Uluslararası Ehlibeyt (a.s)Haber Ajansı -ABNA- Güneydoğu Asya’da KDHC’nin nükleer denizaltı geliştirme projeleri, Kuzey Kutbu’nda ise Rusya’nın sualtında “stratejik üs” niteliğindeki yeni askeri platformlarını hayata geçirme hamlesi, bölgesel ve küresel deniz gücü dengelerini kökten değiştiriyor. Güvenlik uzmanları, bu gelişmelerin Batı bloğunun deniz stratejilerini baştan yazmaya zorladığını, nükleer oyunun ağırlık merkezinin giderek Avrasya’ya kaydığını değerlendiriyor.
KDHC’nin son dönemde nükleer denizaltı üretimi ve denizaltı filosunu güçlendirme hamleleri, Güney Çin Denizi’nde deniz üstünlüğü kurma yönünde stratejik bir adım olarak görülüyor. Aynı zamanda, Rusya’nın Kuzey Kutbu’nda inşa ettiği ve sualtında uzun süre kalabilen yeni nesil askeri platformları, “stratejik üs” niteliği taşıyarak, nükleer dengeyi ve denizaltı tabanlı ikinci vuruş kapasitesini önemli ölçüde güçlendiriyor.
Analizler, “KDHC’nin nükleer denizaltıları ile Rusya’nın Kuzey’deki sualtı yapıları, Batılı güçlerin deniz üstünlüğünü sorgulayan bir ikili oluşturuyor” diyor. “Bu iki hamle, aynı anda hem Pasifik’te hem de Atlantik’in kuzeyinde Batı’nın deniz güvenliğini doğrudan etkiliyor. Batı artık, yalnızca bir cephede değil, Avrasya’nın her iki ucunda da nükleer deniz gücüyle yüz yüze.”
Uzmanlar, “Batı’nın geleneksel deniz stratejileri, KDHC ve Rusya’nın bu yeni kapasiteleri karşısında yetersiz kalıyor” uyarısında bulunarak, “Nükleer denizaltılar, gizlilik, dayanıklılık ve uzun menzil avantajlarıyla, geleneksel donanma gücüne göre çok daha etkili bir denge aracı haline geldi” diyor. “Bu nedenle, Batı bloğu, hem denizaltı karşıtı sistemleri hem de kendi nükleer denizaltı filosunu acilen yeniden yapılandırıyor.”
“Nükleer oyun artık yalnızca Atlantik ve Akdeniz’de değil, Avrasya’nın tüm kıyılarında oynanıyor” diyen analistler, “KDHC ve Rusya’nın bu hamleleri, Batı’nın güvenlik hesaplarını baştan yazmaya zorluyor. Avrasya, 21. yüzyılın deniz gücü ve nükleer strateji merkezi haline geliyor” değerlendirmesini yapıyor.
yorumunuz