Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Musul Başkonsolosluğumuzun esir alınan 49 personeli, 101 gün sonra nihayet serbest kaldı. Tüm Türkiye için sevinç kaynağı...
Gelişmeyle ilgili görüşlerimize geçmeden önce bazı saptamalar yapalım:
49 personelimizin serbest kalmasının ardınan yetkililerden gelen açıklamalar kafaları karıştırdı: Cumhurbaşkanı Erdoğan, personelimizi MİT’in bir operasyonla kurtardığını söyledi. Ancak Başbakan Davutoğlu operasyon değil, “temas” kelimesini
kullandı.
İlerleyen saatlerde ortaya çıkan ayrıntılar Davutoğlu’nun sözlerinin doğruluğuna işaret ediyordu: Operasyon olmamıştı, fidye ödenmemişti, müzakere ve ikna vardı!
İlginçtir: AKP milletvekili Şamil Tayyar durumla ilgili yorumunda CIA müdahalesine işaret ediyor, IŞİD’e yakınlığıyla bilinen Takva Haber de, Ankara’nın bu süreçte yürüttüğü müzakereyle İslam Devleti’ni tanıdığını söylüyordu.
KONSOLOSLUK NASIL TESLİM OLDU?
Anımsayacağınız gibi Musul Başkonsolosluğumuz yakın tehlikeye rağmen boşaltılmamıştı.
AKP milletvekilleri, TBMM kürsüsünden konsolosluğumuzun kuşatıldığını söyleyen MHP Milletvekili Sinan Ogan’la dalga geçiyordu. Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu rahattı ve attığı twitlerde “her türlü güvenlik tedbirinin alındığını” söylüyordu...
AKP’deki bu iklim ve konsolosluğumuzun tek kurşun atmadan teslim olması, kuşkusuz soru işaretleri yaratıyordu. Üstelik MHP milletvekili Sinan Ogan ve Aydınlık yazarı Sabahattin Önkibar, Ankara’dan başkonsolosa “direnmeyin, teslim olun” talimatı gittiğini açıklıyordu.
Hatta Önkibar’ın yazdığına göre son kararı veren dönemin Başbakanı Erdoğan şöyle demişti: “Konsolosluk asla boşaltılmayacak. IŞİD bize zarar vermez.”
Belki de bu iddiaların ağırlığıyla olsa gerek, AK-Medya’nın etkili isimlerinden Abdülkadir Selvi, başkonsolosun yanıt veremeyeceği şartlarda şu iddiayı ortaya atıyordu: “Başkonsolos uyarıldığı halde konsolosluğu boşaltmadı.”
Yani AKP emir vermiş ama başkonsolos Öztürk Yılmaz dinlememişti!
Selvi’nin AKP’yi ak’lama girişimi Barzani’nin dolaylı desteğiyle de uyumluydu. Barzani de
Öztürk Yılmaz’ın değerlendirme hatası yaptığını savunuyordu!
ANLAŞMA OLDU REHİNE BAHANESİ KALKTI
Bu saptamaların ardından esas konuya gelebiliriz.
Bu tip durumlarda pek insani görülmese de, gerçeği anlayabilmek için şu tarz soruları mutlaka sormalıyız: 101 gündür kurtarılmayan rehineler, neden şimdi kurtarılabildi? Tekinin bile burnu kanamadan kolayca teslim alınabildiği bir operasyon, neden daha önce yapılmamıştı?
Bakınız mesele açıktır: ABD IŞİD’e karşı bir plan açıkladı. O plana göre Türkiye’ye büyük sorumluluklar düşüyordu.
Ancak Türkiye’nin bahanesi vardı, özetle “IŞİD’in elinde rehinelerimiz var, açık askeri destek veremeyiz, dolaylı destek verelim” diyordu..
Ancak Obama’nın planı zaten “az çalışılmış” bir plandı ve Türkiye’nin açık pozisyon almasına, koordinatörlük yapmasına ihtiyaç vardı.
Ve çözüm bulundu!
49 rehine gerekçesi 101 gün sonra ortadan kaldırıldı ve Ankara ABD planına teslim oldu!
Daha doğrusu, Ankara ABD planına teslim olduktan sonra IŞİD’in elinde 49 rehine bulunmasına gerek kalmadı!
Erdoğan’ın TSK’ye tampon bölge talimatı hazırlığı yapma görevi vermesi, hazırlığın güvenlik zirvesinde ele alınması, Davutoğlu ve Beşir Atalay’ın “tampon bölgeye” sıcak baktıklarına işaret eden açıklamaları...
Ve daha önemlisi hem ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel’in hem de ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Kongre’deki muhataplarına “merak etmeyin Türkiye istediğimiz desteği verecek” demesi, Türkiye karşıtı soruları “kapalı oturumlarda yanıtlama” ihtiyacı duymaları...
Yani en temel konularda AKP, ABD’ye destek verecekti ve 49 rehine gerekçesine artık ihtiyaç yoktu!
IŞİD ABD İÇİN MANİVELADIR!
Bu tablo aslında çok önemli bir esasa işaret ediyor: IŞİD, ABD’nin taşeron örgütüdür ve onun planlarının manivelasıdır!
ABD, IŞİD’e dayanarak “Kürt Koridoru” planını canlı tutmaya, savunmada da olsa Ortaoğu için yeniden bir atak yapmaya çalışıyor...
Hep söyledik, yeniden vurgulayalım: Reagan için Taliban neyse, Bush için Bin Ladin ve el Kaide neyse, Obama için de Bağdadi ve IŞİD odur!
AKP’nin IŞİD’e dolaylı desteği, ABD’nin IŞİD ilişkisinin alt başlığıdır ve IŞİD’in Irak’tan Suriye’ye bir köprü olmasıyla
ilgilidir!
Ve 49 yurttaşımızın hayatı üzerinden politika
yapılabilmesi, ABD’ye bağımlılığın bir sonucudur!
Önce bu ilişkiyi düzeltmemiz gerekiyor!