7 Temmuz 2024 - 14:43
News ID: 1470243

Muharrem ayı, Allah, Rasulü ve müminler nezdinde gam ve musibet ayıdır. Bu ay, insanlar arasında hakikatin ve aydınlığın, batıl ve karanlık karşısında garip kaldığı aydır.
Uluslararası Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı-ABNA-
Bu
ay fert fert bütün insanların kendilerini yargılayıp hak batıl
çekişmesinde kendi rolleri üzerinde düşünmeleri için uygun bir muhasebe
ayıdır. Hüseyin
(a) şehit edildi. Ardından sevinenler ve ağlayanlar oldu. Sevinmek
zulme alkış tutmak anlamınaydı ama, ağlamak hak taraftarı olmak demek
değildi. çünkü hakkın, ağlayanlara değil, kılıç sallayıp kendisini
savunanlara ihtiyacı vardı. Hak ve batıl savaşını dışarıdan seyredenler
esasen sahnenin dışındadırlar, seyircidirler. Ve hakkın ezilmesine seyirci kalmak da mükellef bir insan için zulmün ta kendisidir. Ortada iki saf var sadece; hak ve batıl. Hakkın ezilişini seyredenler zalim ve dilsiz şeytanlar olmaları yanında zulmün asıl serçeşmeleri ve müsebbipleridirler de. Elbette,
hakkın mazlumluğuna ağlamak, onu savunmaya kalkmak için iyi bir
başlangıç olabilir. Hakka gönül vermişliğin, zulme nefretin ve Allah'ın
sevdiklerini sevmenin temsili olan bir ağlamak şüphesiz kutsaldır,
değerlidir ve ibadettir. Muharrem ayı, Hüseyin'e (a) ağlamak ve bu vesileyle hakka tabi olup batıla karşı durmak üzere yeniden ahitleşmek ayıdır. Her Gün Aşura Her Yer Kerbela O
gün, batıl bütün şaşaası, cahilleri hayrete düşüren bolluğu, zayıf
imanlıları korkutan kudreti ve nihayet, hakkı hor gören gururuyla,
hakkın karşısına dikildi. Batıl taraftarları, hakka galip gelebilme
ümidiyle sevinç sarhoşluğunun doruğunda ve bütün hakikatlere kör
kesilmiş vaziyette, şer naralarıyla coşmuşlardı. Hakkı yıkabilme ümidi
batıl cephede bir kez daha güç kazanmıştı. Her şey görünüşte hakkın
aleyhineydi. Hak olabildiğince mazlumdu ve hak taraftarları
olabildiğince garip ve yalnızdılar. Karanlık, güneşi dört bir yandan
çepeçevre kuşatmıştı. Güneşin kanı akıtılacaktı. Ne oldu? Hak mağlup düştü mü? Güneşin kanı akıtıldı mı? Evet,
güneşin kanı akıtıldı, ama hak mağlup düşmedi! çünkü hak, kanla ayakta
kalır. Hak, kanı aktıkça dirilir. Güneşin kanı aktı ama batmadı; daha da
parladı, bütün karanlıklara ulaşabilir oldu. Kılıç
keskindi, güçlüydü, gururlu ve kendinden emindi. Bol bol kan akıttı,
nice yaralar açtı; hem tenlerde, hem yüreklerde, hem bedenlerde hem
gönüllerde. Kollar kesti, başlar ayırdı, analar ağlattı, yetimler
inletti. Ama
akıbet ancak hakkın ve hak taraftarlarının olabilirdi. Sonuçta yükselen
hak oldu, batan da batıl. Kan coştu ve nice durgun denizleri coşturdu.
Kan kılıca galip geldi; kılıç kırıldı, kan ise ebedîleşti, dillere düştü
gönüllere yerleşti. Hak, batılın bir defa daha hiç olduğunu ispatladı. Batıl
elbet yine dönecek, yine hakkın karşısına dikilecekti, yine hakla batıl
karşı karşıya gelecekti. Yine Aşuralar Kerbelalar sürüp gidecekti.