Uluslararası Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- Pakistan’ın önde gelen düşünce kuruluşlarından biri olan İslamabad Siyasal Araştırmalar Enstitüsü (IPRI) üyesi Aaliya Batool, siyonist rejim ve ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırgan tutumunu, Batı’nın Tahran’a karşı çifte standartlı davranışlarını ve aynı zamanda İsrail rejiminin nükleer cephaneliğini genişletmesine verilen desteği eleştirerek, İran İslam Cumhuriyeti’nin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın seçici yaklaşımlarına karşı meşru bir duruş sergilediğini belirtti.
Batul şöyle dedi: “Güçlü ve gelişmiş ülkeler genellikle oluşturdukları politikaları bile görmezden gelirken, zayıf ülkeler güvenliklerini sağlamak adına bu koşullara uymak zorunda kalıyor. İran’ın nükleer programı da, uluslararası hukuk kurallarının seçici uygulanması nedeniyle kendi savunmasını sağlamak için geliştirilmiştir.”
İPRİ üyesi ayrıca şöyle ekledi:“İran, uluslararası düzeni yıkmak peşinde değildir; asıl amacı saldırıları önlemek ve düşmanca bir jeopolitik ortamda egemenliğini korumaktır.”
Aliya Batul konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:“İran için gelişmiş teknolojiler, özellikle de elektrik üretimi, tıbbi ve bilimsel ihtiyaçlar için nükleer enerji, ulusal gurur ve öz yeterliliğin sembolleridir. Bu, Tahran’ın bölgesel güç algısına da itibar kazandırmaktadır.”
Pakistanlı strateji uzmanı, İran’ın 1974 yılında NPT’yi imzaladığını ve bu antlaşmaya göre tüm taraf ülkelere sivil amaçlarla nükleer enerji geliştirme hakkı tanındığını hatırlattı. Ancak İran bu hakkına rağmen yaptırımlarla karşı karşıya kalırken, diğer ülkeler nükleer programlarını serbestçe sürdürmektedir.
Batul son olarak şu uyarıda bulundu:“Bu aşamada İran’a olan güvenin yeniden tesis edilmesi, tek taraflı yaptırımların kaldırılması, NPT’nin tüm üyelerine eşit hakların uygulanması ve 2015 nükleer anlaşmasının (KOEP) uygulanabilir garantilerle yeniden hayata geçirilmesini gerektirir. Aksi takdirde dünya sadece nükleer yayılma tehdidiyle değil, aynı zamanda bu tehdidi durdurmakla görevli sistemin çöküşüyle de karşı karşıya kalacaktır. Bu nedenle uluslararası toplum adil adımlar atmalıdır.”
yorumunuz