Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Karabağ savaşı sırasında 1993'te tanıştığım Koçaryan, Ermenistan Cumhurbaşkanı seçildiğinde ilk söyleşisini benimle yapmıştı. O zaman BBC ile çalışıyordum. Yaklaşık iki saat sohbet ettiğim Koçaryan, konu 1915 olaylarına gelince : 'Göreceksin soykırımın 1000.yıl dönümünde Türkler her şeyi kabul edip özür dileyecek' dedi.
'Peki tazminat isteyecek misiniz?' diye takıldığımda 'Hele 2015 olsun o zaman bakarız' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın Obama'vari açıklamasını nasıl değerlendirirsiniz bilemem ama ben 17 Aralık sonrasında ve cumhurbaşkanlığı öncesinde içeride sıkışan Erdoğan'ın dışarıdaki geleneksel ittifaklarını güçlendirmeye çalıştığını söyleyebilirim.
İttifak deyince de akla hiç kuşkusuz ABD gelir.
Başbakan Erdoğan'ın her zamandan çok daha fazla ihtiyaç duyduğu ABD.
En azından can düşmanı Gülen'i geri alabilmek için.
Üstelik ABD'de çok etkin ve yetkin Rum, Ermeni, Yahudi ve Kürt lobileri var.
Sıralama hiç önemli değil.
AKP Hükümeti son 2-3 yıl içinde Rumlara yönelik büyük açılımlar yaptı.
Kürtlerle ilgili açılımlar gelgitli olarak devam ediyor.
Öcalan 'Bu yıl olmazsa gelecek yıl mutlaka serbest kalmalıyım' diyor.
Barzani ile dostluk artık sınır tanımıyor. Karşılıklı işbirliği her alanda ve çok hızlı ve verimli bir şeklide gelişiyor.
Böyle giderse Barzani Ankara'dan aldığı cesaret ile Bağdat ile iplerini koparabilir.
Geriye Suriyeli Kürtler kalıyor.
Gelelim Ermenilere..
AKP Hükümeti Ermenistan ile ilişkileri normalleştirmek için 2008-2010 döneminde önemli adımlar attı ama karşılığını bulamadı. Cumhurbaşkanı Gül bile Erivan'a gitti. Ermeniler her zaman' Önce soykırımı kabul edin' dedi. ABD ve AB ülkeleri hep onlara cesaret verdi.
Başbakan Erdoğan'ın Washington telepatisi ile kaleme alınan açıklaması bu konuda önemli adımların sinyalini veriyor. Zamanlama tam anlamı ile müthiş. Çünkü 20 Mart'ta Keseb'e yapılan saldırı sonrasında başta Ermenistan Dışişleri Bakanı olmak üzere birçok Ermeni kuruluşu Türkiye'yi suçladı. Onlara göre Nusra ve ÖSO militanları Türkiye'den saldırmış ve kasabanın Ermeni çoğunluklu halkı kaçmak zorunda kalmıştı. Yani ortada yeni bir soykırım vardı.
Batı'da Türk medyasının görmediği Türkiye aleyhinde büyük bir kampanya yürütüldü.
24 Nisan öncesine tesadüf eden bu kampanya doğal olarak ABD'deki Ermeni çevrelerini harekete geçirdi ve Kongre'de yeni bir dalgalanma yarattı. Bunun farkına varan Başbakan Erdoğan 'büyük dost ve müttefik' Obama'nın gönlünü kazanmak için bildik açıklamasını yaptı. Açıklamanın bir sonraki adımı özür olabilir. Geriye tazminat kalıyor.
O zamana kadar Erdoğan'ın önünde başka bir ödev olacak.
Ödevi veren Obama ve onun arkasındaki Yahudi lobileri.
Ödev : İsrail ile yeniden dost olmak.
Haberlere bakılırsa son dönemde İsrail'den Ankara'ya gelen ziyaretçi sayısında artış var.
Asker, sivil ve özellikle istihbaratçılar.
Yakında Başbakan Erdoğan'dan İsrail ya da Netanyahu'dan Türkiye ziyareti olursa kimse şaşırmasın.
Geriye AKP'nin Hamas'tan vazgeçmesi kalıyor.
Kandırılarak Şam'dan çıkarılan ancak hiç kimsenin kabul etmediği için sürünen Hamas şimdi artık çaresiz Fetih ile barışmanın yollarını arıyor. Çünkü Mısır yönetimi Müslüman Kardeşler çizgisindeki Hamas'a karşı savaş başlatmış buna destek veren Suudi Kral Abdullah, Müslüman Kardeşleri terörist ilan etmişti.
Bölgede yeni denklem ve dengeler gelişiyor.
Esad'ın direnmesi ve Mursi'nin devrilmesi ile AKP'nin Arap ve Müslümanlara model olma çabası işe yaramadı .
Belki de AKP ' Artık Rum, Ermeni, Yahudi ve Kürtlere model olalım' diyordur.
O zaman da hem dinden hem de milliyetçilikten uzak durması lazım.
Belki cumhuriyetin inkılâplarından da!
Ermeniler 2015'i, 1917'de Filistin'e göç eden Yahudiler Balfour Deklerasyonunun 100. Yılı olan 2017'yi, Kürtler Sevr'in 100.yılı olan 2020'yi bekliyor.
Birçoğu da 2023'ü.
Cumhuriyet ve Lozan'ın 100. Yılını.
yurtgazetesi
