17 Kasım 2014 - 12:19
Hüsnü Mahalli: Umudumuz Obama!

Suriye'de olayların başladığı ilk günden itibaren Obama'nın Esad ile ilgili her söylemi yandaş medyada hep manşet oldu. Geçen süre içinde Obama onlarca kez 'Esad meşruluğunu yitirmiştir' dedi. Her seferinde de yandaş medya bu cümleyi manşete taşıdı, zafer ve sevinç çığlıkları attı.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Tıpkı geçen hafta yaptığı gibi. Üstelik bu kez Obama değil, onun adına 'yakın çevresi' CNN'e konuşmuştu.

Peki, ne demişlerdi? "Obama Esad'sız bir Suriye stratejisi hazırlıyor'. 

Yandaş medya hemen manşete çekti: Esad gidici..

Ne kadar da zavallılar?

Dünya tarihinde benzeri olmayan bir saldırıya rağmen Esad 40 aydır yerinde duruyor.

Durduğu için de Obama dün Esad'ı muhatap aldıklarını itiraf ederek 'IŞİD'in Suriye'deki mevzilerini bombalamadan önce Esad'a haber verdik' dedi. 

İŞİD'e karşı savaşta Esad ile ittifak kurmanın Koalisyonu zayıflatacağını' söyleyen Obama, 'Esad'ın kendi halkının çoğunluğu tarafından meşru görülmediğini' anlattı.

Anlattı ama kendisinin bunu nasıl anladığını anlatmadı.

Anlatamadığı için de Savunma Bakanı Hagel üç gün önce 'Esad IŞİD'e karşı savaşımızın bir parçasıdır' dedi. Çünkü Hagel Irak'ta olduğu gibi Suriye'de de devlet ile işbirliği olmadan IŞİD'e karşı savaşın başarılamayacağını çok iyi biliyordu.

Aynı Hagel birçok kez ve özellikle son dönemde Ankara'nın muhalifleri korumak için tampon bölge ve Suriye'nin kuzeyinde uçuşa yasak bölge öneri ve isteklerine hayır dedi. 

Tıpkı 'Esad'ı devirmek için muhaliflere hemen ağır silah verelim' tekliflerine hayır dediği gibi.

İyi ama ortada tuhaf bir durum var.

Bu detaylar ile ilgilenen herkes her nedense şu soruyu sormuyor: 

Onlarca emperyalist ve gerici ülke neden Suriye'ye saldırıyor?

Ankara neden ve ne hakla Suriye'nin iç işlerine bu denli tehlikeli bir şekilde müdahale ediyor?

Ankara'nın yaptığı gibi Şam da Türkiye'nin iç işlerine benzer şekilde müdahale etmiş olsaydı durum ne olurdu?

'Türkiye'nin Dostları Grubu' Şam'da toplanıp Türkiye'yi yıkma kararı almış olsaydı Ankara ne yapardı? 

Gezi olaylarını canlı verdiği için CNN ve BBC'ye kızan Erdoğan Suriye olayında olduğu gibi 24 saat yalan söyleyen medyaya Türkiye aleyhinde benzer tutumu aldığında acaba ne yapardı?

Ya da dünyanın dört bir yanından binlerce ruh hastası Suriye'ye gelip oradan da silahları ile birlikte Türkiye'ye girmiş olsaydı Ankara nasıl karşılık verirdi?

Ya da CIA Erdoğan'dan hoşlanmayan muhalifleri Suriye'de eğitip Türkiye'ye göndermiş olsaydı Ankara ABD'ye ne derdi?

'Öcalan Şam'da kalıyor' diye Ankara 1998 yazında Suriye'ye savaş ilan edecekti.

Şimdi aynı Ankara aynı Öcalan ile masaya oturup Kürt sorununa ortak çözüm arıyor.

1998'de Esad'ın Öcalan'ı gönderdiği gibi Erdoğan da Suriyeli muhaliflere tüm kapıları kapamış olsaydı belki de Suriye'de tüm sorunlar çoktan çözülmüş olacak ve bu kadar insan ölmeyecekti.

Bence bu yine de yapılabilir.

Bunun için Erdoğan-Davutoğlu İkilisi 'Arap Baharı' ile birlikte kapıldıkları hayallerinden derhal vazgeçmeli.

Bu hayallerin gerçekleşmeyeceğini 'Bahar'ın ilk günlerinde yazdım ve söyledim.

Bunun için de 'Alo Fatih' telefonları ile medyada yasaklandım.

Oysa ben bugün tümü kanıtlanmış gerçekleri anlatıyordum.

Tıpkı şimdi yaptığım gibi.

AKP yönetiminde Ankara'nın başta Suriye olmak üzere bölge politikasının tümü iflas etmiştir.

Parası ve MOSSAD-CIA operasyon merkezi gibi çalışan El-Cezire'nin dışında hiç bir etkinliği olmayan 300 bin nüfuslu Katar'ın dışında hiçbir dostu kalmayan Ankara'nın Obama demeçlerinden medet umması çok acı.

Obama iktidarda kaldığı sürece ABD'nin Suriye ve Esad politikası değişmeyecektir.

Tıpkı 40 aydır değişmediği gibi.

IŞİD olayı ile birlikte Obama ve Batılı liderlerin çoğu Ankara'nın tersi çabasına rağmen Suriye gerçeklerini şimdi çok daha net görüyorlar.

İsrail yanlısı Cumhuriyetçilerin olası iktidarı için hesap yapacak bir Ankara'nın bu konuda da yanılacağını herkes görecektir. Çünkü Esad'a karşı sertleşmesi beklenen Cumhuriyetçiler Erdoğan-Davutoğlu'nu İsrail dostu olarak görmek isteyeceklerdir.

Bu durumda Erdoğan-Davutoğlu ya 'Alevi ve zalim' Esad ile birlikte Emevi Camisi'nde namaz kılacak ya da 'Siyonist Yahudi ve zalim' Netanyahu'nun Mescid-i Aksa'yı yakıp yıkmasına göz yumacaklardır.

Müslüman Erdoğan ve Davutoğlu için çok zor bir tercih!

Birine 'zalim' deyip savaş ilan ettiler ama diğerine 'zalim' demelerine rağmen hiçbir şey yapmadılar.

Belki de biri 'zalim' diğeri de 'âlim' ama bizim haberimiz yok!

Ne diyor Ahkaf Suresi'nin 23. ayetinin mealinde: 

'Gerçeği yalnızca Allah bilir...'.

Ekler