Uluslararası Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- İran ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki nükleer müzakereler, 2025 yılında bölgesel ve küresel güvenlik açısından kritik bir dönemeçte bulunuyor. Taraflar, yıllardır süren düşmanlık ve güvensizlik ortamında, özellikle İran’ın nükleer programının sınırlandırılması konusunda anlaşmaya varmak için dolaylı görüşmeler yürütüyor. Bu müzakereler, Umman’da arabuluculukla gerçekleşirken, her iki taraf da farklı beklenti ve şartlarla masaya oturuyor.
ABD, İran’ın nükleer programını sınırlandırmak ve bölgedeki istikrarı sağlamak amacıyla diplomatik çözümler ararken, anlaşmazlık durumunda askeri seçenekleri de gündemde tutuyor. İran ise nükleer programını barışçıl amaçlarla sürdürme niyetinde olduğunu vurgulamakla birlikte, programından vazgeçmeyeceği mesajını net biçimde iletiyor. Tahran yönetimi, doğrudan müzakereler yerine dolaylı temasları tercih ediyor ve müzakerelerin samimiyet ve siyasi irade temelinde ilerlemesini talep ediyor.
Bu süreç, hem bölgesel gerilimlerin artması hem de uluslararası aktörlerin müdahil olması nedeniyle karmaşık bir diplomatik ortamda devam ediyor. Çin ve Rusya gibi ülkeler, müzakerelerin başarıyla sonuçlanması için destek mesajları verirken, bölgedeki çatışmalar ve yaptırımların etkisi müzakerelerin zorluklarını artırıyor. Ayrıca, ABD ve İran arasında doğrudan diyalog eksikliği, sürecin yavaş ilerlemesine ve karşılıklı güvensizliğin sürmesine neden oluyor.
Sonuç olarak, İran-ABD müzakereleri, bölgesel barış ve nükleer silahsızlanma açısından önemli bir fırsat olmakla birlikte, tarafların karşılıklı şartları ve geçmişteki olumsuz deneyimleri nedeniyle belirsizliklerle dolu bir süreç olarak devam ediyor. Bu müzakerelerin seyri, Orta Doğu’daki güç dengelerini ve küresel güvenlik ortamını yakından etkileyecek.
yorumunuz