Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Rojava olarak adlandırılan Suriye’nin Kürdistan Bölgesi’nin üç kantonundan biri olan Kobane’nin çevre mahallelerine IŞİD’in girmeyi başarmasıyla birlikte Türkiye’de başlayan protesto gösterileri, PKK ile Hüda-Par’ın 90’lı yıllara dayanan kan davasını yeniden diriltti. PKK ile Hüda-Par arasındaki “Kobane- IŞİD” geriliminin altında ise yaklaşık bir hafta önce liderleri Edip Gümüş’ün IŞİD’e atıfla yaptığı “Müslüman olduğunu dile getirenler, düşmanımız olamaz” mesajı var.
İşte yaklaşık 20 yıl sonra yeniden başlayan PKK- Hüda-Par çatışmasının kodları:
HAC SURESİNE ATIFLA SAVAŞ İLANI
Kobane’deki gelişmeler sonrasında başta Diyarbakır, Mardin, Batman ve Van olmak üzere bölgede başlayan protesto gösterileri sırasında, göstericilerle güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşandı. Hüda-Par’a yakın isimlerin güvenlik güçlerine destek oldukları iddialarıyla birlikte gösterilerin adresi değişti. Mardin’in Dargeçit ilçesinde, Hür Dava Partisi/Hüdapar İlçe Başkanı’nın iki göstericinin ölümüne neden olduğuna ilişkin haberlerle birlikte “bardak” taştı. Önemli merkezlerde, Hüdapar’a, “Peygamber Sevdalıları Platformu” üyesi dernek ve vakıflara saldırılar başladı. 24 saatlik sürecin sonunda PKK’ya yakın kaynaklar, öteden beri “Hizbulkontra” olarak nitelendirdiği Hüda-Par’ın, 3 kişinin ölümünden sorumlu olduğunu açıkladı. Hüda-Par ise PKK saldırılarında 6 kişinin hayatını kaybettiğini iddia etti; Hac Suresi’nin “Kendileriyle savaşılanlara (Müminlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle,(savaş konusunda) izin verildi” ayetine atıfla, ‘savaş’ mesajı verdi.
HİZBULLAH SİZİ KORUYACAK
Örgütün basın bürosu tarafından yapılan açıklamada, “Kobane’deki gelişmeler bahane edilerek Müslüman halkımıza yönelik komple bir saldırı ve savaş dayatıldığı görülmektedir. Bu durumda saldırıya uğrayan herkesin nefs–i müdafaa hakkı vardır. Kardeşlerimize güvenlikleri için tedbirli davranmalarını ve saldırı durumunda kendilerini korumalarını tavsiye ediyoruz. Müslüman halkımız ve mensuplarımız şunu bilsin ki; Hizbullah (Bu grup kendisine Hizbullah demektir. ancak bu grubun İslam ve Müslümanların yüz akı olan Lübnan Hizbullah'ı ile hiç bir ilişkisi bulunmamaktadır. Güney doğudaki bu oluşumun Lübnan'daki Hizbullah örgütüne gönül bağları olsa da Suriye olaylarında Kafirlerin vekalet savaşını yürüten ve ülkeyi tarumar eden silahlı katillerden oluşan MUHALİFLERE canla başla destek verdiklerinden artık Gerçek Hizbullah'la da bir gönül bağlarının kalmadığı düşünülmektedir. Suriye'deki muhaliflerden oluşan bu katiller çetesi Gerçek Hizbullah'a da kurşun sıkmış ve onlarca İslam Mücahidi Hizbullah üyesinin şehit olmasına neden olmuşlardır. Dolayısıyla Suriye'de karşı karşıya gelen bu oluşumun artık gerçek Hizbullah'la gönül bağlarının da kalmadığı düşünülebilir. Ancak şu nokta unutulmamalıdır ki Güneydoğudaki oluşumun içinde gerçeklerin farkında olan ve Kafir emperyalistlerin oyununa gelmeyen saf ve temiz Müslümanlar halen bulunmaktadır. Ancak selefi akımların etkisiyle selefileşmeye yüz tutmuş örgütün içinde yeterince güçlerinin olmadığı sanılmaktadır.) Cemaati, kendilerini korumak için Allah’ın izniyle ne gerekiyorsa yapacaktır” denildi.
BİZ HAZIRIZ PKK HAZIR MI?
Hürriyet’e son 48 saatte yaşananları değerlendiren ve adının açıklanmasını istemeyen Hüda-Par’ın Diyarbakır’daki önemli isimlerinden E’nin, “Kanlı bir çatışma döneminin eşiğindeyiz. Eğer 1991’de başlayan ve 1996’ya kadar süren dönemi bitiren ‘çatışmazlık’ benzeri bir yol bulunmazsa kan akmaya devam eder. Ki biz hazırız. PKK hazır mı, kendileri düşünsün” sözleri dikkat çekiyor. “(Lübnan Hizbullah'ı ile hiç bir alakaları olmayan ve kendilerine bu ismi takan) Hizbullah ile aralarına mesafe koyuyor” görünse de “Hür Dava Partisi” olarak kabul edilen Hüdapar’ın önemli isimlerinden Genel Başkan Yardımcısı Abdurrahman Cens ise şu değerlendirmeyi yapıyor: “6-7 Eylül olaylarına rahmet okutur yaşadıklarımız. Bizi, IŞİD ile ilişkili göstermeye çalışan bir argüman kullanarak, mütedeyyin insanlara yönelik bir katliam girişimi başlatmaya çalışıyorlar. 90’lı yıllarda bile böyle bir ortam görmedik, Gelinen noktada bizim yaptığımız kendimizi korumaktan başka bir şey değildir. Mardin Dargeçit’te olduğu iddia edilen olay ise kesinlikle yalandır” diye konuşuyor.
(Kendilerini bu adla anmaktalar) HİZBULLAH IŞİD’İ DÜŞMAN GÖRMÜYOR
PKK kaynakları ise “Hizbullah” adında bir örgütün varlığını “kesinlikle” kabul etmiyor. PKK, Hizbullah’ı “1990’lı yıllardan bu yana silahını Kürt Siyasi Hareketi’ne yöneltmiş bir Hizbulkontra örgütlenmesi” olarak nitelendiriyor. Hizbullah’ın IŞİD’e karşı adı konulmamış bir desteği olduğunu, Hizbullah’a yakın isimlerin IŞID ile birlikte savaştıklarını, IŞİD’e lojistik destek verdiklerini iddia ediyor. PKK çevresi, örgütün cezaevinden tahliyesi sonrası yurtdışına kaçmayı başaran lideri Edip Gümüş’ün geçtiğimiz hafta yayınlanan Kurban Bayramı mesajını hatırlatıyor. Gümüş’ün, “Müslüman olarak bilinen ve Müslüman olduklarını dile getiren hiçbir oluşum bizim düşmanımız olamaz. Ancak hiçbir oluşumun; İslam’a, Müslümanlara ve insanlığa karşı yaptıkları yanlışlıklarını tasvip etmeyiz. Bununla beraber varsa, yanlışlıklarını, İslam dairesi içinde kendimize has bir üslupla söyleriz” sözlerine dikkat çeken PKK çevresi, “IŞİD’i düşman olarak görmeyen Hİzbulkontra’nın bölgedeki varlığına izin verilmeyecek” değerlendirmesi yapıyor.
ÇATIŞMA NASIL BAŞLADI
Peki, bu toprakların yaklaşık 23 yıla yayılan en kanlı siyasi kan davası nasıl başladı? Hizbullah- PKK’nın “Ölümle” sonuçlanan ilk karşılaşmasının, Haziran 1990’da Şırnak’ta Hizbullah’ın bölgedeki önemli isimlerinden Hasan Tekin’in öldürülmesiyle başladığı kabul edilir. PKK’nın, 1991 yılında İdil’de Sabri ve Hayriye Karaaslan’ı öldürmesi ise iki örgüt arasındaki çatışmanın gün yüzüne çıkışıdır. “Sol/ liberal” çevrelerce “Hizbulkontra” olarak nitelendirilen Hizbullah’ın 1992 yılında “PKK saldırılara karşılık verme” kararı almasıyla başlayan yaklaşık 5 yıllık süreçte, bine yakın kişinin hayatını kaybettiği düşünülüyor.
ZAMAN ZAMAN ARTAN GERİLİM
Zaman zaman Hizbullah’a (Hüda-Par veya Mustazaflara) yakın sivil toplum örgütlerine yönelik saldırılılarla gündeme gelen gerilim yıllardır “düşük seviyede” sürüyordu. 2013 yılında Dicle Üniversitesi’nde yaşanan olaylar sırasında yeniden kamuoyunun gündemine gelen Hizbullah- PKK çatışması, dönemin HÜDAPAR Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz ile DTK Eşgenel Başkanı Ahmet Türk’ün yürüttü temaslar sonucunda büyümeden önlenmişti. HÜDAPAR’ın katıldığı ilk seçim olan 2014 Yerel Seçimleri döneminde ise BDP ile zaman zaman “seçim çalışması gerilimi” yaşanmıştı. BDP’nin seçim çalışmalarını engellediğini iddia eden HÜDAPAR yöneticilerine BDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Kendileri, ‘Bize saldırıyor’ deyip veryansın ederek, isimlerini duyurmaya çalışıyorlar. Partimizin, çalışmalarını engelleme kararı yok, gerek de yok. Bunlar halk tarafından sevilmedikleri için her yerde tepki ile karşılaşıyorlar” yanıtını vermişti.
HİZBULLAH NASIL DEĞİŞTİ?
Güneydoğu Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun da Ocak 2000’de Beykoz’da öldürülmesiyle birlikte örgütte bir değişim dönemi başladı. Bu dönemin en önemli aktörü, Velioğlu’nun öldürülmesi sonrasında başlayan operasyonlarda tutuklanan ya da yurt dışına kaçan yaklaşık 4 bin Hizbullah üyesinin aileleriyle “dayanışmayı ve örgütsel ilişkiyi sürdürmeyi” amaçlayan “Mustazaflarla Dayanışma Derneği” idi. Özellikle bölgede düzenlediği Kutlu Doğum Haftası etkinlikleriyle adını duyuran Mustazaf- Der, bölgede örgütle onlarca dernek ve vakfı da Peygamber Sevdalıları Platformu adı altında toplamayı başardı. Mustazaf- Der ile sivil toplum çalışması yürüten Hizbullah, bir yandan da Türkiye Siyaseti’ne legal bir partiyle girmenin tartışmasını başlattı. Bu tartışmalar Hür Dava Parti- HÜDAPAR’ın kurulmasıyla sonuçlandı.
BATMAN’DA YÜZDE 7,8, OY ALDI
HÜDAPAR son seçimlerde, Batman’da yüzde 7,8, Diyarbakır’da yüzde 4,32 oy almayı başardı. Türkiye ortalaması ise yüzde 0,19’da kaldı.
* Türkiye'deki Hizbullah oluşumu hakkında kısa bir anekdot: Bu grup kendisine Hizbullah demektir. ancak bu grubun İslam ve Müslümanların yüz akı olan Lübnan Hizbullah'ı ile hiç bir ilişkisi bulunmamaktadır. Güney doğudaki bu oluşumun Lübnan'daki Hizbullah örgütüyle gönül bağları olsa da Suriye olaylarında Kafirlerin vekalet savaşını yürüten ve ülkeyi tarumar eden silahlı katillerden oluşan MUHALİFLERE canla başla destek verdiklerinden artık Gerçek Hizbullah'la da bir gönül bağlarının kalmadığı düşünülmektedir. Suriye devlet ve milletine muhalif katiller çetesi, Lübnan Hizbullah'ına da kurşun sıkmış ve onlarca İslam Mücahidi Hizbullah üyesinin şehit olmasına neden olmuştur. Dolayısıyla Suriye'de karşı karşıya gelen bu oluşumun (ister düşünce ve isterse meydanda) artık gerçek Hizbullah'la gönül bağlarının da kalmadığı düşünülebilir. Ancak şu nokta unutulmamalıdır ki Güneydoğudaki oluşumun içinde gerçeklerin farkında olan, Kafir emperyalistlerin oyununa gelmeyen ve safını koruyan çok sayıda saf ve temiz Müslüman ve Mümin halen bulunmaktadır. Ancak selefi akımların etkisiyle (bilinçli veya bilinçsizce) selefileşmeye doğru giden örgütün içinde yeterince güçlerinin olmadığı sanılmaktadır.
Hürriyet