Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA: Trump’ın sözleri, ABD’nin rolünü küçültüp asıl yükü Avrupa’ya bırakma yönündeki yaklaşımını açıkça gösteriyor. Ona göre Ukrayna, Avrupa Birliği ve NATO’nun desteğiyle kaybettiği topraklarını geri alabilecek durumda. Trump, “zaman, sabır ve Avrupa’nın finansal katkısıyla” Ukrayna’nın sınırlarını yeniden kazanabileceğini ifade etti. Ancak bu söylem, ABD’nin doğrudan mali yük üstlenmek istemediğini; yalnızca NATO aracılığıyla silah sağlayacağını net biçimde ortaya koyuyor.
Eski başkan, Rusya’nın savaşı bir haftada bitirmesi gerektiğini söyleyerek Moskova’nın askeri gücünü küçümsedi. Bu söz, birçok gözlemci tarafından gerçekçi bulunmadı. Zira Rusya, üç yılı aşkın süredir süren savaşta güçlü bir savaş ekonomisi inşa etmeyi başardı ve Çin başta olmak üzere bazı ülkelerden ciddi destek alıyor. Buna karşılık, Avrupa ülkeleri —özellikle Almanya— enerji krizinden ötürü Rusya’dan daha ağır ekonomik zorluklarla karşı karşıya.
Trump’ın “Rusya artık bir kâğıttan kaplan gibi görünüyor” ifadesi, Kremlin’in ekonomik çöküş içinde olduğu iddiasına dayanıyor. O, Rus halkının benzin kuyrukları ve savaş ekonomisinin yükleri nedeniyle huzursuz olduğunu ileri sürdü. Ancak bu değerlendirme sahadaki gerçeklerle uyuşmuyor. Avrupa’da enerji fiyatlarının yükselmesi ve sanayinin zarar görmesi, Moskova’nın bulduğu alternatif enerji pazarlarına kıyasla çok daha derin bir kriz yaratmış durumda.
Zelenski, Trump ile görüşmesinden sonra eski başkanın savaşa hâkim olduğunu iddia etse de, Trump’ın açıklamalarında birçok çelişki bulunuyor. Örneğin, Ukrayna’nın “ruhu büyük” olduğunu ve hatta “daha ileriye gidebileceğini” söylemesi, NATO’nun yalnızca kayıpları telafi etmekle yetinmeyeceğini; daha geniş stratejik hedefler taşıdığını düşündürüyor. Bu, ittifakın uzun vadede Rusya’yı yıpratma ve Moskova’nın gücünü kırma planının parçası olarak yorumlanıyor.
Trump’ın ekonomik tespitlerinde de ciddi boşluklar göze çarpıyor. O, Rusya’nın petrol ve gaz satışının engellenmesi gerektiğini söylerken, gerçekte Moskova yeni alıcılarla ticaretini sürdürmeyi başardı. ABD’nin baskısıyla Avrupa ülkeleri Rus enerjisini terk etmeye zorlandı, fakat ucuz Rus gazının yerini doldurmak mümkün olmadı. Bu noktada Rusya’nın savaş ekonomisi giderek güçlenirken, Avrupa ciddi maliyetlerle yüzleşiyor.
Bir başka kritik nokta ise Ukrayna’nın insan gücü sıkıntısıdır. Trump, bu gerçekliği ya bilmiyor ya da kendisine aktarılmadı. Bugün Ukrayna ordusunun yaklaşık yüzde 30’u zorla cepheye gönderilmiş kişilerden oluşuyor ve çoğunun tek düşüncesi kaçmak. Bu tablo karşısında Kiev’in uzun vadeli savaş kapasitesini sürdürmesi tartışmalı görünüyor.
Trump’ın geçmişte İran hakkındaki söylemleriyle bugün Rusya için kullandığı ifadeler arasında da benzerlikler dikkat çekiyor. İran halkını “yoksul” diye tanımlamış ve onların alım gücü olmadığını ileri sürmüştü. Oysa İran, NATO karşısında 12 gün boyunca direnmiş ve ABD’nin merkezi üssünü vuracak cesareti göstermişti. Bugün Rusya için dile getirdiği “benzin kuyrukları” ve “ekonomik çöküş” iddiaları da benzer bir algı yönetiminin ürünü olarak değerlendiriliyor.
Sonuç olarak Trump’ın açıklamaları, ABD’nin Ukrayna konusunda doğrudan rol almak istemediğini; asıl yükü Avrupa Birliği ve NATO’ya bırakmayı tercih ettiğini ortaya koyuyor. Ancak bu yaklaşım, sahadaki gerçeklerle uyuşmuyor. Avrupa giderek daha ağır ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalırken, Rusya savaş ekonomisini güçlendirmiş durumda. Ukrayna’nın insan kaynağı ve moral kapasitesi de giderek tükeniyor. Bu tablo, Trump’ın dile getirdiği gibi Ukrayna’nın “daha da ileriye gitmesinden” çok, NATO’nun uzun vadeli bir yıpratma stratejisine işaret ediyor.
yorumunuz