12 Nisan 2014 - 10:12
“Benden sonra Sıratı Müstakim ve Müminlerin Önderi…”

İbn Abbâs’tan şöyle nakledilmiştir: “Allah Resulü (s.a.a.) Hz. Ali’ye (a.s) hitaben buyurdu ki: Apaçık yol sensin; sırât-ı müstakim (dosdoğru yol) sensin; mü’minlerin önderi sensin.”

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Resûlullah (s.a.a.) buyurdu ki: “Benden kısa bir müddet sonra öyle karanlık bir fitne meydana gelecektir ki ondan ancak ‘Ürvetü’l-vüskâ/Allah’ın sağlam kulpuna sarılanlar kurtulacaktır.” “Bu sağlam kulp nedir ya Resûlallah?” diye sorulunca, “Ali b. Ebî Tâlib’dir” buyurdu. (İsbâtü’l-Hüdât, c.2, s.206).

İbn Abbâs’tan şöyle nakledilmiştir: “Allah Resulü (s.a.a.) Hz. Ali’ye (a.s) hitaben buyurdu ki: Apaçık yol sensin; sırât-ı müstakim (dosdoğru yol) sensin; mü’minlerin önderi sensin.” (İhkâkü’l-Hak, c.14, s.378).

İbn Abbâs’tan Resûlullah’ın (s.a.a.) Hz. Ali’ye şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Ya Ali, sen Benim havuzumun sahibisin; sancağımın sahibisin; vaatlerimi yerine getirensin; kalbimin habibisin; ilmimin vârisisin; sen peygamberlerin miraslarının emanet edildiği kimsesin; sen Allah’ın yeryüzündeki eminisin; sen Allah’ın yaratıklarına hüccetisin; sen imanın direğisin; sen karanlığın çerağısın; sen hidâyet meşalesisin; sen din ehli için yükseltilen nişanesin; sana uyan kurtulur, senden yüz çeviren helak olur; sensin apaçık yol; sensin sırât-ı müstakim; sensin yüzü akların önderi; sensin dinin reisi; benim mevlâsı olduğum her kesin sen de mevlâsısın ve ben her kadın ve erkek mü’minin mevlâsıyım; seni ancak doğumu temiz olan (helalzade olan) kimse sever ve sena ancak doğumu habis olan (zinazade olan) kimse düşmanlık besler. Ben Mi’rac’a götürüldüğümde, Rabbim Benimle konuştuğu zaman, Bana şöyle hitapta bulundu: ‘Ey Muhammed, Ali’ye benden selâm söyle ve ona bildir ki benim velilerimin İmamı ve bana itaat edenlerin nurudur.’ O hâlde bu kerametten dolayı ne mutlu sana ya Ali!” (İsbâtü’l-Hüdât, c.2, s.59).

İmam Cafer-i Sâdık’tan (a.s.) şöyle nakledilmiştir: “Bizi sırât-ı müstakîme (dosdoğru yola) hidâyet et, (Fatiha, 6) âyetindeki ‘sırât-ı müstakîm’den maksat Emirü’l-Müminin’dir (a.s).” (Ayyâşî Tefsiri, c.1, s.24; Bihârü’l-Envâr, c.92, s.240).

Yine İmam Cafer-i Sâdık’tan (a.s.) şöyle nakledilmiştir: “Sırât-ı müstakîm Emirü’l-Müminin’dir (a.s).” (Bihârü’l-Envâr, c.35, s.366).

Ebû Hamza Sümâlî’den şöyle nakledilmiştir: “İmam Cafer-i Sâdık’a (a.s.) Allah’ın (Azze ve Celle) ‘Bu benim dosdoğru yolumdur. O hâlde onu izleyin’ [ En’âm, 153.] buyruğunun tefsirini sorduğumda, ‘Vallahi o Ali’dir ki hem mizândır, hem de sırât’ buyurdu” (Besâirü’d-Derecât, s.79).

y.mesaj

Ekler