Uluslararası Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- Büyük İran halkı yarım asırdan fazla bir süredir dünya müstekbirlerinin zulmü altındadır. Kaçar döneminde ve özellikle Pehlevi döneminde, doğrudan ve liyakatsiz padişahlar aracılığıyla, müstekbirlere bağlı bir sistemle İran’a ve halkına zulüm edilmiştir. İslam İnkılabı’nın zaferinden sonra da savaş dayatmaları, ekonomik, bilimsel, teknolojik yaptırımlar ve suikastlarla bu zulüm devam etmiştir.
Ancak Müslüman ve vatansever İran halkı, ilk aşamada HŞ 1357 yılının Bahman ayında İslam İnkılabı’nı zafere ulaştırarak, küresel zulüm ve istibdada bağlı yöneticileri İran’dan uzaklaştırmış ve İslam Cumhuriyetini kurarak, bağımsız ve halkın iradesine dayalı yönetim sistemini, Pehlevi döneminin yozlaşmış ve bağımlı sisteminin yerine geçirmiştir. Ardından ikinci aşamada, İslami direnişiyle yalnızca düşmanı savaş, yaptırım ve suikastlarla hedeflerine ulaşmaktan alıkoymakla kalmamış, aynı zamanda onur, bağımsızlık ve içsel güç zirvesine ulaşmak yolunda onlarca ve yüzlerce büyük ve temel adım atmıştır.
İran'ın yıllardır Amerikan siyonizminin yaptırım, suikast ve nihayetinde bugünkü savaş dayatmaları için gerekçe olarak kullandığı en önemli büyük adımlardan biri, gelişmiş nükleer bilgiye ulaşmasıdır; bu bilgi güç kazandırıcıdır ve dünya müstekbirleri İran’ın bu ve diğer üstün bilgi ve teknolojiler yoluyla kendi güçlerinin üzerine başka bir güç kazanmasını istememektedirler.
“Güçlü İslami İran” zalim ve müstekbir Amerikan ve siyonist siyasetçilerin her gecesini kâbusa çevirmiştir; İran halkına yönelik tüm bu zulüm ve cinayetler, bölge ve dünyada oluşmuş bu anlamı kırmak içindir.
Ancak şu anda tamamen İran’ın onurlu halkına karşı saf tutmuş olan küresel zulüm ve istibdat cephesi bilmelidir ki, bu yiğit halkın şimdiye dek karşılarında geri adım atmamış olması ve gelecekte de geri adım atmayacak olması, onun zalim güçlere ve düşmanlarına karşı görev ve sorumluluğunu Hazret-i İmam Hüseyin b. Ali -a.s- mektebinden öğrenmiş ve ona uygun hareket etmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
Seyyid’üş-Şüheda -a.s-, kendi döneminin zalim sultanına karşı kıyamının felsefesini açıklarken, ona karşı tavır almayı kendi görevi olarak tanımlar ve şöyle buyurur: “Kim zalim bir güce karşı sözlü ya da fiilî bir tavır almazsa, o zalimle aynı cehennemlik akıbete uğrar.”
İran halkı, Seyyid’üş-Şüheda’ya uyarak ve İslam İnkılabı’nın iki İmamı olan İmam Humeyni -ra- ve İmam Hamenei’in (gölgesi daim olsun) rehberliğinde, kendi döneminin zalim sultanı olan küfür, istibdat ve siyonizm cephesine karşı görevini tanımış ve bu görevi doğru şekilde yerine getirmiştir. Bu nedenle, İslam-i İran’ın gücünün gerçekleşmesini engellemek isteyen ve bu halkın aziz evlatlarını toprak ve kana bulayarak zalimce davranan Amerika ve siyonizm karşısında geri adım atma niyetinde değildir.
İran halkı, ilk aşamada İmam Humeyni’nin -ra- rehberliğinde, ilahi vaad olan “Ve Allah, Kendisine Yardım Edene Elbette Yardım Eder” sözünün doğruluğunu İslam İnkılabı’nın zaferinde ve devrimin ilk 10 yılında yaşanan dayatılmış savaş ve suikastlarda düşmanların kötülüklerinin defedilmesinde tecrübe etmiştir. Şimdi de ikinci aşamada, İmam Hamenei’nin rehberliğinde, zalim küresel güçlere karşı aynı pratik tutumu sürdürerek, direnmek ve onların geniş cephesine karşı durmak suretiyle, bir kez daha ilahi yardımın kapsama alanına gireceğinden ve İslami İran için daha güçlü bir yapı sağlayacağından kuşku duymamaktadır.
İran halkı bu görevi ve sorumluluğu, İmam Hüseyin b. Ali’nin -a.s.- süregelen velayeti ve kendi topraklarındaki siyasal İslam hükümeti sayesinde tanımıştır. Zira bu görev, defalarca Seyyid’üş-Şüheda’nın -a.s.- velayetinin mirasçıları ve İmam Zaman’ın -a.s.- temsilcileri olan İmam Humeyni ve İmam Hamenei tarafından açıklanmış ve tanımlanmıştır. Velayete bağlı İran halkı da, küresel zalimlere karşı direnmeyi, İran’ı ve Müslüman halkın izzetini korumanın en iyi ve en etkili yolu olarak görmüştür. Yaklaşık yarım yüzyıldır da, merkezinde Hüseynî Aşura mektebinin yer aldığı siyasal İslam’a sarılarak ülkesini ve maddi-manevi çıkarlarını korumayı başarmıştır.
Neden Amerika’ya Karşı Geri Adım Atmıyoruz? / İmam Hamenei’nin Açıklaması ile İmam Hüseyin’in -a.s.- Öğretisi
3 Temmuz 2025 - 15:48
News ID: 1704552

İran halkı güçlü bir İslami İran istemektedir; öyle bir İran ki düşmanları ona zalimce yaptırımlar, suikastlar ve savaş dayatarak dünyada parlamasını engellemek istemektedir. Ancak İran halkı İmam Hüseyin’in -a.s.- mektebinden, imamına uyarak düşman karşısında geri adım atılmaması ve onun zulmünü alt etmeyi öğrenmişti.
yorumunuz