Ayetullah Hamenei: İmam Bakır'ın -a.s- Eşsiz Başarısı, Şii Düşüncesinin Etki Gücünü Artırmak ve Geliştirmektir

Uluslararası Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- Hazreti İmam Muhammed Bakır'ın -a.s- şehadet yıl dönümünde, Devrim Liderinin katılımı ile anma törenleri düzenlenerek mersiyeler okundu. Devrim Lideri Ayetullah Hamenei Salı günü, yapılan törenler ve okunan mersiyelerin ardından Hazreti İmam Muhammed Bakır'ın -a.s- şehadet yıl dönümü münasebetiyle yaptığı konuşmada şunları hatırlattı:
İmam Sadık'ın -a.s- ashabı hakkında "dört bin kişi" deniliyor, bunlar nereden geldi? Kim onları yetiştirdi? Sizin de dediğiniz gibi, kim 400 kişiyi dört bin kişiye çıkardı? Ben bu meclislerde İmam Sadık'tan -a.s- rivayet  edilen şu hadisi defalarca okudum: " اِرتَدَّ النّاسُ بَعدَ الحُسَینِ  اِلّا ثَلاثَة» İrtedden-nasu ba'del-Hüseyn, illa selasetün"; şimdi bazı rivayetlerde "üç kişi hariç", bir rivayette de "beş kişi hariç" geçiyor. Yani Aşura olayı, İslam dünyasındaki herkesin kalbine öyle bir korku saldı ki, bu hükümetin bu kadar şiddetli, bu kadar pervasız olduğunu, Peygamber'in evladını bile es geçmediğini ve ona ve Peygamber'in ailesine böyle davrandığını gördüler! [Bu yüzden] kalpler öyle korktu ki, Hz. Seccad'ın -a.s- etrafında sadece bu üç, dört veya beş kişi kaldı. Bunların hepsi de Medine'de değildi; birkaçı mesela Kufe'deydi. Hz. bu dört beş kişiyi mesela 35 yıl içinde [topladı ve] yavaş yavaş zeminleri hazırladı.
Ardından sıra İmam Bakır'a -a.s- geldiğinde, bu topluluk daha da büyüdü; o rivayette geçer ki: " ثُمَّ اِنَّ النّاسَ لَحِقوا وَ کَثُروا Sümme innen-nâse lehiku ve kesüru" (Sonra insanlar katıldı ve çoğaldılar). Yavaş yavaş katıldılar, geldiler ve bağlandılar. Kim bunları bağlıyordu? İmam Bakır. Çünkü korkunun kalplerden gitmesi için sadece dini meselelerin, fıkhın ve benzerlerinin açıklanması yeterli değildir; başka şeyler de gereklidir. Gördüğünüz gibi, bugün dünyada farklı bir şekilde hareket etmek, farklı bir şekilde konuşmak gerekir ki o birkaç kişiyi yüzlere, sonra binlere dönüştürebilsin; bu işi İmam Bakır yapmıştır. İmam Sadık ve İmam Bakır'ın Emeviler ile Abbasiler arasındaki çekişme fırsatını kullandığı söylenen söz ise, İmam Bakır zamanına ait değildir; o dönemde kesinlikle böyle bir çekişme yoktu.
Hazret, 95 yılından 114 yılına kadar, yani 19 yıl boyunca şiddetli bir dönemde yaşadı; yani o, Hüşam ile ve Hüşam'dan önce Emevi ve Mervan oğullarının diğer bazı kötü niyetli, zalim ve saygısız üyeleriyle çağdaştı. Hazret bunların karşısındaydı ve bunlara rağmen bu işleri başardı; yani bu etki gücü ve düşünceyi geliştirme ve bu alandaki kişileri artırma gücü, İmam Bakır'ın -a.s- işidir. Diğer imamlardan hiçbiri için böyle bir durum söz konusu değildir.
Elbette son imamlarda - yani Hz. Hadi, Hz. Cevad, Hz. Askeri'de - başka bir türü vardır, ancak İmam Bakır zamanındaki gibi bir durum yoktur. Onun durumu öyleydi ki sürgün edildi; yani Şam'a çağrıldı. Biliyorsunuz, İmam Bakır -a.s- iki kez Şam'a esir götürülen tek imamdır: Bir kez dört yaşındayken Yezid zamanında, bir kez de Hüşam zamanında, o ve İmam Sadık'ı birlikte götürdüler ve bu yolculukta çok önemli olaylar yaşandı; yani bunlar İmam Bakır'ın -a.s- hayatında dikkate alınmalıdır. O zaman, bununla yetinmezler. 
Bu mücadeleler devam etmeli, bu yüzden "Mina'da 10 gün benim için yas tutun!" diye emrediyorlar. İmam'ın yas tutmaya ihtiyacı yoktur, ama bunu istiyor. Mina'da insanlar boşta, dünyanın her yerinden gelmişler, sonra bir yas töreni görüyorlar, [soruyorlar] bu kimin için, neden yas tutuyorsunuz, neden burada, ne oldu; bu şekilde, İmam Bakır'ın mesajı İslam dünyasının dört bir yanına bu yolla ulaşıyor. Bu, başlı başına çok önemli bir siyasi yeniliktir