Uluslararası Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- Bugünün dünyasında propaganda artık eski biçiminde değil; tanklarla, megafonlarla değil, ekranlarla ve algoritmalarla ilerliyor. “Emperyal propaganda” kavramı, yalnızca Batı merkezli politik yönlendirmeleri değil, aynı zamanda küresel medya sistemlerinin zihinleri nasıl biçimlendirdiğini de anlatıyor. Fakat uzmanlara göre mesele, bu propagandayı reddetmekten öte, onu doğru “okuyabilmekte” yatıyor.
Bu yaklaşımın teorik çerçevesi, medya eleştirisinin duayenleri tarafından da sıkça vurgulanıyor: Propaganda tamamen yalan söylemez; gerçeği çarpıtarak sunar. Dolayısıyla onu çözmek, manipülasyonun biçimini tanımaktan geçer. Metinlerdeki kelime seçimi, haberin hızı, kullanılan görüntü dili hatta sessizlik anları bile ideolojik bir tercihin ürünüdür.
Bir iletişim uzmanı konuyu şöyle özetliyor:
“Propaganda, yalnızca düşmanı değil, izleyiciyi de biçimlendirir. Bu yüzden onun dilini çözmek, aslında kendimizi savunmanın ilk adımıdır.”
Emperyal medyanın günümüzdeki gücü, kitleleri yönlendirme kapasitesinden değil, zihinlerde “normal” kabul edilen sınırları çizmesinden kaynaklanıyor. Dolayısıyla propagandayı anlamak, sadece haberi okumak değil; hangi bilginin neden saklandığını, hangi ifadenin kim için üretildiğini de sormaktır.
Bu noktada “pedagojik sorun” ifadesi önem kazanıyor. Zira doğru okumayı, farkındalıkla eğitilmiş bir zihin başarabilir. Medya yöntemleri, adli teknikler, söylem analizi gibi araçlar, artık yalnızca akademik alanın değil, direniş bilincinin de araçları haline geliyor.
Hakikati savunmak, bugün artık bir ideolojik duruş değil, entelektüel bir zorunluluk. Çünkü emperyal propaganda, yalnızca politik yönelimleri değil, insanın algı sınırlarını da şekillendiriyor. Gerçeği korumak, onu tanımakla başlar.
Ve belki de en temel ders şu:
“Gerçeği saklayan propaganda, ancak onu çözmeyi bilen gözler karşısında yenilir.”
yorumunuz