Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Fas Kralı'nın bu tavrına kızan Erdoğan 19 Kasım 2014'te bu ülkenin komşusu ve Batı Sahra sorunundan dolayı baş düşmanı Cezayir'i ziyaret etti.
Bu arada Erdoğan'ın düşman bellediği Mısır Cumhurbaşkanı Sisi 25 yıldır İslamcılarla savaşan Cezayir'in 'laik' Cumhurbaşkanı Butaflika ile yoğun ve stratejik işbirliğine girişmişti. Her iki ülke başta Libya ve Tunus olmak üzere bölge 'İslamcılarına' karşı ortak mücadele kararı almıştı. Tunus'un yeni 'laik' Cumhurbaşkanı Sibsi 'Bu mücadelede biz de varız' dedi.
'Laik' Mısır ve Tunus'un 'Laik' Cezayir'e yanaşmasından tedirgin olan 'Laik' Fas Kral'ı bu yakınlaşmanın kendi ülkesinde giderek güçlenen 'İslâmcıları' durdurabileceğini bilmesine rağmen karşı atağa kalkıştı. Önce medya üzerinden Mısır'a saldırmaya başladı ve Sisi'yi darbeci olarak niteledi. Bundan da en çok Erdoğan hoşlanabilirdi. Bunu bilen Kral Hazretleri geçen hafta beş uçakla Türkiye'ye geldi. Kendince Sisi'yi kızdıracak. En üst düzeyde ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından çok samimi görüntülerle karşılanan Kral Hazretleri Fas anayasasına göre aynı zamanda Emir Elmüminin'dir.
Yani İslam aleminin halifesidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda ne düşünür bilemem ama IŞİD lideri Halife Bağdadi bu işe çok kızıyordur.
Elbette Fas Kralına kızan yalnızca Bağdâdi ve Sisi değildir. Müslüman Kardeşlere karşı darbe yaptığı ilk günden itibaren (3 Temmuz 2013) Sisi'ye her türlü siyasi ve mali destek veren Suudi Arabistan ve BAE 'nin Fas'ta çok büyük yatırımları ve kral hazretleri ile çok samimi ve geniş kapsamlı karanlık çıkar ilişkileri bulunuyor. Suudi Kral ve Emirler tatillerini hep Fas'taki saraylarında geçirirler. IŞİD ve Nusra ile birlikte Müslüman Kardeşleri terör listesine alan Suudiler ve BAE'in emirleri Fas Kral'nın Katar emiri ile birlikte Sisi'ye düşmanlık eden Erdoğan ile dost olma çabalarından hiç hoşlanmayacaklar.
Üstelik Fas Kralı 'gıcıklık olsun' diye Yahudi lobileri ile var olan dostluğunu daha pekiştirmeye başladı.
Tıpkı Katar emiri gibi.
Elbette bölgesel ve uluslararası faktörleri de katarak bu tek boyutlu hikayeyi genişletebiliriz.
Ama buna gerek kalmaksızın bu hikaye AKP yönetiminde Türkiye'nin kendini nasıl bir bataklığın içine sürüklediğini kanıtlamaktadır.
Göreceli olarak kısa ve orta vadede Türkiye bazı ekonomik ve mali kazanımlar elde edebilir Ama uzun vadede mutlaka zararlı çıkacaktır.
Burası Ortadoğu ve AKP bu bölgenin karanlık oyun kurallarını hiç bilmiyor.
Bilseydi 'Komşular ile sıfır sorun' ilkesinden 'sıfır komşu' durumuna gelmezdi.
Neyseki yeni komşu IŞİD var!
...
Geçen hafta Türkiye'nin Ortadoğu'dan başka bir misafiri daha vardı.
Hamas lideri Halid Meşal.
Fas Kralı İslam İşbirliği Örgütüne bağlı Kudüs Komitesi'nin Başkanı.
Hamas lideri Meşal ve ideolojik dostu Erdoğan ve Davutoğlu Filistin ve Kudüs için mücadele ediyorlar.
Ancak İsrail 'in Kudüs'ü tamamen Yahudileştirme çabasına rağmen Fas Kralı başkanı olduğu komiteyi bir türlü toplamıyor. İsrail ve dostu Yahudi lobilerini kızdırmamak için. Üstelik İsrail'de Fas kökenli çok sayıda önemli Yahudi var. Ama işin ilginç tarafı Müslüman liderlerin büyük bölümü Kral'ın Kudüs konusundaki bu tavrına ses çıkarmıyor, çıkaramıyor. Palavra sallamaya gelince hepsi de kahraman.
Dönelim Meşal'e.
'Arap Baharı' öncesinde Şam'da yaşardı. Hamas'ın tüm ofisleri ve yöneticileri de 20 yıldır oradaydı. Hamas'ı Hamas yapan Suriye ve İran'ın desteğidir. O sıralar Mısır, Ürdün ve başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri Hamas'ı düşman belleyip onunla savaşıyorlardı.
'Arap Baharı' ile birlikte “İslamcılar” Tunus, Mısır ve Libya'da iktidar olunca İslamcılara destek veren Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve diğerleri Meşal'a gidip 'Senin ne işin var Şii destekli Alevi Esed'in yanında' diyerek Şam'daki ofislerini kapatıp Suriye ile ilişkilerini kesmesini istediler. O da vaadedilen maddi ve siyasi destek üzerine Şam'dan ayrılmakla kalmadı yüzlerce militanını Esad'a karşı savaştırdı.
Hem de IŞİD ve Nusra ile birlikte.
Vefasızlık ve ihanetin bu kadarı da fazla.
Peki şimdi durum ne?
Sisi Müslüman Kardeşleri devirince Mısır İslamcı Hamas'a karşı savaş ilan etti. Mısır ilan edince Körfez ülkeleri de benzer tavır aldı. Düştüğü durumdan kurtarmaya çalışan Türkiye ve müttefiki Katar Hamas'ı İsrail'e karşı kışkırttılar ve son savaşa neden oldular. Bununla ilgili Arap medyasında çok hikaye var. İsrail Gazze'ye saldırdı, her tarafı yıktı ve bin üç yüz Filistinliyi öldürdü ama herkes seyretti. Şimdi ise Gazze ve Hamas'ı konuşan yok. Olan her zaman olduğu gibi Filistin Halkı'na oldu. Körfez ülkelerinin baskısı ile Mısır'a yanaşma yoluna giren Katar Emiri Temim Hamas'çılara 'Din kardeşlerim kusura bakmayın bundan böyle benden size cukka yok artık kendi başınızın çaresine bakın' demiş. Cukkasız ve desteksiz kalan Meşal geçen hafta Türkiye'ye geldiğinde Başbakan Davutoğlu'ndan nasıl bir yanıt aldığı bilinmez ama İranlılara haber gönderip 'Ne olur beni Esad ile barıştırın' dediği Arap medyasında yazılıyor.
Ortadoğu işte böyle bir yer.
AKP ise bu yerin karmaşık, karanlık ve kaypak ilişkilerini zor öğrenir.
Gerçi bu yolda bir ilerleme kaydediyor ama gidilen duble yolda Arapların kral, emir, şeyh ve karanlık liderleri şimdi karşı şeritten dönüşe geçtiler bile.
Hepsi de AKP yönetiminde Türkiye'ye bir numara çekip kazık atmanın hesabını yapıyor.
Çünkü hiç biri en dost göründüğü anda bile Edoğan'ın 'Yeni Osmanlı Sultanı' olma hevesinden hoşlanmamıştı.
Hepsi de karanlık hesapların peşinde.
Batılı dost ve müttefikler ise her zaman olduğu gibi pusuda.
Göreceli olarak bazı alanlarda başarılı görünse de onlara göre Türkiye Ortadoğu bataklığına kendi iradesi ile girmiştir ama asla oradan çıkamayacaktır.
Çünkü irade 'milli' değildir.
Çünkü 'milli irade' halka hep yalan söyleniyor ve halk hiç bir şey bilmediği için hiç bir şeyi umursamıyor.
İlginç ama gerçek.
Dışarıda tüm yolları tıkanan AKP giderek Ortadoğulaşmasına rağmen içerde duble yollarda yürümeye devam ediyor.
Neden mi?
Erdoğan'ın karizmatik zekası ve Türk toplumunun sosyo-psikolojik yapısı!
Tam da bir Osmanlı hikayesi.
Arap, Pers, Türk, Kürt, Rum, Ermeni ve öncesinde Bizans.
Yani tipik bir Ortadoğu.
Osmanlı'nın 400 yıl türlü numaralarla yönetip antrikalarını öğrenemediği bataklık.