Uluslararası Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- İran, Rusya ve Çin, BM Güvenlik Konseyi’ne gönderecekleri ortak mektupla, 2231 sayılı kararın 18 Ekim itibarıyla süresinin dolduğunu ve bu karar uyarınca İran’a uygulanan tüm kısıtlamaların artık yasal bir geçerliliğinin kalmadığını açıklayacak. Üç ülkenin bu adımı, Batı’nın özellikle ABD ve Avrupa ülkeleri üzerinden sürdürdüğü “tek taraflı yaptırım politikasına” karşı güçlü bir diplomatik mesaj olarak değerlendiriliyor.
Diplomatik kaynaklara göre, ortak mektupta “İran’a yönelik herhangi bir yaptırımın veya kısıtlamanın, BM kararının sona ermesiyle birlikte uluslararası hukuk açısından dayanağını yitirdiği” vurgulanacak. Bu gelişme, özellikle silah transferleri, füze teknolojisi ve savunma sanayi alanlarındaki iş birliği açısından yeni bir dönem anlamına geliyor.
Tahran yönetimi, söz konusu kararın sona ermesinin ardından UAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) ile yürütülen raporlama ve denetim süreçlerinde de değişiklik olabileceğine işaret ediyor. İranlı yetkililer, bundan böyle yalnızca Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) çerçevesinde yükümlülüklerini sürdüreceklerini, Batı’nın dayattığı hiçbir ek kısıtlamayı tanımayacaklarını belirtiyor.
Rusya ve Çin’in bu süreçte İran’ın yanında yer alması, sadece nükleer dosya bağlamında değil, aynı zamanda çok kutuplu dünya düzeninin tesisinde de kritik bir dönemeç olarak görülüyor. Pekin ve Moskova, ABD’nin İran’a yönelik tek taraflı yaptırımlarını “gayrimeşru” ilan ederken, bu yaptırımların BM sistemini istismar eden Batılı güçlerin siyasi aracı haline geldiğini savunuyor.
Analistler, bu diplomatik hamlenin Batı’nın İran dosyasını uluslararası arenada tecrit etme girişimlerini tamamen boşa çıkarabileceğini belirtiyor. İran’ın “direniş diplomasisi” olarak nitelendirilen stratejisi, askeri caydırıcılıkla birlikte diplomatik ve hukuki düzlemde de meyvesini vermeye başlamış durumda.
Tahran’da yapılan değerlendirmelerde, 2231 sayılı kararın fiilen sona ermesinin, İran’ın egemenlik haklarını yeniden tesis eden bir dönüm noktası olduğu vurgulanıyor. İranlı yetkililer, bu gelişmeyi “Batı’nın baskı düzenine karşı kazanılmış stratejik bir zafer” olarak nitelendiriyor.
yorumunuz