Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA - Vatikan ve Papa’nın İslam âleminde tefrika çıkarma projesinde rol üstlenmesi, ne Vatikan’ın ne de Papa’nın çıkarınadır. Hıristiyanlar her ne zaman İslam âleminde tefrika çıkarmaya çalıştıysalar hep kendileri zarar gördü.
Papa’nın Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne sefer düzenlemesi birçok Arap ülkesinde yaşayan Müslümanları şaşkına çevirdi. Papa’nın bu iki ülkeye düzenlemiş olduğu sefer ve ‘‘Dinlerarası Diyalog Konferansı’’na katılmasının asıl sebebi; Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin mazlum Yemen halkına karşı işlemekte olduğu katliamları örtbas etmek içindir.
Katolik kilisesinin en üst düzey makamı, ilk kez Körfez’deki Arap ülkelerine ziyarette bulunuyor.
Papa, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin insanlık dışı uygulamalarına karşı bir nebze de olsa tavır takınacak olsaydı, kesinlikle böylesine hassas bir dönemde bu iki ülkeye sefer düzenlemez ve bu iki ülkenin işlemiş olduğu katliamlara ortak olmazdı.
Aslına bakacak olursak Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin işlemiş olduğu insanlık dışı cinayetlerin dosyası oldukça kabarık bir durumda. Papa’nın da böylesine hassas bir dönemeçte, bu iki Arap ülkesini ziyaret etmesi her iki ülkenin gerçek çehresini gizlemek olarak değerlendiriliyor.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, geride bıraktığımız son 7 yıl zarfında Ortadoğu’da özellikle Libya, Suriye, Irak, Lübnan, Yemen, Afganistan ve hatta Mısır’da katliam yapan silahlı terör örgütlerine finansman sağlayan ülkelerin başında geliyor.
Bazı Arap ülkelerinin devlet adamları ve siyasilerin aşikâra alenen cinayet işlemsi, birçok Batılı ülke ve devlet adamının geri kalmış bu Arap ülkeleriyle ilişkilerini yeniden gözden geçirmesine sebep oldu. Hatta bu Arap ülkelerinin Batılı ülkelerle yapmış oldukları anlaşmalar feshedildi yâda askıya alındı.
Batılı ülkelerin ve devlet adamlarının, Suudi Arabistan’ı terörizmin anası olarak adlandırmaları hiç de tesadüf değil. Batılı ülkeler ve devlet adamları, Suudi Arabistan ile irtibat halinde olan ülkeleri, ilişkilerini yeniden gözden geçirmeleri konusunda uyarmadan da geçemiyorlar.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin bölge ülkeleri üzerinde ki sinsi planlarının herkes tarafından bilinmesine rağmen Papa’nın bu iki cinayetkar ülkeye sefer düzenlemesi hiç de mantıklı bir adım değil. Papa’nın tek hedefi ‘‘Dinlerarası Diyalog’’ bahanesiyle bu iki cinayetkar ülkenin ve yöneticilerin dünyaca zedelenmiş olan imajlarını kurtarmaktan başka bir şey olamaz.
Bu iki Arap ülkesi, özellikle de Suudi Arabistan dünya çapında insanlar tarafından o denli nefret edilir hale geldiler ki Papa’nın düzenlemiş olduğu bu vakitsiz ziyaret bile onların asıl çehresini gizlemeye yetmeyecek.
Gerçi Papa, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne sefer düzenlemeden önce yaptığı açıklamalar da Yemen’de yaşanan trajediye bir son verilmesi gerektiğini söylese de bunun ne kadar gerçekçi olduğu tartışılır.
Elbette Papa’nın bu açıklamaları onun Suudilerin başını çektiği Arap koalisyonunun mazlum Yemen halkına karşı işlemekte olduğu vahşi cinayetlerden haberdar olduğunu gösteriyor.
Suudi Arabistan önderliğinde kurulan Arap koalisyonunun mazlum Yemen halkına karşı havadan, karadan ve denizden başlatmış olduğu abluka milyonlarca savunmasız insanın açlık ve ölümcül hastalıklarla karşı karşıya bırakmış durumda, buda Papa’nın dahi işlenen bu cinayetleri desteklemesine fırsat vermiyor.
Birleşmiş Milletler ve Uluslararası İnsan Hakları Örgütlerinin hazırlamış oldukları raporlara göre; Yemen’de en az 20 milyon kişi açlık ve yetersiz beslenme koşullarıyla boğuşuyor. Diğer taraftan Veba ve Difteri gibi salgın hastalıklar can alamaya devam ediyor. Papa Körfez ülkelerine düzenlemiş olduğu ziyaret sayesinde Amerika Birleşik Devletleri’nin de desteklediği Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin cinayet dosyasını masa altı yapmaya çalışıyor.
ABD ve Siyonist rejim İranofobia sayesinde Arap ülkelerini korkutarak en başta milyarlarca dolarlık silah satışının yanı sıra, istediği hedefleri gütmeye devam ediyor.
ABD, Siyonist rejim ve gerici Arap ülkelerinden oluşan üçlü şer odağı, Polonya’da Binyamin Netanyahu’nun da konuşmacı olarak katılacağı İran karşıtı toplantıda İran’ı yalnızlaştırma politikalarına devam edecekleri bir proje üretme çabası içinde oldukları açık ve beyandır.
Papa’nın İranofobia’ya rağmen böylesine bir ziyarette bulunması oldukça manidardır. Vatikan ve Papa’nın İslam dünyasında tefrika çıkarma peşinde olması ve proje kapsamında etkin rol üstlenmesi her ikisinin de zararına olan bir gelişmedir.
Vatikan ve Papa, her ne zaman İslam dünyası üzerinde bu kirli oyunlara alet oldularsa her defasında zararla oturdular. Bundan böyle de zararla oturmaya devam edecekler.
ABNA24.COM