Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA: Ümeyye oğullarıyla Abbasiler döneminin zor şartlarına rağmen,yine de
sünni hadis kitapları Mehdi ile ilgili hadislerle doludur. Örneğin:
Abdullah, Peygamber’in (s.a.a) şöyle buyurduğunu naklediyor:
"Ehl-i Beyt’imden adı da benim adım olan birisi araplara hükümet etmedikçe dünya son bulmaz." [1]
Tirmizi
kendi Sahihinde bu hadisi nakletmiş ve "Bu hadis sahihtir" demiştir.
Sonra Mehdi hakkında Hz. Ali (a.s), Ebu Said, Ümm-ü Seleme ve Ebu
Hüreyre den de bir takım hadisler nakledildiğini keydetmiştir.[2)
Hz. Ali b. Ebi Talib (a.s)
Peygamber’in (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: "Eğer (dünyanın
sonuna) bir gün kalsa bile zulümle dolan dünyayı adaletle doldurması
için benim Ehl-i Beyt’imden olan birisi mutlaka gönderilecektir." [3]
Ümm-ü
Seleme de Peygamber’den (s.a.a) şu hadisi duyduğunu nakleder:
"Va’dedilmiş Mehdi benim Ehl-i Beyt’imden ve Fatıma’nın (a.s)
evlatlarındandır." [4]
Ebu Said duyduğunu Peygamber’den (s.a.a) şöyle
işittiğini nakleder: "Bizim Mehdi’miz çıkık alınlı ve ince burunludur.
Zulümle dolduktan sonra yeryüzünü adalet ile dolduracaktır. O,
yeryüzünde tam yedi yıl hükümet edecektir." [5]
Hz. Ali (a.s) da
Peygamber’in (s.a.a) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Va’dedilmiş Mehdi
benim Ehl-i Beyt’imdendir. Allah-u Tealâ onun için gerekli şartları bir
gecede hazırlar." [6]
Ebu Said ise Peygamber’in (s.a.a) şöyle
buyurduğunu nakleder: "Yeryüzü zulümle dolacaktır. Daha sonra Ehl-i
Beyt’imden olan birisi zuhur edecek yedi veya dokuz yıl hüküm sürecek
ve yeryüzünü adaletle dolduracaktır." [7]
Ebu Said Peygamber’in
(s.a.a) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Ahir zamanda sultan(ları)
tarafından ümmetime şiddetli bir bela gelecektir. Öyle bir bela ki ondan
daha şiddetlisi duyulmamıştır. Öyle ki geniş yeryüzü onlara daralacak
ve zulümle dolacaktır. Müminler bu zulümden kurtulmak için bir sığınak
ve bir kurtarıcı bulamamacaklar. Daha sonra Allah-u Teala Ehl-i
Beyt’imden birini zulümle dolan yeryüzünü adaletle doldurması için
gönderecektir. Gökyüzü ve yeryüzünün sakinleri ondan razı olacaklar.
Yeryüzü bütün bitkilerini onlara yeşertecek ve gökyüzü sürekli onlara
yağmur yağdıracaktır, yedi veya dokuz yıl halk arasında yaşayacaktır ve
Allah-u Teala’nın yeryüzüne indirdiği bunca hayır sebebiyle ölüler
yeniden yaşamayı arzulayacaklardır." [8]
HADİSLERİN MÜTEVATİR OLMASl
Ehl-i Sünnet alimlerinden çoğu Mehdi (a.s.) ile ilgili hadisleri
mütevatir olarak kabul etmişlerdir. Veya en azından mütevatir oluşunu
tenkit konusu yapmadan başkalarından nakletmişlerdir. Örneğin İbn-i
Hacer-i Haysemi "Es-Sevaik-ül Muhrika" kitabında, Şeblenci "Nur-ül
Ebsar" kitabında, İbn-i Sabbağ "El-Fusul-ül Muhimme", Muhammed Es-Sabban
"İs’af-ür Rağibin, Genci-i Şafiî El-Beyan kitabında, Şeyh Mansur Ali
"Ğayet-ul Me’mul" ’da, Suveydi "Sebaik-uz Zeheb" adlı kitapta Hz. Mehdi
ile ilgi hadislerin mütevatir olduğunu yazmışlardır. Tevatür ise bazı
hadislerde var olan senet zayıflığını telafi etmektedir.
Askalani şöyle yazar: "Mütevatir haberler yakin ifade eder; binaenaleyh onlarla amel etmek için tartışmaya gerek yoktur."[9]
Şafii
müftüsu ve şeyh-ül islam Seyyid Ahmed şöyle diyor: "Mehdi hakkındaki
hadisler sayı yönünden çok ve mütevatir hadislerdir. Bu hadislerden
bazısı sahih, bazısı hasen ve bazısı da zayıftır. Bu hadislerden bir
çoğu senet yönünden zayıftır; ama sayı yönünden çok olması ve ravi ve
kaydedenlerinin fazla oluşu o hadislerin birbirini güçlendirmesine ve
neticede yakin ifade etmesine yetmektedir."[10]
Velhasıl
Resulullah’ın (s.a.a) ashabından olan çok sayıda kişi Hz. Mehdi (s.a)
ile ilgili hadisleri rivayet etmişlerdir. Örneğin Abdurrahman b. Avf,
Ebu Said El-Hudri, Kays b. Cabir, İbn-i Abbas, Cabir, İbn-i Mes’ud, Ali
b. Ebi Talib (a.s), Ebu Hüreyre, Sevban, Selman-i Farisi, Ebu Emame,
Hüzeyfe, Enes b. Malik Ümm-ü Seleme …
Bu hadisleri Ehl-i Sünnet
muhaddis ve alimleri kendi kitablarında yazmışlardır. Örneğin: Ebu
Davud, Ahmed, Tirmizi, İbn-i Mace, Hakim, Nesai, Taberani, Ravyani, Ebu
Nuaym-i İsfahanî, Deylemi, Beyhaki, Sa’lebi, Hameveyni, Menavi, İbn-i
Meğazili, İbn-i Cevzi, Muhammed-us Sabban, Maverdi, Genci-i Şafii,
Sem’âni, Harezmi, Şa’rani, Darakutni, İbn-i Sebbağ-i Maliki, Şeblenci,
Muhibbuddin Taberi, İbn-i Hacer-i Haysemi, Şeyh Mansur Ali Nasıf,
Muhammed b. Talha, Celaluddin Siyuti, Şeyh Süleyman-i Hanefi, Kurtubi,
Bağavi vb…
SAHİH-İ MÜSLİM, BUHARİ VE HZ. MEHDİ (A.S) İLE İLGİLİ HADİSLER
Müslim ve Buhari’nin Sahih’inde bir
hadisin olmaması o hadisin zayıflığının delili değildir. Zira mezkur
kitapların yazarları elbette ki tüm hadisleri yazmak niyetinde
değillerdi.
Darekutni şöyle diyor: "Bazı hadisleri Müslim ve Buhari
kendi kitaplarında yazmamışlardır. Halbuki bu yazmadıkları hadislerin
senedi de tıpkı yazdıkları hadislerin senedi gibidir."
Beyhaki ise
şöyle diyor: "Müslim ve Buhari tüm hadisleri toplamak niyetinde
değillerdi. Bunun açık delili ise şudur ki Sahih-i Buhari’de yer alan
hadislerden bazıları Sahih-i Müslim’de yer almamış ve Sahih-i Müslim’de
yer alan bazı hadisler de Sahih-i Buhari’de yer almamıştır!"[11]
Müslim sadece sahih olan hadisleri yazdığını iddia etmiştir. Halbuki Ebu Davud da aynı iddiada bulunmaktadır.
Ebu
Bekir b. Dase şöyle der: "Ebu Davud’un şöyle dediğini duydum: Ben
kitabımda tam dort bin sekiz yüz hadis yazdım ki hepsi de sahih veya
sahihe benzer hadislerdir."
Ebu-s Sabah ise Ebu Davud’dan şöyle
nakledildiğini yazar: "Ben Sünenimde dort bin sekiz yüz sahih veya
sahihe benzer hadisi yazdım. Bazı hadisler zayıf ise de onların
zayıflığını da zikrettim. O halde hakkında sustuğum her hadis mu’teber
sayılmalıdır."
Hattabi şöyle diyor: "Sünen-i Ebi Davud, eşi
yazılmamış değerli bir eserdir. Bütün müslümanlarca kabul edilmektedir.
Bu kitap lrak, Mısır, Cezayir ve diğer beldelerdeki İslam alimlerince
makbul görülmüştür."[12]
Velhasıl Sahih-i Müslim ve Buhari’nin
hadisleri de diğer kitaplardaki hadisler gibi ravileri incelenmeli,
sahih veya zayıf oldukları araştırılmalıdır.
Ve yine demek gerekir ki
doğruluk ve sıhhatini itiraf ettiğiniz Sahih-i Müslim ve Buhari’de de
Hz. Mehdi (a.s) ile ilgili hadisler vardır. Gerçi bu hadislerde Mehdi
lafzı yoktur, ama Mehdi hakkında olduğu kesindir. Örneğin: Peygamber
(s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İmamınız kendinizden olduğu halde İsa b.
Meryem nazil olduğunda sizler yapacaksınız." [13]
Mezkur iki kitapta bu hadisin benzeri diğer bir takım hadisler de vardır.
HZ. MEHDİ’NİN (A.S) VARLlĞl KESİNDİR
Hz. Mehdi (a.s) hakkında sünni ve
şiilerin Peygamber’den (s.a.a) naklettiği bir çok hadis vardır. Bunlara
dikkat eden herkes İslam Peygamber’i (s.a.a) zamanında bile Mehdi
mevzuunun kesin bir mevzu olarak müslümanlarca bilindiğini anlar.
Müslümanlar o dönemden beri hakkı hakim kılacak, İslam’ı tüm aleme
yayacak ve adaleti ikame edecek birini bekliyordu. Bu inanç onlar
arasında o kadar yaygın idi ki aslını kesin olarak kabullenip,
teferruatıyla ilgileniyorlardı. Bazen "Mehdi hangi soydan gelecektir?"
diye soruyorlardı. Bazen de isim ve künyesi hakkında tartışıyorlardı.
Bazen, niçin Mehdi olarak adlandırıldığından söz ediyor, bazen zuhur
alametleri ve kıyam tarihini sorarak "Acaba Mehdi ve kıyam edecek olan
kimse, yani "Kâim" aynı şahıslar mıdır?" diyor, kimi zaman da gaybetin
sebeblerini ve gaybet günündeki görevlerinin ne olduğunu soruyorlardı.
Peygamber
(s.a.a) de bazen Mehdi’nin varlığını haber vererek şöyle buyuruyordu:
"Va’dedilmiş Mehdi benim neslimden, Fâtıma’nın (s.a) evlatlarından ve
Hüseyin’in sülbunden dünyaya gelecektir". diye buyuruyordu; bazen de
Mehdi’nin isim ve künyesini açıklıyor, kimi zaman da onun alamet ve
özelliklerini beyan ediyordu.
Sevap verdi, "Mehdi, İsa’nın (a.s) kendisine ıktıda ettiği (namazda uyduğu) kimsedir." dedi.[14]
Ömer
b.Kays şöyle diyor: "Mücahid’e "Mehdi hakkında bir bilgin var mı?"
dedi. Zira ben şiilerin sözüne inanmıyorum". "Evet dedi "Resulullah’ın
ashabından birisi bana dedi ki Mehdi, Nefs-i Zekiyye öldürülünceye kadar
asla kıyam etmeyecektir. O öldürülünce Mehdi kıyam edecek ve alemi
adaletle dolduracaktır."[15]
Nüfeyl’in kızı Ümeyre şöyle diyor: "Hz.
Hasanın kızının şöyle dediğini duydum: "Beklediğiniz bu şey, bazılarınız
bazılarından berî olduğunuzu uzak durduğunuzu, izhar edip
lanetleşmedikçe asla meydana gelmeyecektir."[16]
Eb-ul Ferec-i
İsfahani şöyle diyor: Hüseyin b. Ali’nin (s.a) kızı Fatıma, Benî Haşim
kadınlarına gönüllü olarak ebelik yapıyordu. Evlatları itiraz ederek
"bir ebe olarak tanınmanden korkuyoruz" dediler, bunun üzerine şöyle
cevap verdi: "Benim kaybettiğim birisi var. Onu (Mehdi’yi) bulursam
artık bu işten el çekerim.[17]
Katâde şöyle diyor: "İbn-i Müseyyib’e
dedim ki "Mehdi’nin varlığı doğru mudur?" "Evet" dedi "O Kureyş’ten ve
Fatıma’nın evlatlarındandır."[18]
Tavus şöyle diyor: "Ben, Mehdi kıyam edinceye kadar yaşamak istiyorum."[19]
Zuheri de: "Mehdi Fatıma’nın evlatlarındandır"[20] demiştir.
Eb-ul Ferec, Velid b. Muhammed-i Muvakkiri’nin şöyle naklettiğini
söyler: "Ben Zuheri ile birlikteydim ki aniden bir kalabalık sesi
işittim. Zuheri bana "Git, bak bakalım, ne olmuş" dedi. Ben olayı
soruşturduktan sonra gelip dedim ki "Zeyd b. Ali öldürülmüş, başını
getirmişler." Zuheri pek rahatsız olarak şöyle dedi: "Niçin bu aile
böyle acele ediyor?! Bu acelecilik onlardan çoğunu helak etti." Dedim ki
"Acaba saltanat onların eline geçecek mi?" Zuheri: "Evet" dedi "Zira
Ali b. el-Hüseyin (s.a) babasından ve o da Fâtıma’dan bana nakletti ki
Peygamber-i Ekrem (s.a.a) Fâtıma’ya şöyle buyurdu: "Va’dedilmiş Mehdi
senin soyundandır." [21]
Eb-ul Ferec Müslim b. Kuteybe’nin şöyle
dediğini rivayet eder: "Günün birinde Mansur’un yanına vardım. Bana dedi
ki: "Muhammed b. Abdullah kıyam etmiş ve kendisini Mehdi olarak ilan
etmiştir. Ama Allah’a andolsun ki o Mehdi değildir. Sana hiç kimseye
demediğim ve de demeyeceğim bir mevzuyu söylemek istiyorum. Benim oğlum
da rivayetlerde yer alan va’dedilmiş Mehdi değildir. Ama uğurlu olsun
diye adını Mehdi koydum."[22]
İbn-i Sirin şöyle der: Va’dedilmiş Mehdi bu ümmettendir. İsa b. Meryem’e (s.a) imamlık yapacak olan da O’dur."[23]
Abdullah b. Haris şöyle der: "Mehdi kırk yaşında iken kıyam edecek ve İsrailoğullarına benzeyecektir."[24]
Ka’b: "Kıyam edecek olanın Mehdi olarak adlandırılmasının sebebi gizli işlere hidayet edilmesi sebebiyledir."[25] der.
Abdullah b. Şerik: Resulullah’ın sancağı Mehdi’nin nezdindedir."[26]
Tavus:
"Mehdi’nin alametlerinden biri işbaşına getirdiği yetkilileri sıkı
denetlemesidir. Mal infak etmekte çok cömerttir, acizlere karşı çok
merhametlidir."[27]
Zuheri: "Mehdi Fâtıma’nın çocuklarındandır demişlerdir."[28]
Hakem
b. Üyeyne: "Muhammed b. Ali’ye dedim ki: "Siz Ehl-i Beyt’ten birinin
kıyam edeceğini ve her yeri adaletle dolduracağını duyduk. Acaba doğru
mudur?" Bunun üzerine : "Biz de ümit içinde onu bekliyoruz"[29] dedi.
Seleme
b. Züfer şöyle der: "Bir gün Hüzeyfe’nin yanında "Mehdi kıyam etmiştir"
denildiğinde, Hüzeyfe şöyle dedi: "Eğer Mehdi kıyam etmişse sizler
Resulullah’ın zamanına yakın kimselersiniz ve ashab henüz aranızda
yaşamaktadır. O halde gerçekten mutlu ve saadet ehli kimseler olursunuz.
Ama hayır, bu doğru deyil, Mehdi, insanların kötülük cânilik ve
zulümden bıktığı ve hiçbir gaib (gizli yaşayan) onun kadar aziz ve
sevgili olmadığı bir zamanda kıyam edecektir."[30]
Cerir, Ömer b. Abdulaziz’in yanında şu şiiri okudu:
"Senin vücudun bereketlidir. Davranışların da Mehdi’nin davranışlarına benziyor.
Nefsânî isteklere isyan ediyor ve geceyi Kur’an okumakla geçiriyorsun."[31]
Ümmü
Gülsüm bint-i Veheb: "Rivayetlerde yer aldığı üzere dünyaya bir şahıs
hükümet edecek ve adı da Resulullah’ın adı olacaktır."[32] der.
Muhammed
b. Cafer: "Başıma gelen belaları Malik b. Enes’e naklettim. Bana
"Sabret" dedi tâ ki «Biz ise yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta
bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz.»
ayetinin hakikati gerçekleşsin."[33]
Fuzeyl b. Zubeyr, Zeyd b.
Ali’nin şöyle dediğini nakleder: "İşittim ki insanların beklediği kimse
Hüseyin b. Ali’nin soyundan olacaktır."[34]
Muhammed b. Abdurrahman b. Ebi Leyla: "Allah’a yemin olsun ki Mehdi sadece Hüseyin’in evlatlarından olacaktır.“[35]
HZ.MEHDİ’Yİ BEKLİYORLARDl
Mehdi inancı müslümanlar arasında o kadar köklü ve etkiliydi ki Asr-ı Saadet'ten beri onu bekliyor ve zuhur edeceği günü arzu ediyorlardı. Onun zafere erişeceğini ve hakimiyet kuracağını kesin biliyorlardı. Bu bekleyiş fitne ve kargaşalık dönemlerinde daha da bir şiddet kazanıyordu. Her an zuhur etmesini beklendiğinde çoğu zaman bazı kimseler yanlışlıkla Mehdi zannedilmiştir.
........................................................................................
Kaynaklar:
[1]- Sahih-i Tirmizi, c.9, Babu ma cae fil Mehdi, s.74; Yenabi-ul Mevedde¬, Şeyh Süleyman, H.1308 baskısı, c.2, s.180.
[2]-
Sahih-i Tirmizi, c.9, Babu ma cae fil Mehdi, s.74; Yenabi-ul
Mevedde/Şeyh Süleyman, H.1308 baskısı, c.2, s.180; El-Beyan fi Ahbar-i
Sahib-iz Zaman, Muhammed b. Yusuf-i Şafii, Necef baskısı, s.85; Nur-ül
Ebsar, s.171; Mişkat-ül Mesabih, s.370.
[3]- Sahih-i Ebi Davud,
Kitab-ul Mehdi, c.2, s.207; El-Beyan, s.59; Nur-ul Ebsar, Şeblenci,
s.156; Es Sevaik-ül Muhrika, Ibn-i Hacer, Kahire baskısı, s.161;
Fusul-ul Muhimme Ibn-i Sebbað, Necef baskısı, s.161. Is'af-ür Raðibin,
Muhammed Es-Sabban.
[4]- Sahih-i Ebi Davud, c.2, Kitab-ul Mehdi,
s.207, Ebu Davud bu bölümde 11 hadis nakletmiştir. Sahih-i Ibn-i Mace
Bab-u Huruc-il Mehdi, c.2, s.207; Sevaik, s.161; El-Beyan, s.64;
Mişkat-ul Mesabih, Muhammed b. Abdillah Hatib, Delhi baskısı, s.370.
[5]-
Sahih-i Ebi Davud, c.2, Kitab-ul Mehdi, s.208; Fusul-ul Muhimme, s.275;
Nur-ul Ebsar, Mısır baskısı, s.170; Yenabi-ul Mevedde, c.1, s.161.
[6]- Sahih-i Ibn-i Mace, c.2, Bab-u Huruc-il Mehdi, s.519, bu babta 7 hadis zikredilmiştir; Es-Sevaik-ul Muhrika, s.161.
[7]-
Müsned-i Ahmed, c.3, s.28, Musnedat-u Ebi Said-il Hudri babında Mehdi
ile ilgili bir takım hadisler zikredilmiştir; Yenabi-ul Mevedde, c.2,
s.228.
[8]- El-Beyan, s.72; Es-Sevaik-ul Muhrika, s.161; Yenabi, c.2, s.177.
[9]- Kitab-u Nezhet-ün Nazar, Ahmed b.Hacer-i Askalani, Karaçi baskısı, s.12.
[10]- Kitab-u Futuhat-il Islamiye, Mekke ilk baskısı, c.2, s.250.
[11]- Sahih-i Müslim, c.1, s.24.
[12]- Mukaddeme-i Sünen-i Ebi Davud, Saati'nin kalemiyle.
[13]- Sahih-i Müslim, c.2, Bab-u nuzul-i Isa ve Sahih-i Buhari, c.4, Bab-u bed-il halk, Bab-u nuzul-i Isa.
[14]- El-Melahim ve'l Fiten kitabının tercümesi, yazarı Ibn-i Tavus, s.46.
[15]- El-Melahim s.63.
[16]- Melahim, s.169.
[17]- Melahim, s.155.
[18]- Melahim, s.44.
[19]- Melahim, s.159.
[20]- Melahim, s.171.
[21]- Bihar-ul Envar, c.52, s.211.
[22]- Mekatil-ut Talibiyyin (Eb-ul Fereci-Isfahani), Necef baskısı, s.160.
[23]- Melahim, s.170.
[24]- Melahim, s.54.
[25]- Melahim, s.69. demiştir.
[26]- Mekatil-ut Talibiyyin, s.97.
[27]- Mekatil-ut Talibiyyin, s.167.
[28]- Mekatil-ut Talibiyyin, s.167.
[29]- Kitab-ul Havi li'l Fetava, c.2, s.135.
[30]- El Havi, c.2, s.148.
[31]- El-Havi, c.2, s.150.
[32]- El-Havi, c.2, s.150.
[33]- El-Havi, c.2, s.150.
[34]- El-Havi, c.2, s.155.
[35]- El-Havi, c.2, s.159.
Murteza Akbulut
Frankfurt