24 Temmuz 2014 - 10:33
Gazze Saldırısı Ne Zaman Başladı?

Gazze saldırısı, “Esad diktatördür” denilerek “Suriye Vekalet Savaşı” için ilk kurşunun sıkıldığı gün başladı!

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Allah’ın adıyla

İnsanlık tarihi boyunca son çağdaki kadar “hak-batıl” (iyilik-kötülük) mücadelesi evrensel bir özellik kazanmış değildir. Modern araç gereçlerin global bir köy haline getirdiği dünyamızın herhangi bir coğrafyasında açığa çıkan bir gelişme direkt ya da dolaylı tüm fertleri ve toplumları etkiliyor ve kaderleri üzerinde etki bırakıyor.

Tüm tarih boyunca olduğu gibi hak-batıl (iyilik-kötülük) mücadelesinin kalbi yine Ortadoğu coğrafyası. Ve bu coğrafyada İmam Musa Sadr’ın ifadesi ile “İsrail, mutlak şerri” temsil ediyor. Küresel emperyalizm, gasıp siyonist rejimi İslam coğrafyası içerisine yerleştirdiği bir kanser tümörü gibi “ileri karakol” olarak kullanıyor.

Çağın put kıranı İmam Humeyni, dünyadaki tüm özgür ruhlu adalet perestlerin bu meseleyi doğru kavraması için: “Filistin meselesi evrensel bir meseledir. Sırf Filistinlilere özgü bir mesele / cephe değildir. Tüm mustazafların müstekbirlere karşı direniş ve başkaldırı cephesidir. Başta Amerika olmak üzere küresel emperyalizmin zulüm baskıları altında olan milletlerin bu zulme karşılık verme ve esaret zincirlerini kırma cephesidir” sözleri ile Filistin direnişinin insanlık için önemini ortaya koymuştur.

Gazze direniyor: İnsanlık onuru için!

Dini, dili, ırkı, milleti ne olursa olsun tüm mustazafların tüm adaletperestlerin tüm iyilerin ortak cephesi “Gazze” bir kez daha gasıp siyonist rejime karşı “insanlık onuru için” direniyor: “Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüze kâfire galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kâfir olanlardan bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur” ilahi vaadinin tecellisi olarak!

Son Gazze savaşında şunu müşahede ettik ki, bir zamanlar silah olarak sadece “taş atarak” direniş gösterebilen Filistin Hareketleri, şimdi İsrail’in her yanına füze gönderip, İsrail başkenti üzerinde insansız hava aracı uçurabiliyor ve İsrail’in efsaneye dönüşmüş en modern askeri araçlarını imha edebiliyorlar!.. Bu gelişme insanlığın “şerre” karşı ortak cephesinde tarihi bir kırılma noktasıdır. Ve buradan hareketle anlıyoruz ki, “mutlak şer İsrail”i çılgına çeviren ve masum, mazlum ve korumasız insanlara karşı her türlü cinayeti işlemeye sevk eden hakikat budur!

Gasıp rejimin en üst yöneticileri, HAMAS’ın füze kabiliyetinin İsrail’in her yanını vurabilecek bir kapasiteye eriştiğini itiraf ederek: “HAMAS’ın kullandığı füzelerin (teknolojik olarak) İran yapımı olduklarını ve Suriye eliyle HAMAS’a ulaştığını” bildiklerini söyleyip, tehditler savuruyorlar.

HAMAS’ın da en yetkin yöneticileri; “sahip oldukları silah, lojistik ve stratejinin ardında İslami İran’ın bulunduğunu ve direnişin İran’la olan bağlarının tahmin edilenden çok daha derin olduğunu” söylüyorlar.

Ortadoğu savaşları niçin?

Gazze Savaşı’nın iki tarafı İsrail ve HAMAS’tan gelen açıklamaları üst üste koyduğumuzda Ortadoğu’da karmaşık ve girift gibi gözüken tüm mücadelelerin nedenini ve taraflarını bir çırpıda görebiliyoruz.

Esad’ı devirmek için girişilen “Suriye Vekâlet Savaşı’nın, Irak’ı parçalayabilmek için coğrafyaya salınan IŞİD belasının, bölgede bin bir yol ve yöntemle sürekli pompalanan Vahhabizm/Selefizmin sürekli diri tutulmaya çalışılmasının ve Müslümanlar arasında mezhepçiliğin hortlatılmaya çalışılmasının tek bir ana nedeni olduğunu görüyoruz.

Evet, tek bir neden. İşte o neden: “Gasıp siyonist rejimin varlığını devam ettirip geleceğinin garanti altına alınması ve siyonist rejim eliyle küresel emperyalizmin coğrafyadaki (ve doğal olarak dünya üzerindeki) sömürü ve tahakkümünün devamı için anti siyonist ve anti emperyalist bloğun (İran-Irak-Suriye-Lübnan Hizbullahı-HAMAS-İslami Cihad) parçalanması; eğer bu mümkün olmazsa, bu grubun blok halinde hareket etmesini engelleyebilmek için İslam İnkılabı’ndan Filistin’e uzanan direniş zincirinin bazı halkalarına zarar verebilmektir.”

Esad’ın diktatör ilan edilip Suriye’nin harabeye çevrilmesi de, Malik’inin mezhep faşizanı ilan edilip Irak’ın Vahhabi/Selefi örgütler ve bilhassa IŞİD eliyle kan gölüne çevrilmesi de küresel emperyalizmin bu amacını gerçekleştirebilmek içindir.

Bu hakikatten daha acı ve elem verici olanı ise; küresel emperyalizmin engin tecrübesi ile tüm bunları bölge ülke, yönetici ve kanaat önderleri eliyle gerçekleştiriyor olmasıdır. Bazen birilerini “Neo-Osmanlı” hayali ile kandırıp sahneye sürmekte bazen birilerini “tam bağımsızlık” hülyası ile kandırıp tetikçilik yaptırma da; bazen birilerine devlet vaat etmekte bazen de makam…

Gazze saldırısı ne zaman başladı?

Tüm bu veriler ve tespitler ışığında anlıyoruz ki, sıcak çatışma olarak ikinci haftasını geride bırakmış olan gasıp siyonist rejimin Gazze saldırısı esasında çok daha önce başlamış!

Evet, esasında Gazze saldırısı, “Esad diktatördür” denilerek “Suriye VekaletSavaşı” için ilk kurşunun sıkıldığı gün başladı!

Evet, esasında Gazze saldırısı, Ortadoğu’nun birkaç anti siyonistanti emperyalist duruşu olan yöneticilerinden biri olan Maliki’nin mezhepçilikle itham edilip Vahhabizm ve Selefizm’in Irak’a salındığında, Irak’ı parçalamak için IŞİD’e yol verildiğinde başladı!

Kim kazanacak?

İyiler kazanacak! Hak kazanacak! Özgür ruhlu adaletperestler kazanacak! Anti emperyalistler, anti siyonistler kazanacak!

Suriye Vekâlet Savaşı’nın artık büyük ölçüde Suriye devletinin kontrolünde olduğunu, Irak merkezi hükümetinin kısa bir zaman içinde IŞİD ve onu besleyen kaynakları bertaraf edip düzeni sağlayacağını söylemek bir kehanet değil, bilakis biraz derin bir bakışla baktığımızda yalın bir gerçekliktir.

Gazze sivil kayıplarına rağmen askeri cephede tarihin en stratejik zaferlerinden birine doğru adım adım ilerliyor.

İnşallah yakın bir zamanda göreceğiz; Ebrehe ordusunu andıran İsrail ordusu, zillet ve korku içerisinde Gazze’yi terk edecek. İnsanlık onurunun ortak cephesi tarihi bir kazanım elde edecek!

Mustafa Karadeniz

Ekler