AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Ehlibeyt (as) Haber Ajansı ABNA
Çarşamba

19 Haziran 2019

07:15:19
952553

Hazreti Hamza'nın Şehadet Yıldönümü Münasebetiyle

Seyyidü’ş-Şüheda Hazreti Hamza

Hazreti Hamza’nın şehadet yıldönümü münasebetiyle onun yaşamı ve şahsiyeti hakkında Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt İmamlarından (a.s) kısa bir kesinti aktaracağız.

Ehlibeyt (as) Haber Ajansı ABNA - Hazreti Hamza’nın şehadet yıldönümü münasebetiyle onun yaşamı ve şahsiyeti hakkında Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt İmamlarından (a.s) kısa bir kesinti aktaracağız.

İslam tarihinin büyük şahsiyetlerinden biri Hazreti Hamza’dır. O, Kur’an ve İslam’ı savunma yolunda en üst düzeyde fedakarlık yaptı ve tevhidin şirk karşısında, Allah’a tapıcılığın putperestlik karşısında olduğu, İslam Peygamberinin (s.a.a) sadık yardımcılara ve ihlaslı hamilere ihtiyaç duyduğu şartlarda ona yardıma koştu. Emirulmüminin Ali (a.s) gibi şirk bayrağı karşısında tevhit bayrağını kaldıran Hamza bin Abdulmüttalip idi ki iman ve bağlılığını savaş sahnelerinde gösterdi. O, savaşın en zor ve en tehlikeli anlarında, hatta Peygamberin yakın ashabından bazılarının savaş meydanını terk edip dağlara sığındığı ve vadi yarıklarına saklandığı anlarda, yiğitçe mukavemet etti; bir eliyle değil, iki eliyle ve iki kılıçla Allah Resulünü savundu. Kendi vücudunu siper yaparak düşmanın Allah Resulüne karşı yaptığı ardı ardına saldırıları sonuçsuz bırakıyordu. Nihayetinde en feci şekilde değerli şehadet mertebesine ulaştı ve tarihte en büyük komutanlardan, direnişçi bir mücahit olarak en cesur ve ihlaslı mücahitlerden, İslam’ın namlı savunucu ve şehitlerinden biri olarak en yüce mertebede bir olgu unvanıyla tecelli etti.

Hazreti Hamza Kur’an’da ve hadislerde takdir edilmiş ve büyük değer görmüştür ve iftihar dolu “Seyyidü’ş-Şüheda” unvanı Allah Resulü tarafından ona verilmiş ve “esedullah” ile “esedu'r-resul” gibi güzel lakaplar alma liyakatine ulaşmıştır.

Hidayet İmamları onun şahsiyet ve fedakarlığı ile muhalifler karşısında münazara etmiş ve delil getirmiş, taraftarları arasında ise övünerek iftihar etmişlerdir. Allah Resulünün Hazreti Hamza’nın kabrinin ziyareti hususunda yaptığı teşvikleri neticesinde onun kabri ve türbesi tarih boyunca Müslümanların ziyaret merkezi olmuştur ve Müslümanlar onun ziyaretini Allah Resulünün ziyareti gibi gerekli bilmişlerdir. Onun kabrinin üzerine harem ve türbe yapılmasını, Peygamberin ve imamların haremi gibi, gerekli görülmüş ve bu konuda birbirleri ile yarışmışlardır. Bu yüzden onun değerli kabri üzerinde harem ve türbelerden oluşan büyük bir mecmua bulunmaktaydı ve onun geçmişi İslam tarihinin ilk yıllarına dayanmaktadır. Ama yüz yıla yakın bir müddet önce bu değerli türbe ve harem, Mekke ve Medine’de bulunan diğer harem ve türbeler gibi, Vahhabiler tarafından yıkılmıştır ve yerle bir edilmiştir.

Hazreti Hamza’nın seçkin şahsiyeti, onun savaş meydanındaki mücadelesi, fedakârlığı ve kahramanlığı, bisetin ilk yıllarında ve hicretten sonra yüce nübüvvet makamını savunması, yiğitçe ve mazlum bir şekilde şehit olması onun hatırasının ve faziletlerinin diğer İslami şahsiyetler gibi en büyük ve en güzel olgu ve örnek unvanıyla İslam kaynaklarına aktarılmasını ve Allah Resulünün akraba, aşiret ve ashabından olan büyük İslam şahsiyetlerinin başında beyan edilmesi gerektiriyordu. Ama ne yazık ki Ehli Sünnetin ilk hadis mecmualarına müracaat edildiğinde görülüyor ki Emevi hâkimleri, İmam Ali’nin şahsiyetinin önemsizleştirilmesinde, Ebu Talip ve Akil’in tahkir edilmesinde olduğu gibi muhtelif hedefler doğrultusunda Hazreti Hamza’nın şahsiyetinin silinmesi ve yok edilmesi hususunda daha güçlü ve derin bir çaba sarf etmişlerdir.

Emeviler İslam’ın bu önemli şahsiyetini tarihten silmek için oldukça büyük bir çaba sarf ettiler; öyle ki Uhud savaşından sadece kırk yıl sonra Muaviye’nin hilafeti döneminde onun emriyle, Uhut’ta su kuyusu kazma bahanesiyle Hazreti Hamza’nın kabrinin kazılıp naaşının başka bir noktaya intikal ettirilmesine karar aldılar; böylece onun hatırasını zihinlerden tamamen silmeye karar verdiler. Ama bu planları yenilgiye uğrayınca başka bir yol izlediler; yani bu büyük şahsiyetin faziletlerini unutturmak için  onun kültürel olarak silinmesine karar verdiler ve böylece hedeflerine ulaşarak bu değerli kişinin şahsiyetini tarih ve hadis bulutları arkasında belirsizlik halesi içinde bıraktılar.

Bu sinsi planın neticesini en sahih kaynaklardan sayılan Ehli Sünnet’in birinci derece kaynaklarında ve hadis mecmualarında açıkça görmek mümkündür. Bu acı hakikat ne yazık ki sıhah ve müsnetlere müracaat edildiğinde görülmektedir.

Örnek olarak önemli hadis kaynaklarından sayılan Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim mecmualarını gösterebiliriz.

Bu iki kitabın bir bölümünü “Kitabu’l-Fazail” bölümü oluşturmaktadır. Bu bölümde Allah Resulünün akraba, aşiret ve ashabının faziletleri yer almaktadır ve onların her birinin faziletlerini zikretmek için her birine ayrı bölümler ayrılmıştır.

Bu kitaplarda Peygamberin akrabaları bölümünde Abbas bin Abdulmuttalip, Cafer bin Ebu Talip, Abdullah bin Cafer, Peygamberin halaoğlu Zübeyr, Bedir savaşında esir düştükten sonra Müslüman olmayı kabul eden Peygamberin damadı Ebu’l-As gibi şahsiyetlerin faziletleri zikredilmiştir. Yine bu bölümde Sad bin Ebi Vakkas Peygamberin annesi Amine’nin kabilesinden olması ve Peygamberin kabile dayılarından olması hasebiyle zikredilmiştir. Ama Allah Resulünün en sevgili amcası olan Hazreti Hamza’dan hiç söz edilmemiştir! Ashabın faziletleri bölümünde de Abdullah bin Selam, Abdullah bin Ömer, Ebu Hureyre, Ebu Musa Eş’ari, ve nihayet Ebu Süfyan ve Muaviye’nin faziletleri hususunda özel ve ayrı bölüm açılmıştır; ama Peygamberin en büyük sahabesi, Allah’a hicret etmiş olan ve Allah yolunda mücadele ederek şehit olan Seyyidü’ş-Şüheda Hamza’dan hiç söz edilmemiştir. Sanki Peygamberin ne Hamza isminde bir amcası vardır ve ne de Ebu İmare adında bir sahabesi!

Diğer sahih ve müsnetler de aynı yolu izlemiş ve bunun ötesine geçmemişlerdir.

Netice olarak tarih ve hadis âleminin diğer bir mazlum şahsiyeti ile böylece aşina oluyoruz; onun şahsiyeti sadece İslam’ın birinci derece düşmanları ve küfrün önderlerinin şahsiyeti haddinde bile tanıtılmamakla kalınmamış, hatta onun şahsiyetinin suizan altında kalması için ona reva görülmeyecek ve makamına yakışmayacak nispetler verilmiştir.

Hazreti Hamza’nın Yaşamına Kısa Bir Bakış

Hamza bin Abdulmüttalip, “Seyyidu’ş-Şüheda”, “Esedullah” ve “Esedu’r-Resul” lakaplarına sahiptir ve künyesi Ebu İmare ve Ebu Yala’dır. Annesi Hale bin Vehip’tir; Peygamberin annesi Amine’nin amcakızıdır.

Hazreti Hamza, İslam Peygamberinin amcası ve sütkardeşidir; çünkü her ikisi de Süveybe ismindeki bir kadından süt emmişlerdir.

Hazreti Hamza meşhura göre İslam Peygamberinden iki yıl daha büyüktür. Tarihçilere göre o, Bisetin ikinci yılında Müslüman olmuştur.

İbn Esir ve bir grup tarihçinin nakline göre, Hazreti Hamza Müslüman olduğunu açıkladığında Kureyş liderleri Peygamberin artık güçlendiği ve İslam’ın güçlü bir savunucusu olduğu kanısına vardılar. Hazreti Hamza’nın Müslüman olasıyla Peygamber ve Müslümanlar aleyhine hazırladıkları birçok planlarından vazgeçtiler.

Hazreti Hamza, Peygamberle birlikte Medine’ye hicret etti ve ilk muhacirler safına katıldı. O, İslam’ın ilk komutan ve bayraktarıdır ki Allah Resulü tarafından Müslümanlardan bir grubun başında müşriklerin saldırısına karşılık vermek için “Seyfu’l-Bahr” isminde bir yere gönderildi.

Bedir ve Uhut gibi birçok savaşa katıldı ve Bedir’de zorlu bir imtihan vererek Kureyş liderlerinden Şeybe bin Rabia ve Tuayme bin Adiy gibi birkaç kişiyi öldürdü.

Hazreti Hamza’nın cesaret ve yiğitliği dost düşman herkesin dilindeydi; bu bakımdan Bedir ve Uhut savaşlarında her iki eliyle ve iki kılıçla savaşıyordu.

Hazreti Hamza Hicretin üçüncü yılında Uhut savaşında küfür önderlerinden 31 kişiyi öldürdükten sonra yüce şehadet mertebesine ulaştı.

Kur’an’a Göre Hazreti Hamza

Kur’an ayetlerine baktığımızda Hazreti Hamza’nın birçok ayetin en açık misali olduğunu görmekteyiz. Mesela aşağıdaki ayetlere bakalım:

“İman edip hicret edenler, Allah yolunda cihat edenler ve onları barındırıp yardımda bulunanlar var ya; işte gerçek müminler ancak onlardır. Onlar için mağfiret ve bol bir rızık vardır.” Enfal/74

“Göklerin ve yerin mirası yalnızca Allah’a ait olduğu halde, size ne oluyor da Allah yolunda infak etmiyorsunuz? İçinizden fetihten önce infak edenler ve savaşanlar (diğerleriyle) bir değildir. Onlar, derece ve makam bakımından sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktürler. (Bununla birlikte) Allah, hepsine de iyilik (iyi bir mükâfat) vadetmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” Hadid/10

Bu ayetlere bakıldığında Hazreti Hamza’nın bu ayetlerin en açık mısdaklarından olduğu anlaşılmaktadır; en zor durumlarda iman, düşman karşısında Allah Resulüne yardım edip barındırmak, fetihten önce Müslümanların ilk safında olmak, canını ihlas tabağına koyarak Allah yolunda sunmak ve bu yolda şehit olmak gibi özelliklerin hepsi ve daha fazlası Hazreti Hamza’da görülmektedir.

Hazreti Hamza hakkında diğer bazı ayetler de vardır; misal olarak birkaçını zikrediyoruz:

“İşte bu ikisi Rableri hakkında tartışıp çekişen iki düşman gruptur. Ama inkâr edenlere gelince, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir ve başlarının üzerinden ise kaynar su dökülür.” Hac/19

Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim, Sünen-i Tırmizi ve İbn Mace gibi birçok hadis kaynağında Hazreti Ebuzer’in şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Bu ayet iki grup hakkında nazil olmuştur: Bir grup İslam’ın candan savunucu ve hamisidir ve diğer grup ise İslam’ın kinli ve zorlu düşmanları. Birinci grupta Emürulmüninin Ali (a.s), Hamza ve Ubeyde; ikinci grupta Velid, Utbe ve Şeybe gibi Kureyş’in liderleri vardır ve bunlar Bedir savaşında karşı karşıya geldiler.

Peygamber bu ayetin inişinden sonra şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde bu üç kişi müminler arasında büyük bir gerdanlık gibi olacaklardır ve diğer üç kişi kâfirler arasında büyük bir gerdanlık gibi olacaklardır.”

“Müminlerden kimi kişiler vardır ki, Allah’a verdikleri söze sadakat gösterdiler. Onlardan kimi vardır ki, adaklarını yerine getirip şehit oldular ve kimi de vardır ki, (şehadeti) beklemektedirler. Onlar (sözlerinde) hiçbir değişiklik yapmadılar.” Ahzap/23

Bu ayeti kerime de İmam Bakır’dan nakledildiğine göre, İmam Ali, Hazreti Hamza ve Cafer hakkında nazil olmuştur. “adaklarını yerine getirenlerden” maksat Hamza ve Cafer’dir ve “bekleyenler”den maksat ise Ali bin Ebu Talip’tir.

Ayetlerin iniş sebebini beyan eden hadislerde diğer bazı ayetlerin de Hazreti Hamza hakkında olduğu buyurulmuştur. Şimdi bu ayetlere işaret diyoruz:

“Ey iman edenler! Allah’tan korkup sakının ve doğrularla beraber olun/doğruların yanında olun.” Tevbe/119

“Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve salihlerle birliktedirler. Onlar ne güzel arkadaştır!” Nisa/69

“Kim Allah’ın karşısına/huzuruna çıkmayı arzuluyorsa, elbette Allah’ın belirlediği vakit mutlaka gelip çatacaktır. O, işitendir, bilendir. Kim cihat/mücadele ederse, ancak kendisi için cihat/mücadele etmiştir. Hiç şüphesiz Allah, elbette âlemlerden müstağnidir.” Ankebut/5-6

Peygamberin Hadisinde Hazreti Hamza

İslam Peygamberi (s.a.a) Hazreti Hamza’nın faziletleri hakkında birçok hadis buyurmuşlardır. Şimdi bunlardan birkaç tanesine işaret ediyoruz:

Şeyh Saduk Hazreti Selman’dan şöyle nakletmektedir: Allah Resulünün vefatıyla sonuçlanan hastalığı döneminde hazretin yatağının yanındaydım. Bu sırada Hazreti Fatıma (s.a) içeri girdi. Değerli babasında şiddetli zafiyeti gördüğünde gözyaşlarını dökmeğe başladı. Allah Resulü kızını teselli etmek için Allah’ın Ehlibeyt’e olan lütuf ve inayetlerinden bahsetti. Bu nimetlerden bazılarını saydı ve şuraya ulaştı: Kızım! Biz Allah’ın kendilerine altı özellik verdiği bir Ehlibeyt’iz ki geçmiş ve gelecekteki hiç kimseye bunlar verilmemiştir: Peygamberimiz enbiya ve peygamberlerin efendisidir ve o senin babandır; bizim vasimiz vasilerin efendisidir ve o senin kocandır; şehidimiz şehitlerin efendisidir ve o Hamza bin Abdulmuttalip’tir ve o senin babanın amcasıdır.

Hazreti Fatıma (s.a) şöyle buyurdu: “Ey Allah Resulü! Acaba o sadece onunla birlikte şehit olanların mı efendisidir?”

Peygamber (s.a.a) buyurdu: “Hayır, enbiya ve vasiler dışında gelmiş geçmiş tüm şehitlerin efendisidir.”

Şimdi burada İslam Peygamberinden (s.a.a) Hazreti Hamza hakkında nakledilen diğer bazı rivayetlere işaret ediyoruz:

“Kardeşlerimin en mahbubu Ali bin Ebi Talip’tir ve en mahbup amcam Hamza’dır.”

“Birisi Allah Resulünü huzuruna vararak, ey Allah Resulü! Benim bir oğlum oldu; ismini ne bırakayım? Allah Resulü, isimler içinden en çok sevdiğim isim olan Hamza ismini bırak, diye buyurdu.”

“Kıyamet gününde bizim içimizden dört kişi dışında kimse binekte değildir. Abbas bin Abdulmuttalip, ey Allah Resulü! O dört kişi kimdir, diye sordu. Allah Resulü buyurdu: Ben Burak’a binmiş olacağım, amcam Abdullah bin Abdulmuttalip ki Esedullah, Esedu’r-Resul ve Seyyidü’ş-Şüheda’dır benim deveme binmiş olacak ve kardeşim Ali cennet develerinden bir deveye binmiş olacak.”

İbn Hacer Askalani naklediyor: “Allah resulü amcası Hamza’nın parçalanmış bedeninin yanında oturarak ona şöyle hitapta bulundu: Ey amca! Allah sana rahmet etsin, sıla-ı rahimde ve hayır işleri yapmada çok çalışkan idin.”

“Kıyamet gününde amcam Hamza sevenlerinden cehennemi uzaklaştıracaktır.”

İmamların Hadislerinde Hazreti Hamza

İmamların hadislerinde de Hazreti Hamza’nı faziletleri hakkında birçok övgü bulunmaktadır. Mesela Emirulmüminin Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Yüce Allah bizim ailemizde yedi kişiyi yarattı ki yeryüzünde onlar gibisini yaratmamıştır. Geçmiştekilerin ve gelecektekilerin efendisi ve hatemu’l-enbiya Allah Resulü bizdendir. Vasilerin en üstünü olan onun vasisi de bizdendir. İki torunu Hasan ve Hüseyin torunların en üstünüdür ve amcası Seyyidü’ş-Şüheda Hamza ve meleklerle birlikte uçan Cafer ve Kaim (a.f.) bizdendir.”

İmam Hasan (a.s) Muaviye’ye hitaben şöyle buyurmaktadır: Allah Resulünün davetini kabul eden kimselerden amcası Hamza ve amcaoğlu Cafer vardır. Her ikisi de Peygamberin ashabından bir grupla birlikte şehit oldular; ama Allah onların hepsinin içinden “Seyyidü’ş-Şüheda” olarak Hamza’yı seçti ve Cafer’e iki kanat verdi ve onunla melekler arasında özgürce uçmaktadır. Onlara verilen bu iki imtiyaz onların manevi makamları ve Allah Resulüne olan yakınlıklarından ötürüydü. Yine Allah Resulü Hamza ile şehit olanlar içinden sadece onun cenazesine 70 defa namaz kıldı.”

Hazreti Hamza’nın faziletleri hakkında Allah Resulü (s.a.a) ve Masum İmamlardan onlarca hadis nakledilmiştir ki bu hadislerin hepsinin bu kısa yazıda aktarılması mümkün değildir. Bu bakımdan daha fazla bilgi için daha geniş kitaplara müracaat edilmelidir.

ABNA24.COM