Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA: Direniş eksenine yakın kaynaklar, Aksa Tufanı operasyonunun yıl dönümü öncesinde dikkat çeken bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “Hafıza son savaş cephesidir” vurgusuyla, Filistin halkının ve tüm bölge halklarının 7 Ekim’i yalnızca bir tarih değil, bir diriliş simgesi olarak koruması gerektiği ifade edildi.
Açıklamada, “İşgalin hedefi sadece toprağı almak değil, hafızayı da silmektir. Bu nedenle ulusların kolektif bilinci, direnişin en güçlü silahıdır” denildi. 7 Ekim’in, direnişin kararlılığını, cesaretini ve bağımsızlık iradesini temsil ettiği, bu nedenle tarihsel bir dönüm noktası olarak hatırlanması gerektiği belirtildi.
Kaynaklar, “Gazze’de yaşanan savaş, sadece askeri bir çatışma değil, kimlik ve hafıza savaşıdır” diyerek, medyanın ve kültürel üretimin de bu mücadelenin bir parçası olduğunu vurguladı. “İşgal güçleri, yıkım ve propaganda yoluyla bu hafızayı silmeye çalışıyor. Ancak her anne, her çocuk, her yıkılan ev bu hafızanın bir parçasıdır” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada ayrıca, direnişin sadece silahlı değil, kültürel bir varoluş biçimi olduğuna dikkat çekildi:
“Bir ulus, hatırladığı sürece var olur. Unutmak, işgalin istediği teslimiyettir. 7 Ekim, unutmamanın, direnişin ve yeniden doğuşun adıdır.”
Direniş çevreleri, 7 Ekim’in yıldönümüne yönelik etkinliklerin “zaferin değil, direnişin sürekliliğini hatırlatma amacı” taşıdığını belirtti. Açıklamada, “Halklarımızın hafızası, sınırları aşan bir direniş mirasıdır. Bugün Gazze’de, Lübnan’da, Yemen’de ve Irak’ta aynı bilinç yeniden şekilleniyor” denildi.
Uzmanlar, bu söylemin, direnişin askeri sahadan kültürel alana uzanan stratejisinin bir parçası olduğuna işaret ediyor. Ortadoğu’daki siyasi analistler, “Hafıza savaşının” bölgedeki halklar arasında kolektif kimliği güçlendiren bir unsur haline geldiğini belirtiyor.
Açıklama, şu cümleyle son buldu:
“Toprak işgal edilebilir, ama hafıza asla teslim alınamaz. 7 Ekim, bu hakikatin sembolüdür.”
yorumunuz