AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Ehlibeyt (as) Haber Ajansı ABNA
Perşembe

27 Haziran 2019

07:55:14
955486

İhavanu’l-Müslimin’in Yanlışları ve Muhammed Mursi’nin Hataları

Mursi Bey Ulusal Tekfiri-Selefi seminerine katıldı; orada Şiiler rafizi, mürtet ve kâfir sayıldı. O, bu haince saldırı ve Selefi Tekfirilerin “Arz-ı Kinane” ve “Fatimiler” mıntıkasında Şiiler aleyhine işledikleri feci cinayetler karşısında sustu ve hiçbir tepki vermedi ve itiraz etmedi.

Ehlibeyt (as) Haber Ajansı ABNA - İran’ın Mısır’daki Temsilciliğinin Eski Başkanı Seyyid Hadi Husruşahi “İhvanu’l-Müslimin ve Muhammed Mursi’nin Yanlış ve Hataları Neydi?” başlıklı bir makale kaleme aldı.
İhvan hükümetinin devrilmesi ve sonrasında Muhammed Mursi’nin hapse atılması ve ölmesi hakkında tüm boyutlarıyla ve yakından inceleme yapabilecek en iyi kişi Seyyid Hadi Husruşahi’dir. Bu bakımdan İhvan ve Mursi hakkındaki birçok önemli hakikati aydınlatacak bu makaleyi okurlarımızla paylaşıyoruz.


Tanışma Geçmişi
Mısır’ın meşru cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi iki defa Kahire’de görmüş idim.
Bir defa Müslüman Kardeşlerin beşinci mürşidi Şeyh Mustafa Meşhud’un vafatından dolayı yapılmış başsağlığı merasiminde gördüm. Şeyh Mustafa Meşhud ile uzun bir dostluğumuz vardı; o, İslam mezhepleri arasında yakınlaştırma taraftarıydı ve Şii-Sünni işbirliğinden yanaydı. Bizim davetimiz üzere bir defa da İran’a gelmiş ve Filistin konferansına katılmış idi.
Bu başsağlığı merasiminde Mısırlı seçkin siyasi şahsiyetler ve Müslüman Kardeşlerin özellikle İrşat Mektebi üyeleri katılmıştı. Bu arada ben İhvan’ın sonraki mürşidi Memun Hudeybi’nin yanında oturmuş idim. Bu sırada bir kardeş gelerek yanımıza oturdu. Huzeybi beni ona tanıttı ve dedi ki: “Üstat Hadi İran İhvanındandır”. Onu da bana tanıttı ve dedi ki: “Muhammed Mursi kardeş de İrşat Mektebi üyelerindendir”. Tanışma bitti ve doğal olarak başsağlığı merasiminde geniş olarak bir konu üzerinde konuşma fırsatı olmaz.
Bir müddet sonra İhvan’ın sonraki Mürşidi Mübarek Ramazan ayında İhvanın geleneksel ve umumi iftarında beni de davet etti. Benim Kahire’deki resmi görevimin bitmesi ve bunun Mısır dışişleri bakanlığına bildirilmesinden ötürü bu daveti kabul edebildim. Bu bakımdan bunun sonuçları İran-Mısır ilişkilerine yansımadı. İkinci defa bu toplantıda Muhammed Mursi’yi gördüm. Benim yanıma gelerek merhabalaştı ve İslam Cumhuriyetinin durumunu sordu ve iyi ilişkiler kurulması ve dostane görüşmeler yapılası hususundaki ilgisini beyan etti… Bu toplantıda ben İhvanın yeni mürşidi Memun Hudeybi ve Muhammed Mursi beyi İslam Birliği Konferansına katılmaları için İran’a davet ettim. Hudeybi bey kabul etti ve Mursi Bey de vahdet konferansının yapılacağı tarihte fırsat bulabilirse gelebileceğini ifade etti. Elbette diğer Mısır üniversiteleri ve el-Ezher’den davet edilenler gibi bu iki İhvanlı kardeşe Mısır Emniyetinden çıkış izni verilmedi.
Mısır olayları ve Hüsnü Mübarek hükümetinin yıkılması ve halk inkılabının zafere ulaşması birçok gelişmeye neden ki o zamanda onların gerçekleşmesini tasavvur etmek mümkün değildi. İrşat Mektebi ve İhvan daha ince yapılan tüm resmi muhalefetlere rağmen siyasi faaliyetlere ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmak için “Özgürlük ve Adalet” partisini kurmayı kabul ettiler. Bu parti İhvana bağlı olacaktı; ihvan siyasi kanununda bir hayır, kültürel ve ekonomik kurum veya cemiyet idi; bu bakımdan aleni ve kanuni olarak ülkenin siyasi meselelerine katılabilirdi. Kurum kurallarına göre Muhammed Mursi İrşat Mektebinden ayrıldı ve İhvan’ın yeni partisi Özgürlük ve Adalet partisinin genel başkanlığına seçildi. Mursi Mısır cumhurbaşkanlığı seçimlerine katıldı ve yüzde 52 oranında oy alarak bu makama seçildi. Gerçekte Mısır Müslüman Kardeşleri bu hareketle en büyük stratejik hatasını yaptı ve öyle bir meydana girdi ki önceden bunun için hiçbir hazırlığı yoktu. Ülkenin çok kötü sosyal ve ekonomik şartları halkın en azından yaşam şartlarını düzeltecek izni vermiyordu; Kahire halkının iki milyonu kabristanlarda yaşıyordu ve en alt düzeydeki yaşam olanaklarından mahrum idiler. Mursi bu şartlarda Mısır’ın cumhurbaşkanı oldu.


Muhammed Mursi Kimdir?
Muhammed Mursi İsa el-Ayat 1951 yılında Mısır’ın doğu eyaletinde el-Adva köyünde dünyaya geldi. Babası sade bir köylü idi. Mursi o köyde öğretimine başladı; ama sonraki merhalelerde Kahire’ye geldi ve büyük çabalar ve zahmetler çekerek Kahire üniversitesine girmeyi başardı ve mühendislik alanında yüksek lisans aldı. Başarısından ötürü devlet bursuyla Amerika’ya gitti ve Kaliforniya üniversitesinde mühendislik alanında doktora aldı ve o üniversitede tedrise başladı. Daha sonra Kahire, Zekazik ve Fatih üniversitelerinde üstatlık yaptı. Kaliforniya üniversitesinde uzay işlerinde elde ettiği uzmanlığından ötürü Nasa ile ilmi işbirliği yapıyordu.
Mursi Mısır’a yerleştikten sonra 1979 yılında resmen Müslüman Kardeşlere üye oldu ve kurumun siyasi kolunda faaliyete başladı. Bu bağlamda defalarca rejim tarafında hapse atıldı ve aylarca yargılanmadan Kahire hapishanelerinde tutuldu. Son defasında ihvan ve İrşat Mektebinden otuz kişi ile birlikte hapse atıldı. Ama 2005 yılında İhvan’ın da katıldığı Mısır meclis seçimlerinde meclise girdi ve İhvan vekillerinin meclisteki resmi sözcüsü olarak seçildi.
Muhammed Mursi Dr. Aziz Sıdki ile birlikte 2004 yılında “Değişim İçin Milli Cephe” partisini kurdu ve demokratik koalisyon kurumuna -40 parti ve kurumun katılımıyla- katıldı. “Siyonizm planları ile mücadele için Mısır Komitesi”nde kurucu üye idi ve bunlara ilaveten insan hakları kurumlarında ve özgürlükçü hareketlerde ciddi bir şekilde faal idi. Mecliste vekillik yaptıktan sonra cumhurbaşkanlığı için aday oldu ve ilk halk seçimlerinde birinci oldu. Ama bu, muhalifleri sakinleştirmedi ve muhalefet etmeye başladılar ve yeni hükümeti zayıflatmak için her vesileye sarıldılar. Sonunda “isyan” adı altında Muhammed el-Bradei tarafından gösteriler başladı ve ilk başta halkın yaşam şartlarına itiraz unvanıyla başlayan bu gösteriler, Muhammed Mursi hükümetini devirme gösterilerine dönüştü.
Bu sırada Hüsnü Mübarek’ten kalma ordudan Mursi’nin kendisinin atadığı genelkurmay başkanı General Abdulfettah es-Sisi darbe yaptı. Es-Sisi, Rabiatu’l-Adeviye camisinde ve et-Tahrir meydanında 3 binden fazla kişiyi katletti, 12 bin kişiyi yaraladı, ihvan üyelerinden ve taraftarlarından 30 bin kişiyi tutuklayıp hapse atarak Mursi hükümetini devirdi. Kendisini meşru cumhurbaşkanı sayan Muhammed Mursi ve onlarca İhvan liderini hapse attı. İlk önce onu cinai mahkemeye sevk etti ve yirmi ay hapse mahkûm edildi ve daha sonra askeri mahkemeye sevk edildi ve bu defa Mursi ve İhvanın onlarca lideri için idam hükmü verildi. Bu hüküm onlarca mahkûm hakkında uygulandı. Muhammed Mursi ise Hamas, Katar ve İran’a casusluk suçlamasıyla mahkemeye sevk edildi ve mahkemenin son duruşmasında bayıldı diye hastaneye kaldırıldı ve sonrasında öldüğü anlaşıldı.
Ne yazık ki altı yıl boyunca es-Sisi’nin zindanlarında tutulan Muhammed Mursi’nin hiçbir refah, sağlık ve tıbbi olanağı yoktu; hatta tek kişilik odasında yatak bile yoktu; hatta battaniye vermekten bile kaçınıyorlardı. Eşi, çocukları ve avukatı ile görüşme imkânı yoktu. Zorla getirildiği son celsede bayılıp yere yığıldığında yarım saat hiçbir şey yapmadan sadece izlediler ve yarım saat sonra ambulans geldi ve sonrasında öldüğü bildirildi. İhvan ve ailesi onun ölümünü tabii olmadığını ve kasten öldürüldüğünü bildirdiler. Biliyoruz ki aynı mahkemede Hüsnü Mübarek kötüleştiğinde hemen helikopter ile hastaneye kaldırıldı ve tedavi edilmekle kalmadı, tüm suçlamalardan beraat etti; ama Mursi?


Mursi’nin Bağışlanamaz Yanlış ve Hataları
Şimdi Mursi ve İhvan hükümetinin bir yıllık hükümeti boyunca yaptığı bağışlanamaz hataları ve İhvan’ın temel ilkelerinden nasıl sapıldığı konusuna gelelim.
Biliyoruz ki sekiz yıllık bir mücadele, hapis, sürgün ve idamdan sonra nihayet Müslüman Kardeşler ülkeyi yönetmek ve gerçek bir İslam cumhuriyeti kurmak için iş başına gelmişlerdi. Ama amelde görüldü ki bu iş için hazır değillerdi ve öyle komplikasyonlara duçar oldular ki onlardan beklenmiyordu…
Mısır’da halkın seçtiği tek cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin o kadar çok hata ve yanlışları oldu ki sadece onu listelemek bile oldukça zordur. Ama onlardan önemli bazılarına liste şeklinde işaret ediyoruz:
1. Muhammed Mursi hükümete geldikten sonra önceki rejimden kalan makamları aynı şekilde iş başında tuttu. Onların en önemlileri olan Hüsnü Mübarek’e vefalı generaller ve subaylar ve onun 30 yıllık zulüm ve diktatörlüğünün ortakları…
2. Muhammed Mursi ülkenin çökmüş ekonomisinden haberdar idi ve ilk dış ziyaretini Riyad’a yaptı; böylece Arapların irticai rehberi Beni Suud’dan yardım alabilsin; ama onlar yalan vaatlerine rağmen hatta bir dolar bile yardımda bulunmadılar. Fakat General Sisi’nin darbesinden hemen sonra ona milyarlarca dolar yardımda bulundular. Elbette daha sonra Beni Suud, Amerika ve İsrail’le birlikte Müslüman Kardeşleri terörist ilan etti.
3. Muhammed Mursi tekfiri selefiler ile özellikle “Nur Partisi” ile ki en mutaassıp ve gerici tekfiri selefiler onda toplanmışlardı, koalisyon yaptı ve onlar ile birlikte tüm milli veya muhalif güçleri dışladılar. Böylece daha düne kadar tüm İhvanı mürtet bilen kimselerle iş ortağı oldular.
4. Mursi Bey Ulusal Tekfiri-Selefi seminerine katıldı; orada Şiiler rafizi, mürtet ve kâfir sayıldı. O, bu haince saldırı ve Selefi Tekfirilerin “Arz-ı Kinane” ve “Fatimiler” mıntıkasında Şiiler aleyhine işledikleri feci cinayetler karşısında sustu ve hiçbir tepki vermedi ve itiraz etmedi.
5. Muhammed Mursi Suriye İhvanının Suriye Baas hükümetiyle ihtilafında babaca arabuluculuk yapacağına aptalca tutum takınarak Suriye’nin Kahire’deki elçiliğini kapattı ve Suriye devleti ile ilişkilerin kesildiğini ilan etti. Elbette bu iş Mısır Milli Güvenlik Kurulunun işiydi, cumhurbaşkanının değil.
6. Mursi mantıksızca yaptığı bir konuşmasında Suriye ve Irak’ta Alevi ve Rafizi hükümetlerinin yıkılmasını istedi! Onun hangi makamla başka devletlerin devrilmesini istediği malum olmadı.
7. Muhammed Mursi 15 Şaban’da katledilen Şeyh Hasan Şitah, iki kardeşi ve misafirlerinin katlinin faillerinin cezalandırılması hususunda kusurlu davrandı… Şeyh Hasan Şitah aslen Mısırlı bir âlimdi ve Kahire Şiilerinin rehberliğini yapıyordu. O, Hüsnü Mübarek zamanında defalarca İran için casusluk gibi mesnetsiz suçlamalarla tutuklanmış ve hapse atılmıştı… Ama Mursi döneminde katledildi ve onunla beraberindekilerin cenazesi Kahire sokaklarında sürüklendi ki diğerlerine ibret olsun!
Mursi Bey, İhvanın ilk mürşidi Şeyh Hasan el-Benna’nın Kahire’de kurulan İslam mezheplerini yakınlaştırma kurumunun ilk kurucularından olduğunu unutmuştu. Bu kurum el-Ezher şeyhi olan Şeyh Şeltut’un fetvasıyla Şiileri İslam mezheplerinden biri olarak tanıtmıştı ve onların âlimlerinin fetvasına göre amel etmeyi caiz ilan etmişti.
8. Mursi bey, Kahire’de yaptığı konuşmalarının birinde selefilerin, Beni Suud’un ve İslam birliğinin diğer düşmanlarının ilgisini çekebilmek için Alevileri ve Rafızileri mürtet ilan etti. Elbette onun tarafından mürtet hükmünün verilmesinin hiçbir akli ve şeri delili yoktu. Mursi ne zaman “müftülük” makamına oturmuştu da mürtetlik hükmü veriyordu!
9. Mursi bey, İslam ülkeleri liderleri toplantısında Tahran’a yaptığı ziyaretinde tüm Müslümanları vahdete davet edeceğine sözlerini halifelerin isimlerini zikrederek başladı. Hiç şüphesiz bu girişim Beni Suud’u, Mısır selefilerini ve irticai Arap gruplarını hoşnut etmek için yapılmıştı; yoksa uluslararası bir toplantıda hiçbir akıllı kişi böyle konulara girmez. O, bu toplantının sonunda yaptığı kısa konuşmasında Alevi Suriye devletinin yıkılmasını istedi ki bu girişim hiçbir sağlıklı mantıkla uyuşmamaktadır.
10. Muhammed Mursi, İran’a yaptığı ziyaretinde İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei ile görüşme talebinde bulunmak yerine vakit azlığı bahanesi ile bu nimetten mahrum kaldı. Bu da Vahhabiler, selefiler ve Beni Suud tarafından kabul görmek için yapılmıştı. Ama o, onların bir müddet sonra İsrail ve Amerika ile birlikte tüm Müslüman Kardeşleri Hizbullah, Devrim Muhafızları, Ensarullah ve diğer Müslüman güçler gibi terörist ilan edeceklerini bilmiyordu.
11. Mursi’nin ilkesel ve önemli yanlışlarından bir diğeri şuydu ki İslam İnkılabı ve bölgedeki direniş güçlerine katılmak yerine Amerika’ya ümit bağladı ve onun yardımlarını bekleyerek kendi kurumunun tüm olumlu yönlerini heba etti. Onun bu işinin sonucu olarak, en az yarım asır Mısır’daki İslami hareketin geri atılmasına neden oldu.
12. Mursi dönemindeki en önemli hata veya ihanet şuydu ki onun hükümeti Kamp David anlaşmasını kabul ederek resmen ilan etti ve Kahire’deki İsrail elçiliğini Filistinlilere vermek yerine İsrail’e elçi ve özel temsilci gönderdi ve dostane ve kalıcı ilişkilerin kurulmasını istedi.
Acaba Enver Sadat ve Hüsnü Mübarek bundan başka bir şey mi istiyorlardı? Acaba onun eliyle genelkurmay başkanlığına atanan General Sisi bundan başka bir şey mi istiyor? Öyleyse ne yazık ki Müslüman Kardeşlerin temsilcisi olarak sizin onlarla farkınız nedir?
Gerçekte bu haince yöntem, İhvan ve Mısır’ın İsrail karşıtı inkılabının hedeflerinin mahiyetini değiştirdi. Çünkü Mısır halkı inkılap sırasında İsrail elçiliğine saldırmış ve bu elçiliği ele geçirmişti ve girişimle inkılabın mahiyetini dünyaya göstermişti. Ama Mursi cumhurbaşkanlığı döneminde başka bir yol izledi.
Hâlbuki mısır halkı inkılap yaparak Kudüs işgalcisi rejim ile ilişkilerin kesilmesine vurgu yapmıştı. Siz ise Siyonist rejimin reisine yazdığınız meşhur mektubunuzda kendinizi “Peres’in vefakâr dostu” diye tanıttınız! Mursi bu mektubunda Kudüs işgalcisi rejimin reisine “Sevgili ve Değerli dostum!” diye hitap ediyor ve Siyonistler için refah, gelişme ve rahatlık temennisinde bulunuyor ve şöyle imza atıyor: “Muhammed Mursi sizin vefalı dostunuz”.
Bu hususla ilgili olarak Siyonist gazete Haaretz’in haberine değinmek yersiz olmayacaktır. Bu Siyonist gazete 2013 yılında Mursi döneminin İsrail’in kuruluş tarihindeki en iyi dönemlerin biri olduğunu yazdı: İsrail, Müslüman Kardeşler üyesi Mursi’nin iş başına gelmesiyle iki tarafın ilişkilerinin katlanarak artan gerginliklere duçar olacağını sanıyordu, ama Mursi döneminde Mısır ve İsrail geçmişe göre daha çok birbirine yaklaştı. Bu dönemde İsrail öyle imtiyazlar elde etti ki onların Hüsnü Mübarek döneminde bile kazanılması mümkün değildi.
Mursi ilk başta Kamp David anlaşmasına bağlılığını ilan etti ve o yönde çaba sarf etti. Müslüman Kardeşlerin Hamas’a yakınlığı ve nüfuzundan ötürü Mursi hükümeti dönemi boyunca İsrail’e yapılan füze saldırıları durdu. O, bir yıl zarfında Sina yarımadasında Gazze Şeridi’ne doğru kazılan yer altı tünellerini yok edip silah sevkiyatını durdurmayı başardı. Önceki vaatlerin aksine Refah geçiş kapısı açılmadı.
Bu tarihi noktanın ispatı ve İhvanlı kardeşlerin şikâyetçi olmamaları için Muhammed Mursi’nin Şimon Peres’e yazdığı mektubun metnini naklediyoruz. Fotoğrafta Mursi’nin elçisi Şimon Peres’in sağlığı için –viski yerine- kola kadehini kaldırmış içiyor.
Hayır, yanlış etmiyorsunuz. “Değerli Şimon Peres” hitabında bulunan, onun sağlığını ve dostluğun devamını temenni eden cumhurbaşkanı Muhammed Enver Sadat ve Muhammed Hüsnü mübarek değildir; aksine Mısır Müslüman Kardeşlerine başlı Muhammed Mursi’dir.
Mısır’daki son gelimeler ve Kıptilerin papasının, el-Ezher âlimlerinin, selefilerin, İhvanın, generallerin ve laik grupların rolü hakkında daha fazla bilgi isteyenler yeni çap olan iki kitabıma müracaat edebilirler: Mısır’da İnkılap” ve “Mısır’da Askeri İhtilal”

ABNA24.COM