17 Eylül 2014 - 15:21
Salih Muslim: Kürt fobisi bitmezse IŞİD de bitmez

ABD’nin IŞİD karşıtı koalisyon oluşturma çabaları sürerken temel tartışmalardan biri Kürtlerin bu sürecin neresinde duracağı. PYD Eş Başkanı Salih Muslim Yeni Özgür Politika’ya verdiği röportajda ABD stratejisini olumlu bulduklarını ve içinde yer almalarının doğal olduğunu ifade etti. Silah yardımının IŞİD’e karşı en önde savaşan PYD güçlerine yapılmamasını kendilerini dışlamak isteyen taraflara bağlayan Muslim ‘Türkiye de, bölgedeki diğer güçler de Kürt fobisinden kurtulmadıkça IŞİD bitmez’ dedi

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- ABD’nin IŞİD karşıtı mücadele planı içinde yer alan ‘muhalifleri destekleme’ kararı ve oluşturulan koalisyona Türkiye’nin nasıl katılacağı tartışmaları sürerken IŞİD’a karşı mücadelede öne çıkan PYD’nin Eş Başkanı Salih Müslim Paris’teki IŞİD karşıtı koalisyonun toplantısının sürdüğü saatlerde Yeni Özgür Politika gazetesinden Çiğdem Demirel ve Osman Oğuz’un sorularını yanıtladı.

Röportajın sunuşunda “Kürtler, PYD ve PKK öncülüğünde, bir buçuk yıldır IŞİD karanlığına karşı her cephede mücadele yürütüyor. Uluslararası güçler ise IŞİD’in çıkarlarına yönelik bir tehdite dönüşmesi sonrasında konuyu gündeme aldı. Şimdilerde en önemli gündemlerden biri IŞİD’le mücadele… Fakat bazı güçler, IŞİD çeteleriyle mücadelede en deneyimli güç olan Kürtleri bu çalışmaların dışında tutmak için özel bir çaba sarf ediyor. Kürt siyasetçiler ise buna karşı diplomatik mücadelelerini sürdürüyor.” denildi.

‘ABD stratejisi olumlu, içinde yer almamız doğal’

Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) Eşbaşkanı Salih Muslim  ABD stratejisine ilişkin ‘Işid’e karşı iradenin oluşması bir fırsattır’ dedi. Müslim yeni strateji açıklamasına da kendilerinin IŞİD’a karşı savaşta artık yalnız olmadıklarını düşündüklerini ve stratejiyi olumlu gördüklerini açıkladı. Kürt güçlerinin IŞİD’e karşı tecrübeli olduklarını belirten Müslim bunun için kendileri ile dayanışma olması gerektiğini ve bu strateji içinde yer almalarının doğal olacağını söyledi.

‘Bizi dışlamak isteyen taraflar var’

Paris’te gerçekleştirilen IŞİD karşıtı koalisyonun toplantısına davet edilmediklerini ifade eden Muslim  Yapılanın Irak’ta IŞİD’le savaşın tartışıldığı bir toplantı olduğunu, bu nedenle çağrılmadıklarını düşündüklerini ancak artık IŞİD karşısında da global bir direniş sergilenmesi gerektiğini vurguladı. Çağrılmamalarının öyle bir yaklaşımın olmadığını gösterdiğini belirten Müslim iplikleri pazara çıkmış olsa da kendilerini dışlamak isteyen bazı etkin taraflar olduğunun altını çizdi.

Bize yardım gelmiyorsa başka amaçları mı var?

Müslim HDP Eşbaşkanı Demirtaş ve KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bayık’ın da daha önce belirttiği bölgede IŞİD’le mücadele eden esas güç olan YPG ve HPG güçlerine silah verilmesi talebine ilişkin ise şimdiye kadar hep kendi kaynaklarımıza dayandıklarını ancak her konuda yardıma ihtiyaçları olduğunu belirtti. YNK’nın bize tek kurşun gelmedi açıklamasına dikkat çeken Muslim “IŞİD’e karşı en çok direnen güçlere tek bir mermi ulaşmıyorsa bu silahlar niye veriliyor” gibi sorular soruyoruz. Acaba başka amaçlar mı var, diye düşünüyoruz” dedi.

Kürt fobisinden kurtulmadıkça, IŞİD bitmez

Muslim PYD’nin bölgede etkin aktör olmasını istemeyen Türkiye’nin koalisyona girmeme kararını ise şu sözlerle yorumladı “Bunu detaylı olarak cevaplayamayacağım, özür dilerim. Ama tek bir cümle yeterli herhalde: Türkiye de, bölgedeki diğer güçler de Kürt fobisinden kurtulmadıkça, IŞİD hiçbir zaman yok olmayacaktır. IŞİD’in bitmesi için Kürt fobisinden kurtulmak gerekiyor.”

Muslim’in röportajının tam metni şöyle; 

ABD, Ortadoğu’ya yönelik yeni stratejisini açıkladı. Siz nasıl bakıyorsunuz bu stratejiye? Eksikleri var mı?

ABD tabii stratejisini kendisi ayarlıyor. Bu stratejinin bir görünen yüzü, bir de saklanan yüzü var. Bu nedenle tam olarak ne istediğini bilemiyoruz. Ama IŞİD’e karşı iradenin oluşması bir fırsattır. Biz zaten bir buçuk yıldan beri IŞİD’le savaşıyoruz. Bu yeni strateji açıklamasına da, sanki biz IŞİD’e karşı savaşta artık yalnız değiliz gibi bakıyoruz. Bu nedenle de olumlu görüyoruz bu stratejiyi. Yalnız başka bir şey daha var, gözardı edilmemeli: Bizim IŞİD’e karşı bir tecrübemiz var. YPG, Kürt güçleri, bir buçuk yıldır IŞİD’in karşısına dikilmiş, direniyor. Bu bir tecrübe oluşturdu. IŞİD’in ne olduğunu, nasıl savaştığını biz daha iyi biliyoruz. Bu nedenle de muhakkak bizimle bir dayanışma olması gerekiyor. Bizim de bu strateji içinde yer almamız, bu nedenle normaldir, doğaldır.

Peki ABD’nin bu noktadaki yaklaşımı ve adımları yeterli mi?

Hayır, yeterli olduğunu düşünmüyorum. Halen başka şeyler de var. Bu bir mantalite sorunudur; felsefe ve fikir sorunudur. Çoktan beri ekilmiş düşünceler var. Bunlar öldürmekle bitmez; muhakkak bu fikirlerin kaynağını tespit etmek ve kurutmak gerekiyor. ABD hep güncel düşünüyor, başka bir şey düşünmüyor. Ama daha derinlikli düşünmek gerekiyor. Yaklaşımı kökten değiştirmek için daha uzun vadeli, düzeltici bazı adımların atılması gerekiyor.

Söyleşiyi yaptığımız şu saatlerde Paris’te IŞİD karşıtı koalisyonun toplantısı yapılıyor. Güney Kürdistan’dan da bir heyet katılıyor. Rojava’daki Kürtlerin siyasi temsilcisi olarak siz de davet edildiniz mi?

Biz davet edilmedik ama öncelikle bir noktayı düzelteyim: Bu toplantı sadece Irak için yapılıyor. Yani genel olarak IŞİD’le savaşın tartışıldığı değil, sadece Irak’ta IŞİD’le savaşın tartışıldığı bir toplantıdır. Topyekün bir toplantı değildir. Bizi de bu nedenle çağırmadılar sanırım. Bu, Irak’ın birliğinin tartışıldığı bir toplantıdır.

Bu güçlerden temsilcilerin yine de davet edilmesi gerekmez miydi? Biliyoruz ki Irak’ta da IŞİD’i gerileten tek güç HPG ve YPG birlikleri oldu…

Kesinlikle gerekirdi. Biz daha baştan söyledik de… IŞİD meselesi, global bir meseledir. Artık sınırları tanımıyor. Ortadoğu’da bazıları destekliyor, bazıları karşı koyuyor, hedef alıyor. Sorun global bir hal almıştır ve IŞİD karşısında da global bir direniş sergilenmesi gerekiyor. Aksi takdirde eksik kalır. Ama öyle bir yaklaşım yok. Normal olan, Paris’teki toplantıya bizim de davet edilmemizdi. IŞİD’le en fazla savaşan biziz. Savaş tarzını bilen de biziz. En azından tecrübelerimizden faydalanmak için bile olsa davet edilmemiz gerekirdi; ama böyle bir şey olmadı.

Peki neden ısrarla gözardı ediliyorsunuz sizce? Buna dair çıkarımlarınız var mı?

Tabii var. Bazı etkili taraflar var, bizi dışlamak isteyen. Bunun için de hala, her ne kadar iplikleri pazara çıkmışsa da, bize karşı hareket edenler vardır. Fazla detaylara girmezsek daha iyi olur; ama bu tarafları, odakları biliyoruz. Niyetlerini, ne için böyle yaptıklarını da biliyoruz.

Fakat siz de biraz önce vurguladınız, bölgeyi yakından izleyen uzmanlar da aynı kanıda; IŞİD’e karşı mücadelede uluslararası güçlerin PKK ve PYD ile işbirliğini düşünmesi bir zorunluluk… Bu ortaklık, nasıl bir zeminde kurulabilir?

Önemli olan birliği sağlayabilmektir. Dediğim gibi, IŞİD sorunu global bir sorundur, mücadelenin de global bazda olması gerekir. Bu olmadığı takdirde, tarafların ciddi olmadığını ya da kendi içlerindeki çelişkileri çözemediklerini gösterir. Her iki ihtimal de vardır. Ama sanırım birincisi daha güçlüdür. Yeterince ciddi değiller.

Bu konuda ciddiyeti sağlayacak olan nedir? Mesela, bütün güçlerin ideolojik gerilimlerini bir tarafa bırakarak güncel-politik bir taktikle bir araya gelme zorunluluğu olduğunu söyleyebilir miyiz? Ya da sizin yaklaşımınız böyle mi?

Evet. Herkesin politikaları değişik olabilir. Başka güçler, başka şeyler düşünebilir. Ama bu söylediğinizi, sadece Kürtler böyle algılıyor. Biz böyle yaklaşmaya mecburuz; çünkü Mezopotamya halklarının varlığı/yokluğu söz konusudur. Bizim için birlik, bir zorunluluktur. Eğer birliğe gelmiyorsak bu, ciddi olmadığımızı gösterir. Her gücün uzun vadeli, kısa vadeli başka çıkarları olabilir. Sizin söylediğiniz gibi her şeyi bir kenara bırakıp şimdi direnişte birleşmek, en çok da Mezopotamya halkları için gereklidir. Süryaniler, Türkmenler ve diğer bütün halklar için çok zorunludur. Ama maalesef bazıları halen bu tehlikenin farkında değil. Bu nedenle de tutumları değişik oluyor.

Bir de silah meselesi var. HDP Eşbaşkanı Demirtaş ve KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bayık da bölgede IŞİD’le mücadele eden esas gücün YPG ve HPG güçleri olduğuna dikkat çekerek sadece peşmerge güçlerine silah desteği verilmesini eleştirmişti. Sizin silah talebiniz var mı?

Vardır tabii… Biz şimdiye kadar hep kendi kaynaklarımıza dayandık. Muhakkak ki, bizim her konuda yardıma ihtiyacımız vardır. Biliyorsunuz, her açıdan bir çemberdeyiz. Hem araç gereç açısından hem de diğer boyutlarda ne yardım olursa olsun, açığız. Ama bakıyoruz ki, sizin de belirttiğiniz gibi bazılarına veriyorlar, bizi görmüyorlar. Deniliyor ki, Güney’in hükümetine veriliyor; ama öyle de değil. Aslında sadece bir partiye veriliyor. YNK’nin daha dün (Pazar günü) açıklaması vardı, “Bize halen bir tek kurşun verilmemiştir” diyordu. Demek ki yardımı yapanların amaçları farklıdır. En azından hükümete verip de bazı şartlar koşabilirlerdi. Güney’de IŞİD’e karşı en fazla direnen güçlerden biri, YNK peşmergeleridir; ama onlara bugüne kadar tek kurşun verilmemiştir. Onun için de bizim kuşkularımız var. “IŞİD’e karşı en çok direnen güçlere tek bir mermi ulaşmıyorsa bu silahlar niye veriliyor” gibi sorular soruyoruz. Acaba başka amaçlar mı var, diye düşünüyoruz.

PKK ile PYD’nin öncülüğündeki Kürtlerin bölgede etkin bir siyasi aktör haline gelmesinden kaygılanan Türkiye, IŞİD’le mücadele edecek koalisyona katılmayacağını deklare etmişti. Nasıl yorumluyorsunuz bunu?

Bunu detaylı olarak cevaplayamayacağım, özür dilerim. Ama tek bir cümle yeterli herhalde: Türkiye de, bölgedeki diğer güçler de Kürt fobisinden kurtulmadıkça, IŞİD hiçbir zaman yok olmayacaktır. IŞİD’in bitmesi için Kürt fobisinden kurtulmak gerekiyor.

Buradan 26 Eylül’de ABD’de yapılacak 2. Kürt Konferansı’na geçelim. Sizin de bizzat katılımınız bekleniyordu; ancak geçen seneki gibi Skype yoluyla, internet üzerinden katılabileceksiniz. Vize mi alamadınız?

Evet, vize talebimiz yine sonuç vermedi. Aslında davete binaen vize bekliyorduk; ama yine de verilmedi.

Peki bu konferansın ABD’yle ilişkiler noktasında olumlu etkileri olmasını bekliyor musunuz?

Sanıyorum olur. Konferansta bütün gözler Kürtler’de olacak. Kürtlerin de ABD’nin evinde kendilerini anlatmaları, olumlu bir şeydir. Oradaki kurumlar, Ortadoğu’yla ilgilenen taraflar, bu konferans sayesinde Kürtlerin sorunlarını ve taleplerini daha yakından izleyebilecekler. Ancak biz yine de çeşitli engellemelerden dolayı istediğimiz gibi davranamıyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Avrupa’da ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi ve AB’nin Dış Politika Temsilcisi’yle de görüşmeler yaptığınız basına yansıdı. Öncelikle, doğru mu? Doğruysa, görüşmeler ne ifade ediyor?

Doğrudur, İngiltere’de görüşmeler yaptık. En azından bizi dinlemeye başladılar, bu da olumlu bir durumdur. Umarım önümüzdeki süreçte ilgi daha da artar. Daha iyi anlamaya çalışanlar olur. En azından bizi başkalarının ağzından değil bizim ağzımızdan dinlemeleri daha iyi olur.

Ekler