Uluslararası Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- Uluslararası öğrenci vizelerinin iptali kararı, fiziksel saldırılar, alkollü araç kullanımı, hırsızlık ve “terörizmi destekleme” gibi suçlamalar da dahil olmak üzere birçok ihlale karşılık olarak alındı. Bu durum, ABD içinde ve uluslararası öğrenci toplulukları arasında geniş tartışmalara yol açtı ve özellikle ifade özgürlüğü bağlamında sivil haklar ve insan hakları üzerinde etkileri konusunda kaygılar doğurdu. Bir yandan ABD Dışişleri Bakanlığı, vizelerin iptalinin yasal çerçevede ve kamu güvenliğini korumak amacıyla gerçekleştirildiğini vurguladı. Ancak diğer yandan, raporda geçen “terörizmi destekleme” ifadesi, siyasi faaliyetler ve bireylerin görüş açıklamalarına geniş ve belirsiz bir şekilde uygulanabileceği endişelerini beraberinde getirdi.
Bu bağlamda, son yıllarda ABD ve dünya genelinde büyük dikkat çeken önemli bir konuya değinmek gerekir: Filistin’e destek ve uluslararası çatışmalarda bu halkın hakları. ABD üniversitelerindeki birçok öğrenci ve aktivist, Filistin’e politik desteklerini ifade etme hakkını kullanmaktadır. Bu destek, gösterilere katılma, sosyal medyada görüşlerini paylaşma, sivil faaliyetlerde bulunma ve hatta eğitim kampanyaları yürütme gibi şekillerde olabilir. Ancak bu tür faaliyetlere katılmış olabilecek öğrencilerin vizelerinin kısıtlanması, ABD’nin temel ilkeleri, özellikle ifade özgürlüğü ile çelişen önemli soruları gündeme getiriyor. ABD Anayasası ve özellikle Birinci Değişikliği, ifade ve görüş açıklama özgürlüğünü güvence altına almaktadır. Bu ilkeye göre, toplumun bazı kesimleri tarafından hoş karşılanmayan ya da tartışmalı bulunan görüşlerin ifade edilmesi bile her bireyin hakkıdır. Bu nedenle, sadece Filistin’e politik destek verdikleri ya da Gazze’deki soykırımın kınanması ve insan hayatlarının savunulması yönünde görüş belirttikleri için vizeleri iptal edilen öğrenciler, bu ilkenin ihlali olarak değerlendirilmektedir.
ABD hükümeti, uluslararası öğrencileri korkutarak ve eğitim ile yaşam fırsatlarını kaybetmekle tehdit ederek, özgürce görüşlerini ifade etmelerini engellemeye ve İsrail’e yönelik eleştirileri, Gazze’deki katliamı bastırmaya çalışmaktadır. Bu çaba, ABD’nin en büyük üniversitelerinden bazılarının antisemitizm suçlamasıyla ağır para cezalarına çarptırılmasıyla da devam etmektedir. Öte yandan, “terörizmi destekleme” gibi etiketler, siyasi amaçlı suiistimalleri ve yasal faaliyetlerin bastırılmasını önlemek için dikkatle ve sağlam delillerle kullanılmalıdır. Aksi takdirde, bu tür genel ve belirsiz kullanımlar, siyasi muhaliflerin ve sosyal aktivistlerin bastırılması için bir araç olabilir ve ülkeler arası bilimsel iş birliği ve uluslararası ilişkileri zedeleyebilir. Örnek olarak, ABD hükümeti ve İsrail yanlıları, Filistin’e destek verenleri, Gazze’deki soykırım ve Filistinlilerin topraklarından zorla göç ettirilmesine karşı çıkanları “terörizmi destekleme” etiketiyle damgalayarak onları korkutmaya ve İsrail’i Gazze’deki korkunç felaketler karşısında kamuoyunun öfkesinden kurtarmaya çalışmaktadır. ABD içinde ve ülkedeki Müslüman, Hristiyan ve Yahudi vatandaşlar arasında dahi, Filistinlilerin haklarını insan hakları ve uluslararası adalet meselesi olarak savunan kesimler bulunmakta; bu görüşler, Filistin desteğini ABD’nin resmi politikalarına karşıtlık ya da terör gruplarına destek olarak gören kesimlerle çelişmektedir. Bu görüş ayrılıkları, ABD’nin siyasi ve sosyal atmosferini derinden etkilemekte ve dış politika ile göçmenlik alanındaki kararlarını şekillendirmektedir. Sonuç olarak, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, sürüş ihlalleri gibi bazı suçlar nedeniyle binlerce öğrenci vizesini iptal etme kararı toplum güvenliği açısından makul kabul edilebilir; ancak bu karar, özellikle kampüslerdeki meşru ifade özgürlüğü ve siyasi faaliyetlerin kısıtlanmasına yol açmamalıdır.Bu durum, Filistin’e destek ifadeleri ya da ilgili sivil faaliyetler nedeniyle hedef alınan öğrenciler söz konusu olduğunda daha da hassas hale gelmektedir.
yorumunuz