20 Mart 2017 - 08:02
Suriye'de askeri saha hareketli

Bir ayı aşkın bir süredir Türkiye ve dünya gündemini ''Menbic kime düşecek?'', ''YPG'nin Rakka harekatı ne zaman başlıyor?'' soruları meşgul ederken Suriye'nin güneyi, Şam merkez ve çevresinde Suriye ordusu ve silahlı gruplar arasında çatışmalar şiddetlenirken Golan Tepeleri'nde de Suriye ve İsrail arasında gerginlik tırmanıyor.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA - Bir ayı aşkın bir süredir Türkiye ve dünya gündemini ''Menbic kime düşecek?'', ''YPG'nin Rakka harekatı ne zaman başlıyor?'' soruları meşgul ederken Suriye'nin güneyi, Şam merkez ve çevresinde Suriye ordusu ve silahlı gruplar arasında çatışmalar şiddetlenirken Golan Tepeleri'nde de Suriye ve İsrail arasında gerginlik tırmanıyor.
Rusya'nın Suriye sahasındaki nüfuzunu arttırmasıyla birlikte ''makus talihini'' yenen Suriye ordusu, geçen 3 senenin ardından ciddi kazanımlar elde etmeye başladı.

Doğu Halep kırsalındaki ilerleyiş ve öncesinde, kent merkezindeki tarihi zafer, Palmira antik kentinin tekrar IŞİD'den kurtarılması ve Humus kent merkezinin batısında yer alan El-Va'er semtinin tamamen cihatçılardan tahliye edilmesi gibi örnekler rüzgarın uzun zaman sonra Suriye hükümetinden yana estiğinin göstergesi.

Bundan yalnızca iki yıl öncesinde kadar, İdlib ve Palmira'nın kaybedilmesinin ardından batı medyasında ''Suriye ordusunun zayıfladığı'' savunusu üzerine inşa edilen türlü türlü senaryolar yazılıp çiziliyordu.

Bunlardan bazıları yönetim içerisinde darbe girişimi olasılığı, İran ve Rusya’nın Suriye'den desteğini çekme ihtimalinden tutun da Esad’ın ''Alevi devletine'' razı olmasına kadar çeşitlilik gösteriyordu.

Kısa zaman içerisinde Suriye için ''butik devlet'' modeli tartışılırken durum tamamen tersine döndü. Öyle ki; Ürdün'ün silahlı gruplara desteğini kesmesine ve Türkiye'nin, Suriye ordusunun Rusya'nın aracalığıyla Menbic'e konuşlanmasını ''Rejimin Menbic’e girmesi ve YPG’nin ayrılması, bizim açımızdan olumsuz değil.'' şeklinde yorumlamasına şahit oluyoruz. Türkiye, geçen 6 yılın ardından Suriye yönetimini muhattap alarak Şam'daki bombalı saldırıları kınadı.

RUSYA'DAN ÖNCE

2015 sonbahar aylarının öncesinde, yani Rusya'nın Suriye yönelik başlattığı askeri kampanya öncesindeki askeri duruma da değinmekte fayda var.

Bilindiği üzere Suriye ordusu, Rusya müdahalesinin öncesinde birkaç yüz noktada aynı anda küçük gruplar halinde bulunuyordu ve ancak kendisine saldırı olması durumunda harekete geçiyordu.

Ordu birliklerinin gerilla savaşında deneyimsiz olmasının farkedilmesiyle gayrı nizami harp yürütecek ve içerisinde gönüllülerin yer aldığı yerel guplar (Ulusal Savunma Güçleri) kuruldu ve özellikle kırsal bölgelerinde bu proje olumlu sonuçlar verdi.

Halep, Humus, Şam gibi büyük kentlerin merkezi ve çevre semtlerinde ordu birliklerinin yaptığı şey sadece herhangi bir bölgenin alınması sonrası durumu kararlı hale getirmek amacıyla kontrol noktaları oluşturmak ve ardından o noktada beklemekten ibaretti.

Kaybedilen yerlerde ise ordu ya sivillerin yoğun olmasından ya da silahlı grupların araziyi iyi bilmelerinden ve korunmalarından dolayı etkisiz kalıyordu. Merkezden uzak kırsal alanlarda ordu, baskın niteliğindeki en az birkaç yüz kişilik saldırılara karşı koyamıyordu. Daha önce hava üsleri, kasabalar ve köylerde binlerce asker ne yazık ki bu şekilde yitirildi.

Fakat şimdiyse, karşımızda arkasına Rusya'nın bütün askeri imkanlarını seferber ederek donattığı bir Suriye ordusu, yanında Lübnan Hizbullahı ve Iraklı milis güçlerinin de desteğiyle tamamen tersine dönmüş bir tablo var.

Henüz daha iki yıl öncesine kadar IŞİD, Humus kırsalındaki tüm gaz ve petrol sahalarında hakimiyeti ele geçirmişken şimdi Suriye ordusunun Deyrezzor ablukasını kırmaya yönelik başlatacağı hamle dillendiriliyor.

GOLAN'DA HAREKETLİLİK

Bu gelişmeler şüphesiz, diplomatik arenada da Suriye hükümetinin elini güçlendirirken geçtiğimiz gün Lübnan Hizbullah'ı lideri Hasan Nasrallah'ın da işaret ettiği üzere İsrail ve bölgedeki müttefiki diğer aktörlerin Rusya'nın Suriye'de nüfuzunu arttırmasından rahatsız olduğu açıkça görülüyor.

6 senedir devam eden emperyalist müdahale boyunca İsrail'in yer yer Suriye topraklarını Hizbullah'ı bahane göstererek vurduğu, hatta Suriye'de Hizbullah komutanlarını hedef aldığı görülüyordu. Fakat şimdiye kadarki saldırılarda, özellikle de Golan Tepeleri ve Kuneytra kenti çevresinde yaşanan İsrail saldırılarında Suriye tarafından ciddi bir karşılık verilmezken Suriye yönetimi sadece saldırıları kınamakla yetiniyordu.

Geçtiğimiz haftaysa Suriye hava sahasını ihlal eden İsrail'e ait 4 savaş uçağından biri, Suriye hava savunması tarafından düşürüldü. Bu olaydan beri İsrail'in Golan Tepelerindeki hava sahası ihlalleri devam ederken dün İsrail'a ait bir insansız hava aracı, Suriye-israil sınırındaki Kuneytra iline bağlı Han Arnaba kasabası yakınlarda Yaser Hüseyin el-Seyyid isimli bir sivili aracındayken hedef aldı. İsrail medyası tarafından Yaser el-Hüseyin'in ''Hizbullah üyesi'' ve ''Suriye hava istihbarat personeli'' olduğu yönünde iddialar ortaya atılırken Suriyeli askeri kaynaklar gün içerisinde sosyal medya hesaplarından iddiaların asılsız olduğunu bildirdi.

Iraklı Şii milis gücü, Haşd eş-Şaabi'ye (Halk Seferberlik Güçleri) bağlı Nuceba Hareketi'nin Golan Kurtuluş Tugayı'nın kurulduğunu duyurması, İran'ın da desteğiyle Suriye yönetimi ve Lübnan Hizbullahı'nın Golan coğrafyasında askeri konuşlanmayı hızlandırması da önümüzdeki yaz aylarının sıcak geçeceği ihtimalini güçlendiriyor.

DEYREZZOR ABLUKASINI KIRMAYA YÖNELİK HAMLE YAKLAŞIYOR

Suriye ordusu yaklaşık 3 yıldır Suriye'nin doğusundaki Deyrezzor kentinde IŞİD'in kuşatması altında.

Bu kent, 3 senedir tam manasıyla cehennemi yaşıyor, sadece havadan ikmalle hayatta kalmaya çalışan siviller ve direnmeye çalışan bir ordu söz konusu.

Mevcut durumun Suriye ordusu tarafından öncekine görece daha iyiye gitmesi, Palmira antik kentinin kurtarılmasının ardından ordu birliklerinin kent çevresinde hakimiyet alanını genişletmesiyle Deyrezzor kentine yönelik bir hamlenin başlayacağı sinyalleri verilmeye başlandı.

Palmira antik kentinin doğusundaki tahıl siloları ve kent çeresindeki gaz sahalarından sonra Arak ve Suhna kasabaları, ordu güçlerinin menziline girmiş durumda.

Ordu güçleri sadece Palmira'nın doğusunda değil, kuzeyinde (Cezal, Mahr gaz sahaları) ve güneyinde de seri bir şekilde ilerliyor.

Palmira ve çevresindeki son durum, Kasım 2015'te, Kuveyris askeri hava üssündeki kuşatma kırıldıktan sonraki doğu Halep kırsalındaki askeri durumu da andırıyor.

Deyrezzor ablukasının kırılmasının zaman alacağı aşikâr, zira hâlâ Musul'un batı yakasından kaçan binlerce IŞİD militanının ilk durağı Deyrezzor vilâyeti. Üstelik, IŞİD'in Rakka'yı bırakarak yeni "başkent" olarak Deyrezzor'a yığınak yapabileceği de konuşulanlar arasında.

UZUN ZAMAN SONRA ŞAM MERKEZDE ÇATIŞMALAR

Geçtiğimiz gün, Doğu Guta'daki Cobar semtinde, kuşatma altındaki cihatçılar Şam merkeze çok yakın mesafedeki Abbasiyin meydanını doğru geniş çaplı bir saldırı başlattı.

Şam'da uzun zamandır merkeze bu kadar yakın bir mesafede çatışma gözlenmemişti. Cobar semtinde 2 senedir sadece tünel savaşları görülüyor.

Dün çatışmaların gözlendiği yerler; Şam merkezin hemen doğusundaki Abbasiyin meydanı, ana trafo ve garajlar çevresi olarak tespit edilirken saha kaynakları tarafından cihatçı grupların iki ayrı intihar saldırısı düzenlediği, Cumhuriyet Muhafızları'nın garajlar bölgesine konuşlanarak saldırıları durdurduğu öne sürülüyor.

Cobar semti, Doğu Guta'nın hemen batı bitişiğinde, yaklaşık 3 senedir Suriye ordusu tarafından izole edilmiş bir bölge.

Her ne kadar cihatçı grupların ana üssü Doğu Guta'yla bağları uzun süredir kopuk olsa da tünellerle ikmal sağlanabiliyor.

Cobar semti, Şam-Humus karayoluna da çok yakın bir mesafede, yanı sıra Şam merkezdeki sivil yerleşim yerlerinin güvenliğine karşı birincil tehdidi oluşturuyor.

Geçtiğimiz günkü saldırının cihatçıların artık yaptığı yapabileceğinin en büyüğü olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Zira bundan önceki Derayya, Mudamiye, Barada Vadisi örneklerinde de olduğu gibi şarjördeki son mermiye kadar kullanan cihatçıların abluka koşullarında teslim olmaktan başka bir çarelerinin kalmadığı açık.
Cobar semtinin yanı sıra yine Şam-Humus karayolu yakınındaki ve uzun süredir cihatçı grupların kontrolünde bulunan Kabun, Berze ve Teşrin semtlerinin de son kozlarını oynadığı söylenebilir.

Bu bölgeler Şam merkezin sadece 5-10 kilometre doğusunda yer alıyor. Yakın zamanda bu bölgelerin cihatçı gruplardan arındırılması kent çevresindeki sivil yerleşim yerlerinin bir nebze de olsa rahatlayacağı anlamına da geliyor.

RAKKA KİME DÜŞER?

TSK destekli Fırat Kalkanı güçleri, El-Bab'ı IŞİD'den ele geçirdikten hemen sonra gözünü ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri'nin kontrolündeki Menbic'e dikti.

Buna sahada avantajı ele geçiren Rusya ve Suriye hükümetinin cevabı Menbic'e savunma hatları kurmak oldu.

Başbakan Binali Yıldırım, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, ''Rejimin Menbic’e girmesi ve YPG’nin ayrılması, bizim açımızdan olumsuz değil.'' şeklinde konuştu.

Fırat Kalkanı'na bağlı gruplar her ne kadar Menbic'e saldıracakları yönünde ısrarcı olsalar da bunun artık çok da gerçekçi olmadığı görülüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her fırsatta dile getirdiği ''Rakka'yı alacağız'' söyleminin de pek bir karşılığı yok.

Halihazırda Suriye Demokratik Güçleri, Kobane kırsalından harekete geçerek Rakka kentini izole etmeye başladı. Bunun yanı sıra geçtiğimiz günlerde Reuters'a konuşan YPG Genel Komutanı Sipan Hemo, Rakka'ya başlatılacak askeri harekatı Nisan ayı olarak tarihlendirdi.

TSK destekli ÖSO güçlerinin mevcut durumda Rakka'ya harekat düzenlemesi askeri olarak imkansız. Hem Menbic'de hem de El-Bab'ın doğusunda önü kesilmiş olan Fırat Kalkanı'nın Tel Abyad sınırından Rakka'ya 150 kilometrelik bir kordior açmaktan başka herhangi bir seçeneği bulunmuyor. Ki bu planın yürürlüğe konması tam manasıyla çılgınlık olacaktır.

Bir ihtimali daha göz ardı etmemekte yarar var; Türkiye, Cerablus harekatından bu yana Fırat Kalkanı bileşeni ÖSO gruplarına tıpkı vekalet savaşı süresince olduğu gibi büyük yatırım yaptı.

Türkiye, Fırat Kalkanı projesinin başarısız olmaması, sınırda tehdit olarak gördüğü YPG'nin alan hakimiyetini arttırmaması adına son bir çılgınlık daha yapabilir mi? Bekleyip göreceğiz.

Ekler