Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Ama bu 24 Nisan biraz farklı oldu… Tabir caizse Başbakan Erdoğan, diğer devletlerden daha atik davranıp, onların söyleyeceklerini bir bakıma teyit eden bir konuşma yaptı. Başbakan konuşmasında özetle şunları söyledi:
"Kadim ve eşsiz bir coğrafyanın benzer gelenek ve göreneklere sahip halklarının, geçmişlerini olgunlukla konuşabileceklerine, kayıplarını kendilerine yakışır yöntemlerle ve birlikte anacaklarına dair umut ve inançla, 20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz. Aynı dönemde benzer koşullarda yaşamını yitiren, etnik ve dini kökeni ne olursa olsun tüm Osmanlı vatandaşlarını da rahmetle ve saygıyla anıyoruz"
Konuşmanın metninde ilk bakışta çok da garipsenecek bir şey yok gibi duruyor, ama oluşturduğu algı ve 1915 olaylarının 100.yılının eşiğinde yapılması konuşmayı oldukça önemli kılıyor. Elbette Tehcir olayındaki Ermeni kayıpları, yaşanan ölümler tasvip edilmesin ve tarihi belgeler ışığında ortada bir suç varsa bütün çıplaklığı ile ortaya çıkarılsın. Ve elbette bu olaylar milletleri birbirine düşman etmesin. Ama keşke bu konuşmada, sadece Ermeni kayıplarından bahsetmek yerine, Ermenilerce hunharca katledilen Müslüman Türk ve Kürtlere karşı yapılanlardan da bahsedilseydi… Ermeniler tarafından Müslümanların içine doldurulup yakıldığı camilerin dumanı hala tütmekte, süngüyle delik deşik edilen genç, yaşlı, çocuk bedenlerin, başları kesilen, elleri ayakları bağlanıp sonra doğranan insanların çığlıkları hala kulaklarda çınlamakta…
Bu konuda Van’da, Ağrı’da, Kars’ta, Erzurum’da, Iğdır’da hala yaşayan canlı tanıklar var… İnsanların nasıl koyun gibi boğazlandığını, nasıl diri diri yakıldığını hatırlayıp ah çekerek ağlayan canlı tanıklar… Bu konuda Iğdır, tarihi hafızanın en canlı tanıklarından birisidir. Oba, Hakmehmet, Gedikli, Küllük, Koçkıran gibi köylerde yapılan katliamlar, hala hafızalardadır. İşte onları canlı tanıkların dilinden anlatan bir video: http://www.youtube.com/watch?v=NTZVKgi68FI
Ve bu linke ulaşamayanlar için başka bir link:
https://www.facebook.com/photo.php?v=634089613346013&set=vb.100002349404564&type=2&theater
Ve yine başka bir video:
http://www.youtube.com/watch?v=sqieZMBj9Us
Şimdi 1915 yılında yapılan tehcir esnasında yaşananlar, her yıl dünyanın gündeminde yer alırken, ne yazık ki bu insanlığın yüz karası katliam ve soykırımlar kimsenin gündemini işgal etmemektedir.
1915 yılında yapılan tehcir, elde çok da belge olmamasına karşılık en güçlü devletlerin gündeminden düşmezken, 1992’de yaşanan, görüntüleri, resimleri, canlı tanıkları, hatta gazetecilerin tanıklığı ile inkarı asla mümkün olmayacak 600’den fazla insanın kan donduracak, arşı titretecek bir hunharlıkla öldürüldüğü Hocalı soykırımı da kimsenin gündemini işgal etmiyor… Çünkü orada katiller Hıristiyan Ermeni, mağdurlar ise Müslüman Türkler…
Şimdi Başbakan’a soruyoruz:
Siz bu mesajınızla Ermenilerin ölülerini saygıyla anıyorsunuz. Eyvallah! Peki bu konuşmanızda Müslüman Türk ve Kürtlerin de yaşadıklarından bahsetseydiniz ya… O katliamlara da vurgu yapsaydınız ya… Yoksa mesajınızın “birilerini” memnun etmeyeceğinden mi korktunuz? Çünkü bu mesajınız ABD’yi ve AB’yi pek memnun etmiş! Şöyle diyor ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jean Psaki:
"Başbakan Erdoğan'ın, Ermenilerin 1915 yılında yaşadığı acıları kamuoyu önünde tarihi kabulünden memnuniyet duyuyoruz. Bunun, gerçeklerin tam, dürüst ve adil şekilde kabul edilebileceğine yönelik olumlu bir işaret olduğuna inanıyor, Türkler ve Ermeniler arasındaki uzlaşı sürecini ileriye götüreceğini umuyoruz." (1)
Ve yine şöyle diyor Avrupa Komisyonu'nun genişleme ve komşuluk politikasından sorumlu üyesi Stefan Füle:
"Başbakan Erdoğan'ın Ermenilere ilişkin açıklamasını memnuniyetle karşılıyorum. Barışa kilit AB değeridir. Bu ruha uygun adımların takip edeceğini umuyorum" (2)
Sayın Başbakan! Acaba aklınıza hiçbir 26 Şubat günü de Hocalı’da katliama tabi tutulan o masumlar için böyle bir mesaj yayınlamak geldi mi? Acaba böyle bir mesajla Dünya Kamuoyunun dikkatini, Ermeni ırkçıların bu vahşetine çekme girişiminiz oldu mu? Olaylara “politik” olarak bakmayalım, tamam! Tamamen insancıl bakalım… 1915 tehcirinde hayatını yitirenlerin anılmasına bir sözümüz yok. Yine diyoruz, tarihi belgeler ışığında gerçekler ortaya çıkarılsın ve ortada bir suç varsa bütün çıplaklığıyla ortaya dökülsün. Ama sadece tehcir değil, Ermeni çetelerinin soy ve din faşistliği ile yaptıkları o kan donduran katliam ve soykırımlar da anılsın… Bu konuda kulağı üstüne yatan Dünya devletlerinin de ikiyüzlülüğü ortaya serilsin… Ve bir daha böyle acılar yaşanmaması için gayret sarf edilsin.
Ama heyhat!... Biz Hıristiyan Ermeni çetelerinin katliamlarına bakmak isterken, kendini “Müslüman” sayan ve “Müslüman” devletlerce desteklenerek ortaya salınan “Mücahitlerin” yaptıkları katliamlar, kestikleri kafalar, o kafalardan oluşturdukları tepecikler ve kan gölleri bu katliamları kat kat geçmekte… Ve o kanlara eli bulaşanların yaptıkları “hümanist” açıklamalar yüzlere hüzünlü, acı dolu bir gülümseme yaymakta…
Sayın Başbakan bu mesajı ile “hümanist” bir yaklaşımda bulunmak istemişse, bilsin ki bu yaklaşım güdüktür, tek taraflıdır… Politik bir yaklaşım sergilemişse, resme tek yanlı yaklaşmış, büyük katliamlara imza atan, ancak bunlardan dolayı pişmanlık duydukları konusunda tek bir emare bile göstermeyenlerin ekmeğine yağ sürmüştür ve kendi kalesine gol atmıştır… Eğer bir “Ermeni Açılımı” düşünülüyorsa, başlangıç hiç de ümit vermemektedir…
Allah sonumuzu hayretsin…
(1)Ve (2) http://www.hurriyet.com.tr/dunya/26281924.asp
Muhsin Küçüker/rasthaber