Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Çünkü Suriye Ordusu ve güvenlik güçleri 100 ülkenin desteği ile saldıran bu tür düşmanlarla savaşacak yetenek ve kapasiteye sahip değildi. Bunun için de herkes 'Esad en fazla üç ay sonra devrilir' diyordu. 18 Temmuz 2012'de Genelkurmay binasına yönelik saldırıda Savunma Bakanı, bakan yardımcısı, Milli Güvenlik Konseyi Başkanı ve Kriz Masası Başkanı öldürüldüğünde herkes Şam'ın yakında düşeceğini hesaplıyordu. Çünkü Şam ve önemli birçok kentin çevresi, sayıları bini aşan silahlı grupların on binlerce militanları ile kuşatılmıştı.
Peki sonrasında ne oldu?
Esad; ordu ve güvenlik güçlerini çok hızlı bir şekilde toparladı ve Rusya, İran, Hizbullah ve Irak'tan aldığı destek ile karşı saldırıya geçti. Zorlanmaya başlayan muhaliflerin imdadına bu kez dünyanın dört bir yanından gelen, getirilen ve kendi ülkelerinin istihbarat örgütleri tarafından taşınan on binlerce yabancı radikal İslamcı cihatçı yetişti. Geldikleri ülkelerin yönetimleri ise: 'Aman gitsinler Esad'a karşı savaşarak ölsünler. Hem Esad'a zarar verirler hem de biz kurtuluruz' diye düşünüyordu. Başlangıçta düşündükleri de oluyordu.
Ancak hesaplarında temel bir yanlışlık vardı.
Esad'ın dayanacağını ve gönderilen insanların ruh hastası olduğunu bilmiyorlardı.
Kısa süre içinde her şey kanıtlandı.
Çünkü 100 ülkenin desteğine rağmen bu ruh hastaları Esad'ı yenemediler. Yenemedikleri için de bu kez avanta paylaşımı için kendi aralarında yenişmeye başladılar. Önce ÖSO ve diğer grupların desteğini alan Nusra, IŞİD'e saldırdı. Oysa Nusra ve IŞİD Kaide'nin uzantısı ve her ikisi AB, ABD ve Suudilerin terör listesinde. Aralık'tan bu yana devam eden kanlı savaşta her iki taraftan 5 bin kadar ruh hastası öldü. Ama ruh hastalarına ve onlara destek verenlere bu yetmedi. Bu kez Nusra, IŞİD'e karşı savaşında kendisine destek veren ÖSO ve diğer gruplarla kavgaya tutuştu.
Neden mi ?
Karşılıklı ihanet suçlamaları.
Çünkü son üç ayda muhalif silahlı gruplar Suriye-Lübnan sınırındaki tüm mevzilerini kaybetti.
Bunun üzerine Şam çevresinde kapsamlı saldırıya geçen ordu farklı grupların militanlarının kontrol ettiği hemen hemen tüm köy ve kasabaları geri aldı. Aynı başarı Halep, Daraa, Lazkiye ve Hama'da sağlandı. Son olarak da Hums'un bazı eski semtlerini kontrol eden silahlı militanlar bildik bazı bölgesel ülkelerin engelleme çabasına rağmen oraları terk etti. Başka çareleri de yoktu. Çünkü yaklaşık iki yıldır kuşatılmış durumundaydılar.
Bu, Esad ve ordusu için büyük bir zafer olduğu kadar, muhalifler için sonun başlangıcı oldu.
Çünkü ayaklanmanın ilk günlerinde kentin büyük bölümünü işgal eden silahlı gruplar Hums'u 'Devrimin Başkenti' ilan etmişti.
Yani Hums'un olağanüstü stratejik öneminin yanı sıra sembolik de bir değeri vardı.
Üstelik Hums Suriye'nin üçüncü büyük kenti ve Hıristiyanlar, Aleviler, Sünniler, Türkmenler ve Şiiler burada birlikte yaşıyor.
Hums artık Suriye ordu ve devletinin kontrolünde ve ruh hastalarının 'devrimi' artık başkentsiz.
Sırada Halep var. Halep'in önemi Türkiye sınırına yakın olmasıdır. Tıpkı Lazkiye gibi. Rakka ve doğu bölgesi sona bırakılmış gibi. Çünkü oralar Irak sınırına yakın ve Irak Ordusu IŞİD'e karşı savaş sürdürüyor.
İşte bu nedenle önümüzdeki günler çok önemli.
Çünkü Esad 3 Haziran'da yapılacak başkanlık seçimi öncesinde askeri ve psikolojik üstünlük sağlamak istiyor.
Üstelik bölgesel ve uluslararası koşullar ondan yana görünüyor.
1- En büyük müttefiki Rusya Ukrayna'da Batı'ya kafa tutuyor.
2- En büyük ikinci müttefiği İran 5+1 Grubu ile anlaşıyor.
3- En önemli müttefiki Maliki yeniden Irak'ta seçim kazanıyor.
4- En önemli destekleyicisi Hizbullah her şeye rağmen Lübnan'ı kontrol ediyor.
5- Dolaylı müttefiki Sisi, 26 Mayıs'ta yapılacak seçimde Mısır Cumhurbaşkanı olacak ve İslamcılara karşı amansız savaşını sürdürecek.
6- 3 Temmuz Darbesi'nde Sisi'ye ilk destek açıklayan Suudi Kral Abdullah, Esad'ın savaştığı IŞİD, Nusra ve Müslüman Kardeşleri terörist ilan etti.
7- 70 küsur ülkeden cihatçıyı Suriye'ye sokan Batılı ülkeler şimdi toplantı üzerine toplantı yapıyor ve bu cihatçıların olası tehlikesini önlemek için çare arıyor. Bunun için de bu cihatçılarla ilgili her şeyi bilen Esad ile ilişki kurmaya çalışıyorlar.
8- Esad'ın bu avantajlarını fark eden birçok ülke B, C ve belki de D planları hazırlıyor..
9- Baştan beri işe yaramayan ve değersiz bir kart olarak piyasaya sürülen muhaliflerle ilgili hesap yapanların birçoğu geç de olsa gerçeği görmeye başladı. Gördükleri için de bu bataklıktan bir an önce kurtulmaya çalışıyorlar. Çünkü her şey geç kalana fatura edilecek.
10- Olası faturanın kabarık hesabından korkanlar kendi aralarında kavga etmenin eşiğinde. Herkes ' Ben değil sen yaptın' modunda.
Herkes dost kazığının hesabını yapıyor.
Atmak, yemek ya da yememek.
Bu pisliği arapsabunu bile temizlemez.
Esad için bundan iyisi ancak Şam'da kayısı olur.
Böyle bir durumda başkalarının sinir krizi geçirmesi gayet doğal!
yurtgazetesi