Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA:
Her insan,
hayatın coşkun denizinde, özellikle zorluk ve sıkıntı anlarında, kendi
deruni ıstırap ve kaygılarını yatıştırmak için sağlam bir manevi
sığınağa ihtiyaç duyar. Gerçek şu ki bu sığınak Allah'ı anmaktan başka
bir şey olamaz.
Allah Teala çöyle buyurur:
Bilin ki, ancak Allah'ı anmakla kalpler güvene kavuşur.(1)
Yüce Allah'ın bizim ibadetimize hiçbir ihtiyacı yoktur; ama bizler,
Allah'a ve onunla ilişki vesilesi olan ibadet ve namaza muhtacız. Namaz,
kul ile Yüce Allah arasında sürekli bir irtibat vesilesidir. Zayıf ve
güçsüz insanın, güçlü ve kadir olan Allah Teala ile bu manevi ilişkisi,
çeşitli zorluklar karşısında insana güç verir. Hayatın zorluklarında
şaşkınlığa uğramış insan, sadece Allah'a yönelmekle huzura kavuşabilir
ve namaz insanın Allah'a yönelmesini, O'na bağlanmasını sağlar. Çünkü
niyet, iftitah tekbiri, fatiha ve fatihadan sonra bir surenin okunması,
rüku, secde, teşehhüt, selam ve namazın diğer vacip ve şartları insanın
kalbini Allah'a yönlendirecek özelliğe sahiptir. Namaz kılan bir mümin,
her gece ve gündüz, beş defa bütün varlığıyla Allah'a yönelmektedir.
Bir pusulanın denizdeki gemiye hedefe doğru kılavuzluk etmesi gibi
namaz da mümini, sürekli olarak, en yüce hedef olan lıkaullahh'a
(Allah'a kavuşmaya) doğru kılavuzluk etmekte ve onu yanlış yollara
sapmaktan korumaktadır.
Resulullah (Allah'ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt'in'e olsun) şöyle buyuruyor:
Mümin
namaza başladığında, Allah Teala, namazı bitirinceye kadar lütuf ve
merhamet ile ona bakar ve o ilahi merhamet gölgesinde yer alır; onun
etrafını göğün ufuklarına kadar melekler sarar ve Yüce Allah bir meleği
onun baş ucunda durup şöyle demekle görevlendirir: Ey namaz kılan! Eğer
kimin sana baktığını ve kiminle raz-u niyaz ettiğini bilseydin, asla bu
yerinden ayrılmazdın ve başka bir şeye ilgi göstermezdin.(2)
Başka bir hadiste de şöyle yer almıştır:
Eğer namaz kılan Allah'ın azamet ve yüceliğinin ne derecede onu sardığını bilseydi, başını secdeden kaldırmak istemezdi.(3)
Sekizinci İmamımız Rıza (a.s) namazın farz oluş hikmetini açıklarken şöyle buyurmuştur:
Namaz,
kulun kendi Mevla ve yaratıcısını unutmayarak kendi haddini aşmaması
için gece-gündüz Allah Teala'yı anmasını sağlar. Allah'ı hatırlamak ve
O'nun huzurunda ibadet için kalkmak, insanin günaha düşmesine engel olur
ve onu çeşitli fesatlara düşmekten kurtarır.(4)
Yine Resulullah (Allah'ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt'in'e olsun) namaz hakkında soran birisine şöyle buyurmuştur:
NEDEN NAMAZ KILMALIYIZ?
Namaz
dinin hükümlerindendir; Yüce Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak vesilesi ve
peygamberlerin apaçık yollarındandır. Namaz kılan, melekler tarafından
sevilir. Namaz; hidayet, iman, marifet ve rızkının bol olmasına
vücudunun sıhhatine vesiledir. Namaz, şeytanı üzer ve kafirlere karşı da
bir silahtır. Namaz, duanın icabet olmasına ve diğer amellerin kabul
olmasına vesile olur; namaz müminin ahireti için bir azık, ölüm meleğine
karşı şefaatçi, kabirde yoldaşı ve sergisi, nekir ve münkerin kabirdeki
sorularına karşı cevabı, kıyamet günü namaz kılanın tacı, yüzünün nuru
ve elbisesi, ateşe karşı korunağı Yüce Rabbine karşı delili ve bedeninin
ateşte yanmaktan koruyucusu, sırattan geçiş izni, hurilerin mihri ve
ebedi cennetin karşılığıdır. Kul, namaz ile yüce makamlara ulaşır; çünkü
namaz, Allah'ı her eksiklikten tenzih etmek, O'nun tekliğine şahadet
getirmek, O'na hamd etmek, tekbir getirmek O'nu övgüyle anmak, takdis
etmek, zikir ve dua etmektir.(5)
Namaz, Yüce Allah'a karşı şükür
etmektir. Allah'ın bize verdiği nimetleri saymak mümkün değildir; bu
nimetler karşısında namaz küçük bir teşekkür mesabesindedir.
Dördüncü Masum İmam Zeyn'ul Abidin (a.s) şöyle naklediyor:
Büyükbabam Resulullah (s.a.a), çok ibadet eder ve namaz kılardı; namaz
için ayakta durmaktan ayakları şişmişti. Kendisine, Senin geçmiş ve
gelecek tüm günahlarını Allah Teala, bağışlamış olmasına rağmen(6) neden
bu kadar kendini zorluğa düşürüyorsun? denince, Resulullah, Acaba ben
şükür eden bir kul olmayayım mı? diye cevap verdi.(7)
Allah ibadet ve kulluğa layıktır. Hz. Ali (a.s) kendi duasında şöyle diyor:
Allah'ım
ben sana cehennemin azabının korkusundan veya cennete olan özentiden
ibadet etmiyorum. Seni kulluk edilemeye ve ibadet olunmaya layık
bulmuşum; sana ibadetim bu yüzdendir.(8)
Namaz kılmak erginlik
çağına ulaşan akıl sahibi her insana, tüm şartlarda farzdır. Hatta savaş
meydanında savaş halindeki bir kimsenin veya suda boğulmakta olan bir
insanın bile namazı belirlenen kısa şekilde yerine getirmesi gerekir.
Namazın dindeki manevi önemi yüzünden din önderleri namazı dinin direği
olarak nitelendirmiş ve bilerek namaz kılmayanın, dinini tahrip
ettiğini açıklamışlardır.(9)
İmam Cafer Sadık (a.s)'dan Yüce
Allah'a en güzel yakınlaşmak vesilesi nedir diye sorulunca Allah'ı
tanımaktan sonra Allah'a yakın olmak için namazdan daha önemli bir şey
olduğunu bilmiyorum demiştir.(10)
Yine buyurmuşlar ki:
Hesap
anında her şeyden önce, kul namaz yönünden hesaba çekilecek; eğer namazı
kabul olursa, diğer amalleri de kabul olur; eğer namazı reddedilirse,
diğer amelleri de reddedilir.(11)
İmam Cafer Sadık (a.s) vefat zamanı yaklaşınca tüm akraba ve yakınlarını çağırarak onlara şöyle demiştir:
Bizim şefaatimiz, namaza önem vermeyen kimseye ulaşmaz.(12)
Namaz,
Hz Muhammed'in ( Allah'ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt'in'e olsun)
peygamberlikle görevlendirildiği ilk günlerden itibaren, teşri edilen
hükümler arasındadır. Peygamber Hz. Hatice ve o zaman on yaşında olan
Ali (a.s) ile birlikte müşriklerin çeşitli eziyetlerine aldırmayarak,
Kabe'nin etrafında bu ilahi farizayı yerine getiriyorlardı.
NEDEN NAMAZ KILMALIYIZ?
Kur'an-ı
Kerim'de namaza çok önem verilmiştir. Kur'an'da, on dört yerde hakkınca
namazı yerine getirin, ayakta tutun anlamına gelen ekimu veya ekimne
tabirleri ve beş yerde namazı ayakta tut anlamına gelen ekim tabiri yer
almıştır. Bir çok ayette de Akame yukımu, yukımune ve mukimin
tabirleriyle namazı hakkınca yerine getiren müminlerden söz edilmiş ve
övülmüşlerdir.
Bazı ayetlerde namazı hakkınca kılanlardan manevi
ticaretlerinde asla zarara uğramayanlar olarak söz edilmiş.(13) Ve bir
ayette de müminlerin, sadece namaz kılan zekat veren ve ahirete
yakinleri olan kimseler oldukları açıklanmıştır.(14)
Taif
Şehrinin halkı İslam'a girmeleri için bazı koşullar öne sürmüş ve bu
koşullar arasında namazın kendilerine farz olmaması talebinde
bulunmuşlardı; Peygamber onlara verdiği cevapta: Ama namaz ile ilgili
koşulunuza gelince, namazsız bir dinin hayrı yoktur diye
buyurmuştur.(15)
Namazı terk etmek büyük bir günahtır ve insanın dini yönden tamamen düşüşüne ve cehennem azabına duçar olmasına sebep olur.
Allah Teala, Kuran-ı Kerim'de buyuruyor ki, Ahirette bazı suçlulara şöyle sorarlar:
Sizi cehenneme düşüren nedir? Onlar şöyle derler: ‘Biz namaz kılanlardan değildik.(16)
--------------------------------------
(1) - Ra'd Suresi: 28.
(2) - Cami'ul Ahadis c. 2, s. 5.
(3) - Cami'ul Ahadis c. 2, s. 6.
(4) -Cami-ul Ahadis. c. 2, s. 13.
(5) -Muhammed Bakır Meclisi, Bihar'ul-Envar, 82 / 231.
(6) - Fetih Suresindeki bu manayı ifade eden ayete işarettir.
(7) - Kuhl'ul-Basar s.78.
(8) -Seyyid Muhammed Kazım Yezdi El-Urvet'ul-Vuska Fasıl: 21 (Niyet Bölümü).
(9) - Bihar'ul-Envar c.82 s.203.
(10) - Cami-ul Ahadis. c. 2, s. 2.
(11) - Cami-ul Ahadis. c. 2, s. 4.
(12) - Cami-ul Ahadis. c. 2, s. 25.
(13) -Fatır Suresi: 29.
(14) -Neml Suresi: 3.
(15) - Sire-i İbn-i Hişam c.3 s. 504.
(16) -Muddessir Suresi: 40-43.
3 Nisan 2024 - 12:19
News ID: 1448690

insan, hayatın coşkun denizinde, özellikle zorluk ve sıkıntı anlarında, kendi deruni ıstırap ve kaygılarını yatıştırmak için sağlam bir manevi sığınağa ihtiyaç duyar. Gerçek şu ki bu sığınak Allah'ı anmaktan başka bir şey olamaz.