Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sözümü işitip ezberleyen ve benden taraf başkalarına ulaştıranı Allah mutlu kılsın.”[1]
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz hadislerimiz kalpleri ihya eder.”[2]
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz doğru konuşan birinden bir tek hadis alman senin için dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha hayırlıdır.” [3]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Birbirinizle (ilmi) müzakerelerde bulunun, görüşün ve hadis söyleyin. Şüphesiz hadis kalplerin cilasıdır. Kılıçlar paslandığı gibi kalpler de paslanır. Cilası ise hadistir.” [4]
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “İlim elde etmekte yarışın. Nefsim elinde olan (Allah’a) andolsun ki helal veya haram hususunda doğru sözlü bir insandan aldığın hadis senin için dünyadan ve içinde taşıdığı altın ve gümüşten daha hayırlıdır.” [5]
Hadisler Hakkında Bilinmesi Gerekenler
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a yemin olsun ki doğru sözlü birinden helal veya haram hususunda öğrendiğin bir tek hadis güneşin üzerine doğduğu ve battığı her şeyden senin için daha hayırlıdır.” [6]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İki hadis öğrenen ve o iki hadisten faydalanan veya başkalarına faydalanacağı iki hadis öğreten kimsenin ameli, altmış yıl ibadetten daha hayırlıdır.” [7]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların nezdimizdeki makamını bizden rivayet ettikleri kadar bilin.” [8]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim ümmetime kendisiyle bir sünneti ikame edecek veya bir bidatı delecek bir hadis öğretirse ona cennet vardır.” [9]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hıfzetmek rivayetin süsüdür. Delilleri hıfzetmek ise ilmin süsüdür.” [10]
Muhaddis
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ım halifelerime rahmet et.”(Üç defa bunu tekrarladı) kendisine: “Ey Allah’ın Resulü! Halifelerin kimlerdir?”benden sonra gelecek, hadislerimi ve sünnetimi rivayet edecek ve benden sonra insanlara onları öğretecek kimselerdir diye buyurdu.”[11]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allahım halifelerime rahmet et!” diye sorulunca (Üç defa bunu tekrarladı) “Ey Allah’ın Resulü! Halifelerin kimlerdir?”diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Hadis ve sünnetimi tebliğ edenler ve sonra da ümmetime onları öğretenlerdir.”[12]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hadislerimizi insanlar arasında rivayet eden ve bu vesileyle Şiilerimizin (taraftarlarımızın) kalbini güçlü kılan kimse bin abidden daha üstündür.”[13]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hadis rivayet den ve dinde derinleşen kimse dinde derinleşmeyen ve rivayet etmeyen bin abidden daha üstündür.”[14]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim ümmetime bir sünneti ikame edecek veya bidatı delecek bir hadis ulaştırırsa o kimse cennettedir.”[15]
Kırk Hadis Ezberleyen Kimsenin Sevabı
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimden her kim kırk hadis ezberlerse Allah kıyamet günü onu fakih ve alim olarak diriltir.”[16]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimden her kim kırk hadis ezberleyip bununla sadece aziz ve celil olan Allah ve ahiret yurdunu dilerse Allah da kıyamet günü onu Peygamberler, doğrular, şehitler ve salihlerle birlikte haşreder. Bunlar ne de güzel arkadaştır! “[17]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim bizden helal ve haram ile ilgili hadislerimizden kırk hadis ezberlerse Allah kıyamet günü onu fakih ve alim olarak haşreder ve ona azap etmez.”[18]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim dinleri hususunda faydalanacakları kırk hadisi ümmetim için ezberlerse Allah onu kıyamet günü fakih ve alim olarak diriltir.”[19]
Hadis Anlamak
Kur’an:
“Onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve anlayan kulaklar onu bellesin diye.”[20]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Anladığın bir hadis naklettiğin bin hadisten hayırlıdır.”[21]
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şiilerin (taraftarların) makamını rivayetleri ve marifetleri ölçüsünce bil. Hiç şüphesiz marifet rivayeti derketmektir.”[22]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sözümüzü işitip ezberleyen, sonra bizim adımıza onu insanlara ulaştıran kimseyi Allah mutlu kılsın. Bir çok kimse fakih olmadığı halde fıkhı yüklenir. Bir çok kimse de fıkhı kendisinden daha fakih olan kimseye nakleder.”[23]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bizden bir hadis işiten ve onu işittiği gibi başkalarına ulaştıran kimseyi Allah mutlu kılsın. Zira çoğu zaman kendisine hadis ulaşan kimse, onu duyandan daha iyi derk eder.”[24]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Siz (hadisleri) idrak etmeye bakın; rivayet etmeye değil.”[25]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Beyinsizlerin himmeti rivayet etmektir. Alimlerin himmeti ise (hadisleri) anlamaktır.”[26]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Alimlerin hüznü dirayet (anlamak); Cahillerin hüznü ise rivayettir.”[27]
Rivayet Etmek ve Anlamak
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hak bir sözü işittiğinizde ona bağlı olma düşüncesi ile algılamaya çalışın; rivayet etme düşüncesi ile değil. Şüphesiz kitabın ravileri çoktur, ama riayet edenleri çok azdır.”[28]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir rivayeti işittiğinizde ona bağlı olma düşüncesi ile algılamaya çalışın; rivayet etme düşüncesi ile değil. Şüphesiz kitabın ravileri çoktur, ama riayet edenleri çok azdır.”[29]
İmam Bakır (a.s), Sa’d’ul-Hayr’a yazdığı mektubunda şöyle buyurmuştur: “Cahiller rivayeti ezberlemekle hoşnut olurlar; alimler ise (rivayetlere) riayet etmeyi terk ettikleri için hüzünlenirler.”[30]
Peygamber Hayattayken O’na Yalan Şeyler İsnad Edenlerin Çokluğu
İmam Ali (a.s), uydurma hadisler hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz insanların elinde hak ve batıl, yalan ve doğru, nasih ve mensuh, genel ve özel, muhkem ve müteşabih, ezberlenen ve vehm edilen (ravinin hadis sandığı) sözler vardır. Resulullah (s.a.a) zamanında Resulullah’a o kadar yalan şeyler isnad ettiler ki sonunda okuduğu bir hutbesinde şöyle buyurdu: “Her kim bana yalan yere bir şey isnad ederse ateşteki yerini hazırlasın.”Şüphesiz hadisi sana sadece dört kişi getirir...”[31]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah’ın (s.a.a) hayatında kendisine öyle yalan şeyler isnad ettiler ki sonunda hutbesinde şöyle buyurdu: “Ey İnsanlar! Bana çok yalan şeyler isnad ediyorlar. Her kim bilerek bana yalan şeyler isnad ederse ateşteki yerini hazırlasın.”Buna rağmen Peygamber’den sonra da kendisine yalan şeyler isnad ettiler.”[32]
Resulullah’a (s.a.a) Yalan Şeyler İsnad Etmekten Sakındırmak
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim bilerek bana yalan şeyler isnad ederse ateşteki yerini hazırlasın.”[33]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim yalan olduğunu bildiği halde benden bir hadis naklederse iki yalancıdan biridir.”[34]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim bana yalan bir şeyi isnad ederse kendisine cehennemde içinde otlayacağı bir ev bina edilir.”[35]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim bilerek insanları saptırmak için bana yalan bir şey isnad ederse ateşteki yerini hazırlasın.”[36]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ım! Bana yalan bir şey isnad etmelerini helal görmüyorum.”[37]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz büyük günahların en büyüğü biri de birinin demediğim şeyleri bana isnad etmesidir.”[38]
Yalan Olduğu Belli Olmayan Bir Şeyi Yalanlamaktan Sakındırmak
Kur’an:
“Onlar, ilmini kavrayamadıkları ve henüz yorumu da kendilerine bildirilmemiş olan şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böylece yalanlamışlardı. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak.”[39]
İmam Bakır (a.s) veya İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mürcie, Kaderiye veya Haricilerden olan birisi bize isnad ettiği bir hadisi size nakl ederse onu yalanlamayın, zira siz bilemezsiniz, belki de onda hak bir söz vardır. Onu yalanlamakla arş üzerindeki aziz ve celil olan Allah’ı yalanlamış olursunuz.”[40]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim bizden kendisine ulaşan bir hadisi reddederse kıyamet günü ben onun hasmı olacağım. Benden size oanlamadığınız bir hadis ulaşırsa, “Allah daha iyi bilir”deyin.”[41]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim benden kendisine bir hadis ulaşır da onu yalanlarsa şüphesiz şu üç şeyi yalanlamış olur: Allah, Resulü ve o hadisi kendisine nakleden kimseyi.”[42]
Temel İlkeleri Açıklamak Bize, Detayını Bulmak İse Size Kalmıştır
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Temel ilkeleri açıklamak bize, detayları bulmak ise size kalmıştır.”[43]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz sizlere temel ilkeleri açıklamak bizim, detaylarını bulmak ise sizin görevinizdir.”[44]
Hadisin Sıhhati ve Kur’an İle Uyumluluğu
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hadisimi Kur’an’a arz ediniz, eğer Kur’an ile uyum içindeyse o bendendir ve onu ben demişimdir.”[45]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz her hakkın bir hakikati vardır. Her doğru şeyin de bir nuru vardır. Allah’ın kitabı ile uyuşan şeyi alınız, Allah’ın kitabına muhalif olan şeyleri ise terk ediniz.”[46]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hadislerden Kur’an’la uyuşmayan şey uydurmadır.”[47]
Hadisin Sıhhati ve Fıtrat İle Uyuşması
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Benden kalplerinizin tanıdığı saç ve ciltlerinizin hoşlandığı ve sizlere yakın olan bir hadis işittiğinizde bilin ki ben o söze sizden daha evlayım. (onu ben demişimdir) Ama benden kalplerinizin tanımadığı, saç ve ciltlerinizin kaçındığı ve sizlere uzak olan bir hadis işittiğinizde bilin ki ben sizlerden ona daha uzağım.”[48]
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Al-i Muhammed’den (a.s) sizlere ulaşan, kalplerinizi yumuşatan ve tanıdığınız bir hadis ulaştığında onu kabul ediniz. Ama eğer kalpleriniz ürker, yabancı görürsen onu Allah’a, Resulüne ve Al-i Muhammed’den olan alime havale ediniz.”[49]
Hadisin Sıhhati ve Hak İle Uyuşması
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Size benden hak ile uyuşan bir hadis gelecek olursa şüphesiz onu ben demişimdir. Ama benden size hak ile uyuşmayan bir hadis geldiğinde şüphesiz onu ben dememişimdir. Zira şüphesiz ben sadece hakkı söylerim.”[50]
Hadisin sıhhatini bilmek için yerinde söylenmesi gereken bir takım ölçüler vardır.
Hadisi Mana Açısından Nakletmenin Cevazı
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir hadisi doğru anlarsan onu istediğin şekilde beyan et.”[51]
İmam Sadık (a.s), hadisi mana esasınca nakletmenin hükmü sorulunca şöyle buyurmuştur: “Eğer onu doğru anladıysan sakıncası yoktur. Bu “teal”ve “helumme”(ikisi de gel anlamındadır) veya “uk’ud”ve “iclis”(ikisi de otur anlamındadır) demen gibidir.”[52]
Muhammed b. Müslim şöyle diyor: “Ebi Abdillah’a (a.s), “Sizden bir hadis işitiyorum, sonra da onu azaltıyor veya çoğaltıyorum”diye söyleyince İmam şöyle buyurdu: “Eğer manasını ifade etmek için yapıyorsan sakıncası yoktur.”[53]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Manasını doğru anladığın takdirde hadisin bir bölümünü öne alman veya sona bırakmanın sakıncası yoktur.”[54]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir haramı helal ve bir helalı da haram kılmadıkça manayı anlaman şartıyla azaltıp çoğaltmanın bir sakıncası yoktur.”[55]
Hadis Nakletmekte Riayet Edilmesi Gereken Şey
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümmetime hadislerimden sadece akıllarının alabileceği şeyleri söyleyin.”[56]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Biz insanlara akılları miktarınca konuşmakla emrolunduk.”[57]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Eğer insanlara akıllarının almayacağı bir hadis söyleyecek olursan şüphesiz onların bazısı fitneye düşer.”[58]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim tefsirini ne kendisinin ne de kendisine hadisi nakledilenin bilmediği bir hadis söylerse o hadis kendisinin ve kendisine hadisi nakledilenin fitneye düşmesine sebep olur.”[59]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah ve Resulünün yalancı sayılmasını ister misiniz? Öyleyse insanlara bildikleri hadisleri söyleyin ve inkar ettikleri şeyleri söylemekten sakının.”[60]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanlara Rablerinden bahsedince onları dehşete düşürecek ve kabulde meşakkate sokacak şeyler söylemeyin.”[61]
Bazı Hadislere Tahammülün Zorluğu
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz hadislerimiz zor ve çok ağırdır. Ona sadece mukarreb melek, mürsel nebi, Allah’ın kalbini imanla imtihan ettiği kul veya korunmuş şehir tahammül edebilir.”Amr şöyle diyor: “Hadisin ravisi olan Şuayb’a, “Ey Ebe’l Hasan! Korunmuş şehir nedir?”diye sorunca şöyle dedi: “Ben de Eba Abdillah’a (a.s) bunu sordum. Bana, “Geniş ve sağlam kalptir”diye buyurdu.”[62]
Kitap ve Sünnetin Kapsamlılığı
Kur’an:
“Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) kanatlarıyla uçan kuşlar da ancak sizin gibi birer toplulukturlar. Kitapta Biz hiçbir şeyi eksik bırakmadık; onlar sonra Rablerine toplanacaklardır.”[63]
“Bu gün, size dininizi kemale erdirdim.”[64]
Ebu Usame şöyle diyor: “Ebi Abdillah’ın (a.s) yanındaydım, Muğiriye kabilesinden olan birisi de oradaydı. Sünnetler hakkında İmam’a sorular soruyordu. İmam şöyle buyurdu: “İnsanoğlunun ihtiyaç duyduğu her şey hususunda Allah ve Resulü tarafından bir sünnet ortaya konmuştur. Eğer böyle olmasaydı getirdiği hüccetlerde bizleri hüccet kılmazdı.”Muğiriye kabilesinden olan şahıs, “Allah hangi şeylerle bizlere hüccet getirmiştir?”diye sorunca Ebu Abdillah (a.s) şöyle buyurdu: “Allah’ın şu sözü: “Bu gün size dininizi kemale erdirdim ve üzerinize olan nimetimi tamamladım.”[65]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizleri cennete yaklaştıran ve ateşten uzaklaştıran her şey hususunda sizleri ondan nehyettim ve sizlere onu emrettim.”[66]
Bazı İlim ve Hükümleri Saklamanın Sebebi
İmam Sadık (a.s), Ebi Basir’e şöyle buyurmuştur: “Allah’a andolsun ki eğer aranızdan sır saklayan üç mümin bulabilseydim onlardan bir tek hadis gizlemeyi helal görmezdim.”[67]
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer ben kendisine ilim emanet bırakacağım ve buna ehli olan üç grup bulabilseydim kıyamete kadar olacak artık helal ve haramı incelemeye ihtiyaç kalmayacak olayları kendilerine söylerdim.”[68]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Daha önceden diğer kitapların gayrisinin eline düştüğü gibi, sizden başkasının eline düşme korkusu da olmasaydı, size şüphesiz Kaim (a. f) kıyam edinceye kadar hiç kimseye ihtiyaç duymayacağınız bir kitap verirdim.”[69]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendisine hadis söyleyeceğim birini bulamıyorum. Eğer sizden birine bir hadis söyleyecek olursam o şahıs henüz Medine’den çıkmadan o hadis yanıma getirilmektedir (bir grup gelip, “Sen mi bu hadisi söylemişsin!”diye söylemektedir. ) Bunun üzerine ben de, “Hayır söylememişim” diyorum.”[70]
Hadislerin İhtilaf Nedenleri
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bizim haktan başka bir şey söylemediğimizi bilen kimse hakkımızdaki bu bilgisi kendisine yetmelidir. O halde bizim hakkımızdaki bilgisiyle uyuşmayan bizden bir söz işittiğinde o sözü kendisini savunmak için dediğimizi ve onu tercih ettiğimizi bilmelidir.”[71]
İmam Sadık (a.s), Ebi Amr el-Kinaniyy’e şöyle buyurmuştur: “Ey Eba Amr! Eğer sana bir hadis söylediysem, bir fetva verdiysem sonra yeniden gelip bana o konuyu sorduysan ve ben de önceki söz ve fetvamın aksine cevap ve fetva verdiysem hangisiyle amel edeceksin?” Ben, “Yenisini alırım ve diğerini bırakırım” dedim. İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Doğru söyledin ey Eba Amr! Allah gizli ibadet edilmeyi ister. Allah’a andolsun ki bil eğer bu işi yapacak olursanız bu hem benim ve hem de sizin için daha hayırlı olur. Allah dini hususunda bizden ve sizlerden sadece takiyyeyi istemiştir.”[72]
Müteşabih Hadisler
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “(Şüphesiz Kur’an’ın müteşabihi olduğu gibi bizim hadislerimizin de müteşabihi vardır ve Kur’an’ın muhkemi olduğu gibi bizim hadislerimizin de muhkemi vardır.) Şüpheiz Kur’anın müteşabihi ve muhkemi olduğu gibi bizim hadislerimizin de müteşabihi ve muhkemi vardır. O halde müteşabihini muhkemine döndürün ve muhkemi olmaksızın müteşabihine uymayın ki delalete düşersiniz.”[73]
ABNA.İR
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Kenz’ul-Ummal, 29163; Emali el-Mufid, 186/13 “Onu duymayana ulaştıranı” tabiri vardır.
[2] el-Bihar, 2/144/5
[3] Emali el-Mufid, 42/10
[4] el-Kafi, 1/41/8
[5] el-Mehasin, 1/356/755
[6] a.g.e. 1/356/756
[7] el-Bihar, 2/152/41
[8] a.g.e. s. 150/24
[9] a.g.e. s. 152/43
[10] Cami’ul-Ahbar, 337/947
[11] Uyun-u Ahbar’ir-Rıza, 2/37/94
[12] Emali’es-Seduk, 152/4
[13] el-Bihar, 2/145/8
[14] a.g.e. h. 9
[15] Kenz’ul-Ummal, 28815
[16] a.g.e. 28818
[17] el-Hisal, 543/19, bak. Tüm hadisler
[18] a.g.e. s. 542/18
[19] el-Bihar, 2/156/10
[20] Hakka suresi, 12. ayet
[21] Mean’il-Ahbar, 2/3
[22] a.g.e. 1/2
[23] Kenz’ul-Ummal, 29163; Emali el-Mufid, 186/13 Az bir tabir farklılığı ile
[24] el-Bihar, 2/160/11
[25] Kenz’ul-Fevaid, 2/31
[26] el-Bihar, 2/160/13
[27] a.g.e. s. 161/14
[28] el-Kafi, 8/391/586
[29] Nehc’ul-Belağa, 98. hikmet
[30] el-Kafi, 8/53/16
[31] Nehc’ul-Belağa, 210. hutbe; Tuhef’ul-Ukul, 193 “Az bir farklılıkla, hadisin tamamına bak.”
[32] el-Kafi, 1/61/1; el-Gaybet’u li'l Nu’mani, 76/10
[33] Emali et-Tusi, 227/398; Bu manada bir çok hadis vardır. Bak. el-Bihar, 2/158, 21. Bölüm ve Kenz’ul-Ummal, 10/221-223 ve s. 230-237
[34] Kenz’ul-Ummal, 29171; Emali et-Tusi, 402/897, az bir farklılıkla
[35] Kenz’ul-Ummal, 29178
[36] a.g.e. 29228
[37] a.g.e. 29241
[38] a.g.e. 29255
[39] Yunus suresi, 39. ayet
[40] el-Bihar, 2/212/111
[41] a.g.e. h. 114
[42] a.g.e. h. 116
[43] Mustetrafat’us-Serair, 58/21
[44] a.g.e. 57/20
[45] Kenz’ul-Ummal, 907
[46] el-Kafi, 1/69/1
[47] a.g.e 1/69/4
[48] Kenz’ul-Ummal, 902
[49] el-Bihar, 2/189/21; el-Heraic ve el-Ceraih, 2/793/1
[50] Mean’il-Ahbar, 390/30
[51] el-Bihar, 2/161/18
[52] a.g.e. h. 17
[53] a.g.e. s. 164/24
[54] Kenz’ul-Ummal, 29179
[55] a.g.e. 29216
[56] a.g.e. 29284
[57]a.g.e. 29282
[58] a.g.e. 29011
[59] a.g.e. 29283
[60] el-Bihar, 2/77/60
[61] Kenz’ul-Ummal, 5307
[62] Mean’il-Ahbar, 189/1; Emali’es-Seduk, 13/6
[63] En’am suresi, 38. ayet
[64] Maide suresi, 3. ayet
[65] el-Bihar, 2/169/3
[66] el-Mehasin, 1/433/1003
[67] el-Kafi, 2/242/3
[68] el-Bihar, 2/212/1
[69] a.g.e. s. 213/2
[70] a.g.e. h. 5
[71] el-İhticac, 2/260/231
[72] el-Kafi, 2/218/7
[73] Uyun-u Ahbar’ir-Rıza, 1/290/39