’a göre oruç, ameli şükrün numunelerindendir ve oruç tutan gerçekte oruç tutmakla Allah’ın nimetlerine karşı şükrünü yerine getirmektedir. (Bakara/185)

Doğal olarak şükrün neticelerinden bir tanesi varlıksal genişliktir. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “(Ve hatırlayın) hani Rabbiniz ilan etmişti ki: “Eğer şükrederseniz elbette sizi artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım pek şiddetlidir.” (İbrahim/7)

Bu ayette nimeti artıracağım demiyor, aksine sizin varlığınızın aslını artıracağım buyuruyor ve bunun dönüşü insanın gönül genişliğidir ve çeşitli boyut ve etkileri vardır. Elbette bunun manası nimetin şükrüyle nimetin artmayacağı değildir; zira nimetin korunup artması doğal bir şeydir. Ama nimetin şükrünü yerine getirmek ve oruç tutmakla gerçekleşen insanın varlıksal artışıdır ki terimsel olarak buna gönül genişliği veya varlıksal genişlik denilmektedir.

4.İlahi takvanın etkilerinden faydalanmak: Kur’an’a göre, İslam kanunu ve şeriatı çerçevesinde yapılan her ibadet insanın takvaya ulaşmasına neden olur. (Bakara/21) bu temelde Yüce Allah orucun etkisini açıklarken şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere vacip kılındığı gibi, size de vacip kılınmıştır. Belki (bu sayede) korkup sakınırsınız.” (Bakara/183)

Bu ayetten anlaşılan şu ki oruç tutmanın kendisi takvanın numunelerindendir; yani eğer biri takvalı olmak isterse oruca diğer vacipler ve haramlar gibi önem vermelidir. Çünkü ilkesel olarak ilahi takvadan bahsederken vacip ve haramların aksine davranmak söz konusu olamaz. Takvalı kimse her zaman ilahi emirlere göre amel etmeye çalışır ve vacipleri yapmak ve haramları terk etmek bunlardandır. Elbette böyle amel etmek umumi takvadan başkası değildir. Zira takvanın iman gibi dereceleri vardır (Maide/63); ama hususi takvada insan vacip ve haramlara ilaveten müstehap ve mekruhlara da dikkat eder. Nasıl ki daha has takva, Allah’ın rızasını kazanmak için mubahlara önem vermeği ve onlardan bazısını terk etmeği gerektir ve Ramazan ayında oruç tutmak, bu has takvayı oruç tutan için gerçekleştirir.

Bakara suresinin 183. Ayet-i kerimesinden anlaşıldığı kadarıyla mümin tuttuğu orucuyla sonuçlarından faydalanacağı bir takvaya ulaşır. İlahi takvanın sonuç ve etkilerinden bazıları şunlardır: İlahi özel talim (Bakara/282), mali ve gayri mali sorunlardan kurtulma, beklenmedik nimetlerden faydalanma (Talak/2 ve 3) hak ve batıla nispet kapsamlı ve tam bir marifet, kötülüğün iyiliğe dönüştürülmesi, başkalarının kötü bakışını iyiye dönüştürmek, Allah’ın ve insanların onun hata ve günahlarını affetmeleri (Enfal/29). Her halükarda mali ve dünyevi sorunu olan kimse oruca sorunları çözen bir etken olarak bakabilir ve bu yolla mali ve dünyevi sorunlarını halledebilir.

5.İlahi yardımlardan faydalanma: Orucun diğer maddi ve dünyevi faydalarından bir tanesi, Allah’ın aşikâr ve gaybi yardımlarıdır. Yüce Allah, Bakara suresinin 45 ve 135. ayetlerinde açıkça müminlerden namazdan ve en kâmil numunesi oruç olan sabırdan yardım alınarak Allah’ın inayetine ulaşılmasını istemektedir. İmam Sadık’tan (a.s) ayet hakkında şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Sabırdan maksat oruçtur. Öyleyse insan şiddetli bir sıkıntıya düştüğünde oruç tutmalıdır; çünkü Yüce Allah, sabırdan yani oruçtan yardım dileyin, buyuruyor. Oruçtan yardım almaya tavsiye edilmesi, orucun ilahi yardımları celp edip oruç tutanın önünden sorunlarını kaldıracağına dair açık bir delildir. Bu ilahin yardımlar aşikâr ve gizli olmak üzere iki şekilde gerçekleşebilir; şöyle ki bazen hiç ummadığı bir yerden sorunu çözülür ve kriz selametle aşılır.

6.Mutluluk ve hoşnutluk: Kur’an’a göre, oruç gibi şeyler insanın gönlünün hoşnutluğuna neden olur. (Tevbe/112)

7. Tövbe ve ümitsizlikten kurtulmak: Oruç insanın ümitsizlikten kurtulup ondan korunmasına neden olur; çünkü insan oruç ile yaptığı kötü işten ve günahından tövbe eder ve Allah’a doğru dönüş yapar. Böylece tövbenin etkilerinden faydalanır. Eğer günahtan ötürü mutluluk hissetmiyorsa ve ümitsiz ise, bu durumda ümitsizlikten de kurtulur. Çünkü tövbeden duyulan mutluluk kendini gösterir ve sonuç olarak Allah’a karşı duyulan ümitsizlikten kurtulur.

Şimdiye kadar yapılan açıklamalar orucun dünya yaşamındaki etkilerinden bir bölümü idi. Bu etkilerin de kendisinin muhtelif boyutları vardır ve bu kısa makalede onların hepsine değinmek mümkün değildi; bu bakımdan bu kadarıyla yetiniyoruz.

ABNA24.COM