Atropatkan, Partça'da.
Aturpatakan ve Aturpatkan, Orta Farsça'da.
Azerbadagan veya Azerabadagan, Farsça yazılarda.
Atropatne, Yunanca’da.
Aderbeygan ve Adarbigana, Bizansça’da.
Azerbaygan, Azerbadagan ve Atrpatşan, Ermenice’de.
Azerbaygan, Süryanice’de.
Aderbeygan, Asurca’da.
Azerbaycan ve Azerbaycan, Arapça’da.
Azerbaygan, İslam sonrası yazılarda.
"azerbaycan" kelimesinin derin tarihî kökleri vardır. Bu kelimenin "Azerbadagan" veya "Azerbadagan"dan türediğine inanılmaktadır; bu, Ferdowsi'nin eserlerinde de geçmektedir. Eski metinlerde, özellikle Pehlevi kitaplarında "Aturpatkan" gibi isimler zikredilmektedir. M.Ö. 63 yılında doğan ünlü Yunan coğrafyacı Strabon, İskender’in Ahamenişleri yok etmesi sırasında, Aturpat adında bir komutanın Med Satraplığının kuzeybatı kısmının yöneticisi olduğunu belirtir. İskender’in ölümünden sonra, Aturpat Seleukoslulara karşı ayaklanır ve bu bölge onun adıyla Aturpat olarak anılmaya başlanır.





Belirttiğimiz gibi, İskender'in ölümünden önce bu topraklar Medler'e aitti ve onun ölümünden sonra bu bölgeye Atropat ya da Atropatkan denilmeye başlandı. Ünlü Alman İran bilgini Theodor Nöldeke, "Atropatene" başlıklı makalesinde (1880) "Atropat" adının, hatta Avesta'da "Atropate" biçiminde geçtiğini yazar. Bu isim, eski İran'da yaygın bir isimdi ve "ateşi koruyan veya ateşten korunmuş" anlamına gelir. "Atra" (Ador, Azor, Azar yani ateş) kelimesi ile "pat"/"bad" ekinin birleşimidir ve bu ek, "koruyan" ya da "bir şeyin veya birinin korumasında olan" anlamındadır. Bu isim, daha sonra Part ve Sasani dönemlerinde "Azerbade" (Azerbad) biçimini alarak "ateşi koruyan" veya "ateşten korunmuş kişi" anlamına gelmiştir.
Bu isim zamanla Azerbaycan'a dönüştü ve Arapların gelmesiyle "Azerbaycan" biçiminde tanınır hale geldi. Tarihte Azerbaycan, her zaman Aras Nehri'nin güneyindeki bölgelere atıfta bulunuyordu; ancak günümüzde Azerbaycan Cumhuriyeti, bu nehrin kuzeyindeki bölgeleri kapsamaktadır.
Rus kökenli doğubilimci Vasili Bartold da bu bölge hakkında benzer görüşleri savunmaktadır. M.Ö. 2. yüzyılda yaşamış tarihçi Titus Flavius Josephus, Atropat Medyasını bu şekilde tanımlamıştır. M.Ö. 150 civarında, Yunan tarihçi ve coğrafyacı Plinius, "Atropatene" ve "Albania" adlı iki ayrı bölgeyi tanıtmıştır. Albania, aslında Aras Nehri'nin kuzeyindeki toprakların eski adıdır ve çeşitli tarihçiler bu konuda çok sayıda eser kaleme almışlardır. Örneğin, Strabon, Kafkasya'daki Albania halkı hakkında detaylı bilgiler vermekte ve coğrafi konumunu iyi bir şekilde tasvir etmektedir.
İslam döneminde de farklı coğrafyacılar ve tarihçiler, Azerbaycan ve Arran'ı ayrı olarak ele almışlardır. 3. yüzyılın sonlarında yaşamış ünlü yazar İbn Fakihe, Arran'ı Ermenistan topraklarının bir parçası olarak değerlendirmiş ve Azerbaycan'daki çeşitli şehirleri tanıtmıştır.
Sonuç olarak, tarih boyunca Azerbaycan toprakları, günümüzdeki Azerbaycan Cumhuriyeti, her zaman Kafkasya'daki Albania ile ilişkilendirilmiş, Aras Nehri'nin güneyindeki topraklar ise Azerbaycan olarak adlandırılmıştır. Bu coğrafi ve tarihi ayrımlar, günümüzde Azerbaycan ve Azeri halkının durumunu daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktadır.


