Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA: Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen ve sözde “Gazze’de ateşkes sürecini değerlendirme” başlığıyla gerçekleştirilen toplantı, Batılı liderlerin Filistin halkına yönelik iki yıllık soykırımı görmezden gelen söylemleriyle sonuçlandı. Toplantıya ev sahipliği yapan Mısır Başbakanı’nın yanı sıra ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif katıldı.
ABD Başkanı Trump, toplantıda yaptığı konuşmada, “İsrail ile Hamas arasında kapsamlı bir anlaşma imzalayacağız. Dünya yeni bir savaş istemiyor. Bu, en büyük ve en karmaşık anlaşmadır” ifadelerini kullandı. Trump, konuşmasında yine katil İsrail’in suçlarını görmezden geldi, Filistinli esirlerden bahsetmedi ve işgal rejiminin onlarca yıldır süren ihlallerini aklamaya çalıştı.
Toplantının ev sahibi Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi de “iki devletli çözüm” söylemini tekrar ederek, işgalin meşruiyetini dolaylı biçimde destekledi. Sisi, “Barış, ulusların ortak stratejik tercihidir. Önümüzdeki günlerde Gazze’nin yeniden inşası için adımlar atacağız” dedi.
Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ise şaşırtıcı bir biçimde Trump’ı “barışın mimarı” olarak övdü ve onu Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdiğini duyurdu. Şerif’in bu sözleri, salonda bulunan bazı delegelerin tepkisini çekti. Gözlemcilere göre bu yaklaşım, Batı’nın savaş suçlarını aklamaya dönük siyasi bir gösteriden ibaretti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da konuşmasında, Gazze’nin geleceğiyle ilgili Amerikan planında “belirsizlikler” bulunduğunu itiraf etti. Macron, “ABD’nin öngördüğü güvenlik düzenlemeleri açık değil. Haman’ın silahsızlandırılması süreci yarın teknik düzeyde başlatılacak” dedi. Ayrıca, BM güçlerinin Gazze’ye konuşlandırılması ve Filistin güvenlik güçlerinin eğitilmesi için çalışmalar yürütüleceğini belirtti.
Ancak dikkat çeken nokta, bu toplantıda hiçbir Batılı liderin işgal rejiminin iki yıldır Gazze’de sürdürdüğü katliam ve soykırımı açık biçimde kınamamasıydı. Katılımcı ülkeler, direnişin meşru savunma hakkını yok sayarken, milyonlarca mazlumun kanı üzerinden “barış” söylemleriyle yeni bir siyasi oyun sahneledi.
yorumunuz