Uluslararası Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- Ateşkesin daha mürekkebi kurumadan, İsrail yeni bir ihlal söylemiyle gündemi değiştirdi. Hamas’ın, İsrailli esirlerin cesetlerini teslim etmediği yönündeki iddiaları öne sürerek anlaşmayı sabote eden Tel Aviv yönetimi, bölgeyi yeniden askeri gerilim hattına çekiyor. Direniş kaynakları ise İsrail’in ateşkesi yalnızca taktiksel bir mola olarak gördüğünü belirtiyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın yaptığı açıklamalar ise tansiyonu daha da yükseltti. “Hamas’a karşı gerektiğinde güç kullanmaktan çekinmeyiz” diyen Trump, sürece diplomatik bir destekten çok, açık bir baskı diliyle müdahil oldu. Filistin halkı açısından bu, masanın bir kez daha adalet üretmediğinin ve müzakerenin bir kez daha silah tehdidiyle gölgelendiğinin göstergesi.
Sahadaki gerçeklik, siyasi açıklamaların çok ötesinde bir tablo çiziyor. İsrail, Hamas’a karşı silahsızlandırmayı hedefleyen üç ayrı senaryo üzerinde çalışıyor. Bölgeye doğrudan kara harekâtı, Gazze içinden istihbarat destekli hedefli suikast dalgası ve uluslararası güçlerin "barış gücü" adı altında konuşlandırılması, Tel Aviv'in dosyasındaki seçenekler arasında.
Ancak tüm bu senaryolar, yalnızca askeri değil; aynı zamanda psikolojik bir savaş anlamı da taşıyor. Direnişin sembol kenti Gazze'nin, silahsız bir özerk bölgeye dönüştürülmesi planı, halkın iradesine dönük doğrudan bir müdahale olarak yorumlanıyor. Bu da, ateşkese rağmen savaşın farklı bir cephede sürdüğünü açıkça ortaya koyuyor.
Hamas kaynakları, esir takasına dair sürecin açıklandığı gibi işlemediğini ve İsrail’in kasıtlı olarak gizli ek taleplerle masayı sabote ettiğini belirtiyor. Filistin tarafı, ateşkesin kalıcılaşması için uluslararası gözlem mekanizmalarının şeffaf çalışmasını talep ediyor; fakat şu ana dek bu çağrılar Batılı garantörler nezdinde karşılık bulmuş değil.
Gazze sokaklarında ise bir yandan ateşkesin getirdiği kısa bir nefes alma süreci yaşanıyor, diğer yandan halk İsrail’in yeni saldırılarına karşı teyakkuzda. Çocuklar kısa süreliğine sokağa dönerken, dükkanlar açılıyor, fakat kimse gelecek günlerin barış içinde geçeceğine dair kesin konuşamıyor. Çünkü bu halk, verilen her sözün nasıl bozulduğuna onlarca kez şahit oldu.
yorumunuz