Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA-Cuma imamının şartlara haiz fakih olması lazım değildir. İki hutbeyi okuyabilecek durumda olup, diğer şartlara haiz bir kimse de, Cuma imamı olabilir.
2- Cemaatle kılınmalıdır; münferit (yalnız) olarak Cuma namazı kılınmaz. Eğer bir kimse münferit olarak kılarsa yada bilerek niyetini münferit ederse, namazı batıldır.
Cuma namazında ister rükudan önce olsun ister sonra, hiçbir halde ihtiyar halinde münferit niyeti yapmak caiz değildir; ama zorunlu durumda münferit niyeti yapmanın sakıncası yoktur.
3- Cuma namazının kılınabilmesi için imamla birlikte beş kişiden az cemaat olmamalıdır. Eğer az olursa, Cuma namazı oluşmaz ve kılınması sahih değildir.
4- Cuma namazını kılmağa başlamadan önce imamın iki hutbe okuması gerekir. Buna göre hutbelerin her ikisinde veya birinde yada hutbeler arasında yer değişimi gibi bir ihlal yapılırsa batıl olur.
5- İkame edilen iki Cuma namazı arasında bir fersahtan (5,5 km.) az bir mesafe olmamalıdır. Mesafe bir fersah olursa, iki Cuma namazının kılınmasında sakınca yoktur. İster aynı anda kılınsın, isterse biri önce ve diğeri sonra kılınsın, her ikisi de sahihtir. Eğer iki namaz arasında bir fersahtan az bir mesafede olursa, her ikisi de bir anda iftitah tekbiri deyip namaza başlarlarsa, her ikisi de batıldır. Bu durumda eğer vakit varsa, Cuma namazını baştan başlayabilirler; eğer vakit yoksa Cuma namazının vakti geçtiğinden öğle namazını kılmaları gerekir.
Namazın önce ve sonra ikame edilmesinde ölçü, namaza başlamaktır, namazın hutbesine başlamak ölçü değildir.
Daha önce, iki Cuma namazı arasında bir fersahtan az bir mesafe olmama kaydı geçmişti. Bundan maksat, kılınan iki namaz arasındaki mesafedir, Cuma namazının ikame edildiği iki yerleşim birimi değil. Buna göre, birkaç fersahlık bir mesafeye sahip olan bir şehirde aralarında bir fersah fasıla bulunan iki Cuma namazının ikame edilmesinde bir sakınca yoktur.
Namazın her iki hutbesi de, Alemlerin Rabbı’na hamd ve sena ile Hz. Peygamber (s.a.a) ve pak soyuna salavat ve selamı içermesi gerekir. Yine her iki hutbede Allah Teala’ya itaat, takva ve züht öğütlenirken Allah’a muhalefet etmekten ve kötü işler yapmaktan sakındırılmalıdır. Ayrıca her hutbede “Kul huvellahu ehed” gibi küçük bir süre de okunmalıdır. Bu arada ikinci hutbede bu zikredilenlere ilaveten surenin okunmasından önce ve Peygambere salavat getirilmesinden sonra Müslümanların imamlarına da salavat getirilip masum imamların baştan sona kadar mübarek isimlerinin sayılması, mümin erkek ve kadınlar için Allah’tan bağışlanma istenilerek onlara öğüt ve nasihatte bulunulması müstehap olmakla birlikte, öğütlerin ve İslam ve Müslümanların yararına olan konuların namaz kılanların kendi dillerinde olması ve onların çeşitli toplumsal konularda aydınlatılması da müstehaptır.
Farz ihtiyat gereği olarak Allah’a hamd etmek ve Hz. Peygamber (s.a.a)’e salavat getirmek{الحَمْدُ لله} “El-hamdulillah” gibi Arapça olmalıdır. Öğüt ve nasihatin ise Arapça’dan başka bir dille de yapılmasında sakınca yoktur. Ama hazır olan cemaat Arapça anlıyorlarsa, onların da Arapça dilinden okunması ihtiyat gereğidir.
Me’mumların imamın hutbesini dinlemeleri ihtiyat gereği olarak gereklidir. Ayrıca Me’mumların hutbe esnasında konuşmamaları, imamın karşısında oturmaları ve o tarafa bu tarafa bakmamaları ihtiyaten müstehaptır. Hutbe bittikten sonra ise, yüzü kıbleden çevirmekte ve konuşmakta bir sakınca yoktur.
Yine Cuma namazının hutbelerinde Hz. Ali (a.s)’a nispet verilen hutbelerden birini okunması, müminlerin şer’i görevlerine ve mukaddes İslam dininin emirlerine amel etmeleri gerektiğinin vurgulanması, ilahi azaptan korkutulmaları ve Allah Teala’nın rahmet ve bağışlamasından ümitli kılınmaları iyidir.
Cuma namazında (Fatiha’dan sonra) Kur’an’ın herhangi bir suresi okunursa yeterlidir. Ama birinci rekâtta Fatiha’dan sonra Cuma suresinin, ikinci rekâtta da Münafikun suresinin okunması müstehaptır. Cuma namazını kılan kimse, Cuma suresini veya başka bir sureyi yazı veya Kur’an üzerinden de okuyabilir.
Hutbenin suresi için belli bir sınır yoktur. Ama Cuma namazının vaktinin geçmesine sebep olacak kadar uzatılmamalıdır.
Cuma namazında iki kunut müstehaptır. İlki, birinci rekâtta rükudan öncedir ve kunut okunduktan sonra rükua gidilir. Diğeri ise, ikinci rekâttadır ve kunutu tamamladıktan sonra secdeye gidilir.
Kunut okunurken, ellerin yüzün hizasına kadar kaldırılması, avuçların göye doğru açılarak yan yana tutulması, başparmak dışındaki parmakların birbirine bitiştirilmesi ve avuçların içine bakılması, müstehaptır.
Kunutta bir{سُبْحان الله} “Subhanellah” bile olsa, herhangi bir zikrin okunması kafidir. Ama şu zikrin okunması, daha iyidir:
{لا إلهَ إلّا اللهُ الحَليمُ الكَريم لا إلهَ إلّا اللهُ الْعَليّ الْعَظيم سُبْحانَ رَبَّ السَّماوات السَّبعِ وَرَبِّ الأرضينَ السَّبع وَ ما فيهِنَّ وَ ما بَيْنَهُنَّ وَ رَبِّ العَرْشِ الْعَظيم وَالْحَمْدُ لِلّهِ ربّ العالَمين}
“La ilahe illallah'ul-helim'ul-keriMesele La ilahe illallah'ul-aliyy'ul-aziMesele Subhanallahi rabb'is-semavat'is-seb'i ve rabb'il-erezin'es-seb'i ve ma fi hinne ve ma beynehunne ve rabb'il-arş'il-azim, velhamdulillahi rabb'il-âlemin”
Kunutu yüksek sesle okumak, müstehaptır. Ama cemaatle namaz kılan kimsenin sesini cemaat imamı duyuyorsa, kunutu yüksek sesle okuması, müstehap değil, aksine mekruhtur.
Cuma namazı için bir ezan yeterlidir. Hutbeden önce okunan ezan, namaz için değil de, ilan etmek kastıyla okunursa, bidat ve haramdır. Ayrıca Cuma günü ikindi namazı için ezan okumamak ihtiyat gereğidir.
Cuma namazında hutbe okuyan ayakta durmalı ve hutbe okuyan şahsın kendisi Cuma namazında cemaate imamlık etmelidir. Ayrıca birinci hutbe tamamlandıktan sonra biraz oturmalı, sonra kalkıp diğer hutbeyi okumalıdır.
Hutbenin, hoparlör aracılığıyla da olsa, en az şartlara haiz dört me’mumun duyabileceği şekilde yüksek sesle okunması gerekir.
İmam iki hutbeyi de zevalden (öğle vaktinden) önce okuyabilir. Ama zevalden önce okumamak ihtiyaten müstehaptır.
Hatibin hutbe sırasında başka şey konuşması mekruhtur.
Cuma namazına imam olan kimse buluğa ermiş, akıllı, erkek, âdil, helâlzade, on iki imam Şia’sı olması gerekir. Ayrıca cemaat namazında söylediğimiz fasıla taşımamak gibi diğer şartlar, Cuma namazında da gereklidir.
Cuma namazı sağlıklı, akıllı ve buluğa ermiş erkeğe farzdır. Kadına ve sağlıklı olmayan, kör, deli, buluğa ermemiş, yaşlı erkek ve Cuma namazına katılmaları zorluğa düşmelerine sebep olan şahıslara farz değildir. Ayrıca mükellefin bulunduğu yerle Cuma namazının kılındığı yer arasında iki fersahtan fazla mesafe olmamalıdır. Bu arada üzerine Cuma namazı farz olmayan bir kimse, Cuma namazına katılıp, Cuma namazı kılarsa, namazı sahihtir.
****
CUMA NAMAZI HAKKINDA SORU VE CEVAPLAR (Cevaplar Ayetullah Hamaney Tarafından)
S: Biz şimdi Hz. Mehdi'nin (Allah zuhurunu yakın eylesin) gaybet döneminde yaşamaktayız; Cuma namazına katılma hususunda görüşünüz nedir? Cuma namazına katılma vazifesi Cuma imamını adil bilmeyenlerin üzerinden kalkar mı?
C: Cuma namazı günümüzde farz-ı tahyiridir; dolayısıyla Cuma namazına katılmak farz değildir; ancak, Cuma namazına katılmanın yarar ve önemine dayanarak sırf Cuma imamının adaletinden şüphe etmek veya buna benzer temelsiz mazeretlerle kendilerini böyle bir namaza katılmanın bereketlerinden mahrum etmek mü’minlere yakışmaz.
***
S: Cuma namazı meselesinde vacib-i tahyirinin anlamı nedir?
C: Anlamı şudur: Mükellef Cuma gününün farizasını yerine getirmekte Cuma namazıyla öğle namazını kılmak arasında muhayyerdir (serbesttir).
***
S: Önemsemeyerek Cuma namazına katılmama hususunda görüşünüz nedir?
C: Önemsemeyerek ibadî-siyasî Cuma namazına iştirak etmemek şer'an kınanmıştır.
***
S: Bazıları boş mazeretlere istinaden ve bazen de görüş farklılığı yüzünden Cuma namazına katılmıyorlar; bu hususta görüşünüz nedir?
C: Cuma namazı gerçi vacib-i tahyiri ise de, ancak sürekli olarak Cuma namazına katılmamanın şer’î bir yönü yoktur.
***
S: Cuma namazı kılınmasına yakın bir zamanda ve Cuma namazının kılındığı yere yakın olan bir yerde cemaatle öğle namazı kılmak câiz midir?
C: Kendiliğinden sakıncası yoktur ve günümüzde Cuma namazı farz-ı tahyiri olduğu için öğle namazını kılmakla farz olan Cuma gününün farizasını yerine getirmiş olur; ancak Cuma gününde, Cuma namazının kılındığı mekana yakın bir yerde cemaatle öğle namazı kılmak müminlerin saflarında tefrika oluşturduğundan, halkın nazarında Cuma imamına hakaret ve saygısızlık sayıldığından, ayrıca Cuma namazına itina edilmediğini gösterdiğinden bu işi yapmak mü’min bir kimseye yakışmaz. Haram ve fesada yol açtığında da bundan sakınmak farzdır.
***
S: Geçici Cuma imamı veliyy-i fakih tarafından mı seçilmelidir, yoksa Cuma imamlarının kendilerinin seçme hakları var mıdır?
C: Veliyy-i fakih tarafından atanmış olan Cuma imamı geçici olarak birini kendi yerine seçebilir; ancak, veliyy-i fakih tarafından atanan imamla ilgili hükümler geçici olarak Cuma imamının yerine geçen kimsenin imametinde geçerli değildir.
***
S: Veliyy-i fakih tarafından Cuma imamlığına atanan kimseyi adil bilmeyen veya adaletinde şüphe eden bir mükellef, buna rağmen müslümanların vahdetini korumak için ona uyabilir mi? Cuma namazına katılmayan birisinin, başkalarını Cuma namazına katılmamaya teşvik etmesi câiz midir?
C: Mükellefin, adil bilmediği veya adaletinde şüphe ettiği kimseye uyması câiz olmadığı gibi onunla kıldığı cemaat namazı da sahih değildir; ancak, vahdeti korumak amacıyla görünüşte cemaate iştirak etmesinin sakıncası yoktur. Her durumda; başkalarını Cuma namazına gitmemeye teşvik etmeye hakkı yoktur.
***
S: İmamının yalan konuştuğu Cuma namazına katılmamanın hükmü nedir?
C: Sırf Cuma imamının dediğinin tersi çıkması onun yalan konuştuğuna delil olmaz; çünkü, yanlış söylemiş, hata veya tevriye* yapmış olabilir. Dolayısıyla, sırf Cuma imamının adaletten çıktığını sanmakla kendini Cuma namazının bereketlerinden mahrum etmek yakışmaz.
***
S: İmam Humeyni (kuddise sirruh) veya adil veliyy-i fakih tarafından atanan Cuma imamının adaletini araştırmak me’muma farz mıdır, yoksa adaletinin sabit olmasında Cuma imamı olarak atanması yeterli midir?
C: Cuma imamlığına atanması onun adil olduğuna dâir me’muma güven ve kesin bilgi verirse bu, ona uymanın sahih oluşunda yeterlidir.
***
S: Camilerdeki cemaat imamlarının güvenilir ulema tarafından tayin edilmesi ve yine Cuma imamlarının Müslümanların veliyy-i emri tarafından tayin edilmeleri onların adaletine şehadet sayılır mı, yoksa onların adaletlerini araştırmak farz mıdır?
C: Cuma veya cemaat imamlığına atanması onun adaletine dâir me’muma güven ve itminan verirse bu miktarla yetinip namazda ona uyabilir.
***
S: Cuma imamının adaletinde şüphe eder veya adil olmadığını kesin olarak bilirse kıldığı namazları yenilemesi gerekir mi?
C: Adaletinde şüphe etmesi veya adil olmadığını anlaması namaz bittikten sonra olursa, kıldığı namaz sahihtir ve yenilemesi farz değildir.
***
S: Avrupa ve diğer ülkelerde Müslüman üniversite öğrencileri tarafından düzenlenen, iştirak edenlerin çoğunluğu ve imamı Ehl-i Sünnet'ten olan Cuma namazına katılmanın hükmü nedir? Bu durumda Cuma namazı kıldıktan sonra öğle namazını kılmak gerekir mi?
C: Müslümanların vahdet ve birliğini korumak için ona katılmanın sakıncası yoktur.
***
S: Pakistan’ın şehirlerinin birinde kırk yıldan beridir Cuma namazı kılınıyor ve şimdi başka birisi iki Cuma arasında şer’î mesafeyi gözetmeksizin başka bir Cuma namazı kıldırmaktadır ve bu da Müslümanların arasında ihtilaf çıkmasına sebep oluyor; şer'an bu amelin hükmü nedir?
C: Müslümanların arasında ihtilaf çıkaracak ve saflarına tefrika düşürecek bir işe sebep olmak câiz değildir. İslam'ın şiarlarından ve Müslümanların saflarının birliğinin mazharlarından olan Cuma namazı gibi amellerde böyle bir şeye sebep olmak ise daha kötüdür.
***
S: Ravilpendi şehrinin Caferiler’e ait olan merkez camisinin hatibi, tamirat sebebiyle Cuma namazının orada tatil olacağını ilan etti. Şimdi caminin tamir işleri bitmiş durumda, ama bir sorunla karşılaştık. Dört kilometre ötede başka bir camide Cuma namazı kılınıyor; aradaki bu mesafeyi göz önünde bulundurarak bu camide Cuma namazı kılmak sahih midir?
C: İki Cuma namazı arasındaki mesafe bir şer’î fersah (5762,8 m.) miktarında olmazsa sonra veya aynı zamanda kılınan Cuma namazı batıldır.
***
S: Cemaatle kılınan Cuma namazını münferid kılmak sahih midir? Şöyle ki, Cuma namazını cemaatle kılanların yanında onu münferid olarak kılmak câiz midir?
C: Cuma namazının sıhhatinin şartlarından biri de cemaatle kılınmasıdır; dolayısıyla Cuma namazının münferid olarak kılınması sahih değildir.
***
S: Namazını seferî olarak kılması gereken bir kimsenin Cuma namazı kılan imamın arkasında durarak namazını cemaatle kılması sahih midir?
C: Seferî olan me’mumun Cuma namazı kılması sahihtir ve bu namaz öğle namazından kifayet eder.
***
S: Şehrimizde Cuma namazı öğle ezanından bir buçuk saat sonra kılınıyor; acaba bu namaz öğle namazından kifayet eder mi, yoksa öğleyi de kılmak mı gerekiyor?
C: Cuma namazının vakti güneşin (tepeden) batıya doğru kaymasıyla girer, ihtiyaten Cuma namazını öğlenin örfen ilk vakitlerinden geciktirmemek gerekir. Ve vaktinin, öğleden sonra meydana gelen insan gölgesinin yedide ikisine ulaşıncaya kadar devam etmesi uzak bir görüş değildir. Bu vakte kadar Cuma namazı kılınmazsa ihtiyaten onun yerine öğle namazı kılınmalıdır.
***
S: Cuma namazına gidemeyen bir kimse öğle ve ikindi namazını ilk vakitte kılabilir mi? Yoksa Cuma namazının bitmesini bekleyerek ondan sonra mı namaza başlaması gerekir?
C: Beklemek farz değildir; öğle ve ikindi namazını ilk vakitte kılabilir.
ABNA24.COM
.....................................................
* - Tevriye, bir kaç anlamı olan sözcük veya cümleyi karinesiz olarak muhatabın anlamayacağı şekilde uzak anlamında kullanmaktır.