Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Mısır güvenlik güçleri Perşembe günü, geçen yıl İmam Zaman’ın doğum yıldönümü gecesinde Allame Hasan Şehate’yi şehid eden katili Libya’ya kaçamadan yakaladılar.
youm7.com sitesinin haberine göre, "el Cize" vilayetinin "Ebul Nemres" bölgesinde yaşayan 42 yaşındaki “Hamdi Muhammed Muhammed Berik el-Celavi” Mısır’dan çıkamadan yakalandı.
“Hamdi Muhammed Muhammed Berik el-Celavi” Mısır’da bir ticaret şirketinde çalışıyordu.
Kahire’nin 30 kilometre güneyinde "el Cize" vilayetinin "Ebul Nemres" bölgesindeki "Ebu Muslim" köyünde, Şiiler aleyhindeki tebligatlar şiddetlenmişti, öyle ki, onları kafir ve necis olarak niteleyen köy halkı bu insanları öldürmek için can atar vaziyetteydiler. Şeyh Hasan Şehate ve köy halkından bir grup Şii, İmam-ı Zaman'ın (a.f) doğum günü kutlamaları için köy halkından birinin evinde toplanmıştı. Olayın şahitlerinden biri olan Yasir Yahya şöyle diyor: "Köy halkı, şeyh Hasan Şehate'nin köyde olduğunu haber alınca, ev sahibinden onu kendilerine teslim etmesini istediler, ancak ev sahibi bunu kabul etmedi. Bunun üzerine onlar da eve saldırmaya başladılar." Bu saldırıda molotof kokteyli kullanarak evi yakmaya çalıştılar.
Yasir Yahya devamında şöyle diyor: "Kalabalık büyük balyozlar ve kazmalar getirerek evin duvarının bir bölümünü yıktılar ve evde bulunan Şiileri dışarı çıkararak, döve döve köy meydanına getirdiler ve onları öldürene kadar linç ettiler." Öldürdükten sonra da, şehitlerin bedenlerini yerlerde sürüklediler.
Şahitlerden bir diğeri de şöyle diyor: "Onları kurtarmak için çabaladım ancak halk onları öldürmeyi kafalarına koymuştu."
Lübnan El Menar televizyonunun haberine göre, köy halkı, bu Müslümanlar dövüp işkence ederken bir yandan da, "Şia kafirdir" ve "kafir, kafir" diye bağırıyorlardı.
Bu elim olayda, Şeyh Hasan Şehate (66), kardeşi Muhammed Şehate (35), Şehate Şehate (55) ve Abdulkadir Haseneyn Ömer (45) şehid olurken, bilinmeyen sayada Şii de yaralanmıştı.
Mısır'ın tanınmış müstebsiri (sonradan Şii olan), Mısır Şiilerinin lideri, El Ezher Üniversitesi'nin üstadı, Kahire'nin en büyük mescitlerinden birinin eski imamı, Mısır ordusunun dini ve manevi mürşidi, Mısır radyo ve televizyonunda ve mescitlerinde "El Alem" adlı programın yapımcısı olan Şeyh Hasan Şehate, bu yıl Şaban ayının 15'inde 66 yaşındayken, Mısır'ın Vahhabi ve Selefilerinin sopaları altında şehadet nuruna erişmiştir.
Yıllar boyunca, binlerce kişi Kahire'de siyonist rejimin elçiliğinin önünde bulunan mescidinde onun imametiyle namazlarını kılmak ve onun hutbelerini dinlemek için bir araya geliyorlardı. O her zaman Ehl-i Beyt-i Nübüvvetin (a.s) hakkı ve velayeti meselesini konu ediyor, zalimleri, münafıkları ve sapkın grupları rezil edici, kendi elçiliklerinin önünde siyonistlerin öfkeden kudurmasına sebep olan konuşlamalarda bulunuyor, bu yüzden Mısır polisi ve askeri, şeyhin konuşma yaptığı yerlerde sıkı tedbirler almaya mecbur kalıyordu.
Şeyh Şehate, yalnızca El Ezher'in önemli alimlerinden ve şeyhlerinden biri olarak değil, bir çok alimin de hocası olarak biliniyordu. El Ezher'in büyük şeyheri, örneğin "Şeyh Tantavi" onun çocukluktan beri yakın dostuydu, onu yakından ve çok iyi tanıyordu. Şii olmadan önce bile herkes Şeyh Şehate'nin Emirül Müminin'e (a.s) olan vefasını ve aşkını çok iyi biliyordu. Bu halde bile her zaman üstadlarına ve talebelerine şöyle diyordu: "Canınızın istediği her şeyi söyleyin, ancak bilin ki, Hz. Peygamber (s.a.a) ve Emirül Müminin Ali ve Fatıma Zehra ve Haseneyn (a.s) öyle bir ağaçtırlar ki, dalları ve meyveleri birdir."
Şeyh Şehate'nin Şii olması öyle kolay olmamış, yaklaşık 50 yıllık bir zaman içinde gerçekleşmiştir. Şeyh Hasan, sadık bir rüyasında, Hz. Peygamber'i (s.a.a) gördü ve bu durum onu minberlerde ve yazılarında Emirül Müminin Ali'ye (a.s) itikad ve imanı kabul etmeye, ona bağlılığını ve düşmanlarından beri olduğunu ilan etmeye yönlendirdi. Şeyh'in bu kararı Mısır'da bomba etkisi yarattı ve binlerce Mısırlıyı Şeyh'in safına çekti. Mısır'ın temiz fıtratlı halkının, hakkın sesini duymaları için hakikate, ismet, teharet ve vahyin Ehlibeyti'ne (a.s) olan alaka ve aşklarını Şeyh'in nezdinde ve konuşmalarında bulmaları yeterliydi.
Şeyh Şehate'nin faaliyetleri, baştan başa tüm Mısır'da dalgalanmalar meydana getirdi, Şeyh'in hutbe ve konuşmaları halk arasında dilden dile yayıldı, hutbeleri, Vahhabiliğin merkezlerini, sapkın grupçukları, tahrif olmuş fırkaları adeta titretti. Bu yüzden bu grupçuklar ve sapkın fırkalar, Şeyh'e karşı savaş açtılar ve bu saldırılar 1996 yılında Hüsnü Mubarek rejiminin emniyet ve istihbarat güçlerince tutuklanmasıyla neticelendi. "İmam Ali'ye (a.s) bağlılık ve velayetini kabul etmek, ve o hazretin sevgi ve bağlılığını dile getirmek"le itham edilerek hapse atıldı. İtham edildiği mevzu, Şeyh Şehate'nin her zaman Allah'tan istediği şeydi. Artık konuşma yapmak için ülke dışına çıkamıyordu, çünkü Mubarek rejimi tarafından yurt dışına çıkış yasağı konmuştu.
Bu mukaddes velayet bağlılığı ilanının Şeyh için pahalıya mal olduğu, cemaat imamlığını kaybetmesine, dini görevlerini eda edememesine ve en nihayetinde canının alınmasına yol açtığı doğrudur, ancak onun mahbubiyeti aynı şiddetiyle Mısır halkının zihinlerinde baki kalacaktır. Onlar aynı şekilde Şehid Şehate'yi bu ülkenin büyük alimlerinden biri, batıl ve sapkın gruplar karşısında hak ve hakikati söyleyen tek ses olarak görmektedirler.
Şeyh zindandan çıktığında, her türlü görsel, işitsel ve yazılı görüşme ve sohbet kendisine yasaklanmıştı. Oysa ki, Şii olmadan önce medya ve özellikle de Mısır televizyonu, Şeyh Hasan'la sohbet etmek için randevu almak konusunda biribirleriyle neredeyse yarışıyordu.
Şeyh zindandan çıktıktan sonraki ilk programında, Mubarek rejiminin hapishanelerinde yapılan işkenceleri ifşa etti ve kendi hayat hikayesini, Sekaleyn'e yani Allahın Kitabı'na ve Peygamberi'nin İtreti'ne tutunmasına ve yönelmesine etki eden etmenler konusunda konuşmalar yaptı. Bu konuşmalar hüzünlü ve sıkı ambargoların başladığı günleri beraberinde getirecekti.
ABNA.İR / medyaşafak