20 Eylül 2014 - 15:48
Nusra, Ahraruş Şam, ÖSO, IŞİD... Destekçilerine

Allah Teâlâ’nın da buyurmuş olduğu gibi mühürlenmiş kalplere hiçbir söz tesir etmez ve bizim de böyle bir iddiamız yoktur, ancak içinize yeni girmiş, hakikati bilmeyen ve henüz kirlenmeyen saf ve temiz Müslümanlara sesleniyoruz. Kendinize gelin ve dünya ve ahiretinizi karartmayın. Bu sapkınlar ve delalet ehli insanların dünya ve ahirette yeri yoktur. Bazı saf ve gerçekleri idrak etmeyen kafirlerin bile kurtuluş ümidi vardır, ancak bu azgınların ahirette kurtuluşları söz konusu değildir. Bunlar Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle cehennemin en alt tabakasındaki ebedi ateş ehlidirler. Kendinize zulmetmeyin ve daha yol yakınken hakka dönün ve sapkınlardan uzaklaşın…

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Dört yıl kadar önce Suriye’de Amerika ve İsrail’in uzun yıllardır hazırladıkları plan devreye sokulmuş ve Suriye yerle bir edilmiştir. Amerika tarihi boyunca onlarca ülkeyi işgal etmiş ve milyonlarca insanı katletmiştir. Her seferinde yanına İngiltere ve batılı ülkelerden bir kaçını da alarak istediği ülkeyi işgal edip yağmalamayan Amerika bu kez birazda ekonomik gerekçelerin etkisiyle de olsa daha akıllı davranarak elini kirletmemiş ve Müslüman’ı Müslümana kırdırtmayı başarmıştır. Bu kez Müslümanları sahneye sürmüştür, hem de Müslümanlar bunu isteyerek ve severek yapmıştır! (tabi bu sözde Müslümanlar bunu inkar etmekte ve bazıları da bunun farkında bile değillerdir) Müslümanlara cihadın gereklerini anlatmış (satılmış Müslümanlar aracılığı ile) ve cihadın terk edilmesinden dolayı Müslümanların geri kaldığı yalanını atmıştır. Bilinçsiz ve saf Müslümanlar da buna kanmış ve hemen Suriye’ye koşarak Müslüman kardeşlerini boğazlamışlardır. Suriye’de yüz binlerce insanı katleden bu sözde Müslümanlar, insan öldürmek için en acımasız yöntemleri kullanmışlardır. Bu Müslümanlar, CIA ve Mossad’dan aldıkları eğitim gereği Amerika ve İsrail gibi kafir ülkeleri değil, önce etraftaki kendileri gibi düşünmeyen Müslümanların öldürülmesine koyulmuşlardır! Kendileri gibi düşünmeyen tüm Müslümanları boğazlayan, en ağır işkencelere tabi tutan bu sözde Müslümanlar, hiçbir zaman Amerika ve İsrail’e saldırmamışlardır. Daha geçtiğimiz günlerde on günlerce mazlum Filistin halkını yerle bir eden gerçek İslam düşmanı İsrail’e bir kelime bile etmeyen bu sözde Müslümanlar tam tersi İslami Cihat ve Hamas gibi direnişçi grupları tehdit etmişlerdir. Yine Sünni olan Filistin’i (bu sözde Müslümanlar bu ayrımcılığı yaparak Müslümanları Şii – Sünni diye ayırmakta ve İran, Irak ve Hizbullah Şii’dir diye düşman kesilmektedir) Şii olan İran ve Hizbullah desteklemiş ve Yahudi İsrail’e karşı korumuştur. Ama bu sözde Müslümanlar yine utanmadan Şiilere saldırmış ve en ağır bir şekilde karalama kampanyaları düzenlemişlerdir. Bu sözde Müslümanlar Suriye’yle yetinmemiş bu kez Irak’a da girerek Irak’ta yüzbinlerce Müslümanın canını yakmışlardır. Irak’ta gördükleri tüm Şiileri katleden ve malına el koyan bu kefere icadı Müslümanlar, kendileri gibi düşünmeyen Sünni Müslümanları da boğazlamışlardır. Ülkede yaşayan Yezidileri katletmiş, kızlarına tecavüz etmiş ve pazarlarda meyve satar gibi kızlarını satmışlardır…  

IŞİD, Nusra Cephesi, Ahraruş Şam, ÖSO, İslami Cephe… gibi İslam’dan nasiplenmemiş karanlık çeteler ve onların dünyadaki yandaşlığını yapan adı İslam, ama İslamsız kesimlere şunu söylemek istiyoruz ki acaba İslam dini, insanların kaçırılması, korkutulması, masum insanların çarmıha gerilmesi, idam edilmesi, başının kesilmesi, ayaklarının kırılması ve akla hayale gelmeyen işkencelerin yapılmasını onaylamakta mıdır? Acaba İslam’da böyle bir şey var mıdır? Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) 23 yıllık mücadelesinde kaç kişinin başını kesmiştir, esir aldığı, tutuklattığı düşman güçlerden kaçını infaz etmiştir? Kaçını hiç gerekçe göstermeden idam etmiştir? İslam’da böyle bir anlayış var mıdır? İnsanlıkta, ahlak kurallarında böyle bir uygulama var mıdır? Hatta Suriye’de siz katillerin, siz İslam’sızların, siz canilerin, siz Amerikancıların, siz İslam düşmanlarının önünü keserek daha az Masumu öldürmenize mani olan İslam ve Müslümanlığın yüz akı HİZBULLAH’ın pak evlatları, sizlerden kaçınızı esir aldıktan sonra başını kesti veya işkence etti? Hizbullah’ın IŞİD, Nusra ve Ahraruş Şam katillerini yakaladıktan sonraki davranışı Peygamber Efendimizin atanız ciğer yiyen Muaviye’nin anasına ve Vahşi’ye davranışı gibi olmamış mıdır? Size su vermiştir, yemek vermiştir, yatak vermiştir, tedavi etmiştir… (Bunun aksini iddia eden yalancı ve iftiracıdır. Medyada uydurduğunuz öteki yalanlarınız gibi değersizdir; sizler her seferinde insanların aklını karıştırıp İslam yiğitleri Hizbullah’ı karalamak için masum insanları katledip, Hizbullah katletmiş süsü verdiniz. Bunları defalarca yaptınız. Ancak yalanlarınız o kadar bayağılaştı ki artık kendiniz bile yalanlarınıza inanmıyorsunuz.) Sizlerin Suriye ve Irak’ta yaptığınız İslam’dan alakası olmayan bu iğrençlikleri atalarınız Muaviye, Yezit bile yapmadı. Sizler atalarınız Yezit, Muaviye, Mervan’ı bile geride bırakmaya adaysınız. Onların karşına son Peygamber hatemu’l Enbiya Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a), Varisu’l Avsiya Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s), Hz. Hasan Mücteba (a.s) ve Seyyidu’ş Şüheda Hz. Hüseyin (a.s) çıkmıştı. Sizlerin karşınıza ise İran’dan Selman’ı Farisi ve Meysem-i Temmar’ın torunları, Lübnan’dan ise Ebu Zer Gaffari’nin torunları Hizbullah çıktı. Sonunda karşınıza 12. İmam, zamanın sahibi, Peygamberlerin müjdelediği İmam Mehdi (Allah zuhurunu acil eylesin) çıkacaktır.   

Sizlerin yeryüzünde bir benzeriniz daha var mıdır? Hristiyan, Yahudi, Budist, Hindu… vb. gibi kâfirler bile sizin yaptığınız kadar iğrençlik, çirkeflik yapmadı, insanlıktan çıkmadı. Yeryüzünde sizler kadar katil ruhlu, gaddar, cani ve insanlık düşmanı daha bir mahlûk var mıdır? Sizleri yaratılmış hayvanlarla kıyaslamak bile doğru değildir, çünkü sizler onlardan da daha aşağısınız. Aslan, kaplan, timsah… bunların tamamı doğaları gereği karınlarını doyurmak için avlanırlar. Kimseden işleri yoktur. Hatta çoğu zaman karınları tok olduğunda kimseye karışmazlar bile. Yani tam anlamıyla doğalarına uygun olarak hayatta kalmak için avlanıp yaşamaktadırlar. Bu konuda bizle onlar arasında bir fark yoktur. Yani Allah’ın emri bir durumdur. Peki, sizler hangi hayvanı taklit ve takip etmektesiniz? Yeryüzünde sizin gibi insanlara zulmeden, katleden, işkence eden, akla hayale gelmeyen iğrençlikler yapan ve sonra suç ve cürmünü başkalarının üzerine atan bir hayvan daha var mıdır?

Sizin İslam’dan hiçbir şekilde alakanızın olmadığını dünya âlem bilmekte ve kabul etmektedir. Peki, sizin insanlığınız da mı yok? İmam Hüseyin (aleyhi selam) Kerbela’da atalarınız Yezid’in birliklerine aynen bu şekilde hitap etmişti: dininiz yoksa insanlığınız da mı yok? Şimdi sizlere sormak gerekir eğer dininiz yok ise insanlığınızda mı yok? Masum insanları esir alıp, kaçırıp, sonra kişisel menfaatlerinize ulaşmak, garezlerinizi tatmin etmek için onları hangi gerekçe ile öldürmekte ve işkence etmektesiniz? Bunun dindeki yeri nedir? Sahi siz Müslüman mısınız? Müslümanlık bu mudur? Kâfirlerden silah alarak, para alarak, Müslümanları perişan etmek midir Müslümanlık? Evlerini başlarına yıkıp, kaçmalarını, aç, susuz kalmalarını, başka ülkelere sığınmalarına sebep olmak mıdır Müslümanlık? Kızlarına tecavüz ederek, cihad nikâhı adı altında her türlü fuhşu uygulamak mıdır Müslümanlık? İnsanların evlerini yağmalamak, çalmak, tehdit etmek midir Müslümanlık? Kâfirlerle iş birliği yaparak, Müslümanların evlerini barklarını dağıtmak mıdır Müslümanlık? Sen Sünni’sin, sen Şia’sın, sen Alevi’sin, sen Sofisin… diyerek Müslümanları ayrıştırıp sırf sizin gibi düşünmedikleri için bu insanları acımasızca katletmek midir Müslümanlık? Ekmeğinin peşinde olan insanları, memurları sırf rızkı peşinde diye öldürmek, infaz etmek midir Müslümanlık? İnsanları korkutmak, namusuna göz koymak, ırzına tecavüz etmek midir Müslümanlık? İslam’ın daha ne olduğunu bilmeden, İslam adına fetvalar vererek ülkeleri ve şehirleri yaşanmaz hale getirmek midir Müslümanlık?

Sizin bu yaptıklarınızı İslam tarihi boyunca kimler yapmıştır? Kimler Müslümanları boğazlamıştır? Müslüman, Müslümanı boğazlar mı? Meğer Hz. Resulü Kibriya Efendimiz (s.a.a) la ilahe illallah diyen herkes Müslümandır, bu insanların Müslümanlığını sorgulayan Müslümanlıktan daha uzaktır, buyurmamış mıdır? Allah’tan başka ilah yoktur diyen, kıble ehline, namaz kılıp Allah’a secde edene sen Müslüman değilsin diyen sizler, Peygamber Efendimizin buyruğuna göre Müslümanlıktan daha uzaksınız. Bu anlatılanlar tüm İslam fırkaları tarafından dillendirilmektedir. Öyle ise siz hangi fırka ve mezheptensiniz? Dört ehli sünnet mezhebinde de hüküm aynıdır. La ilahe illallah diyen herkes Müslümandır, bunu kabul etmeyen Müslümanlığını sorgulasın denmektedir. Öyle ise siz nasıl bir mahlûksunuz? Müslümanlığınız nasıl bir Müslümanlıktır böyle?

Allah Teâla şöyle buyurmuştur:

“Ey iman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayıp dinleyin. Size İslam’ını (izhar) edene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek «Sen mümin değilsin» demeyin. (Nisa, 94)”

Bu ayetin iniş sebebi hakkında şöyle yazılmıştır: Hayber gazvesinden sonra, değerli İslam Peygamberi (s.a.a) Usame b. Zeyd’i bir grupla birlikte Fedek etrafından yaşayan Yahudileri İslam’a davet etmeleri için onların üzerine gönderdi. Yahudilerden “Merdas b. Nuheyk” adlı bir Yahudi, Usame’nin geliş sebebini öğrenerek yakınlarını ve mallarını bir dağın kenarında bir araya getirerek Usame’nin yanına giderek şöyle söyledi: “Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun elçisi olduğuna şehadet ederim.” Usame onu öldürdü. Geri döndükten sonra Allah Resulünün yanına giderek yaşanan olayları efendimize anlattı. Hz. Peygamber efendimiz (s.a.a) ona şöyle buyurdu: “Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun elçisi olduğuna şahitlik eden bir adamı mı öldürdün?!”

Usame dedi ki: “Ey Allah’ın Resulü! O, canını kurtarmak için şehadet getirdi.”

Peygamber efendimiz buyurdular ki: “Acaba onun kalbini açıp, içinden haberdar mı oldun?”[1]

Müslümanların bir birini tekfir etmesini yasaklayan çok sayıda hadis ve rivayetler bulunmaktadır.

Hz. Peygamber efendimiz (s.a.a) iman ve küfrün sınırlarını şöyle çizmektedir:

“İnsanlarla “la ilahe illallah/Allah’tan başka ilah yoktur” diyene kadar savaşmakla görevlendirildim. Eğer kelime-i tevhidi söylerler, namazlarını kılarlar, kıblemize dönerler, bizim gibi koyun keserlerse, onların kan ve malları bize haram olur.”[ Sahihi Buhari, “Es-Salat”, 29. Bab, s. 108, h. 392.] Meğer Şialar ve sizin gibi düşünmeyen öteki Müslümanlar la ilahe illallah demiyorlar mı? Meğer bu insanlar namaz kılmıyorlar mı? Meğer bu insanlar kıble ehli değiller mi? Meğer bu insanlar bismillah deyip kıbleye çevirerek hayvan kesmiyorlar mı? Öyle ise demek ki sizin Müslümanlığınızda bir sorun var demektir? Demek ki sizin inandığınız İslam, Peygamber efendimizin getirdiği İslam değildir?

Hayber savaşında, Peygamber efendimiz (s.a.a) Hayber kalelerinin fethi için Müminlerin Emiri Hz. Ali’ye (a.s) sancağı teslim ettiğinde Hz. Ali (a.s) şöyle sordu: “Ne zamana kadar onlarla savaşayım?”

Peygamber efendimiz şöyle buyurdular: “La ilahe illallah, Muhammeden resulullah” şehadetini söyledikleri vakte kadar onlarla savaş. Her ne zaman böyle yaparlarsa, onların kan ve malları senin yanında mahfuzdur. Ancak hakka muhalefet ederlerse, onların hesapları Allah Teala’nın yanındadır.” [Muslim Nişaburi, “Sahihi Muslim”, c. 4, s. 1872, “Fazailu’s Sahabe”, h. 33.]

Peygamber efendimiz aynı içerikli başka bir hadisinde şöyle buyurmuştur:

“Elinizi ‘la ilahe illallah’ diyenlerin üstünden çekiniz ve onları bir günahtan ötürü tekfir etmeyin. Öyleyse her kim la ilahe illallah ehlini tekfir ederse, işte o kimse küfre daha yakındır.”[Süleyman b. Ahmed, Tabarani, “El-Mu’cemu’l Kebir”, c. 12, s. 372.]

Bu sözü Hz. Resulü Kibriya efendimiz (s.a.a) buyurmamış mıdır? Öyle ise sizin Peygamberiniz kim? Siz kime inanıyorsunuz? Efendimiz açıkça Müslümanlığın ölçüsünü koymuştur, öyle ise siz kimin Müslümanlığını icra ediyorsunuz? Sahi gerçekten siz İslam adına mı Suriye ve Irak’ta Müslümanları kesiyorsunuz, yoksa İslam’ı ortadan kaldırmak, Müslümanları birbirine düşürüp kâfirleri yüceltmek için mi? Sizde hiç mi vicdan yok? Biraz oturup, akletmeyecek misiniz? Neden Müslüman kardeşlerimizi kesiyoruz diye kendinize sormayacak mısınız? Sizler bu kadar mı İslam ve insanlıktan uzaksınız? Dininiz size merhameti, şefkati öğretmediyse, insanlıktan da mı bir şeyler öğrenemediniz. Bismillahirrahmanirrahim İslam’ın sloganıdır. Yani rahman, rahîm, bağışlayan, esirgen, merhametli, şefkatli... Rahman ve Rahîm Allah’ın en önemli iki sıfatıdır. Bağışlamak, merhamet etmek, yaratıcının bize sunduğu ve bizden de istediği en önemli buyruktur. Peki, siz ne kadar merhametlisiniz? Merhamet ve şefkat, masum insanları acımasızca öldürmek midir? Merhamet insanların suyunu kesmek, ablukaya almak, muhasara altında aç susuz bırakmak mıdır? Merhamet insanlara zorla din dayatmak mıdır? Meğer dinimiz “La ikrahe fi din” diyerek dinde zorlamanın olmadığını buyurmamış mıdır? Yezidileri, Hıristiyanları… Zorla Müslüman etmek de nereden çıktı? Böyle bir dini siz nereden öğrendiniz? Siz sahiden İslam dinini biliyor musunuz? Gördüğünüz her yerde Şii Müslümanları kesmekte, işkence etmekte ve namusuna göz koymaktasınız.

Dininin emirlerini yerine getiren, kimseyle bir işi olmayan, Amerika ve İsrail’i kendilerine bir numaralı düşman edinen, hak için Sünni, Şia demeden, Hıristiyan Yahudi demeden özünü feda eden Şiiler, Öz Muhammedî İslam değil midir? Allah, Peygamber ve Ehlibeytinin buyruklarına inanan, İslam’ın özünü benimseyen ve bu buyruklara uyan Şia, Öz Muhammedî İslam’ın ta kendisi değil midir? Peygambere dil uzatan, karşı gelen, hakaret eden, saygısızlık eden, sayıklıyor diyen, küstahlık edenlere karşı gelerek hakkı söyleyen ve hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeden gerçekleri saf dimağlara haykıran Şia, Öz Muhammedî İslam değil midir? Allah’ın emri ile Hz. Ali ve onun 11 evladının imamet ve hilafetini savunarak hilafet ve imameti gaspedenlerin gerçek çehresini ve hıyanetlerini ortaya koyan Şia, Öz Muhammedi İslam değil midir? Peygamberimizin emrini farz kıldığı ve herkesin tabi olmaya çağırdığı Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i şehit eden sahabe ve tabiinleri deşifre eden Şia, Öz Muhammedi İslam’ın ta kendisi değil midir? İnsanları aldatarak, tarihi gerçekleri gizleyenlerin yalan ve iftiralarını ortaya çıkaran Şia, Öz Muhammedî İslam değil midir? Peygamber Efendimizin (s.a.a) benden sonra delalete düşmeyesiniz ve yoldan çıkmayasınız diye size Kur’an ve Ehlibeytimi emanet olarak bırakıyorum, buyruğunu canı gönülden kabul edip Kur’an ve Ehlibeytinin emirlerinden çıkmayan Şia, Öz Muhammedî İslam değil midir? Yeryüzü zulümle dolduğu, haksızlığın göklere çıktığı dönemde evladım Hüseyin’in soyundan gelen Mehdi dünyayı kurtaracak diyerek bizlerin yolunu açan Peygamber efendimizin bu buyruğuna sahip çıkarak 12 İmamın tamamına tabi olarak 12. İmam, Hz. Mehdi’nin yolunu gözleyen Şia, Öz Muhammedî İslam’ın kendisi değil midir?

Allah Teâlâ’nın da buyurmuş olduğu gibi mühürlenmiş kalplere hiçbir söz tesir etmez ve bizim de böyle bir iddiamız yoktur, ancak içinize yeni girmiş, hakikati bilmeyen ve henüz kirlenmeyen saf ve temiz Müslümanlara sesleniyoruz. Kendinize gelin ve dünya ve ahiretinizi karartmayın. Bu sapkınlar ve delalet ehli insanların dünya ve ahirette yeri yoktur. Bazı saf ve gerçekleri idrak etmeyen kafirlerin bile kurtuluş ümidi vardır, ancak bu azgınların ahirette kurtuluşları söz konusu değildir. Bunlar Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle cehennemin en alt tabakasındaki ebedi ateş ehlidirler. Kendinize zulmetmeyin ve daha yol yakınken hakka dönün ve sapkınlardan uzaklaşın…

ABNA.İR

[1] — Muhammed Bakır Meclisi, “Biharu’l Envar”, c. 22, s. 92.

Ekler